İçeriğe geç

HAYAT GÜVENMEKLE DEVAM EDER..

   HAYAT GÜVENMEKLE DEVAM EDER.

      “ İnananlar, yalnızca Allah’a güvenip dayansınlar.” (Âli İmran suresi 160)

   Sosyal yapının ve insan ilişkilerinin her düzeyinde ‘güven’ tabanlı eylemler olduğu ifade edilebilir. Bu itibarla güven, insan ilişkilerinde ortaya çıkan bir sosyal dokudur. Güven teorisi, psikolojik ve sosyolojik temelleri olan sınır konu olarak literatürde yer edinmiştir.

Güven üç temele dayanır.

1-Kendine güven duymak,

2-Güvenilir olmak,

3-Başkalarına güven duymak.

   İnsanın kendisine güven duyması, kendini ve sınırlarını kabul etmesi ile başlar ve kendi iç sesine kulak vermesiyle şekillenir. İnsanın temel ahlaki değerlerini ve bu konudaki kararlılığını içine alır. örneğin, kişi yanlış olduğuna inandığı bir şeyi “başkaları yapıyor” diye yapmaz.

   Kişi kendi niyetini ve gayretini, doğru olduğuna inandığı değerler üzerine oturtursa, çıkarının zarar gördüğü veya korktuğu durumlarda bu değerlerden kolayca ödün vermezse, kendi gözünde değer kazanır.

   Bir insanı güvenilir bulmak için çoğunlukla şunlara ihtiyaç vardır.

Sözünü tutmak,

Bütünlük sergilemek (özü sözü bir olmak),

Bir görevi yapacak yetkinlik ve beceriye sahip olmak,

Dürüst olmak,

Sorumluluk sahibi olmak.

    Güven ve Vefanın da sağlığı vardır,

    Hayat Sevgidir, Saygıdır, Sadakattir, Güvendir, Vefadır, sonuçta gönül zenginliğidir, gönül Zenginliği ise Dünyanın geçici Ahiret hayatının ise baki ve kalıcı olduğuna imanı gerektirir.

İman,da Dil ile İkrar ve amel etmekle ihlas tahakkuk eder.

   İhlastan yoksun amel Suyun köpüğüdür. Sular duruldu mu, köpükler Kaybolur.

   Beşeriyetin şahit olduğu,Bir lokma ekmeğe Şükreden hak yemeyen vefalılar ,Öbür tarafta pirzolasının üstüne sigarasını söndüren hak yiyen vefasızlar diyarında, tabii Kİ mutlu olanlar, Hak yemeyen, şükreden vicdanı özgür ve rahat olan vefalılar olacaktır..!

   Mutluluğun anahtarı kanattır, Kanaat ise elindekiyle yaşayıp şükretmektir. Dünyanın en mutlu insanı hayatı gerçekleri ile kabul edenlerdir.

   Arzu ve temennilerinin esirleri sürekli mutsuz yaşamaya mahkûmdurlar. Çünkü esirler özgürlüğüne kavuşana kadar sürekli bu özlemin ıstırabı ile yaşarlar. Özgürlük samimi bir İdrakte oluşmadan pratiklerde hayat bulmaz.

      “Güvensiz kalplerimizi karaktersiz insanlara borçluyuz.”(Charles Bukowski)

   Arzu ve isteklerine esir olanlar için özgürlüğün tadı cebindeki para miktarı kadardır. Cebindeki veya banka hesabındaki paranın miktarı düştükçe mutluluğu ve özgür yaşama sevinci de buna paralel bir düzlemde artar veya düşer. Yani özgürlüğü de mutluluğu da Dinamik ve oynaktır. Statik ve Sabit değil, hareketlidir. Özürlüğü de ekonomik hayatı gibi enflasyonisttir.

    İşte gerçek Madde perest  ve dünya perestlik bunların adıdır. Bu tiplerin yanında ahiret hayatından bahs etmek çok rahatsız edicidir, çünkü yaşadığı ve kabul edilmiş özgürlüğü kaybetme endişesi taşırlar.

   Bedenin ölümü de Dünyadaki tüm varlık ve heybetin güç ve imkânların kısaca her şeyin kaybı demektir. İdrak ve mantığın yolu budur.

   Bilgelerin seyahatini dinleyelim,

   Dağlarda seyahat eden bilge bir kadın dere kenarında değerli bir taş bulmuştu, Ertesi gün kadın başka bir gezginle karşılaştı, adamın karnı çok açtı, Bilge kadından yiyecek bir şeyler istedi kadın o’na bir şeyler vermek için çantasını açtığında değerli taşı gören adam kadından o’nu da kendisine vermesini rica etti.

    Kadın tereddütsüz olur dedi,aç gezgin talihin nihayet kendisine yaver gittiğini düşünerek sevinç içinde oradan ayrıldı.

   Ancak, Birkaç gün sonra geri geldi ve bilge kadını bularak taşı kendisine iade etti,

   “Bana verdiğin taşın ne kadar değerli olduğunun farkındayım” dedi adam.

   “Amma düşündüm ki sende bu taştan değerli bir şey var, Bu mücevheri bana vermeni mümkün kılan şeyi bana veririmsin?” dedi.

    İşte  Bilge kadın bu hayatın geçiciliği ve ahiret hayatının ebedi olduğuna inanarak kalbine gelen bu zenginlikle gönüller mert olur, Cömert olur, Şad olur, İrşat olur,

En büyük Zenginlik kanaattir,

En güzel zevk gönül almaktır,

En güzel temenni baki olandır,

En kıymetli hazine Allah’ın rızasındadır,

En güzel nimet akıldır, idraktir.

En güzel çaba ıslahtır.

En güzel mekanlar kalplerdir.

En güzel dostluk vefadır.

Tüm EN’ler insan kalabilmek içindir.

   Güven, Vefa,Mertlik ve cömertlik Peygamber mesleğidir. Ortaçağın ihanetlerine vefasızlığına Kalıcı güven damgası basan İnsana tabii ki, Muhammed’ül Emin derler.  Güveni meslek edinen,Bu mesleğin erbaplarına selam olsun dostum….!!!

   Batı medeniyeti ve kapitalizm İnsanları hayvanlara parçalatıp, bunun üzerinden Mutlu olmayı hep denemiştir,İşte bir örnek;

   Şirket o yıl personel gezisini Tayland” daki bir timsah çiftliğine yapmıştı. Kahvaltıdan sonra uçuk, kaçık patron ilginç bir teklifle karşılarına çıktı; Her kim ki timsahların yetiştirildiği gölete atlayıp, sahile sağ, salim çıkarsa 5.000.000 $’ ın sahibi olacak, yok eğer timsahlara yem olursa, geziye kiminle katılmışsa o kişi 2.000.000 $ teselli mükâfatı alacaktı.

   Uzun süre kimse cesaret edip atlayamadı, ta ki bir adam atlayana kadar. En önde o, arkasında timsahlar delice bir yarış başladı. Adam hayatına oynamıştı. Nihayet adam kılpayı sıyrılarak sudan çıkmayı başardı. Bir süre tıkanan nefesinin düzelmesini bekledikten sonra, gırtlağını yırtarcasına bağırdı;

– Ulan hangi şerefsiz beni suya itti … !!!

Ve kim çıktı dersiniz? Karısı !!!

   İşte “Her başarılı erkeğin arkasında bir

kadın vardır ” sözü buradan gelmektedir..!

   Bu olayın başka bir boyutu da menfaat söz konusu olunca en güvendiğiniz İnsanın bile ihanetine maruz kalabilirsiniz.

   İşte bunun için Hz.Ali(as) “İnsanların uzun secdeleri sizi aldatmasın, Dinar ve dirhemle olan ilişkisine bakınız” ifadesi Şekillere aldanmamak lazım,esas olan içeriktir.Çünkü menfaat ekseriyetle sahibine aşırı muhabbet yükler,bu bazen öyle bir asabiyet verir ki,En sevdiğini en ucuza sattırır..!

   Ancak; Sevdiklerimizin verdiği yaralar kalıcıdır.”

   Öyle ki; Hz. Musa (as) kavmi bile Peygamberlerine “Sen doğru söylüyorsun ama firavun bizi doyuruyor.” Gibi Allah’ın Rezzak’ı mutlak olduğundan gafil kaldılar.

   Mevlana (ra) dinleyelim,

    “Yaşamak direnmektir, Sevmek güvenmektir, unutma İnsan çoğu zaman Dünyanın hakimi,Bazen de Küçük bir Menfaatin esiridir.!”

   “Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında, en güzel çare dağ ile karı baş başa bırakmaktır. Gün gelip karlar eridiğinde, dağ yolunuzu gözleyince en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır.”(Şems-i Tebrizi ra)

   Asıl Meselelere asıl sonuçlar üretmezseniz; Sadece Nifak, ikiyüzlülük türetirsiniz,Bu da Güveni yok eder ve çöküşün ilk basamağı oluşur.!

   Mantık şudur problemli iradelerle problemi çözemeyiz.

   “Kimde Şu beş sıfat olmazsa, dünya ve ahiret işlerinden hiçbiri için hayır bekleme: Asaletinde güvenirlik, tabiatında kerem, ahlakında sebat, nefsinde şeref ve kalbinde Allah korkusu.”(İmam Rıza a.s)

   Her zaman seni üzecek birileri olacaktır. Yapman gereken; insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

   “Kötülerin kötülüğü sizi iyilik yapmaktan vaz geçirmesin”(Hz.Ali as)

   OECD Ülkeleri arasında Türkiye’de her yüz kişiden 76 sında güven problemi var diyorsa; Devletin Milleti kazıkladığı ve Milletin de devletini dolandırdığı bir ortamda güvenden bahsedilemez.

   Her yıl ülkelerin ekonomiden eğitime, sağlıktan eşitsizliğe kadar birçok etkenle insani gelişiminin ölçüldüğü sıralamaya göre Türkiye 187 ülke arasında 69’uncu sırada kalmış.

    Her zaman seni üzecek birileri olacaktır. Yapman gereken; insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

   Nefsin arzularına göre bir sonuç çıkmadığında hayal kırıklığına uğramak değil, “Ben elimden geleni yaptım, hayırlısı buymuş” diyebilmek gerekir.

   Beşeriyet herkesin Adalet ve vefasına güvenip tüm yaratıklar üzerinde tasarruf ve hâkimiyeti mutlak kabul edilen Yüce Allah’ın kudretine inandığı ve güvendiği gün gezegenimiz vefalı canlıların mekânı olacaktır. Aksi halde ıstıraplarımız katlanarak devam edeceği gibi vefasızların yurdunda yaşamaya devam edeceğiz. Vesselam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir