İçeriğe geç

EMPERYALİST MANTIK BİLİNMEDEN DÜNYA VE ORTADOĞU KONUŞULAMAZ.

EMPERYALİST MANTIK BİLİNMEDEN ORTADOĞU VE DÜNYA KONUŞULMAZ.

(Geçmişten Günümüze Suriye savaşının sebep ve sonuçları)

     (1.Bölüm)

    Arzu ve isteklerin bünyeye sirayeti ile başlayan ve idrakte sadece doymak bilmeyen egoların eksiksiz hâkimiyeti ve bu bünyenin kendisi dışındaki tüm toplum ve coğrafyalara hukuksuzluk ve cinnet ile aç gözlülük ve zulmün sembolü haline gelen tiranlığın oluşturduğu medeniyetin adıdır emperyalizm.
    Bugün dünyada elli iki noktada devam eden savaşların acımasız adıdır emperyalizm.
    Kültürel istilaların ve askeri işgallerin ekonomik yağmaların adıdır emperyalizm,
    Bir Müslüman için Tağut’un ve şirk’in dolayısıyla her türlü isyanın ve yağmanın adıdır emperyalizm,
    Bir sosyaliste göre sömürgeciliğin adıdır emperyalizm.
    Emperyal kültürün insanına göre ise ileri demokrasinin adıdır emperyalizm,
   Yemeye niyetlendiği coğrafyanın zenginliklerini önce o ülkenin beyinlerine kendi iradesini enjekte edip kültüründen ve tarihinden nefret ettirip Kendi alışkanlıklarına kurban ederek eşekleştirdikten sonra; Kazasız ve gürültüsüz yağmayı becerebilen hırsızların adıdır, emperyalizm,
    Teknolojiyi ve bilimi en acımasız bir şekilde kullanıp talanı çabuklaştıran şeytani hilenin binlerce Münafıklığın bir çeşididir emperyalizm,
    Gücün ve şiddetin adıdır, Yıkımın ve harabiyet ile mahrumiyetin diğer adıdır emperyalizm.

    Küresel dünyanın küresel emperyalizmi felsefi, Ekonomik, Enformatik, siyasal, ve sosyolojik olarak idrak edemeyenler, Bu emperyallerin de kapitalist yönetim şeklinin siyasal, sosyal ekonomik kültürel olarak temel taşlarını tanımayanlar sadece bu felsefelerinin Demokratik oyuncağı olmakla kalmazlar belki de onun adına fark etmeden onu kendi inançları ile yoğurarak iştahlara sunarlar.

   Her birey emperyalizmin sömürgecilik olduğunu tarif edebilir.

   Karşıdan Karanlıkta gelen birine sadece adam deriz ama, bünyeyi tanımadan Anatomisini analiz etmeden, Ruh halini yoklamadan, Beşer mi yoksa insan mı olduğunu görmeden buna adam demek yetmez. Önce adam gibi adam mı,? insan gibi insan mı,? Yoksa hayvan psikolojisine ve ortak ihtiyaçlarına sahip olup olmadığına bakmadan insan demek ne kadar garip ve eksik bir tanımlama ise emperyalizm tanımı da bu yönde bir analize tabi tutulmadan sadece sömürgeciliktir ve sömürgecilik kötüdür demek de eksik bir tanımlamadır.!

    “Emperyalizm Nedir.?”ve onun öz evladı olan “Kapitalizm’ Neydi? “piyasadaki oyun ve şekillerini feyzbok’taki sayfamda kısaca tanımlamıştım çok az arkadaş zahmet edip okumuşlar, Bendeniz kırk yıldır bu mantığın merkezi sinir sistemine girmek için okudum, çabaladım hala bu mel’anet mantığın kozmik odasına bir türlü giremedim. Oysa küresel anlamda felsefi alt yapısı olan bu sistem hakkında söz edenler biraz araştırmazlarsa bunun ayak oyunlarına takılıp stratejisini yorumlama imkanları yoktur. Sadece politik kararlar ve lokal olaylar üzerinden gitmeleri yanlış adres ve yanlış analizlerin kurbanı olurlar.

    Ülkeleri işgal edip bu işgale itiraz edenleri terörist ilan edip coğrafyalarına sömürge bombaları yağdıran Önce çocuğun ayağını kesip sonra da O’na tam ayaklı güzel oyuncak bebekler satan sistemin adı vahşi kapitalizmdir.

   Birilerinin bunun adına ileri ülke, Medeni dünya, Demokrasi, Teokrasi teknokrasi, monarşi, oligarşi, Muz cumhuriyeti veya Hümanizma cenneti tanımlaması sonucu değiştirmeyecektir.

    Viyana önlerine kadar sınırları genişleyen koca bir Osmanlı’yı parçalayıp yutan bu şeytani sistemin Felsefesini zahmet edip okumayanlar, Bu sistemin birkaç ayak oyunları ile tanımaları çok zordur.

     Bu Lanet  felsefeyi okumadan dünya konjonktürünü doğru izah edemezsiniz.

   Kısaca kendisini  ilk ağızdan dinleyelim,

    Sene 2005 Türkiye ile bir alâkası olmayan John Perkins kitabında anlatıyor; “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.

   Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi “ASLA” o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev hava limanları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz.

   Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; “Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin,   

   Birleşmiş Milletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın…” Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.”( Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları – John Perkins)

     Müslümanlar bu mel’aneti gündemine alıp bu rezaleti araştırsın ve Okusunlar, Okusunlar

   Yakın tarihte Türkiye siyaseti hakkında konuşurken bizim siyasetçiler bizim siyasetimize kimsenin müdahale etmesin açıklamasına Almanlardan gelen cevap Paramızı vermişsek Siyasetimizi de konuşuruz demişti. Bizimkiler orda çakılıp kaldılar.

    Nasıl ki onlar düşünce merkezleri kurup sömürge fikirler üretebiliyorsa Müslüman ve anti sömürgeci tüm insanlar da anti sömürge kurumsal fikirler üretmedikçe bunlar dünyayı kendi kölesi görüp, Teknik ve taktikleri ile dünyayı sömürmenin varisi ve murisi olmaya devam edecekler.

    Geçen gün Feyzbook’tan “Suriye ve Edes’e düşmanlığımızın makul ve mantıklı bir sebebini bulamadım merak ettiğim bu sorunun cevabını ararken birden Kanlı bıçaklı Esad fotoğraflar mı dersin, on milyon mülteci, bir milyon ölü, Yıkım kan zulüm vs. rakamlarını karşımda görünce şaşırdığımı belirteyim.

    Herkes sonuçlara takıldı, Sebep yok ortada, Hani güzel bir söz vardır “Geri zekâlı insanlar şahısları konuşur, Orta zekâlılar Olayları konuşur, Yüksek zekâlılar fikirleri konuşur” Çözümlemesini daha iyi anladım.

   İşte yukarıda izahında zorlandığım konu biz şahıs ve olayları konuşmaya meraklıyız sonucunu gördüm. Oysa fikirler davranışların temel hareket noktasıdır.

   Hz. Ali(a.s)ne güzel ifade etmiş sistematiği ama biz tersinden okumaya meraklıyız ona yanarım. “Hayallerinize dikkat edin fikirleriniz olur, fikirlerinize dikkat edin davranışınız olur. Davranışınıza dikkat edin alışkanlıklarınız olur, alışkanlıklarınıza dikkat edin, Ahlakınız olur, Ahlakınıza dikkat edin kaderiniz olur.” Ahlak ustalarının kapılarına yazılması gereken Mükemmel bir analiz.

   Hayal ve fikirler tüm fiillerimizin santrallidir. İşte bunun için sömürgeciliğin beynini açıp içindekileri okumayı beceremeyenler bütün suçu davranışlarda arar.

    Anti sömürge Okulları, Kurumları, Fikir merkezi kurulmalıdır ve bu merkezlerin ürettiklerini halklarla paylaşın ki, sömürgeciler deprenmeden tüm hareketlerini etkisiz hale getirebiliriz.

   Tek kelimeyle emperyalist ve sömürgecilerin kafasındaki tilkiliklerin hareketini ve niyetini okumadan fiil ve sonuçlarla uğraşmak asıl suçluyu gizleyecek ve saklayacaktır.

     İşte Ortadoğu ve dünya gerçeklerini bu sistematikte aramamız şüphesiz isabetli olacaktır

     Bu önsözden sonra Suriye, Libya, Irak, Yemen, Filipinler vs.vs. Dünyanın 52 Noktasında devam eden savaşların ve küresel emperyalizm ve sömürgeciliğin dominant sonuçlarını konuşabiliriz.

      Suriye; Konjonktürü doğru tespit etmek için; Siyasal ve stratejik analiz tekniklerini iyi kullanmak lazım gelir.

1- Dış etkenler, (Ekonomik ve Siyasi Dışa bağımlılık, ve teslimiyetteki özgürlük vs)

2-İç etkenler,(Eğitim, Etnik ve hukuki yapı,vs)

3-Ekonomik ve sosyal yapı,(Gelir dağılımı hayat standartları, Sosyal sınıflar ve imtiyazlar vs.)

4-Uluslararası stratejik konumu, uluslar arası anlaşmalar, ve sözleşmeler vs.

5-Devlet felsefesi,

6-Siyasal yapı.

Bu değerler ve alt bentlerini doğru analiz etmeden bu savaşın ve diğer savaşların esas sebebini ve müsebbibini bulmak mümkün değildir.

   Bir ülke iç ve dış müdahalelere maruz kalmışsa bu verilerden yola çıkarak gerçekçi ve doğru sonuçlar çıkarmak için detaylı analizler gereklidir. Aksi halde enformatik ve politik verilerle aptal birer holigan yaparlar ve anlamsız bağırıp çağırmalar sizi gülünç ve komik yapar.

   Suriye’nin ve diğer ülkelerin Bu veriler ile her zaman ve zeminde konuşulabilir.

   Aksi halde müdahaleye maruz kalan ülkenin savaş şartlarındaki karar, fiil, eylem ve olaylar üzerinden yapılacak tespit ve suçlamalar gerçekçi olmamakla beraber zalim ve acımasız ithamlar barındırır. Haklı ve haksız ile sapla samanı ayıramazsınız ayıkla pirincin beyaz taşlarını bakalım deyimiyle, rahmetten zahmete buyurun.

     İkinci Bölümde de Suriye savaşının konjonktürel ve stratejik analizini kısaca yaparız Biiznillah.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir