İçeriğe geç

ISLAH İFSAT SÖZ VE DAVRANIŞLAR..!

     ISLAH VE İFSAD SÖZ VE DAVRANIŞLAR..

       (Bölüm 2)
     İnsanoğlu için Düşkünlük bir zafiyet ve eksiklik olarak genel kabul gören bir beşeri zaafiyettir.
    Bu zafiyete düşmemek için Sağlıklı bir bilinç ve bu bilince uyumlu davranış ve otokontrol denen nefis muhasebesi ile düşkünlük zaafiyetinin önüne geçmek Fıtrata uygun bir fikir ile yola çıkarak ki, Fıtratın bozulmaması beşer için seçme hürriyeti var oldukça muhal olsa da, Fıtratı ismet sıfatı ile korunmuş olanlar beşeriyet için rahmetin rehberleri olarak yüce Allah tarafından ihsan edilen numunelerle mümkündür.

    Her ıslah hizmettir, fakat her hizmet ıslah değil bazen ikrahtır.

     İmam Ali(as) dinleyelim “Salihlerin hükümetinde hedef ıslah etmektir.” Her şey zıddı ile bilinecekse Fasitlerin hükümetine ise İfsat temel paradigmadır. Nitekim Amr bin as Muaviye’ye “Ali bunlar için fazladır.” Sözü Salihlerin ve fasitlerin siyasetini özetliyor.

     Islah kavramı; Düzeltme, iyileştirme. Bir hayvan veya bitki türünden daha iyi verim alabilmek amacıyla yapılan işlem diye bilininse de aynı şekilde beşer de aynı sistematiğe tabidir. Islah Psikoloji ilminin en derin noktasındaki zafiyetleri görüp olumsuz hayalleri olumlu hayallerle tedavi ederek pratize etmekle başlar.

    İşte bundan dolayı Literaürde geçen insanın kendi ruhu ile hesaplaşmasına literatürde Büyük cihat denmiştir.!

   “Sadece kitap okumak yetmez, İnsan bazen meydan okumalı, Kendine Hayata, Dünyaya”(Tolstoy)
    Bundan dolayı yüce Allah “Ant olsun nefsini ıslah eden kurtulmuştur” Beyanı ibret, Gayret ve hikmet yüklüdür.Kendini ıslah etmeyenler kesinlikle ıslaha muktedir olamazlar, Nitekim Yüce Allah “Lime tekulüne  ma la tef’elun” (yapmayacağınız bir şeyi neden söylersiniz.)  Hz.Ali as “Size söylediklerimin hepsini bende görebilirsiniz.” Sözü olduğu gibi görünmenin açıkçasıdır.
    Bu mümkünat da hangi ahlaki kurallar ve hangi ahlak disiplini ile mümkündür sorusuna sağlıklı cevaplar bulmayı gerektirir. Kendi ıslahını beceremeyenlere toplumu yönetme imkânı tanınırsa sonuç ıslah değil ifsat olacaktır.

   Nitekim ahlakın ustalarından İmam Humeyni(ra) “Kendinizi ıslah etmeden ıslah etmeye kalkmayın, yakarsınız yıkarsınız.” Tespiti Psikoloji bilimi tarafından ciddiye alınmalıdır.
    İnsan kendi Akli çabasıyla İyi-kötü, Doğru-Yanlış, Hak-Batıl, olan hayatın mantalitesini bir yere kadar özgür bir akıl ile tespit etse de her halükarda Akıl Nefsin esaret ve tehdidi altındadır.
    Kişisel gelişim uzmanlarının çabası “Kendi nefsin istediğini Mü’min kardeşin için de istemediğiniz müddetçe hakkıyla iman etmiş sayılmazsınız” empati paradigmasında Peygamber düsturunu referans alarak beşeriyet şahsiyetinin gelişimine dikte etmediği sürece ruhi ve fikri ıstırapları dinmeyecektir.
    Tamda bu noktada Hz. Ali(as) dediği gibi “Akıl ve Nefs’i baş başa bırakırsan Nefs aklı yutar, Aklınızı iman ile muhafaza edin.” Beyanı İmanın hakikatlerini de mutlak anlamda İsmet sahibi Resül ve Nebilerin ve evliyaların referansı insan için gerekli, zaruri ve elzemdir.
    İşte ilahi hitapta ifade edilen “Ey Resulüm biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.” Beyanı söz ve davranışları ismet sıfatı ile mutlak olarak hatadan korunmuş kendi cinsimizden birinin rol modelliğine mutlak olarak ihtiyaç duymaktayız.
    Beşeriyetin sahip olduğu imkanlar o’nu ıslaha muktedir değildir, Salt akıl içten gelen vahiydir, vahiy ise dıştan gelen akıldır, Bütünlük esası tesis edilmelidir. bu yüzden Ahlakın ustaları da tek başına bu kudrete sahip değildir, Nitekim Sokratesin salt aklı toplumu ıslah edemediği gibi aklına bedel ödedi..

   Ancak zerreden kürreye mevcudatın tümel ilmine mutlak hakim olan yüce Allah’ın Fıtratını temiz tuttuğu, İsmet sıfatı ile fıtratlarını karantinaya aldığı Rahmetin elçilerinin söz ve davranış ve öğretileri  ile ıslah mümkün iken, Aksi halde İfsat beşer için kaçınılmaz bir akıbettir.

   Bila istisna tüm dünyada ahlak bilimciler Allah’a inanarak teşhis ve tedavilerinde kutsal kitapları ilham kaynakları olarak kullanmışlardır, çünkü fıtratın derinliklerini idrak edip bu yönde söz söylemek yaratılış farikasını dikkate almakla mümkündür, bu yöntemlerle beşer psikolojisi sağlam zeminlerde konuşulabilir,

   İslam dünyasındaki Arifler ve ahlak ustaları ise Kur’an’ı temel ve esas alarak peygamberin söz ve davranışları ile takviye ve izah ederek gerçekçi davranışlara ulaşmada Batılı ustalardan daha fazla mesafe kat etmişlerdir. Sosyolojik dinamikler Ademi merkeziyetçi bir tevhidi bütünlükte canlı kalır.

    Dr.Ali Şeriat(ra)iyi dinleyelim.

“…İslam yeni bir din değil, bütün insanlık tarihi boyunca cereyan eden, büyük bir sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Çağın ihtiyaçları ve şartları gereğine uygun evrensel bir din ihdas etmek için farklı zamanlarda peygamberler seçilmiştir. İslam, tarih boyunca (kendine benzeyen) diğer hareketler gibi insanların hayatını özgür kılmaya ve ıslah etmeye çalışmaktadır.”

  “İslam, kitleleri tarih ve topluma yön veren temel ve bilinçli bir faktör olarak ele alan ilk düşünce ekolüdür.”
    Gaflet ve delaletin şiddetli dalgalarında yolunu yordamını yurdunu kaybedenler için ceza olarak Rahmet rehberlerinin öğretilerini ret ve inkârla başladı ve devam ediyor. Adaletsizliğin temsilcileri Ahlak ve adaleti sahiplenmişse sözün bittiği noktadayız demektir. Adaleti belki çarmıhlarla ayakta tutabilirsiniz, âmâ Ahlak çökmüşse toplumu yönetmek muhal olacaktır.

  Endüstri medeniyeti o kadar çok şeyi insana hatırlattı ki,bu kargaşa ve yoğunluğun bedelini kendisini kendine unutturdu,sarhoşlar için söylenen bir söz vardı ya,”Ben bende değilem” (İçmeden sarhoş olmak”Başlıklı makalemize bakın.

    Kur’an okurken “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” ilahi beyan İnananlar için tam da bahs ettiğimiz Mal, Mülk, Makam ve egoların sarhoşluğudur.

    Çöken bir ahlakın ıslah mücadelesini veren özgür ruhlar hiçbir zaman kendilerine ait bir bedel biçmediler.

   Bu haliyle bize düşen eskiden şöyleydi böyleydi demek yerine, yeni hal muhal, Ya eski hal ya izmihlal demek belki bizi ıslahın okuluna götürecektir.
    Çağdaş medeniyetin sakinleri gezegenimizi Hz. Ali(as) dediği gibi berbat ettiler. Bize kalan Ya Islah, Ya ifsat.
   “Öyle bir zaman gelecek ki afiyetin onda dokuzu insanlardan kaçınmakla, kalan biri ise susmakla olacak..!”

   Hani meşhur bir söz var ya “Bir insan kızıyorsa değil, susuyorsa her şey bitmiştir.”

   “Haddini bilmedikten sonra çok şey bilmek işe yaramaz, Suskunluk kimseyi yanıltmasın, Çünkü susan konuşursa kimse kaldıramaz.      

   Suskunu konuşmaya zorlarsanız herkes için bir bedele dönüşür.

   Adı, sanı, sıfatı, düşüncesi, inancı vb ne olursa olsun, kadın erkek, çocuk, şu veya bu dinden, dilden, ırktan olsun veya tahrikten, teşvikten, zaaftan, davadan veyahut şehvetten, zevkten, azgınlıktan vb  fark etmez, şu bu, kin, nefret, çıkar, şehvet vb her ne sebeple, olursa olsun

Babasız evler, annesiz yavrular,

Aşsız, işsiz, çaresiz bırakılan aileler,

Borç isteyen mahcup gözler, ezilmiş yüzler, çaresiz gönüller,

Yuvasız çocuklar, kimsesiz sokaklarda yaşayanlar,

Aç, susuz, evsiz, yurtsuz soğukta, dışarda kalanlar,

   Barışa, esenliğe, huzura, dosta, sıcak bir yuvaya, çorbaya, kuru ekmeğe hasret fukaralar, garipler, yoksullar, yoksunlar varken,

   Binanızda, mahallenizde, etrafınızda, ülkede ve dünyada, her adımda rastlanırken, SİZ TOK İKEN komşunuz, CANLAR açlıktan ilgisizlikten ölürken NASIL DUYARSIZ KALABİLİRSİNİZ.

   Çağdaş dünya siyasetinin liyakati İmam Ali as şu ölümsüz sözünü bütün sarayların kapısına yazmak gerekmez mi? “Ya rabbi eğer yanı başımda komşum aç ise sen beni doyurma.”

   Çağdaş dünyada bu sözün cesaret ve Şerefi “İdareciler halkın en düşük hayat standardını yaşamıyorsa liyakatten yoksundurlar.” Pratiği Büyük arif, Muhakkik ve Liyakatli bir  önder olarak  Ruhullah Humeyni (ra) ya aittir.

   Kime yönelirse yönelsin her tür istismar, taciz, tecavüz, dayak, cinayet, saldırı, şiddet, çalıp çırpma, yalan dolan, hile, aldatma, aşağılama, ötekileştirme, zorbalık, zulüm, SAVAŞ, kin, nefret, intikam ve tüm kötülükler KIRMIZI ÇİZGİNİZ OLMALIDIR

Her tür kötülükten uzak kalmak YETER mi? Yetmez!

Sessiz kalmak, zulme de fırsat vermek onamak değil midir?

Zulme rıza zulümdür sözü unutuldu mu?

   Konuşmak bir bedele sebepse susmak daha büyük bir bedele dönüşür, Çünkü olur ki susan İnsan sizi sebeplere muhtaç olmayana havale etmiştir.(“Konuşmak ve Susmak” Başlıklı makalemize bakın)

   “Senden intikam alandan korkma, seni Allah’a havale denden kork”(Mevlana ra) Çünkü Allah yarına bırakır ama yanına bırakmaz.
  Tarihin tüm evrelerinde İkrah firavunların yöntemi iken ıslah peygamberlerin, Filozof ve Ariflerin  yöntemi ve hedefi olmuştur. İster hal ,ister kal dili ile her halükarda İfsadı ret ve inkar edip, ıslaha sebep olanlara selam olsun.!

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir