ALDANMAK VE ALDATMAK..!
İnsanlık tarihi boyunca Firavunlar, Diktatör ve Tiranlar iktidarların bekasını halkın sessizliğine borçludur, Halk da sessizliğini tiranların, şiddete dayalı zulüm, Açlığa dayalı sefalet, iradesizliğe dayalı cehalete borçludur,, işte bunun için firavuna sordular bu makama nasıl ulaştınız cevap ilginç “İTİRAZ EDEN OLMADI,” itirazı etmemenin nedeni de malum sebepler.
Nitekim Musa(as)ma “Ey Musa sen doğru söylüyorsun Ama Firavun karnımızı doyuruyor.” firavunların zulmüne itiraz açlıktan ölmeyi, çarmıha gerilme, İnsanlığını inkar edecek zulüm, zindanda ölümle eşleştiren zalimler halkı sindirmenin en etkili yöntemi olarak kullandılar ve süreç hala devam ediyor, aradaki fark Tarihseldir, biri klasik, diğeri modern zulüm. Bir insanın rengi, Dili, mezhebi, meşrebi, Soy ve sopu Onu dışlanmaya ötekileştirmeye canı çıkana kadar sömürülmeye mahkum edecek ilkeler olmuşsa ve O’nun da tek feryadı bende senin gibi insanım demesi işitilmiyorsa, Yan yana yürümeyi bilmiyorsak, varsın batalım.
Oysa Ortaçağda ilahi Adaletin şiarını dillendiren Muhammed(sav) “Zalime meyil etmeyin yoksa size ateş dokunur.” Bu hitabın ilk mağduru ve ilk mazlumuydu. Daha sonra süreci devam ettiren Ali(as) ve Ehli Beyt silsilesinin de kaderi dedelerinden farklı olmadı. Süreç “Mazlumları yeryüzünün varisi kılacağım.” ilahi hitapta son bulacaktır.
Yaşadığımız zaman tünelinde Adl-i İlahideki sorumluluğumuz hasbel kader itiraz çizgisine kadardır.”Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, Ruhunuzu satmayın yeter.” (Nelson Mandella)
Spinoza:
“Kalabalığı yönetmek için hurafeden daha etkili hiçbir şey yoktur. Bu yüzden hurafeler, herkesin büyük bir saygıyla önünde eğilinmesini sağlayacak ibadet ve usullerle donatıldı. Bu, Türklerde son derece başarılı oldu. Onlar tartışmayı bile küfür sayar ve her insanın kişisel yargısını öylesine çok önyargının boyunduruğu altına alırlar ki, sağlıklı akla zihinde hiç yer bırakmazlar, bir kuşkuyu dile getirmek için bile olsa… Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve onları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, sanki kurtuluşları için savaşıyormuşçasına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir adam kibirlensin diye, kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar.”
Ruhunu satmayanlar için en onurlu ve en büyük ibadet bedeli ağır olacak olan gür bir seda ile “Zalime karşı hakkı haykırmaktır.”
Mazlumun tek tesellisi ilahi hitaplarda yerini bulan dünyada “Yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler.” hitabında anlam kazanacak ve mazlumun kalan tesellisine de “Allah’ın mazlumun intikamını zalimden alacağı gün, zalimin mazluma zulüm ettiği günden daha çetin olacaktır. ” hitabıyla son bulan bir maceranın hakikatinde Allah yarına bırakır ama yanına bırakmaz çünkü dünyada hayat mütekabiliyet esasına göre işliyor.
“Aldatmaktan kaçın zira aldatmak alçak insanın ahlakındandır.” (Hz.Ali as)
Dünya bizi aldatmadı, biz dünyaya aldandık, Çünkü aldatmak bir iradeyi gerektirir, Bu da dünyada yok bizde ise çok…vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın