BABALAR GÜÇLÜ OLUR.!
“ Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara ÖF bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.”İsra/23
“ Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.”İsra/24
Babalık buna derler, güçsüzlük yoktur onların kitabında, ölene kadar güçlü yaratıklara baba derler, babalar soğuktur sıcaklığı ölünce hissedilen değerlerdir. Evdeyken ev halkı için rahatsızlık kaynağıdırlar. Hayatta tek görevleri vardır evdekilerin hepsini sırtında taşımak, işte Onun için Allah (c c) onları güçlü yaratmıştır.
Eziyetin ve gücün kaynağıdırlar, Ev halkı bu gücü hep görmezden gelir. Ancak; Tek şansları ve umutları öldükten sonra badem gözlü olacaklar.
Öldükten sonra birkaç gün ağlayacaklar, Sonra mirası bölecekler, yetmezmiş gibi birde sövecekler.
Yine de Allah Salih evlatlar nasip etmesi duamız olsun..!
Evlatlara Peygamber(sav)in şu sözünü hep hatırlatmalıyız “Allah üç şeyin cezasını genelde bu dünyada verir, Anne babasına asi olan evladın, İyiliği inkar eden Nankör’ün,ve akrabası ile İlişkisini kesen(Sıla-i Rahmi)olmayan nekesin.”
Geldiğimiz noktada Babalar birçok soruya muhatap oldular
Baba evladına bir bardak su getirsene demiş, Evlat babasına; Git iç bana da bir bardak su getir diyorsa, bir bardak su kadar terslik var demektir.
Sizce de terslik var mı acaba.?
Zamanın icabı mı, İcabımızın zamanı mı ? şaştık kaldık,!
Sıkıntı evlatta mı bizde mi ? Çözemedik.!?
Sizce etme bulma dünyasının muhatabımayız?
Bizce iki taraf da sıkıntılı !?
NE EKERSEN ONU BİÇERSİN.!
Ülkenin birinde babalar yaşlanınca artık çalışamadığı eve katkısı olmadığı için köyün yakınlarındaki bir dağa götürülür bir sürelik ihtiyaçları yanına bırakılır dönülürmüş. Bir evde yine bir baba yaşlanmış elden ayaktan düşmüş çalışamıyor eve bahçeye çocuklarına katkı sağlamak yerine zaten az olan yiyeceklere ve evdekilerin zamanına yük oluyormuş.
Adetleri gereği evin oğlu babasını çok sevse de üzülerek biraz yiyecek evdeki kilimi ve babasını sırtına alarak o dağa doğru tırmanmaya başlamış, babasını çok düşündüğü için rahat etsin diye getirdiği kilimi ağacın altına sermiş babasını oturtup sırtını ağaca dayamış yiyecekleri kolay erişebileceği bir yere koymuş ve vedalaşmış
Üzüntü içerisinde arkasını dönüp giderken arkasından babasının seslendiğini duymuş, içinden babasının oğlum beni burada bırakma kurda kuşa yem etme beni geri götür diyecek sanarak babasına geri dönmüş ve buyur baba demiş,
Babası oğlum altıma serdiğini kilim çok büyük ilerde sana da lazım olacak şunun yarısını keste al zamanı geldiğinde sende kullanacaksın demiş ve oğul büyük bir acı ile töredir, adettir diye yaptığı yanlışı anlayıp babasını kucakladığı gibi evine geri geri getirmiş ve kendi oğullarına örnek olsun diye babasına kendi elleri ile bakmış.
Hz. Ali (as) mı dinleyelim,
“Baba devlettir, Ana Nimettir, Evlat servettir”
Devlet dert babasıdır, Cebi hep deliktir, alan alana çalan çalana, yiyen yiyene böyle bir devlet nasıl dert babası olmasın, İlkeleri vardır ama herkes bu ilkeleri takviye edeceğine herkes istismara yönelirse devletin iflası aslında tüm tebaanın iflasıdır, İflas etse bile ağlama şansı yoktur, Devlet herkese hesap verir ve herkes devletten hesap sorabilir ama Nimet’ten hesap sorulmaz o bir ikramdır Şükrü gerektirir, Âmâ servetin bir hesabı vardır, hangi yoldan kazandığının ve nasıl harcadığının ince hesapları vardır. Evladı da olsa haksızın arkasında durma şansı olmaz, Servetine kızsa bile O’nu hiçbir zaman kaybetmeyi düşünmez. Çünkü her kuruşunda ve hücresinde kendini his Eder.
Literatürümüzde çok güzel bir söz vardır, Baba Dağ’dır, Ana BAĞ’dır.
Unutma Evlat ; “Anne, gezindiğin bağ, Baba, yaslandığın dağdır”
Bağcılık yapanlar iyi bilir Bağ’a çocuk gibi bakman lazım, Sıcak ve ılıman iklimin meyvesidir, Meyvesi Yaş olan tatlıdır kuru olan da tatlıdır, Güç verir enerji verir, tat verir, soğuk günlerde ısıtır, Bayramların tadıdır, Keklerin vazgeçilmezidir ,Pestili, pekmezi, sucuğu, Aşuresi meşhurdur, yeter ki Bağ’a iyi bakarsan Verdiğin emeği fazlasıyla alırsın.
Yaslandığın DAĞ ise zor koşulların mekanıdır, Ormanı sığdır, her türlü ağacın zeminidir, Ağaçları sağlamdır, yazın serindir kışın karın ve suyun yuvası ve Kaynağıdır, her iklimde heybetlidir, başı diktir. Yükü ağırdır, Her canlının ve cansızın muhatabıdır, güçtür, Dirençtir, Heybettir, azamettir, Kendi ağırlığının yanında ovaları da sırtında taşır. İşte bu yüzden Anne ‘ye BAĞDIR, Baba DAĞDIR benzetmesi doğru bir teşbihtir.
Babalar soğuktur, Sıcaklığı ölünce hissedilir, anneler sıcaktır serindir üşütmez, Soğuğa ihtiyaç duyduğun zaman soğutur, Sıcağa ihtiyaç duyduğun zaman hep ısıtır. Şimdi Peygamber(sav) “min “cennet anaların ayakları altındadır.”
İşte bu yüzden Allah kendisinden başka birine secdeyi emretseydi evladın Anne, Babasına secdeyi emrederdi.
Araştırmalara göre baba ve çocuk arasındaki bağın kalitesi çocuğun gelişiminde çok önem taşıyor. Keşke babalar çocuğuna bırakacağı en güzel mirasın güzel ahlak olduğunu idrak edip bütün enerji ve ilgilerini bu noktaya yoğunlaştırsalar işte o zaman istikbalden ümit var olabiliriz.
Kısaca baba olmak zor değil, ama Babalık etmek çok zordur.
Anne ve babaların tüm gayreti evlatlarının İyi bir meslek sahibi olmalarından ziyade İyi birer insan olmaları yönündeki çabaları İndellahta makbul dünyada ise makul ve övülmeye değer çabalarıdır.
Hz. Ali(as) dediği gibi “Kötü insanlarla arkadaşlık yapmayın çünkü ahlak bulaşıcıdır.” İfadesi 21.yy.da Kişisel gelişim uzmanlarınca teyit edilmiştir. Bunun için geleneklerimizde kız alıp vermede taraflar Karşılıklı aile ortamını doğal olarak sorgular öylece karar verirler.
Bu Hikaye belki de sizin için okunmaya değerdir;
Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti. Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu.
Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu.
Oğlumu özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim” dese de, baba geri adım atmıyordu. Aradan iki yıl geçmişti.
Oğlunun doğum günü o yıl Babalar günü ile aynı güne denk gelmişti. Annenin ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba “Şu adrese git, oğlunu gör” dedi
Ve ekledi, “Adresi benim verdiğimi söyleme ama” Birkaç şey daha söyledi ama anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı.
Anne sevinçten uçuyordu. Hemen hazırlandı yola koyuldu. Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres.
Gittiği adres bir tamirhaneydi.
Oğlunu tulum içinde gördü. Bir süre ıslak gözlerle dükkânın karşısından izledi ve oğluna doğru yaklaşmaya başladı. İki yıl boyunca kendisini arayıp sormayan ailesini unutan delikanlı aniden annesini karşısında görünce önce şaşırdı, sonra koşup sarıldı annesine.
abası hariç herkesi soruyordu, “o nasıl, bu nasıl,” diyerek. Ve sonunda “O adam nasıl, hala aksi ve anlayışsız mı?” diye sordu annesine.
Anne cevapsız bıraktı bu soruyu. “Hadi oğlum gel eve gidelim” dedi. “Hayır anne, ben böyle iyiyim. O adamla tekrar aynı evde yaşayamam” dedi ve dükkana doğru yürümeye başladı.
Arkasından bir süre bakakalan anne hazırladığı pastayı oğluna vermek için seslendi.
Delikanlı pastayı alırken annesine “Anne ne olur ısrar etme, gelmeyeceğim.
Bir gün bile merak edip arayıp sormayan bir adamla aynı evde yaşayamam ben” dedi. Anne boynu bükük halde oğlunun yanından ayrılmaya hazırlanırken ,
“Peki oğlum sen bilirsin. Anlaşılan çok kararlısın, gelmeyeceksin. Ama baban dedi ki; son bir aydır arkadaşlık ettiği çocuktan uzak dursun, o çocuk sana zarar verecektir.
Önceki arkadaşıyla barışsın”. Bu kez çocuk donakalmıştı. Annesi eve dönmüştü. Babaya sitem etti, “Madem biliyordun nerde olduğunu neden benden sakladın? O yüzden rahattın demek? ” Hep ters, aksi görünen baba yutkundu ve gözlerinden iki damla yaş akıverdi
“O benim canımdır ya, canım” dedi.
“Ne zamandan beridir biliyordun? ” diye sordu anne.
“Gittiği günden beridir biliyorum. Bazen öğlen molalarında ne yiyip ne içiyor diye gider uzaktan izlerdim, Bazen akşamları geç gelirdim ya hani,
..sen beni kahvede sanırdın, işte o zamanlarda da ne yapıyor kimlerle takılıyor diye takip ederdim.” Karı koca bir birlerine sarılıp ağlarken kapı çalmıştı. Elleriyle gözlerini silerek kapıyı açmaya gitti anne. Annesinin kendisine yaptığı pastadan daha büyük bir pasta ve hediye paketi ile içeri girdi delikanlı.
Koşarak babasına sarıldı. “Babalar günün kutlu olsun babaaaa” Delikanlı anlamıştı. Kendisine hiç bakmadığını düşündüğü babasının, aslında gözünü hiç üzerinden ayırmadığını….!!! Babalar kızar bağırır ama hep evlatların iyiliği içindir ; evlatlar çocukken bunu anlayamaz.
Fakat bir gün onlar da Anne Baba olunca anlarlar, Babanın kıymetini anlayacaklar ama geçince amma bitince..
Sadece Güçlü babalarda olan ve Evlatlarında olan özellikler;
1-Öncelikle hayatın savrulmalarına karşı güçlü olurlar,
2-Sevilmedikleri ve saygı duyulmadıkları yerde durmazlar
3-İş zor’a girdi mi kaçıp gitmezler, Çünkü Zordan sonra kolaylık olduğunu öğrenmişler.
4-Sevildiklerine karşı korumacı olurlar, Aileden gördükleri sevgi ruhlarına işlenmiştir.
5-Sabırlı olurlar, Çünkü sabrın sonunun selamet olduğunu öğrenmişler
6-Gerçek sevginin anlayış olduğunu bilirler, Çünkü her hareketlerinde sert tepkiler görmemişler.
7-insanlara güvenmesini bilirler, Güvenin hayat için gerekli olduğuna inandırılmışlar.
8-Ailelerine düşkün olurlar, Ailenin sıcak ortamı onlara düşkünlük bahşetmiştir.
9-Gözyaşının zayıflık olmadığını, olsa bile zayıflığın da hayatın bir parçası olduğunu bilirler.
10-Hayalperest değil gerçekçi olurlar. Sadece hayallerin gerçeklerin önsözü olduğuna inandırılmışlar.
11-Fedakar ve özverili Olurlar. Aileden gördüğü karşılıksız hayat onlara fedakarlığın felsefesini öğretmiştir.
12-Hayatta istediklerinin farkında olurlar. Çok az kafaları karışır.
13-Özetle içlerinde babalarından kocaman bir parça taşırlar.
Evladın da babanın da, Ananın da, Mal ve mülkün de hayırlısı duamız olsun. Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın