DUA’NIN KABİLİ İÇTENLİKTEDİR.!
“Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” (Enbiyâ, 21/90)
“Bir hasta ziyaretine gittiğinizde O’ndan senin için dua etmesini iste, Zira onun duası meleklerin duası gibidir.”(Hz. Muhammed sav)
En Kutsal olanla, en kusurlu olan arasında kurulan bir iletişim, bir diyalogdur. Dua ettiğiniz zaman konuşan tek kişinin siz olduğunu sanmayın.
Kur’an-ı Kerim’de dua ile ilgili ayetler geniş bir yer tutar. İki yüz kadar ayet doğrudan doğruya dua konusundadır. Ayrıca tövbe, istiğfar gibi kulun Allah’a yönelişini ve O’ndan dileklerini ifade eden çok sayıda ayet de geniş anlamda dua ile alakalıdır.
Dua İnsanın kaderine yön verir, Yürüdüğün yolu değiştirmez, Sadece sapaklara dikkat, Korkma gideceğin yeri daha da güzelleştirir.
Duanın kabul edilmesi için şu hususlara riayet edilmesi istenmiştir:
a) Duaya Allah’a hamd, Peygambere ve ehli beytine salât-ü selam ile başlanmalı,
c) Dua içten, tevazu ile ve yalvararak yapılmalıdır.
e) Umut ve korku içinde dua edilmelidir.
f-Dua gayretten sonraki basamaktır.
Allah “Fakirleri doyurun, diyor,
Biz: ‘fakirleri doyur’ diye dua ediyoruz.
“Yetimleri koruyun, diyor, ‘yetimleri koru’ diye dua ediyoruz.
Acizlere merhamet edin, diyor,
‘acizlere merhamet et’ diye dua ediyoruz.? Frekansları karıştırdık azizim.
Hayvanlarla konuşma özelliğine sahip olan Hz. Süleyman bir kıtlık döneminde bir toplulukla şehrin dışına yağmur duasına doğru çıkmaktadır. Yolda bir karınca dikkatini çeker. Zavallı hayvan sırtüstü yatmış, ayaklarını göğe doğru uzatmış, çırpınırken dua etmektedir. Hz. Süleyman Karıncanın duasına kulak kabartır. Karınca şöyle dua etmektedir;
“Allah’ım bizi Sen var ettin… Ve Senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız Ya bize su verirsin ya da bizi helak edersin. Emir, ferman senindir.”
Hz. Süleyman(as)‘ın gözleri yaşarır. Ve az sonra Hz Cebrail’in getirdiği bir haberle de coşar, taşar, ağlamaya başlar. Cebrail, o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir.”
Peygamber yanındaki topluluğa döner:
“Dönün” der “Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız.
Bu olaydan ibret ve ders almamız gerekmez mi.?
Yüce Allah’ın karıncanın dilini bilmemesi, Duasını işitmemesi, mümkün mü.? Duasına icabet etmemesi Rahman sıfatına aykırı düşecekti,
Rezzak sıfatına ters düşecekti, Gafur, Kerim ve Kadir sıfatına ters düşecekti ve kısaca Esma’ül Hüsna’ya yakışmayacaktı ve nihayet Tüm sıfatlarını bu olayda hepsini tahakkuk ettirmiştir.
Sonuçta ; Bu olayın beşer idrakine sunulan ve karıncanın duasına icabet eden Rab’ül alemin Eşraf’ı mahlukat olan İnsan’ın duasına duyarsız kalması muhaldir.
“Şüphesiz ki münezzeh olan Allah’ın keremi hikmetini bozmaz, Bu yüzden her dua kabul görmez.”(Hz. Ali as)
Kalp gözü açık Alimlerden Muhyeddin-i Arabi(r.a) gençliğinde yaşadığı ilginç bir hikayeyi şöyle anlatır.
Bir gecede gemiyi sarsan şiddetli dalgalar üzerinde yolculuk yaparken güvertede oturan bir yolcunun dengesini kaybedip denize düştüğünü gördü, Gördüğünden irkilerek eyvah düştü derken düşen yolcunun hayali bir vücut tarafından güverteye çıkarıldığını fark etti, Derhâl bedeninden deniz suları süzülen adamın yanına koştu, ve neler olduğunu sordu,? Şaşkın yolcu hikayesini şöyle anlattı.
Şiddetli dalga kendisini yerinden denize fırlattığı anda Evrenin sahibini düşündüm, O çaresizlikte kendisini ancak hükmü karanlık geceye ve dalgalı denize geçebilen sınırsız yaratıcının kurtarabileceğini hissettim. Tüm içtenliğimle “o”na teslim olarak “Bu sınırsız şeref sahibi ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” Ayetini Okudum.
Denize düştüğünde o anda aniden ruhsal bir varlık, kendisini yakalayarak güverteye geri çıkardı. Sonra da kendisine “Biraz önce okuduğu ayetin anlamı olduğunu yaratıcının emriyle şekil bularak kendisini kurtarması emrini aldığını ifade etti ve kayboldu.”
Olayı anlatan Muhyeddin-i Arabi Tam samimi bir niyetle ve içten yapılmayan duaların eksik vücutla ortaya çıkacaklarını belirtmektedir. İhlaslı duaların ise canlanarak istenilen şeyi yapacaklarını ifade etti.
Tüm bundan anlaşılan dua, dua edenin içtenliği kadar önemlidir.
Mazlumun Duasının Meleklere gerek kalmaksızın şimşek gibi doğrudan yaratanın huzuruna yükselmesi, ruhsal içtenliktendir.!
“Duanın kabulünün ertelenmesi seni ümitsizliğe düşürmesin, Şüphesiz ki İhsan niyet ölçüsündedir, Bazen isteyenin sevabı büyüsün ve veren kimsenin ihsanı çoğalsın diye icabet ertelenir.”(Hz. Ali as)
Sıkıntı belki de şurada; Biz kendimiz gibi insan neslinin açlığı ve susuzluğuna duyarsız kalmamız dualarımızın icabetine engel teşkil edeceğinin hesabından gafil olmamızdadır.
Bir coğrafyada Ekonomik krizler,Trafik kazaları, Cinayetler, Tecavüzler, Doğal afetler ardı, ardınca geliyorsa, Orda Erdemler ve Dua’nın yok oluşuna şahit olabiliriz.!
Yeterki insan da o karınca gibi içten sesini Yüce Allah’a duyurabilsin.O’nun kapısı her zaman açıktır, Kapalı olan bizim kalbimiz, İdrakimiz ve istemeyi bilmeyen dilimizdir, ağzımızdır. İstemenin de bir edebi ve adabı muhakkak vardır.
İstemesini bilenlere şüphesiz verir.
Mevlana (r.a).dinleyelim.
“Aklınıza gelen her güzel şeyi Dua’ya dökün, Niyet olur, Nasip olur, Yol olur, Hal olur..!!”
ÜÇ TAVSİYE..!
1-Her şeyin düzeleceğine inanarak dua etmelisin,
2-Her şeyin Düzeltilebileceğine inanarak Mücadele etmelisin,
3-Ve bir gün her şeyin biteceğine İnanarak sabretmelisin..! sabır asalak olmaya sebep olmamalıdır,
Bu üç şey her zaman seni en iyi sonuca ulaştıracaktır…! Rabin seni görmüştür, Dua etmene fırsat vermişse, Şüphen olmasın ki kabulünü de murat etmiştir..!
Nihayet Alemlerin Rabbi Kadir-i Mutlak yüce Allah “Bana dua edin kabul edeyim” ilahi hitap tüm canlılara şamil bir hitaptır.
Literatürde “Dua MÜ’ minin silahıdır” hitabının tek şartı içten İnanmaktır.
Yeterki ilahi hitapta belirtilen “İyileriniz bile dua etse bu dua kabul edilmeyecek” rol ve pozisyonlarından uzak durmak da icap etsin.!
Yeterki yanı başınızda devam eden bir yangın varsa birileri sizi duaya davet ederse siz O’nu hain bilin ve o dua seansından da imtina edin; İdrak ve enerjinizi, çabanızı itfaiyeden yana kullanın.!
Dua’nın kendisi dua eden ağızlar, Duanın zamanı ve zemini ve şümulü kadar önemlidir. Bunu da idrak etmek gerek.
Alimin birine soruldu, Suyun üzerinde nasıl yürüyebilirim, Alim Bir ihlas ve Muvazeteyn suresi seni suyun üzerinde yürütür, Sabah Alimle beraber nehrin kenarına gelen adam alimin dediği gibi bir ihlas ve muvazeteyn suresini okuyarak nehri geçer ve Alime hadi sende gel dedi, Alim, Dua eden dil bende, ama kalp sende onun için suya kapılırım korkusu var bende dedi.
Hz. Ali (as)yi dinleyelim;
“Kendisine dua okuma isteği bağışlanan kimse, Kabulden mahrum olmaz.!”
İbrahim Ethem Hazretleri, tâcı tahtı terk ediyor, Seneler sonra Kendi YAPTIRDIĞI camide yatsı Namazı kılıyor, Dışarıda kar var, hava çok soğuk, “Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor…
Bekçi: “Ne yapıyorsun burada” diyor…
İbrahim Ethem(ra) “Müsaade et şurada yatayım, Sabah Namazından sonra gideceğim” diyor,
Bekçi bacağından tutuyor onu ve “İBRAHİM ETHEM SENİN GİBİ ÇULSUZLAR İÇİN YAPTIRMADI BU CAMİYİ” diyor ve bacağından sürükleye, sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura atıyor onu dışarıya…
İbrahim Ethem “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor KİBİR olur diye, Çaresiz şehre gidiyor, Her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir ekmek fırını…. Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, Orada çalışan işçi “Geç otur” diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, Okunduktan sonra işçi dönüyor…
“Hoş geldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne?” diyor
İbrahim Ethem de
“Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak” diyor…
Fırıncı “Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar HARAM LOKMA YEDİRMEDİM, Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, Ezan okundu mesaim bitti, Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi KAZANCIMA HARAM karışmaz” diyor…
İbrahim Ethem “Sen ne güzel adammışsın, Sen Allah’tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu..?” diye soruyor,
“Ben Allah’tan ne istediysem verdi, Fakat Allah’tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, Allah’a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster diye, bana onu göstermedi” diyor…
“O ALLAH ÖYLE BİR ALLAH Kİ” diyor, “İBRAHİM ETHEM’İN BACAĞINDAN SÜRÜKLEYE,SÜRÜKLEYE, KAFASINA VURA VURA GETİRİR SANA GÖSTERİR, SEN YETERKİ YÜREKTEN İSTE” diyor…
“Yolunu günahlarınla kapadığın halde duanın icabetini geç sayma.”(Hz. Ali as)
“Bazı insanlar Dua gibidir, Görünmez ama dokunur sana, Duyulmaz ama bırakmaz seni”.(Mevlana ra)
Dua; Alçak gönüllülüğün doruğundaki bir Ruh ‘un dışa vuran görüntüsüdür, Zekânın karanlık gecesine aşkın yaptığı bir hamle, uzattığı bir ışıktır, Feraha erişmenin ön sözüdür.!
“Eğer Allah’a İbadet ve Dua’yı toplumdan alırsak,O toplumun ölüm tezkeresini imzalamış oluruz..!!” (Prof.Allex Carrel)
“Kardeşin yanında yokken onun için dua ediyorsan; Hem rızkın çoğalır hem senden bir kötülük bertaraf olur.!” (İmam Caferi Sadık as…)
Sevenin sevdiğinden istediği tek şeydir DUA…
Ayrı bedenleri bir muhabbette birleştirendir DUA…
Çaresizken sığındığımız tek limandır DUA…
Kulun RABBİY’le hususi buluştuğu andır DUA…
“Yoksulun Emek kapısı dertlinin derman Kapıdır DUA…”
RABBİM Fırıncının Duası gibi İHLASLA Dua yapabilmemizi nasip etsin, iyilerin Dualarında kavuşmak temennisiyle….
Nihayet İlahi irade tahakkuk ederse, hareket yasalarının da devre dışı kalması aklin ve idrakin Sınırları dahilindedir.
“Niçin Duasız bırakıyorsun dilini, Yoksa kapıyı çalmadan açılmasını bekleyenlerden misin? Kapı açılır yeter ki sen vurmayı bil, Ne zaman bilmem yeter ki o kapıda durmayı bil.”(Mevlana ra)
Sakın Mazlumdan, Hastalardan, Anne ve Babalardan, ve Yetimlerden DUA almayı ihmal etmeyin…!
“Ey kadir olan Allah’ım, alimlerimize mes’uliyet, halkımıza ilim, dindarlarımıza, din, müminlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza, kavrayış, kavramışlarımıza, tutuculuk, kadınlarımıza, bilinç, erkeklerimize, şeref, yaşlılarımıza, bilgi, gençlerimize, asalet, öğretmenlerimize inanç, öğrencilerimize inanç, uyuyanlarımıza, uyanıklık, uyanıklarımıza, irade, muhafazakarlarımıza, hareket, suskunlarımıza, feryat, yazarlarımıza, güvenirlilik, sanatçılarımıza, dert, şairlerimize, şuur, araştırmacılarımıza, hedef, tebliğlerimize, gerçek, kıskançlarımıza, şifa, bencillerimize, insaf, sevenlerimize, edeb, mezheplerimize, vahdet, halkımıza kendini bilme, tüm milletimize, samimiyet, himmet, özveri, kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla”(Dr.Ali Şeriati ra)
Kötü duygular ömrü yıpratır,
Güzel duygular muhabbeti artırır,
Kötü olanlar kapı kapatır,
İyi insanlar kendini aratır…! İyilerin duasında yer almamız ümidiyle..! Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın