İçeriğe geç

AÇ OLAN BEDEVA MEZARA RAZIDIR.

AÇ OLAN BEDEVA MEZARA BİLE RAZIDIR
Devletlerarası ticarette ve dostluklarda esas olan menfaattir. Realitede Güvenin ikinci sıraya alınması esastır. Çünkü kapitalizmin siyasi boyutunda Demokrasi yalan ve necistir.
Kapitalizm gölgesinden bile faydalanmadığı ağacı keser. Firavun ve tiranlar tarih süreci boyunca kitleleri aç ve cahil bırakarak sefasını sürmüşlerdir. Değişen bir şey yok tarih tekerrür ediyor.
Doktor İnsanın hastalığından geçinir, Avukat insanın suçlarından geçinir, din adamı insanın aptallığından geçinir, Siyasetçiler ise açlık ve cehaletinden geçinir. Son grup garanticidir. Çünkü işi tek sebebin şansına bırakmıyorlar.
1955-65 ler, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozlarını içmek için sıradalar…
O günlerden yaşanmış bir anı
Mehmet bey anlatıyor …
“1960’lı yıllarda ilkokula gidiyordum.
Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; ABD’den yardım olarak gelmiş!
Bizim evde 100’e yakın keçi vardı, 30’dan fazla inek vardı.
Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu.
Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı.
Ama ben cicili paketler içindeki süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim.
Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; ‘elindeki nedir?’ diye sordu. Açıkladım… ‘Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.’ dedi. Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. ben biraz duraklayıp götürmek istemedim. ‘Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!’ dedi.
Ben okulda aldığım derslerden kendime güvenerek dedeme karşı geldim.
Söylediklerini okula gitmemiş dedemin cehaletine yordum.
Ona itirazlar ettim.
Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. Güçlü bir köpeğimiz vardı. ‘Git, süt tozunu süte çevir getir.’ dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi.
Götürdük ve önüne koyduk.
Ağzını koydu, yaladı, çekti, bırakıverdi; ‘Siz beni zehirlemek mi istiyorsunuz?!.’ anlamında hırsla bize baktı.
Saldıracak gibiydi.
Kabı aldık.
Dedem onu suda yıkadı.
Sonra bana ‘git, evden bizim sütten getir.’ dedi.
Evden yarım kilo kadar sütü götürüp yıkanmış kaba koydum. Yine köpeğin önüne sürdük.
Ağzını koydu.
Bir defa nefes aldı.
İki içimde sütü bitirdi. dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu…”
Ve bu dağıtılan süt tozlarından sonra Türkiye’de ilk “Çocuk felci vakaları görüldü ve felç salgını başladı.” Sonra ne mi oldu?
Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı..
Ne kadar manidar..
Bizi bomba ve silahlarla öldürenlerin, aşı ve yiyeceklerini masum gördüğümüz sürece daha çok aldanacağız. Geleceğin Mimarları Öğretmenler size çok iş düşüyor.. 3.Dünyanın aydınları sömürgeciliği ders kitabı olarak okutmalıdır.
Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe her türlü servet çalıntıdır.”(Nakamura Fiminori)
Önce bizi hasta edip, peşine ilaç ve aşısını satıyorlar! Toplumları yıkan maddiyat değil ahlaksızlıktır. Sömürgecilerin ahlaksızlığı sonuçta dünyayı berbat edip yaşanmayacak bir gezegene dönüştürmektir.
Her şey zıddıyla bilinir, Açlık/tokluk, Güzel/çirkin, Doğru/Yanlış, Hak/Batıl liste uzar gider, Çünkü Allah her şeyi çift bir mimaride yarattı, ve bu tercihlerde rızasını beyan ederek küfür ve İman arasındaki çizgileri net bir ifade ile La ilahe ilellah lafzındaki Tevhidi hakimiyeti beşer irade ve tercihini akıl, İrade ve İnsanın insiyatifini imtihan konusu yaptı.
“Devleti yıkmaya kalkmışım oysa yalnızca yaptığım bir konuşmada açlıktan ölen insanların varlığından dem vurmuşum”(John Steinbeck)
Sırça köşklerde oturup hümanizmanın kitabını yazanlar açlığı unuttular ve felsefi fanteziler ürettiler.
Sosyologlara göre Millet bahçesinin ağaçları sofralarda çiçek açmadan sokağın bitkisi çiçek açıyorsa iklim değişikliğine işaret eder ve gelecekte siyasetin sandığını ters yüz eder.
Ne yazık ki beşeriyetin büyük çoğunluğu tevhit hırkasını altına giydiği şirk elbisesi ile gaflet delalet ve zulmet ile imanlarına acı ve keder bulaştırarak gerçek mutluluğun yolunu tıkadılar.
Sosyologlara göre millet bahçesinin ağaçları sofralarda çiçek açmadan sokakta parkta çiçek açıyorsa bu durum iklim değişikliğine işaret eder ve gelecekte siyasetin iklimini ters yüz eder.
“Açlık bütün putları yıkar, İnsan aç kalmaya görsün İnançlarını bile yer.”(Albert Camus)
Günümüz dünyasında Siyonistlerin Filistin’de açlığa mahkum ettiği 3 milyon insan ve bu açlığa katmerli destek veren hümanist bilinen Abd ile Avrupa ve tribünlerden maç seyr eder gibi bakan Ortadoğu’nun siyasi öküzleri için söylenecek söz bitmiş lanetler duaları yoruyor.
Kimileri de Hakikatte mutluluğa ulaşmak için şirkin her türlü eziyetine kahramanca direnip mutluluğa acı bedel ödedi ve ödemeye devam ediyorlar.
Ahlaki hastalıklar organik hastalıklar kadar tedavi edilmezse toptan ölümler gerçekleşir.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir