HAYAT HESAP VE KİTAP…!
Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır, Yaşamın anlamını kaybetmek…Ölmek isteyenler aslında içindeki kötülüğü e karamsarlığı öldürmek istiyor, mesele karışık olsa da yanlış yargılarla cezayı bedenine ödetiyor.
“İnsanlar genellikle ölümünden önce ölürler, Çok az insanın her iki ölümü birlikte olur.”(Dr.Ali Şeriati ra)
İyi ve kötü doğru ve yanlış, Güzel ve çirkin olan her şeyin bir ölçüsü varsa, ve bunlar muhakkak hesaplara tabi ise, bu hesapların da bir muhasebesi varsa, Kimine göre muhasebenin mihengi şartlar, kimine göre akıl, kimine göre vicdan, kimine göre öncekilerin tecrübeleri ve hayat hikayeleri, Kimine göre güç, para ve pul, kimine göre zer ve zor, kimine göre de Bilim ve fendir, Kimine göre de her şeyi bir ölçüye göre yaratan hayatın ve memattın mutlak kudretine sahip yüce Allah’tır.
Sonuçta şaşmayan ve insanoğlunun detayına sahip olmadığı sadece peygamberlerin hayatında tebarüz eden ilahi irade ve rızadır.
Bu ilahi iradeye razı olanlar en mükemmel kaderi yaşadıkları da bir gerçek olarak okumak mümkündür.
Halk arasında söylenen bazı sözler çok derin anlamlar içerir.”Evdeki hesap çarşıya uymaz demişler” aşağıdaki örneklerde olduğu gibi;
Lübnan’ın en zengin adamı Eymen Bistani, Beyrutu en iyi noktadan gören hakim bir tepede kendisine görkemli bir mezar yaptı, oraya gömülmeyi vasiyet etti.
İlahi kader farklı tecelli etti, özel uçağı denize düştü. Milyonlara mal olan aramalar sonunda uçağı bulundu ama cesedine ulaşılamadı…
Mevlana(ra) “Senden intikam alandan korkma, seni Allah’a havale edenden kork.”
Abdal Yunus(ra) dinleyelim,”Olsun be yaradan yardır,sanma ki zalimin ettiği kardır, Mazlumun ah’ı indirir Şahı, her şeyin bir vakti vardır.”
Lord Teshlid İngiltere’nin en zengin adamlarındandı, zaman zaman devlete bile borç veriyordu. Malikanesinde oldukça büyük ve korunaklı bir odayı Servet kasası olarak kullanıyordu. Bir gün hazinesine girdi ve yanlışlıkla kapıyı üstüne kapattı. Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı. Zaman zaman eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi. Günler sonra cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla şu cümleyi yazmıştı: “Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor.
Şüphesiz dünyadan ayrılma duygusu İstikbal kaygısı, ölüm korkusu hadisesidir, muhtevasını tam anlamıyoruz; nerde, ne zaman ve nasıl bitecek.
İnsanoğlu hayatı boyunca evden çıkar, sonra tekrar döner, ama bir gün çıkar bir daha da dönmez…
Hayatında kimseye zulmetmemeye, kimseden nefret etmemeye, kimseyi yaralamamaya, kimseden kendisini üstün görmemeye özen gösterenlere müjdeler olsun, ne güzel bir ahlaka sahipler
Hepimiz gidiciyiz…
Adam taksiye bindi, şoförün Kur’an’la meşgul olduğunu görünce; ölen mi oldu diye sordu. Şoför: Evet, kalplerimiz öldü dedi.
Hapisteki mahkûm, yalnızlığını gidermek için, Kur’an istiyor.
Hastanedeki hasta, şifa bulmak maksadı ile Kur’an istiyor.
Kabirdeki ölü, derecelerinin yükselmesi için, Kur’an temenni ediyor.
Biz ise; hapiste, hastanede ve kabirde değiliz ki Kur’an isteyelim.
Kur’an ellerimizin arasında, gözlerimizin önünde, onunla irtibata geçmek için, hapse, hastaneye ve kabre düşmeyi mi bekliyoruz.
Kalplerin baharı, ayıpların örtüsü, günahlarımızın bağışlanma sebebi Kur’an’la anlayarak, anladığımızı yaşayarak hemhal olma, Toplumsal adaletten dağıtım ve bölüşüme, İnsanlar ve medeniyetler arasındaki ilişkiye, kısaca insan hayatının maddi ve ruhi boyutunu bir bütün olarak adalet temelinde uyumlu ve barışık bir ritmikte inşa eden ilahi iradeye İslam dini ve yaşayanlara da Müslüman demek mümkünse de imanlarına zülüm ve şirki karıştırmaları tarih boyunca mümkün olmakla beraber bu mantığın müdavimleri hiçbir dönemde istenen o mükemmeliyeti yakalama şansları da olmayacaktır.
Çünkü sağlıklı sonuçlar Sağlıklı bir Reçete kompozisyonu ile mümkündür. İşte o reçete Kur’an’dır. İhlas ve samimiyetle bir bütün olarak peygamberler tarifi ile kullanılması muhakkak ve şüphesiz şifa verecektir.
Şüphesiz peygamberler Allah tarafından vahyedilen Emir ve yasakların, İyi ve kötünün hayatın mutlak doğru ve yanlışlarının ilk muhatabı ve tartışmasız rehber ve öğretmenleridir.
Çünkü Yaşlılık ne saçın ağarması, ne de belin bükülmesidir, Gayesi biten ve ümidi tükenen herkes yaşlıdır. İfadesi bihakkın doğrudur.
Çünkü insan sürekli rahmet deryasında yaşamak için programlanmıştır, Bu deryada programa uygun olmayan hayaller ve yaşam biçimi her zaman onun ıstırap sebebi olmuştur ve olacaktır.
Yüce Allah Ayette de bunu açıkça izah etmiştir. “Biz Kur’an’dan müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.” (İsra/87)
Bu Şifa, Muska/Kapuska, Okus /Pokus, Üfürük/Püfürükle, Cingir/cinçık tiyatrosu ile olmayacak,
Tebrik teberrükle de olmayacak, sadece iman ettik demekle de olmayacak, Hayatın tüm hesap ve ölçüleri bu mizanla tartılırsa, idrak ve yaşamakla muhakkak insanlığa şifa ve rahmete tekabül eden Sağlam bir Ahlakın çabası da Kaderi olacağı da bir hakikattir.
Allah’ın takdir ve İradesi ile Peygamber yetkisinde olan bir kurtarıcı gelmeyene kadar azınlığın çoğunluğa hakimiyeti devam eder.! Bu beklenti hiçbir zaman azınlığı Özgürlük mücadelesinden alıkoymamalıdır.
İmam Ali(as) ne güzel ifade etmiş;
“Allah’ın Muradı var kaderin hükmü var Allah’ın takdiri var, ve Allah’ın hesabı var, Haksızlıklara isyan etmeyenler o yüzden gelecek felaketlere hazırlansınlar.”
Çoğunluğu temsil edenler Ümit var olun, çünkü Allah’ın rıza ve iradesi sizden yanadır. İşte o büyük insana ilk karşı çıkacaklar statükodan nemalanan ve azınlık olan Aristokratlar(Müstekbirler) olacaktır.!
İşte bu azınlığın muhatap olduğu Alışkanlıkların en kötüsü elinde kılıç ve güç, kalbi ise taşlaşan ve mazlumu zincirde görmeye alışmış kişilik bozukluğuna sahip olup günahları ile övünen sapıklardır.
Tarihi determinizmden bunu okumak da mümkündür.!
Bir sözle bile olsa zalimin zulmüne destek olanlar şüphesiz bu zulme ortak olarak Adl-i İlahide sorguya muhatap olacaklardır.,
Zalime elbise diken terzi de zalimdir, ancak terziye iğne satan da zalime meyletmiştir. Yeter ki, Allah’ın hesaplarının bizim hesaplarımıza benzemediğini idrak edip, sıvışmanın ve sıyırmanın hiç bir yolu olmayacağını idrak etmektir.
Çünkü o mahkeme-i Kübra’nın Hakiminin kendisi şahittir.
Mevcut halimizle Şuur İdrak, Niyet ve tercihlerimiz bu mahkemede belirleyici unsurlar olacaktır.!
Selam yeryüzünün Niha-i varisleri İmam-ı Zaman ve müstezaflara olsun.
Şüphesiz Allah ile hesap kitabı düzeltirsek diğer hesaplar kendiliğinden düzelecektir. Ancak beşerin esaretine yoğunlaşan insanların dostları yoktur sadece hesaplarına uyan tanıdıkları vardır.
Beşer gizlide ve açıkta yaptığı Fiillerin kesinlikle ifşa edileceğini ve her fiilin bir hesaba tabi olduğunu aynel yakin mekanlarında gördüğü gün nedameti fayda vermeyecektir.!
Allah’ın hesapları bizimkine benzemez, Zerre (Atom) denen madenin en küçük parçasının tartılacağı ortamda bir insana gösterdiğin bir gülücük bile hesaplara tabi ise bize düşen Rahmanın rızasına uygun hal ve kal ile yaşayıp riyadan uzak ve tevekkül ile yaşamak aklın ve naklin gereğidir.!
Dün günü geçmiş bir çektir, Yarın ise senettir, Bugün ise cebindeki nakittir, akıllıca harcamak gerekmez mi? Kur’an’ın Şifa reçetesini tarifine uygun ,İhlas tevekkül ile kullananlara selam olsun.
İlk Yorumu Siz Yapın