İNSAN HAYAT VE GERÇEKLERİMİZ.!
İnsanlar, Hayvanlar ve bitkiler doğar, Büyür, Gelişir ve ölürler hayatın sistematiği ve proje bu şekil düzenlenmiştir. Bitki ve hayvanların sistematiği mükemmel işliyor, Arıza İnsan Mekanizmasında, Çünkü, Akıl ve irade kullanma imkanı sadece bu yaratıkta vardır.
İmam Gazali, hayatın ve ölümün kanununu şöyle özetliyor.;
“İstediğin kadar yaşa, nasıl olsa bir gün öleceksin. Dilediğini sev, nasıl olsa bir gün ayrılacaksın. İstediğini yap, nasıl olsa bir gün hesabını vereceksin.”
Hz. Ali(as)’ye bize Dünyadan bir şey söyle diyenlere “Ne diyeyim ben; Helal’ların hesabı var, Haram’ların cezası var” İfadesi derin anlamlar içeriyor. Helal ve haram Doğru ve yanlış,güzel ve çirkin,Fayda ve zarar kodları birbirinin karşıtları olup her insanın hayatı bunlar arasındaki med ve cezirlerle determinst bir seyahatle devam eder. Hiç kimsenin bu kodların dışına çıkma kabiliyeti yoktur. Beşer için Sıkıntı bu kodların beslendiği kaynaklarda düğümleniyor.
İşte bunun için İmam Ali(as) “Hakla yaşamazsan batıl seni meşgul eder.”
“İki tür insan vardır, Biri biyolojinin bahs ettiği insan diğeri ise hakkında şairin konuştuğu, Filozofun söz söyeldiği, Din’in ilgilendiği insandır.”(Dr.Ali Şeriati ra)
Mevlana (r.a)şöyle diyor:
“Ömür yarınlara bağlanan ümitlerle geçip gitmede, gafilce kavgalarla, gürültülerle, didinmelerle tükenip durmaktadır. Sen aklını başına al da, ömrünü şu içinde bulunduğun bir gün say. Bak bakalım bu günü de hangi sevdalarla harcıyorsun.”
Beşeriyet genelde dünyanın fani ahiretin baki olduğunu İman hissiyatıyla idrak etmiyor, bu gerçeği ilmi gafletle okuyor, Hakk-el yakin ve ayn-el yakin mekanlarındaki gerçekler de kendisine fayda etmeyecektir.
Hz. Peygamber (sav) “Müslüman insanların elinden ve dilinden emin olduğu insandır”
Yine peygamberi dinleyelim “Müslüman’a şer olarak kardeşini hor ve hakir görmesi yeter artar bile”
Başka bir hadiste “Müslümanın Müslümana Kanı, Canı, Malı Haramdır”
Buna göre de kendi hesabımızı kendimiz yapabilecek kadar sade bir muhasebe hesabı ortadayken;
Tüm bu öğretiler düşünerek bir tarafa yazalım birde şuna bakalım,
Tüm dünyada yapılan bir araştırmada 1904-2003 yılları arasında on milyon Müslüman birbirini katletmiş. Son on dört yıldaki Ortadoğu’daki savaşların haksız yuttuğu rakamlar hariçtir.
Mevlana(ra)mı, dinleyen de yok “Mal sizin değil niçin bölüşemiyorsunuz, Can sizin değil niye vuruşuyorsunuz.”
Zalim Suud Rejiminin sadece 2.5 Yılda yemen Gariplerinden 49.784 Müslümanı katlettiğini bilmiyorduk.
Yine yapılan araştırmada ölen her bin Müslümanın dokuz yüzü kendileri gibi Müslümanlar tarafından öldürülüyor. Habil-Kabil meselesinde bizi bağlayan tarafı cinayetin kendisi olduğu müddetçe sebepler sorgulanmayacak ve ibretler yol gösterici nitelikte olmayacaktır.
Araştırmalar korkunç oysa; Peygamber(s.a.v) “Sizi öldürmeye gelen sizde dirilsin” demiş olmasına rağmen, İlahi hitapta “Bir Mü’mini kasten ve amden öldürmenin cezası ancak ve ancak ebedi cehennemdir.(Nisa/93)” Hitabına aldırmadan karşıdakini öldürmek veya ölmek için bu hitabı dinlemeden ve uymadan kendimize uydurursak bin bir bahanemiz var demektir. Başkalarının hakimi olalım derken kendi hatalarımızın mahkumu oluyoruz. İşe kendisinden başlamayan bir insanın Yetenek,bilgi, birikim,hitabet sanat ve edebiyatı hiçbir anlam ifade etmeyecektir, Nitekim filozoflar “Bir insan bildikleriyle yaşamıyorsa siz o’nu cahil bilin.” Sözü el haktır. tarihe adını yazdıranlar söz ve fiilleriyle uyumlu hep ön saflarda yer aldılar.
Nitekim yüce Allah “Yapmayacağınız bir şeyi neden başkalarına söylersiniz.”(Saf Suresi/2) Hitabıyla ve senfoniyi ve ritmiği mütemadiyyen beşere hatırlatmıştır.
Bütün mesele Üstat Mutahhari(ra) dediği gibi “Müslümanların nefsaniyetlerine uymakla yedikleri darbeleri kafirlerden yememişlerdir.”
Yüce Allah’ın kadim vaadi “And olsun ki nefsini ıslah eden kurtulmuştur.” hitabı kendini kurtarmayı başaramayan biri başkalarını kurtarmaya muktedir olamaz.
Sıkıntı nerde,..!
1-Müslüman coğrafyalarda Allah’ın bizim için uygun gördüğü cezai müeyyideler işlemiyor.(Kısas) İşleyen yerlerde de Aristokrasi istisnadır, sadece gariplere işler. Oysa Tevhidin tarih felsefesinde elitlere yani ayrıcalıklı sınıflara işlemeyen adaletin sadece garipler için işletilmesi Yüce Allah’ın hepsine irade Adl-i ilahinin doğrudan müdahalesine şahitlik etmesine rağmen Beşeriyet aymazlığa devam ediyor.
2-Ahlaki çözülme had safhadadır. Ahlakı meslek edinen ustalarından ziyade ahlaksızların sesi daha gür çıkıyor.! Hz Ali(as) dediği gibi” Ahlakın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır bekleme.” İşte bunun için toplumbilimciler “Ahlaksızların dürüstlerden çok kazandığı ülke bir gün batar.” Önermesini ciddiye almak lazım.
3-Sefalet ve cehalet tavan yapmış ve en üst seviyededir. İnsanlık Medeniyetinin kara kaderi bu iki fenomendedir. Hırsızlığın ticaretin ve ahlaksızlığın en kötü şekli her şeyin kendisi için var olduğu İnsan hırsızlığıdır, kendi cinsinin emek ve malını çaldığı yetmez bu hırsızlığın bekası için ayrıca neslini menfaati için cehalete düçar eden tek yaratık yine insandır.
4-İslam Ahlak Felsefesinin ve irfanının tabipleri asgari ve yok denecek sayıdadır. Oysa; Yüce Allah “Aranızda iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir gurup olsun işte kurtuluşa erenler bunlardır.”hitabını Bel’amlar utanmadan tersyüz ederek İyiliğin firavunların siyasi bekasına,Neh-i anil münkeri de Bu madrabazlara karşı çıkanlara işlettiler. Çünkü ahlaksızlık hayatiyetini cehalet ve menfaate borçludur.
5-Tüm bunlarla beraber Bireysel ritüellerle iktifa ediliyor ve İslamın gerçek anlamda kuşatıcı sistemi yerine Asgari düzeydeki İslam anlayışı topluma Müslümanlık hakimdir, Sosyolojik olarak Asgari Müslüman olamamanın da sonuçları asgari olur, önermesi çıkar. Kazasız belasız Müslümanlık, birkaç zikre indirgenmiş zahmetsiz cennet; Kusursuz huriler mekatronik aşk çok ucuz Çin malı zikirmatikle mümkündür. İman etmedikçe cennet olmayacaktır, Birbirimizi sevmedikçe iman etmiş sayılmayacağımıza göre, Empatiden yoksun düşene bir tekme de biz vuruyorsak her şey koca bir yalandan ibaret kalacaktır. Yalancılar da Allah ile ebediyen dost olamayacaktır, önerme açık ve nettir.
6-Akıl ve vicdan ‘Kontrol eden Nifak ‘tan uzak “ihlaslı bir iman” da ateşten gömlek olunca iman sadece dillerde kalmıştır. Oysa Allah “İman ettik demekle kurtuluvereceğinizi mi sandınız “Ayetini belki de her gün okumamıza rağmen bir türlü yutamadık ki bünyede fiziğe ve harekete dönüşsün.
Bunlar ilk akla gelen sebepler olmasına rağmen sosyal araştırmalarda liste uzar.
Ustat Dr.Ali Şeriati(ra) dediği gibi” Dünyada işime yaramayan bir din ahirette hiçbir işime yaramayacaktır.” İfadesi ile Kimi Müslümanlar gaflet delalet ve cehalet eliyle kimi de düşmanların kasıtlı elleriyle kafası kesilen İslam’ı kalan kısmını önümüze attılar. Yapmamız gereken İnsanı Psikolojinin bireysel zindanlarından çekip sosyolojinin evrensel mekanlarına götürmektir.
İnsan neslini yok edecek olanlar, İlkesiz Siyaset, Merhametsiz ilerleme, Emeksiz servet, Korkusuz Din, ve Bilinçsiz ibadettir.
Gerçek manada dindar olandan korkmayın “Dini-Dar” olandan korkun, Din’i dar olanlar Din’i kesin olarak kendilerine uydurmuşlar ve rahmeti kainatı kuşatan Allah’ın dininden habersiz gafillerdir.
Genel anlamda dine teslim olmaktan ziyade dini tarih, örf, adet ve geleneklerinden zaten arızalı teslim alanlar, daha da budayarak nefsi ve hayatı ile zoraki barıştırıp sadece kandil ve cuma günlerine sığacak kadar sıkıştırılmış kadar hafif ve yumuşak bir teselli kaynağı olan bir iman ve ruhlarını okşayacak Müdahaleye müsait ucube bir mantık ürettiler.
Oysa Din Siyasetten, Ekonomiye, Hukuktan, Ahlaka, Barıştan Savaşa ,İnsanın insanla, İnsanın doğa ve hayvanlara kadar hayatın tüm ünitelerine istikamet ve rol veren ilahi düsturların bütünüdür.
Tarih süreci boyunca firavunların istediği ve takdir ettikleri din topluma hitap etmeyen ve bireysel ritüellere indirgenmiş bir inanç manzumesi ile onların saltanatının bekasının garantisi ve sigortası olmuştur.
Müslümanlar Mazlum, Mahrum ve aynı Allah’a İnanan İnsanları acilen ve öncelikli olarak faili meçhul Peygamber (s.a.v) “(Öyle bir zaman gelecek ki öldüren ve ölen NİÇİN öldürdüğünü bilmeyecek)” ölüm listelerini Rahmanın rahmetini dikkate alarak yırttıkları gün, bağrı yanık ve evlerdeki fiili feryatlar son bulacaktır ve rahmanın nimeti bihakkın vaki olacaktır. biiznillah.
İlk Yorumu Siz Yapın