İçeriğe geç

DÜNYA AHİRET BÜTÜNLÜĞÜ HAYR-ŞER AYRIŞMASI..

DÜNYA VE AHİRET BÜTÜNLÜĞÜ-HAYR-ŞER AYRIŞMASI..!
(Faydalı Olması dileklerimizle)
İnsanı en güzel surette yaratan Allah bu en güzel surete yakışan ve”O”na en güzelden en güzele ulaştıracak hayatın bütününü kapsayan Hikmet barındıran adalet, Rahmet ve erdemleri barındıran uygulandığında rahmet ve bereket ürüten Sistemin adı Din’dir.
Din sadece bu hayata dönük bir hayat sistematiği öğretmez aynı zamanda ahireti de ihtiva eden ortaya konan her davranışın HAYR ve ŞER olarak tanımlamış ve bunları dünyada karşılığının olacağını ve ayrıca İnsanın sahip olduğu Ruh’un da ölümsüzlüğünü de telkin ederek Yer zaman ve mekan değişikliğini de tarif eden ve her eylem ve söylemin sonraki mekanlarda da bir karşılığının olacağını Güzelin adı Hayır Kötünün adını da Şer olarak tanımlamıştır.
Hayrı yapan, HAYR’dan da hayırlıdır; ŞER isteyense; Şerden de kötüdür.(Hz.Ali.a.s)
Dünya ve ahiret dengesini tutturamayanlar zaman zaman bu öğretileri yanlış zeminlerde ve yanlış idraklerle izah ederek hem ahiretin hem de dünyayı sadece kendi ceplerine doldurma gafletinden geri kalmamışlardır. Hayret ve ibret verici bir şekilde bu dengeyi Kur’an’da görmek mümkün iken, Dünya Kelimesi 115, Ahiret kelimesi de 115 kez geçiyor. Hayat -Ölüm 145’er defa geçer, Fayda-Zarar 50 Kez eşit geçer, Adalet-Zulüm 15 er kez eşit Geçerler. Mağfiret 234,ceza yarısıdır 117 kez geçer, Güneş 33,Nur 33 defa Geçer, İyiler 6 kötüler 3 kez geçer.
Büyük usta Dr.Ali şeriati( r.a) dinleyelim;” Dünyada işime yaramayacak bir din ahirette hiçbir işime yaramayacaktır” ifadesi tam isabetli bir izah tarzıdır.
Literatürde geçen “ Dünya ahiretin tarlasıdır” izahı da bu iki yaşamın organik bağına işaret edilmiştir.
Hz Lokman oğluna şöyle buyurdu, “Dünya derin bir derya gibidir, ki çoğu onda boğulmuştur, Öyleyse senin Gemin takva, azığın iman, yelkenin tevekkül, kaptanın akıl ve kılavuzun da ilim olsun.”
Yani İnsan hayatı Hayır ve şer’in mücadele ve aranası kabul edilmiş; Birinin hayata galibiyeti ötekinin de mağlubiyeti ile sonuçlanacağını da telkin etmiştir.
Yani hayır ve şer sürekli insan hayatında hareket halindedir, Bu hareket zıt kutupludur, Allah doğruların yanlışları yok edeceğini ve yanlışların da doğruları yok edeceğinin felsefi izahını da kullarına izah etmiştir.
İşte şu ayet buna işaret eder “ Allah’a itaat edin, Resulüne itaat edin amellerinizi batıl kılmayın”(Muhammed/33 ayet)
Butlan yok oluştur heba oluştur, Şer enflasyon ve deflasyonudur. Değer ve kıymetten düşüştür. İniş ve çıkıştır. Var olma ve yok olmanın mantığıdır. HAYR ise vefadır hep kemale yükseliştir, berekettir, kısaca rahmettir.
Bunun için Hz Peygamber(sav) “ Sizden biri bir iyilik yaparsa gider Allah indinde yerini bulur, İnsanlar bu iyiliği anlattıkça bu iyilik değer kaybeder ve düşüşe geçer öyle bir an gelir ki sen hala o’nu yerinde sayarsın ama meğer Allah indinde hiçbir kıymeti kalmamıştır” beyanı çok açık ve sosyal hayatta çoğu insanın müptela olduğu bir hastalıktır.
Burada Allah İnsanın bir izzette sahip olduğunu ve bu izzetti de ben Size bağışlamışım bu izzette de gölge düşürmeyin ve yaptığınız iyiliği anlatmanız İnsan Onur ,Şeref izzetine gölge düşürür ihtarı söz konusudur.
Yine Peygamber(sav) “ Sizden biri iyilik yaptıktan sonra iyiliğini başa kakması şu misale benzer ki; Köpek yediğini Kusar ve Kustuktan sonra dönüp kusmuğunu yemesine benzer” ibret, dehşet tiksinti verici bir durum değil mi ?
Başka bir ayette “ Ey iman edenler Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp İnsanlara gösteriş için mallarını sarf eden kimse gibi sadakalarınızı başa kakmakla ve eza etmekle boşa çıkarmayın…..Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler.(Bakara/264)
İslam’ı kabul ettikten sonra gelip bu kabulü peygamberin başına kakan insanların varlığını da tarihten okumak mümkündür.
Peygamber(sav) Bir hadiste “ Üç sınıf insana Allah kıyamette bunlara iltifat etmez, Yüzlerine bakmaz onları tezkiye etmez, Bunlar Kibirli olanlar, Yaptığı iyiliği başa kakan ve satılık eşyasını yalan yeminle kıymetlendirmeye çalışan kimselerdir.”
Kalitesiz mallarını reklamlarla satanlara ithaf olunur işte bunun için bazı toplumbilimciler reklama şiddetle karşı çıkmışlardır bu meyanda onları da anlamak mümkündür.
Halk arasında söylenen bazı sözler derin anlamlar içerir “İyiliği yap at denize balık bilmezse Halık Bilir” ifadesi de mükemmel bir izahtır.
İşte Yüce Ruhtan Zirve bir Hayır-Hasenat örneği “ İhtiyaç sahibi Komşusunun işini gördükten sonra gelip hüngür, hüngür ağlayan Ali (as)ye sordular ? Ne ağlarsın adamın işini gördüğün için sevinmen gerekirken ağlıyorsun dediklerinde bu komşumun muhtaciyetini nasıl fark etmedim, gelip benden isteyince Onuruna, izzetini ayaklar altına alarak gölge düşürdük” Kâmil ve eksiksiz ve masum olan Allah aşkı nelere kadirmiş.
Ey İzzettin zirvesi Ali bugün insanlık ne kadar da sana muhtaçtır bir bilsen.
Prof George Cordan ne güzel ifade etmiş; “Ey zaman keşke tüm güçlerini ve ey tabiat keşke tüm istidatlarını Bir insanın bir dehanın ve büyük bir kahramanın yaratılışında toplasaydın ve bir kez daha dünyamıza bir Ali verseydin.”
İşte İnsanlık bu Ruhlara her zaman muhtaçtır. Bu takva masumiyetin takvasıdır. Evet Eşraf-ı mahlukatın Şerefi bu kadar mukaddestir, keşke idrak edebilsek. İnsanlık Peygamberin yetiştirdiği ve Allah’ın keremine mazhar olan Murteza Ali(a.s) Bir Okul-Ekol olarak öğrenmiyor ve öğretmiyorsa aklı da duyguları da, Ruhu da ölmüştür.
İmam gazali “Biri size iyilik yaptıysa unutmayın ama siz birine iyilik yaptınızsa unutun” Bu izah izzeti vefayı korumaya matuftur .İyilik yapıp unutanlar alnı öpülecek insanlardır, ama günü gelince de hatırlamayanların ise ayakları öpülecek insanlardır.Literatürde geçen Cömert Kimdir? Sorusunun karşılığı “Verdiğini hatırlamayandır.”ifadesi insan onurunun matematiğidir.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur;
“Her kim “Sübhanellah” derse Allah onun için cennette bir ağaç diker. Her kim , “Elhamdu lillah” derse Allah kendisi için cennette bir ağaç diker. Her kim “La ilahe İllallah’u Allah’ü Ekber” derse Allah kendisi için cennette bir ağaç diker ve her kim “Allah’u Ekber” derse Allah kendisi için cennette bir ağaç diker.” Kureyş’ten olan bir şahıs şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü şüphesiz cennette bir çok ağaçlarımız olacaktır.” Resulullah(s.a.v) şöyle buyurdu: “Evet, ama, Siz üzerine ateş gönderip onları yakmaktan sakının. Bunu şüphesiz aziz ve celil olan Allah şöyle ifade etmiştir: “Ey iman edenler amelleriniz boşa çıkarmayın.”
“Ateşin odunu yediği gibi ‘Haset’ de, sevaplarınızı yutar”
Bu öğretiler ışığında normal hayatta bir okulda veya sınavlarda doğrular yanlışları ve yanlışlar doğruları yok eder.
İşte bunun için Peygamber(s.a.v)”Sizden biri bir günah işlediğinde hemen tövbe etsin ve bir iyilik yapsın olur ki iyiliği kötülüğünü siler.”
Yukarıdaki izahlar insan onurunun şeref ve Haysiyetinin, vefanın, erdemlerin, sosyal dinamiklerin birlik ve beraberliğin tüm insanlık için ölümsüz birer yol işaretleridir. İşte bunları yaşayan medeniyetler fakir de olsalar sosyalitenin en mutlu toplumları olmuşlardır.
Bu öğretilerin kaynağı Rahmeti kainatı kuşatan Yüce Allah’ın tüm insanlığa bildirdiği irade ve rızasıdır. Bunları başka bir Doktrinde ve ahlak sistemlerinde küçük küçük parçalar halinde görsek de bütünlük arz etmezler. İşte bunun İçin Bertan Russel “Din’in Yüz tane canı var, Yüz kez öldürseniz yine dirilir” demiştir.
Tüm insanların yaşamından Din’i yıksanız bile Fıtratından yıkmak mümkün değildir çünkü tapma duygusu bir ihtiyaç olarak yüce Allah yaratılışta Ruhlara nakşetmiştir ey Russel demek lazım.
Çünkü fıtrata ve güncel hayat ve Ötesine hitap eden bu öğretileri bir bütün olarak Din olgusunda görebilirsiniz. Başka hiçbir felsefi ve Ahlak sistemlerinde bu olguya rastlayamazsınız.
Evin varsa bir sıfır koy varlıklar hanene, İşin varsa bir sıfır daha, iş seninse üç sıfır daha, işin iyiyse üç sıfır daha, Araban varsa bir sıfır daha, Yazlığın varsa bir sıfır daha, daha….
Ancak sağlığın varsa bir koyarsın başına o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır, Yoksa sonuç sıfırdır hiç uğraşma boşuna. Asıl mesele BİR olabilmektir.
Hz. Ali(as) “İnsanlara faydası olmayanı ölülerden sayın gitsin.” Belki BİR’İ en iyi ifade eden sözdür.
İnsanı-hayatı –Ölümü, Kâinat ve ötesini hep merak eden insan bu olguları Mütekâmil manada hiçbir zaman yorumlamayacaktır. Bunları ancak peygamberlerin ve ilahi vahyin tarifinde bulabileceği de bir gerçektir.
Maalesef çağdaş insanın hayatında Araçlar, İmkânlar gelişmiş ama buna paralel insan Ahlaki açıdan bir o kadar fakirleşmiştir.
İşte bunun için diyoruz ki Kurtuluşun Reçetesi ve insanlık İstikbalinin hem burada hem ötede Fıtratın sahibi ile barışık yaşamak gerekmez mi ? Barışı da özgürlüğün de, Onuru’un da İstikbali; Yüce ve Ölümsüz değerlere sahip İslam’ın olacaktır. Vesselam

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir