İçeriğe geç

DİYALOĞ..

DİYALOĞ…
Diyalog iki ya da daha çok kişinin karşılıklı konuşmasına denir. Kelimenin etimolojik kökeni Antik Yunancadır. “Dia” ve “Logos” sözcüklerinin bileşiminden oluşmuştur. Sözcüğün Yunanca aslı, Türkçeye “düşünceyi takip etmek” olarak çevrilebilecek bir anlama gelmektedir.
Diyalog, iki ya da daha çok kişi arasında karşılıklı konuşma, bu konuşmanın içeriği olarak tanımlanır. İnsanlar arası iletişim ağı içinde diyalog önemli bir yer tutar. Özellikle ahlak eğitimi söz konusu olduğunda diyalog en temel rolü oynar. Diyalog ilişkinin tüm biçimlerini kapsar,
Kapsama alanı, 1- İletişim 2- Mükaleme 3- Haberleşme 4- Muhavere 5- Konuşma 6- Mübahase 7- Görüşme 8- Söyleme.
Burada şöyle bir soru akla gelebilir sağlıklı diyalog nasıl olmalı?
Gerektiği kadar bilgi aktarılmalı, doğru ve gerçek olmalı, amaca uygun olmalı, açık/anlaşılır olmalı ve nazik/saygılı olmalıdır.
Beşeriyet dünyaya merhaba dediği andan itibaren ister yaratılış farikası ister doğanın vahşi şartları gereği sosyal hayatı en iyi şekilde tesis edip yaşama gayretinde olduğu tarihi bir gerçektir.
Bu en iyi şeklin İlkeleri Hukuku, ahlakı için Yaratıcı, insana ta ilk günden beri rol model olacak Elçi ve Peygamber unvanlı öğretmenler irade etmiştir.
Beşer için sıkıntı ve ızdıraplar İnsanın insanla, İnsanın hayvanlarla ve insanın tabiatla ilişkilerinde bu rol modellerin İkaz uyarı, tavsiye ve telkinlerine duyarsız kalmaları ile başlamış ve halen çağımızda bu duyarsızlığın elem ve elim sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz.
Beşer hayatı Dünyanın belli bir yerleşkesinde Kısıtlı ilkel imkânlarla devam etmiş ve bu imkanlar dahilinde aynı anda lokal olarak farklı bölgelerde yaşayan toplulukların her birine bahusus olmak üzere kendi kavimlerinden uyarıcı rol modeller takdir eden yaratıcı hiçbir zaman insanı yalnız bırakmamıştır,
“Doğrusu biz her ümmete: Allah’a kulluk edin ve insanları sahte tanrılara tapmaya zorlayan şeytânî güçlerden uzak durun” (Nahl/36)
Bu peygamber ve resuller beşere Rahmet ve bereket bir arada adalet temelinde empati esaslı paylaşımcı bir diyaloğ barışçıl bir hayat bütünlüğü öngörmüşlerdir.
Hz. Muhammed(sav) gönderildiği ortaçağ tarih evresinde beşeriyet artık yerel ve bölgesel değil küresel bir insanlık ailesine doğru hızla yol aldığı için Arap Sasani, Rum, Çin uygarlığı gibi …
Allah Hz Muhammed(sav) Risalet ve elçiliği ile beşeriyete ilelebet hitap edecek son peygamber ve son din ile son kitap olarak irade etmiştir.
Bir zamanlar bu ülkede de Dinler arası diyaloğu üst perdeden dillendiren bir gurup vardı. Sonuçta bu diyaloğun esas amacının Din olmadığını ve menfaatlerin yol ayırımına kadar devam eden çıkar odaklı bir çağrı olduğunu tecrübe ettik.
Biz Müslümanlar Peygamber öğretileri esasında tüm insanlığın evrensel bazda adalet temelinde insanca değerleri önceleyerek her ırk, dil, din ve camia ile diyaloğa açığız. Ancak Müslüman olduğunu iddia eden siyasetin yıldızları hep diyalog yollarını kapatarak halkların manevra kabiliyetine sınır çektiler. Halkları birbirine bu fenomenler dahilinde kırdırarak taht ve bahtlarını korudular.
Bu mantaliteye kapalı olan Müslüman topluluklar o tarih evresinde peygamber cübbesiyle tarihe hükmetmeye çalışan firavunlar tarihin o evresine ve siyasetine toplumsal birlik ve diyalogdan ziyade tefrika ve zulüm damgası vurmuştur. Çünkü tefrika saltanatlarının bekası ile doğru orantılıydı.
Peygamber adı ve yetkisini kendine yakıştıran bu firavunlar zulümlerini Allah’ın adaleti diye ilkeselleştirdiler.
Bugün bilgi çağında yaşayan bizler bile bu zulümleri adaletten ayıklamanın acizliğini yaşıyoruz.
“Aynı şey hakkında sonsuz yalan mümkündür, Fakat O’nunla ilgili hakikat sadece bir tanedir.!(Aliya İzzetbegoviç ra)
İslam ümmetinin bugünkü tefrika ve ötekileştirmenin önündeki en büyük engel uydurulan yalanları peygambere isnat ederek tarihin yalanlarını sorgulamadan tarihe mal ettiler.
Madrabazlar HAK’tan bahsedenlere hayat hakkı tanımadılar ama hakkı savunanlar hakkı kanlarıyla ve canlarıyla tarihe yazdılar.
Gerçekte Allaha kulluğun olmadığı diyarlarda Ya pula kulluk, Ya da kula kulluk vardır, Çünkü tapmak insan için bir ihtiyaçtır ve tatmin olmayı gerektirir. Ama imanın hakikatlerini bilinçli flu hale getirdiler ki kuldan kul üretsinler.
İslam’ın hâkim olduğu bir coğrafyada her vatandaşın can ve mal emniyetinden devlet sorumludur. Bu konu İslam devletinde gayri Müslimlerin hukuku olarak literatürde ayrı bir fasikül olarak yer alır ve çok uzun akademik tartışma ve araştırmaların konusudur.
İstemesek de 21.yy da Kapitalizm acımasızca tüm dünyadaki Din inanç kültür ve gelenekleri esir alarak hakimiyetini ilan ettiği bir gerçektir. İnsanda var olan bir isteği körükleyerek körlüğe fırsat verdiler ki kulla kulluktan ziyade pula kulluk olsun.
Medeni ve çağdaş dünyada Hristiyan ve Yahudilerin Dinler arası diyalog çağrıları bize göre gerçekçi değil nasıl ki, bu tür çağrılar geçmişte içi boş gerisi menfaat ve çıkar odaklı teşekkül ettirilen suni organizasyonlar olduğunu gördük.
Alim; Bilge, Hukema veya öğretmen, Büyük, Şef Lider, Önder olarak bilinen biri herkesçe bilinmeyen birinin elini öpmeye eğilmişse genel kanaat demek bu bildiğimizden daha bilge ve alimdir ki, bizimki bu nezakete eğilmiş diye kanaat ederler. Sürü psikolojine ait Bu tür boktan diyaloglar üzerinden sahte mukaddesat ürettiler.
Ancak aşağıdaki kare 1 Milyar Hristiyan aleminin Papa(Baba)sı olarak cübbesiyle Siyonist bir kapitalist ve Lord’un önünde Vatikan’a yapacağı üç kuruşluk bağış için eğilip tüm Hristiyan aleminin onuru ile oynadığını bilmem anlamışlar mı?
Vatikan dediğimiz yer 300-500 bin nüfuslu bir Hristiyan merkezi oluşturup kara paralarını ve kendi tefeci kirlerini papaya temizletiyorlar.
Sözde medeni dünyada Bu kareler var olduğu sürece Adalet hakkaniyet onur ve eşit temsiliyetten bahs etmek abesle iştigaldir.
Siyonist İsrail, Filistin’de yaşayan iki milyon insanı dünyadan izole ederek, Cinayetlerinde şahit bırakmamak adına Filistinlilerin diğer insanlar arasındaki diyalog yollarını zorla kapatarak diğer hemcinslerinin bunların dertlerine ve çaresizliklerine bigâne bırakmak ve tümden kesilen bir ilişkinin sebep olduğu açık bir toplu cinayettir.
Hayat yalakalar üzerinden ve. diyaloğun kaynağı ise yalan ve manipülasyon teknikleri ve medya demagogları ile devam ediyor
Oysa bizim rol modelimiz ve ortaçağ Aristokrasisine devrimci darbeyi vuran, Yaşam tarzı ile diyaloğumuzun canlı olduğu Hz Muhammed(sav) “Bir insanın zenginliğinden dolayı O’na hürmet eden veya bir insana fakirliğinden dolayı horlayanın Din ‘inin üçte ikisi gider ve sonsuza doğru lanetlenir.”
İzzet ve şeref Allah’ın Resulünün ve O’na inananlarındır. vesellam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir