BU HAL KAÇINILMAZ İSE.. ???
“Selam olsun ahirette rahmana kavuşacaklara”(Ahzap/44)
Dünyanın En güzel ve yakışıklısı olsan da, En güzel yemekleri yiyip en güzel yataklarda yatıp, yaşasan da, hangi markadan giyinsen de, Kaç evin, kaç fabrikadan, Kaç Araban, kaç sevenin varmış, Makamın, mevkiin, kariyerin, yeteneklerin, bunların hepsi bir varmışla başlayan ve bir yokmuş ‘la biten yalan ve eğlenceden ibaretmiş.
“Ey hayat senin bu kadar önemli tutulman ölüm sayesindendir.” ”(Seneca)
“Ölüm gerçekte dirilik, görünüşe yokluk, hakikatte ebediliktir.” (Mevlana ra)
Önemli olan nelere ağladığın, nelere güldüğündür.?
“Az şeye razı olanın köleliği de az olur, Yaşasın asil yoksulluğum.”(Neitzche)
Yukarıda sayılanlar Baki sermayen olmayacak, Sermayen Bunlar ise gelirken beraber getirmedin ve beraber götürmeyeceksin Bunları sana bahşeden Allah var unutma aşağıdaki şekil herkes için kaçınılmaz bir vakıadır.
Vakıayı doğru okumazsan nedametin faydası olmayacak, bu da bir vakıa olarak senin için kaçınılmaz ise; Seni halden hale, şekilden şekle sokan, senin dışında ve kudretinin yetişmediği bu kudret; Kadir-i Mutlak Allah’a kesin bir İman ve ve İhlas ile bu imkânları kullandığın her anın bir hesabı vardır.
“Her can ölümü tadıcıdır”(Ankebut /57)
Bu sabit İlahi bir yasadır. Yani ölümsüzlük bu alemde mümkün değil, tamamen muhaldir. Ama Ebedi yaşama arzusu taşıyan insanoğlunun bu arzusu da boşuna değil çünkü bu istek bile ebedi bir hayatın varlığına işaret eder.
Hakimi ve şahidi Allah olan bir mahkeme ortamında avukatın da azaların olacaktır.(Kayıp yok, kayıt var makalemize bakılabilir.)
Yani Allah Zerreden kürreye Kün fe Yekün ile hayat vermişse senin hücrelerini de konuşturmaya muktedirdir. Bunu anlamak fazla zor olmasa gerek, Heyhat, heyhat..!
Peygamber(sav) soruldu, Allah’a en yakın insan kimdir.? Peygamber “Şu üç şeyi yapan Allah’a en yakın insandır,
1-Geçici şeyleri baki ve kalıcı olanla değişmeyen ki geçici dünya, Baki ve kalıcı Ahiret hayatıdır,
2-Kendini Kabir’e hazırlayandır,
3-Kendini ölülerden sayandır.
Sonuçta yaşayan ölüleriz.”
Yeryüzündeki tüm kavga ve gürültü ebedi yaşama arzusundan kaynaklanmıyor mu ?
Akıl ve iman bunu telkin ederken nefis Dünya baki, Ahiret hikaye diyor. Bir yolunu bulur sıyırır, Sıvışırsın, kaytarırsın diyor.
Hz. Ali (as) ” Akıl ve nefsi baş başa bırakırsan, Nefs aklı yutar, Aklı imanla koruyun” demiş.
Akıl ve tecrübeler bu hayatın nihayeti var diyor, Nefs ise nihayet yok diyor, ve bu kavramı rahatsız edici buluyor, Dikkat edersek nefsinin kölesi olanların yanında ahiretten bahs ettiniz mi sıvışır giderler veya oflar,puflar’lar, Ahlar, vahlar ve huzursuzluk yüzlerinden okunur.! Böyle bir haleti ruhiye ise münafıklara aittir.
Hz. Ali(as) Sık, sık mezarlığa uğrarmış nedeni sorulunca şu ilginç cevabı vermiş ” Arkamdan konuşmuyorlar ve dediklerime itiraz etmiyorlar”
Nitekim Peygamber(sav) “Haftada bir veya ayda bir, en az yılda bir mezarlığı ziyaret edin” diye buyurması hikmete mebnidir. Çünkü mezarlıklar bize kaçınılmaz akıbetimizi hatırlatan en iyi şahitlerdir.
Nitekim Hz. Ali(as) “Mezarlıklarınızı ziyaret edin çünkü Ölüleriniz sizin ziyaretinizle şad olurlar” Ruhların ölümsüzlüğüne inanmayan için tamamen bir komedya iken Ehli iman için Bu tür ziyaretler ibretler barındırır ve belki de akıbetini bu mekanlarda idrak eder.
Bu resim bir manipülasyon aracı da değildir. Şüphesiz, Fakatsız, şayetsiz, âmâsız, nedensiz olarak herkesin bir gerçeği ve hakikati olacaktır.
Cennet herkesin Ebedi eğlenebileceği kadar geniş iken, Cehennem herkesi ebedi yakacak kadar sıcak ve geniştir..!
Nitekim Hz. Ali(as)’ma Allah bu kadar İnsanı nasıl hesaba çekecek sorusuna verdiği cevap çarpıcıdır,” Nasıl rızıklandırıyorsa öylece de hesaba çekecek.” Kudreti İlahiyi idrak edemeyenler basit sorulara takılır kalırlar.
Bu hesaptan gafil yaşayan da var, bu hesabın Farkında olup , Ruhunu ve idrakini Nefsine esir etmeden sadece Allah’a Kulluk eden de var.!
Sıkıntı şurada; Nefsimiz aklımızla muhasebeye otururken hoşlanmadığımız şeyleri başkası için telkin eder, Bu muhasebe de gafletimiz için yeterli sebeptir.
Başkalarını yakarak yıkarak kendini tamir edenler Şüphesiz ortak müşterekleri olan ölümden çok korkarlar.
Mü’minler için hiçbir şekilde korku olmayacaktır, Bu yüzden Arifler ölüm gününü ve saatini Şeb-i aruz diye tanımlamışlar.
ÖLÜM NEDİR HOCAM.!
Bir gün öğrencileri İmam’ı Gazâli(ra)
– “Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Hazretleri “Men lem yezuk, lem ya’rif” yani:
– “Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım” demiş.
Öğrencileri:
– “Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca “İnşâAllah” diye cevap vermiş.
Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:
– “Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyanıza geldim” demiş. “Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeğe başladım.
Lâilahe illallah diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ya imam! İşte köşklerin, işte makamın diye Cennet’teki yerimi gösterdi. Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.
Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi. İçeri girdim, hanımım ağlıyordu.
Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım”.
Bazı öğrencileri:
– “Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki sen başka, bedenin başka bir şey mi?”
İmam-ı Gazali Hazretleri gülümseyerek:
– “İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.
Yine bazı öğrencileri:
– “Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”
– “Ah yavrum!” demiş. “Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık” demiş ve sonra:
– “Yakınlarım beni kabrimde bekliyor” diye ayrılıp gitmiş.
Allahü teala rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin inşa Allah.
“Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır, yaşamın anlamını kaybetmek.”(Seneca)
Bilge adam bir gün oğluna vasiyet ederek; Bak oğlum hayatta şu üç şeyden taviz verme dedi;
1-En güzel yataklarda yatmaya bak,2-En En güzel Evlerde oturmaya bak, En güzel yemekleri yemeye bak.
Çocuğu; Biz fakiriz ben bunları nasıl yapacağım dedi.. Bilge bak yavrum, En güzel yatak çalışıp yorulduğun zaman Taş’a bile uzansan orasıdır, En güzel ev garibanların gönlüdür orada yer edinmeye bak, En güzel yemek ise şiddetle acıkdığın zamanki yiyeceğindir.
Sonuç: Akibet Mutlak olarak belli ise İnsan ne haramların puslu atmosferinde boğulmalı, Ne de mübahlığın sonsuz çeşitliliği içinde çöküşe mahkum olmalı. Sırat-el Müstakim üzere olmak gerekmez mi?
Dlyorlar ya korkar mısın ölmekten? İnsan hiç korkar mı yalan bir ömrün ardından tadacağı tek gerçekten.”(Mevlana ra)
Ölüm felaket değildir asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
Hayat Ölüme sormuş, İnsanlar beni çok severken Neden senden nefret ediyorlar?, Ölüm Yanıtlamış, ‘Sen tatlı ve güzel bir yalansın ben ise acı bir gerçek.’
“Uyku Hafif ölüm, Ölümü de ağır uyku bil.”(Muhammed İkbal ra)
“Ölüm olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalırdık.” (Voltaire)
Sadece gerçek sahibimizle barışık yaşamamız İnsan kalmamızın güvencesi ve teminatıdır. Anlamak ve idrak etmek de bir sanattır. Gerisi tam bir hikaye..Kale gerek yok sonuçta kaçınılmaz gerçek halimiz ortada… Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın