ÇAĞ’IN POPÜLER MESLEĞİ BEL’ AMLIK..
Ağacı çürüten içindeki Kurtlardır, Müslümanlar öncelikle kendi içindeki Bel’amlığı bariz olan mezbelekleri temizlemedikçe pratiklerini idealite olarak kitlelere sunmadıkları sürece lafla pilav pişiremezler,
En mukaddes değerler, en çok suiistimal edilen değerlerdir. Zalim otoriteyi temsil eden Firavun, gücü haksız yere kullanan Haman ve parayı toplayıp kapitalistçe bir tutum içinde elinde bulunduran Karun`un yanında tağutları mukaddes dini değerler üzerinden meşrulaştırmaya çalışan Bel’am da hak-batıl mücadelesinin bir gerçeğidir.
Ama biz, bugün kurumlar çağında yaşıyoruz. Günümüzde Firavunlar, Karunlar ve Hamanlar kurumsallaştıkları gibi Belamlar da kurumsallaşmışlardır.
Bütün düşünce ve inanç sistemlerini en çok tehdit eden Münafık, Opürtonist, revizyonist ve Oryantalistlerin ve ne oldukları herkesçe bilinmeyen bu gruplar hep Ahlak bilimcilerin kara kabusları olmuşlardır, oduna, Rüzgara ateşe, Suya, hükmeden peygamberlere bile Kafa tutan bu Bel’mlar’ın en büyük sermayeleri hep halkın cehaleti olmuştur.
Nitekim Muaviye Danışman, dalkavuk ve Uşağı olan ve Bel’amlığı tescilli olan Amr bin As’a sorar, Ali’nin Zülfikar’ından daha keskin bir silah bilirmisin? Amr evet “Halkın cehaleti”
Nitekim yakın zamanda İmam Humeyni(ra)Filozof, devrimci ve Arif olan bu zat’a ilk diklenen akıldan ve dünya gerçeklerinden yoksun sözde Ayetullah unvanlı ve ruhani kılıklı Bel’mlar olmuştur.
İmam Humeyni(ra) derki.
*Bel’amların sakallarını kesin, sarıklarını başlarından alın ki, halk onların gerçek yüzünü görsün. Alim de olsa cübbesine bakmada konumu statüsü makamı mevkii ne olursa olsun her suçlu adalet önünde hesap vermelidir.” Tarih sistematiğinde Adalet aristokraside, ayrıcalıklı kesime işlemedi günümüzde aynı seremoni devam ediyor, oysa geçmiş kavimlerin helak oluşlarına sebep olan amil bu elitist ayrıcalık olduğunu okumak mümkündür.
Sorun halkın cehaleti ise çözüm Hz. Ali(as)” Halkı Bilinçlendirin bırakın onlar yolunu bulurlar. ” İfadesi Siyaset sosyolojisini de ilgilendiren Psiko sosyal ölümsüz bir çözümlemedir.
Büyük usta Dr.Ali Şeriati(ra) on yıllar önce bir sosyal analizci olarak “Bu zamanda en karlı ticaret Din ticaretidir,. Çünkü, Sermayesi yalan, Müşterisi cahildir.”
Nuriler, Huriler üzerinden işi kitabına uydurarak Parsanın en karlısına kavuşmuşlar
Ayrıca usta şunu der, “Dünyada kendisine en çok zulüm edilen kavram” ALLAH” kavramdır.”
Keşke insanlar Allah’ın Müntakim sıfatını idrak etseler belki o zaman bu kavram üzerinden Dini dünyaları ile takas etmekten vaz geçerler.
“Bir gün gelir ki, İnsanların bazılarının dünyaları düzende oldu mu, Dinlerinden Neyi kaybettiklerine önem vermezler.” (Hz Muhammed sav)
Tarihe sorgular çekemeyen bir akıl, Bel’amların tarihe mal ettikleri kavramların esaretinde kavramlara bindirilen mukaddes anlamlarla iktifa ederek, zihni teselli eden putlara köle olurlar. Kitab-ı kerim ise Bunlar için teferruat olur. Kitap’a uyacaklarına kitabı kendilerine uydururlar. Utanmadan Kendi iradelerini Allah’ın iradesi olarak renga renk pazarlarlar.
“Kur’an okuyanların çoğalıp, Fakirlerin azalması, Emir sahiplerinin fazlalaşıp, Emin İnsanların azalması, yağmurların bollaşıp bitkilerin kıt olması kıyamet alametlerindendir.” (Hz. Muhammed sav)
“Her şeye rağmen, Aptallığa karşı bir aşı geliştirilmedi..” (Albert Einstein)
Şair Fuzuli’ye sormuşlar,?
Sevmek mi daha önemli, sevilmek mi?
Cevap, Samimi değilse ikisi de Fuzuli.!
Ne diyelim, Hayat anlamsız müzikler eşliğinde devam ediyor. Bir gram ilim bin ton edebe muhtaçtır. Abdal yunusun dediği gibi,” Gezdim Halep ile Şam’ı eyledim ilmi talep, Meğer ilim bir hiç imiş İLLA EDEP illa edep.” Edepli edebinden susar, edepsiz kendi susturduğunu zanneder.(İlim, ALİM, Cehalet, Zulmet makalemize bakın.)
*Tasavvufa bir bakınız! Allah’a âşıkane tapınmada özgür bir coşkuydu önceleri. Tek renklilik, riyasızlık, her türlü düzene, geleneğe, bağa, görünüşü ön plana çıkarmaya ve taassuba karşı bir başkaldırıydı.
Sonra, bu aynı şeyler, yönetsel bir örgüt, yasal, resmi bir yapı olur. Sonra kurumlaşır ve tekke olur. Üniforma, özel bir nişan, belirlenmiş duruş ve tavırlar, şeyh, Gavs, mürit, kutup, halife, başkan, genel müdür, binlerce ıvır zıvır! Yani HİÇ !
Karmaşık, ruhsuz, hararetsiz ve hareketsiz büyük bir gövde! Yemek için geniş bir MİDE, Köle sahipliği ve amaçtan yoksun biçare köleler, Yalan dünya için yalancıların üretim merkezleri olmuşlar.
Bu merkezlerde eşeklik ağır bir yük, sahipleri için ucuz hayvan pazarları oluşmuş.
Hep hayali ticaretle uğraştığı için Negatif elektrotla gönül çay ister, çenenin himmetiyle sohbet bahane gibi pozitif sonuçlar üretir. Meğer bunlar için Dünya ekonomisi laf pilavı ile pişiyor.
Endüstri hikaye, Hızır’ın yaşayıp yaşamadığını çözüme kavuşturmak lazım.
Yerin altındaki Metroya ne gerek var, öncelikle Ebu Talib’in İman ehlinden sayılıp sayılmadığı çözmek varken.
Eşeğin zırlamasının hikmeti ve annesinden sünnetli doğması varken, Elektromanyetik kuramları konuşmanın ne himmeti var..
Azrail’in canını alıp yükseldiği göğün 7.katında Azrail yakalayıp tokat attıktan sonra sofinin ruhunu kurtaran, Ğavsın himmeti varken, 330 kata 50 kişi taşıyıp çıkan asansörü icat eden zındık mühendise ne gerek var, Ozon tabakasının ne hikmeti var.
Hindistan’a gidenler fakirliği ve sefaleti çok yakinen bilirler. Bazı kareler Türkiye’de toplumunda benzerdir.
Bu kadar acınası durum karşısında insanlar neden tepki göstermiyor diye Guwahati üniversitesindeki bir akademisyene soruldu verdiği cevap şuydu:
“Burada insanlar genelde reenkarnasyona inanır. Bu inanca göre yaşadıkları hayattan memnun olmaları gerekiyor. Şayet memnun olmaz şikâyetçi olurlarsa bir sonraki hayatta daha düşük, daha sefil hayat yaşayacaklarına inanıyorlar.”
İkinci yaşamlarına fare, böcek gibi haşere olarak devam etmekten korkuyorlar. Hayatlarından memnun olur, şikâyetçi olmazlarsa bir sonraki hayatlarında üst kasta geçeceklerini, daha konforlu hayat süreceklerini düşünüyorlar.
O nedenledir ki insanlar, hayatlarını kabullenip şikâyetçi olmuyorlar.
Ne diyelim, Cehalet tedavisi zor, ağır bir beyin felci ve insani bir hastalıktır.
Oysa, Allah’ın kadim vaadi, “Aklını kullanmayanları pisliğe mahkum etmesidir.” çünkü çaba olmadan kader treni yürümez azizim. İnsanın beynindeki FİKİR kalbindeki zikir, Elbette sırtındaki çuldan ve cebindeki puldan daha önemlidir.
Heyhat ki asrımızda Bel’amlar fikri kendilerine zikri de tebaya ayırdılar ki fikir sahibi olanları da zındıklık olarak işlerler zaten düşünceye tekel koymadan kalpleri feth edemeyeceklerini çok iyi biliyorlar.
Cebindeki Telefon Amerikan, Altındaki Jip Alman, Üstündeki cübbenin kumaşı İtalyan ve düğmeleri İngiliz, kullandığı sosyal medyada ötüyorsun ama Yahudi malı, Elindeki saat İsveç malı, Parmağındaki zikirmatik Çin malı, Utanmadan Afrika’nın fakirliğini bize şükür diye pazarlıyorlar, Ortadoğu’nun hurafelerini din diye pazarlıyorlar. Minberde kendi yazdığını ile okurken kem küm etmekten utanmaz,Felsefe psikoloji,Mantık,Fen bilimleri,Yabancı dil,Pozitif Bilimi bilmemekten de utanmaz, Negatif elektrotla gurur uyar,Ekonomi, endüstri, onların olsun bize bir lokma, bir hırka yeter öylemi? Olsun Dünya Nurilerinse bize huriler yeter, Güler misin? Ağlar mısın?. Utanmasak kahkaha atacağız.
“Allah’ı bulmak kolay, amma Allah’ı bulanı bulmak oldukça zordur.” (Şeyh Muhyeddin-i Arabi ra)
Sonuç, Mantık açık ve nettir, Kitapsız bilgin olanın, Sermayesiz zengin olanın Rehberi şeytan olmuştur.!?
İlk Yorumu Siz Yapın