İçeriğe geç

HAYATIN GERÇEKLERİ,GERÇEKLERİN HAYATI

HAYAT’IN GERÇEKLERİ-GERÇEKLERİN HAYATI

    Kişilikte karakter genelde 18 yaşına kadar gelişir ve bu yaşta tam olarak şekillenir. Şekillenen karakterde birçok faktör etkili olurlar. İstisnalar hariç insan bir ömür bu karakterle yaşar ve ölür.
   Bunun için Kurumsallaşmış çağdaş sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-i Haldun “Onlar Biyolojik olarak sizin çocuklarınız olsa da gerçekte yaşadıkları çevrenin ve alışkanlıklarının çocuklarıdır.”
   Kısaca; Eğitim, Çevre, Gıda, İklim, İrsiyet karakter üzerinde en etkili faktörlerdir.

   Hz.Ali(as) Bu sistematiği izah ederken dikkat çekici tespiti şudur,
   “Hayallerinize dikkat edin, Fikirleriniz olur, Fikirlerinize dikkat edin, davranışınız olur, davranışlarınıza dikkat edin, Alışkanlığınız olur, Alışkanlıklarınıza dikkat edin, Karakteriniz olur, Karakterinize dikkat edin Kaderiniz olur.” Diye ne güzel izah etmiş.
   Bunun için çağdaş insan öğretim tekniklerinde pedagojiyi şart koşmuş, Haddi zatında bir çocuğun ilk öğretmeni Annedir, Kahramanı ise Babadır.
     Bakın peygamber Hz. Muhammed(sav) ne güzel tarif etmiş, “Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, Anne babası O’nu ya Hristiyan veya da; Yahudi, (Zerdüşt, Ateşperest, Ateist, Deist)yapar.”

    Kapitalizm, Bir Kadının On Dakika Moda Dergisine Bakıp Kendini Beğenmemesidir. Barbie Bebeklerle Büyütüp, Estetikten Sermaye Üretmesidir. 20 Milyon Çocuk Açlıktan Ölürken, Akıl almaz Paralarını Verip Yağlarını Eritmesidir. !

     Bu zalim medeniyetin ilk işi İnsanı kendine yabanlaştırmayla işe koyulur. Yabancılaşma, “insanın kendisini belirleyen özünden uzaklaşmasında olduğu gibi, birbirlerine ayrılmaz bir şekilde bağlanmış olan iki şeyin ayrılmasının yol açtığı psikolojik veya sosyal uyumsuzluk durumudur.

   Evet Kapitalizm Necistir; Ahlak Yoksunu bir ekonomik sistemdir. Bu sistemde İlişkiler; sadece mide, cep, işkembe ve yem ilişkisidir, Bıyığın bağı midenin yağı ile doğru orantılıdır. Bu namusuz sistemde gölgesini bile satamadığı ağacı keser.

  Kişiliğini metal ve kağıt ile buluşturanlarda; Vicdan, Hak, Hukuk, Saygı, Sevgi, Sadakat, Merhamet, Vefa, Şeref, Namus, İffet, Haysiyet, Güven, Samimiyet, Sadakat ,kısaca Erdemleri beklemek abesle iştigaldir. Bu erdemlerin tümü cebindeki ve kasandaki para ile takas edilmiştir.

    İşte onların gerçek isimleri Metal ve kağıttır. Metalın ve kağıdın beyni yoktur, Çünkü cansız ve ruhsuzdur. Sıkıntı beşerin onunla ilişki şeklindedir. Konuşmak ve sevmek yersizdir çünkü karşılığı olmayacaktır. Tüm toplumun ilişki ve sevgisini cebindeki plastik kartın içindeki çip’te saklamıştır. Bütün hareketleri bu Çip’in fonksiyonlarıyla doğru orantılıdır.

    “Çok uğraştım İnsanların söküklerini dikmek için ama beceremedim ,sökük kişilikte ise dikiş tutmaz yeğen.”(Tuncel Kurtiz)

    Ruhları şekil değiştirmiştir. Bu haliyle vakıayı okumak, doğru akıl olacaktır. Çünkü araçlar; Amaç üretemez ve keşf edemezler. Artık karşımızda canlı ve cansız olduğu belli olmayan bir ucube var.

   İşte bu paranın kişilikleri; Babalarının kendilerine taktıkları isimden bile nefret ederler. Ahmet, Ali, Savaş, Barış, Kerem ismiyle onlara hitap etmeyi hakaret sayarlar; Bugün İtibariyle koleradan Yemen’de 1950 Çocuk ölmüş, Odun beyin sattığı silahlarla kaç kişi ölmüş umurunda olmaz.

    Beyni PARA ile  çalışan ve PARA ile duranların yanında sakın erdemlerden bahs etmeyin çok rahatsız olurlar. Paran Çokken onlar seni tanırlar, ama paran yokken sen onları tanırsın.!

   Dünyada 3 Milyar İnsanın yaşamına denk gelen bir servet 26 kişinin cebine sıkıştırılmışsa Dünyaya İnsanların gezegeni demek  mümkün değildir, Madrabazlar hiç ölmeyecekmiş gibi zalimce sömürmüşler, çalmışlar şişebildikleri kadar insanları Sömürmüş ve  söndürmüşler.

   Aslında Dünyanın mahrum ve mazlumları bir araya gelip bu Kağıtlarla eşleşmiş İnsanların beynindeki kağıtları yakıp, yok etmeseler bu daha çok bela açacak insanlığın başına.

   Dünya Müstekbir (Zorba)’ya fazla geniş kalmış oysa Müstezaf(Zayıflatılmış) olana da Fazla daralmış .Zorbalar tarih süresince göreceli ve zamanla sınırlı bir üstünlükleri olsa da hakikatte ve ebediyette Haklı olan Müstezaflar her zaman üstündür, Çünkü mazlumun tek umudu “Güçlü olan kazanmaz, Allah kimin yanındaysa üstün O’dur oğul.” Diyen (Şeyh Muhyedin-i Arabi ra) sözü bihakkın doğrudur.

    “Güç Hüküm vereni haklı göstermez”(Şehit Ayetullah Nemr ra)

   Gündüzleri herkesle hem dost hem düşman, geceleri ise çoğumuzun rüyası, Marketlerin, Mağazaların tahsilatın kasası olan bu mel’anet yaratık, Heci babanın tüm pisliklerini Mekke’ye gömen bir vaftiz mantığı lutfeden ve Aynı zamanda bukalemun gibi renk değiştiren bir hayvan hakikatte kendi rolünü oynuyor, Sıkıntı bu role alet olan Eşraf-ı Mahlukat İnsandadır.

   Baba ve evlat ilişkisinde bile o varsa cici evladı sabah çıkarken cici baba çıkıyorum bir emrin var mı ? yoksa aniden duygusal bağları keserek cicileri piç yapan arsız yüzsüz rezil nesiller üretti.

  İyi bir aydın, Mütefekkir ve düşünce insanı olmak sizin için mümkün olabilir, Riyadan uzak Sabır ve Kanaat erdemleri ile yoğurulmamış düşünceler her zaman nedamet barındırır.

    Literatürümüzde “Yarın ölecekmişsin gibi ahirete, Hiç ölmeyeymişsin gibi dünyaya çalışın” İfadesi dengeye işaret edilmiştir. İşte her gün namazda tekrar ettiğimiz Fatiha suresindeki “Sıratel müstekim”Telafuzü bu dengenin asıl unsurudur. Yani bazı zahitler gibi ne dünyaya sırt çevirmek, Ne de dünyaya köle olmak gibi bir rol, VASAT olmanın gereğidir.

   Hz. Ali(as) Bir gün kasabın önünden geçerken, Kasap İmam’a güzel Et’im var gel sana vereyim dedi, İmam Ali(as) “Param yok” dediyse de, Kasap Borca karşılık sana biraz sabrederim dedi, İmam Ali(as) “Ben Mideme söylerim o sabretsin” diyerek Kanaatin yüce örneğini sergiledi. Beyin’inde Sabr’a yer vermeyenleri sabırsızlık helak eder.

   Günümüz kapitalist tüketimin en önemli icraatı Ancak kanaat kültürünü insandan alarak iyi bir tüketici yapmayı algılarıyla oynayarak hayata geçirdi.

  Nice tarikat ve hiziplerin takipçilerini bir ekmeğe kuyruk sallayan kelp,Nice Fakir’i, daha Fakir, Nice Zengini daha zengin yapmayı Nice düşünür ve entelektüeli paralı kalemşoru ve düşünce fakiri, Nice emekçiyi ekmekçi, Nice Mücahidi Müteahit,Nice Haini Heci,Nice Kadıyı Rakamlarla hukuk yumurtlayan Kaz, Nice politikacının sırtına palan geçirip,eşekleştirme tekniklerinin en üst versiyonları ile nice Eşekleri Efendilik Makamına oturttular, Nice çöplükteki horozları Abdurrahman efendi yaptılar. Tüm bu kölelik için iki alet kullandılar, PARA ve KADIN..! Zer ve zorla yapay ve sahte mutluluk ürettiler.

   Şu adamın hali küçük bir örnektir,

    18. yüzyıl aydınlanma çağı düşünürlerinden Fransız yazar ve filozof Denis Diderot’nun borç içinde olduğunu duyan Rus imparatoriçesi Büyük Katerina Diderot’nun kütüphanesini satın alıp 25 yıllık maaşını da peşin ödeyerek onu zor durumdan kurtarır. Maddi durumu düzelen Diderot’ya bir arkadaşı çok şık bir kadife sabahlık hediye eder. Giydiği yeni sabahlığın verdiği keyifle çalışma masasına oturan Diderot bu eski masanın yeni ve gösterişli sabahlığına hiç uymadığını fark eder. Aldığı yüklü miktar paranın verdiği rahatlıkla yeni bir çalışma masası alır. Ancak bu kez yerdeki eski halı sabahlığına ve masasına yakışmamaktadır.

    Yeni bir halı alır. Bu şekilde eski resimlerini, koltuğunu, duvar halısını, sandalyelerini derken evindeki her şeyi tamamen yeniler. Sonunda bütün parası biter ve yine borçlanır. Ancak o zaman aklı başına gelir ve kendisini nasıl bir tüketim çılgınlığına kaptırdığını anlattığı “Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık” adlı bir yazı yazar. Bilinçli bir alışveriş düşüncesiyle yapılmayan ve ihtiyaç olmadığı halde alınan şeyleri açıklayan bu tüketim sarmalından bahseden ilk kişi olduğu için anlattığı kavrama “Diderot Etkisi” denmektedir.

   Diderot şöyle der: “Eski sabahlığımın efendisi idim, yeni sabahlığımın kölesi oldum.”

    İlimin ilim olabilmesi için varlık alemindeki dengelerini bozmuyorsa, Reel ve gerçekçi ise ilimdir. Şimdi bi tekrar düşünün İslami Ahlak değerleri açısından batının ürettiği ilimler varlık alemini hangi konuma getirdiğini. Oysa batı sadece kapitalizmin ilmini bulmuş ve bununla beraber ürettiklerine yığınla köle doğurmuştur. Bu modern köle sahipleri güya Şifa için ürettikleri ilaçlardan ağaçların gölgesini bile rant mantığı dahilinde paraya çeviren şeytanca bir Hamalın Derdi, Yük’ü ile doğru orantılıdır, Yük artıkça dert de aynı paralelde artar. Mantık budur.
   İlmin dışında kalan her ağırlık yüktür, ilmiyle amel etmeyen için de İlim yüktür, işte bu tipler literatürümüzde kitap yüklü eşekler olarak okumak mümkündür, Kapitalizm denen şeytani düzen ihtiyaç olmayan aleti bile gerekli ve zaruri diye sahte cazibelerle ve yalanlarla süsleyerek tam bir anestezi tekniğiyle beyinlere enjekte eder, Uyuşturulmuş beyinler artık sahibinin veya taşıyanın değil; Felç edilmiş bir beyin bu lanetlilerin kendi öz aleti haline gelir, ve eşekleştirme süreci başlar, İşte bu tip insanlara Bay ……? demek yerine, Bay taksit demek mümkündür. Bu lanetliler için en iyi vatandaş en iyi tüketicidir, gerisi teferruattır.
   Gerçeğin hayatını yaşamayı beceremeyen toplum ve medeniyetler, Hayatın gerçeklerine mahkum olurlar, hayatın gerçekleri Vakıanın kendisidir, Vakıa da beşer müdahalesi ile oluşuyor. Bu müdahaleyi göz ardı eden beşeriyet “Bu nerden başımıza geldi diyecekler, de ki,Bu kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır.” İlahi hitabı beşer nedameti için en mükemmel cevaptır.
  Oysa Resuller mevcudatın mutlak ilmine sahip, mülkün ve varlığın tüm kudretinin mutlak sahibi Allah’ın Gerçeklerin hayatını emretmesine rağmen beşerin sorumsuz kulluğu tabiki ona aşağıdaki hayatın lanetli tablosunun gerçeklerine muhatap etmesi kaçınılmazdır.
       Bütçesinden fazla para harcamak kompulsif bir psikolojik hastalıktır, Yani Paranın kapitalist çarpılmışlarıdır.

    Yani akıl tutulmasıdır, Yani Kanaat ve idrakin felçli bir çeşididir. Tedavisi bile parayla mümkün değildir. Yani köleliğin ötesinde, bir çeşit Ruh’i eşekleşmenin iz düşümüdür. Yani kapitalist okulun hayat pınarıdır. Nihayet Aristokrasi ve lordların özel hastalarıdırlar.
   Tüm dünyada 2208 Milyarderin serveti günlük 2,5 Milyar $ artarken,3,4 Milyar İnsan günlük 5,5$Daha az para ile yaşamak zorunda bırakan bir gezegene ekseriyet için Mutsuzluk ve umutsuzluk hakimdir.

   “ Tarih Boyunca İnsan para biriktirdikçe Para karşısında bozulmuştur.”(Dr.Ali Şeriati ra) Kur’ani hitaplarda altın ve gümüşü biriktirip paylaşmayı bilmeyenlerin beklediği akıbet bu kimyaları ısıtıp ısıtıp dağlanacakları da ilahi bir vaaddir.

   İşte bunun için Hz.Ali(as) eline aldığı birkaç dirheme bakarak “Siz benim elimde olduğunuz sürece ben sizin olmayacağım. Deyip muhtaçlara vermiştir.
   Çözüm Ancak; ekseriyetin bilincinde devrimci bir şuur patlaması ve bu şuurla hayata Adaletin hakkaniyet mührünü basmasıyla İnsanca yaşam belki mümkündür. Aksi halde Hakimler Hâkim, Mahkûmlar da mahkûm olmaya devam edecektir.
  
   Ebu Zer(ra) Bir İl’in Vali’si iken Memleketi sel suları basar, EBU Zer Seccadesini sırtına atar ve Dağ’a doğru yol alırken şu kelimeyi söyler “Bugün yükü hafif olan kurtulur” Yükü hafif olanlar, ortaçağda Kapitalizme devrimci darbeyi vuran özgürlüğün aşıklarıdır.

   İnsanların ruhlarına hiçbir katkıda bulunmadığı gibi vicdansız nesiller üretmiştir. Maymunun selfiesi için telif hakları gerekçesi ile mahkeme kararı üreten mantık ne kadar insanidir. 
    Merkel hanfendi “Biz batılılar Afrika’da çok günah işledik. “itirafı Batının Kendi insanına yaşattığı refah; Doğunun ve Afrika’nın mazlumlarının cefası ile doğru orantılıdır. Afrika ve doğunun aydınları ve bilim adamlarının ilk okuması gereken kitaplar sömürge tarihi olmalıdır. İşte o zaman belki halklarının kültür, Sanat edebiyat ve kaderi ile barışık yaşamaları mümkün olacaktır.
   Bu adımı atmayı idrak etmeyi beceremeyenler ‘in taktıkları kravatlar sadece onlara batının tasmalı özel ilgiye mazhar beyni felç edilmiş kumandalı bir alet, cansız, ruhsuz taşlaşmış cesetler yapar.
    Elli milyon Fransa’da beş milyon İT evlerde besleniyormuş. Bu itlerin aylık masrafı bizde Asgari ücretlinin maaşına denk geliyor.
    Hayvanları koruma derneği başkanına
niye evlerde bu kadar it besliyorsunuz.? Cevap: İnsan sosyal bir varlıktır. Bu sosyal itesini de tatmin etmek zorundadır. Bizim insanımızın insana güveni kalmamıştır. Bu ihtiyacını köpeklerde tatmin etmeyi deniyor”  olay bu itiyle beraber lokantada yemek, yemek ve sohbet etmek aynı yatağı paylaşmak, aynı tuvaleti ve evi paylaşmak artık hayatın rutin şekli olmuş.
   Batı geri kalmış ülkeleri kapitalizm maharetiyle kazıklayarak insanına dünyada bir cennet oluşturmayı denerken sömürdükleri mazlumların ahına yakalanmış olacak ki;, insanını bir türlü yalnızlıktan kurtaramıyor. İngiltere’de Yalnızlık bakanlığı bile bu sosyal hayatın bitişine çare olmayacaktır, Çünkü İnsanların %70’i yalnızlık çekiyormuş. Arzularını tatmin edeyim derken ruhlarını kaybettirdi.
   Uzakdoğu’dan kalkan bir yük gemisi her halükarda İngiltere Limanlarına uğrayarak gümrük adı altında rüşvetini vererek istediği ülkeye izin veren uluslararası belgeleri işte o sömürge tarihlerinde tüm dünyaya tescil ettirdiler.
   Amerika’da her 4 gençten üçü askerliğe elverişli değilmiş neden mi? gece saat üçlere kadar diskoteklerde kıvırtan ve Zil zurna olana kadar içen, bir genç gündüz üçe kadar kendine gelir mi ?
    Sonuçta yüce Allah’ı unutan bir toplumu Allah da unutturur.
   Hayatı canlı ve dinamik tutmanın yolu mevcudatın mutlak ilmine sahip yüce Allah’ın razı olacağı bir yaşam ancak saadet ve huzur getirir. İşte insanlığın huzursuzluğunun asıl sebebi budur.
   Gayri İslami toplumların ruh halini araştıran bilim adamlarının aldığı sonuçlar korkunçtur. Samimi Batılı tarihçi ve bilim adamlarının sonuçlardan uykusu kaçmışken seslerini başlarındaki demokrasi canilerine duyuramıyorlar.
   İslam’ın bir bütün olarak Müslüman bilinen coğrafyalardan hayatın Keyfe itilmesiyle ömer Hayam’ın tespiti reel mantıkta yerini aldı ki;
   Bir elimde Mey meyan,
   Bir elimde Kur’an,
   Şu yarım yamalak dünyada,
   Ne tam kafiriz,Ne tam Müslüman.
   İşte bu yüzden Müslüman coğrafyalar da açlık, Kölelik, Cehalet ve sefalet ile garipler diyarı oldu. Statükoların figürlerinin sadece isimlerinin yerli kalması kalan tüm ünitelerinin uygulamaları da seri bir ateist neslin üremesine de yetti.
   Dua isimli kitabı ile Nobel ödülü alan Fransız bilim adamı Prof.Allex carrell “Toplumları yıkan ahlaksızlıktır” ve Roma imparatorluğunu. Örnek veriyor.
  Paranın ürettiği çocuklar mutsuz;
Tek sebep Allah’ın dışındaki sahte tanrılarıdır.
   Beşeriyet için, “Allah” ile başlayan Nas(Halk)ile biten ritmiğe uyumlu bir atmosfer ile yaşamayı beceremezlerse ot ve odun gibi yeşerip, solan ve nihayette ateşe malzeme olacak akıbet kaçınılmazdır.
    Şüphesiz  Allah imanı Kamil ,ameli Salih talep edenlerden bunu esirgemez!

   Dikkat edin Bir evladı Resul gelene kadar ona bulaşmamaya gayret edin. Âmâ mücadele sahasından da ayrılmayın Yüce Allah’ın inayetiyle Sorunu kökten çözecek.!

   İnsanlığın topyekûn bu melanetle baş etmesi imkânsız gibi duruyor. İşte Allah’ın inayeti ve vaadi ile Mustezaflara (Zayıf bırakılmış/Zayıflatılmış) hitaben

   “Andolsun biz zikirden sonra Zebur’da da şüphesiz arza Salih kullarım varisci olacaktır, diye yazdık. “Enbiya 105

   Ve onlarca ayette bu vaat mükerrerdir.

   Sonuç: PARA Külahını Hisse senedi, Çek, Kredi kartı ve adi senetlere ile değiştiği gün Köleliğin şekli kaderi genişlik ve derinliği korkunç boyutlarda evrim geçirdi. Adi ve klasik kölelik modern kölelik olarak Mutasyona uğradı.

    Büyük Usta Ali Şeriati(ra) “Kapitalizmin ürettiği özel günlerde kokladığınız her çiçek adalet arayan birine sıkılmış bir kurşun olacaktır.” Bu kurşunlara aldırmadan ne kadar çok tüketirsen o kadar iyi bir vatandaşsın diye vatandaşı bu yalana inandıran vatansever kapitalistler eşekleştirmenin kurumsal beyinlerine yatırım yaptığına aldırmadan tüketen kölelerin zincirleri kopacağa benzemiyor. İşin tuhaf tarafı tüketim oyuncağı ve kölesi olanların özgürlükten dem vurmalarıdır.

    Selam Muhammed(s.a.v),e  Ehline ve kapital mağduru müstezafların üzerine olsun.!

Vesselamün Aleyküm menittebeel Hüda

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir