İçeriğe geç

İSTEMENİN DE EDEBİ ADABI VARDIR..

İSTEMENİN DE, EDEBİ, ADABI-YOLU YORDAMI VE MANTIĞI VARDIR..!!!
“Bana Dua edin icabet edeyim”(Mu’minun/60
“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez.”(Araf Suresi/ 55)
Dua Yüce Allah’ın kuluna bahşettiği Halifetullah makamının sonsuz güç ve kudret sahibi ile direk ve aracısız muhatap olmanın, Eşraf-ı Mahlûkatın şerefidir. Merhameti kainatı kuşatmıştır ki, Kul “Ya Rabbim” demeden Yüce Allah, Buyur kulum dediği keremdir. Ruhullah olan her beşerin Ruh’unun kaynağı, Menbaı, Merkezi, ile direk buluşmasıdır. Gıdasının biricik, eşsiz Sınırsız ve hayal bile Edilmeyecek beslenme yuvasıdır.
DUA; Toplumun sosyal karantinasıdır, Dermansızların dermanıdır, Bir devrimci için ütopyanın pratiği iken, Bir kapitalist için tüketimin bereketidir, Bir Zalim için zulmün Bekası iken, Bir mazlum için ihlas ve Halasın ilacıdır, Bir sanatçı için hayallerinin gerçeğidir,
Bir asker için zaferin muştusudur, Bir yolcu için kavuşmanın sevincidir, Bir öğrenci için başarının İlk ve son mektebidir, Bir tüccar için ticaretin garantisidir, Bir Mahkumun af kapısıdır, Bir mucit için ilhamın topuzudur, Umutsuzların umududur. Evliyaların gıdasıdır, Aşıkların aşkıdır, Hastaların şifasıdır, Darda olanın genişliğidir, Zulüm görenin ilk ve son kapısıdır, Mekansızların mekanıdır, Sebeplerin sebebidir, Tüm canlıların zikr’i,tesellisi ve hayat pınarıdır. İnananların Mi’racıdır, Kısaca Muhtaçların ambarıdır, Nimete şükredenlerin bereketidir, Mağfiretin kapısıdır, Kimileri için Rom bellek, Kimileri için de Ram bellektir. Konuşanların KAL dilidir, Susanların HAL dilidir.
Doğru işler, doğru insanlarla ve yöntemlerle yapılırsa doğru sonuçlar doğurur.
Kalp gözü açık Alimlerden Muhyeddin-i Arabi(r.a) gençliğinde yaşadığı ilginç bir hikayeyi şöyle anlatır.
Bir gecede gemiyi sarsan şiddetli dalgalar üzerinde yolculuk yaparken güvertede oturan bir yolcunun dengesini kaybedip denize düştüğünü gördü, Gördüğünden irkilerek eyvah düştü derken düşen yolcunun hayali bir vücut tarafından güverteye çıkarıldığını fark etti, Derhâl bedeninden deniz suları süzülen adamın yanına koştu, ve neler olduğunu sordu,? Şaşkın yolcu hikayesini şöyle anlattı.
Şiddetli dalga kendisini yerinden denize fırlattığı anda Evrenin sahibini düşündüm, O çaresizlikte kendisini ancak hükmü karanlık geceye ve dalgalı denize geçebilen sınırsız yaratıcının kurtarabileceğini hissettim. Tüm içtenliğimle “o”na teslim olarak “Bu sınırsız şeref sahibi ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” Ayetini Okudum.
Denize düştüğünde o anda aniden ruhsal bir varlık, kendisini yakalayarak güverteye geri çıkardı. Sonra da kendisine “Biraz önce okuduğu ayetin anlamı olduğunu yaratıcının emriyle şekil bularak kendisini kurtarması emrini aldığını ifade etti ve kayboldu.”
Olayı anlatan Muhyeddin-i Arabi Tam samimi bir niyetle ve içten yapılmayan duaların eksik vücutla ortaya çıkacaklarını belirtmektedir.
İhlaslı duaların ise canlanarak istenilen şeyi yapacaklarını ifade etti.
Tüm bundan anlaşılan dua, dua edenin içtenliği kadar önemlidir.
İnsan denen bu Meçhul kitabı ile Nobel ödülü alan Fransız Prof.Allex Carrel “Dua” isimli kitabında şöyle diyor.
“Klinikte tam kanser tedavisi gören hastalarımı ziyaret ederken bazıları bir şeyler mırıldanıyordu, sordum ne konuşuyorsunuz, Dua ediyoruz dediler, bir süre sonra bu hastaların tetkiklerinde düzelme olduğunu fark ettim ve takibe aldım daha sonra iyileşerek taburcu ettik”
Şu tespiti kayda değerdir
“Dua’nın psikolojik tesirleri ve Rüyanın medyumik halleri kan serumunun fiziksel özellikleri kadar önemidir.!”
Yine Prof Alex Carrel’i Dinleyelim
“Eğer Allah’a ibadet ve duayı toplumdan alırsak, O toplumun ölüm tezkeresini imzalamış oluruz.” Diye şahane bir tespitte bulunmuştur.
Buna benzer yaşanmış binlerce olayda, Duanın etkilerini görmek mümkündür.
Peygamberimiz Hz Muhammed’e (s.a.v) şöyle bir soru yöneltildi: “Şifa vermesi için yapılmakta olan Dua’lar ve alınan ilaçlar ilahi takdirin tecelli etmesini engelleyebilmekte midir?
Peygamber (s.a.v)bu soruyu şöyle cevaplandırdı;
“Onların hastalığı def edici etkisi de ilahi takdire bağlı olarak görülür.” Dedi.
Yine peygamber (sav) “Annenin duası kaza beladan, Baba’nın duası ise cehennem azabından korur”
Hz. Ali(as)’yı dinleyelim,
“Kendisine Dua okuma isteği bağışlanan kimse, Kabulden mahrum olmaz.!”,
“Gönülden edilmeyen, ihlasız, Dua ‘da hayır yoktur”
Şu beş vakitte dua etmeyi ganimet bilin:
1-Kur’an okunurken,
2-Ezan okunurken,
3-Yağmur yağarken,
4- Şahadet için düşmanla karşılaşırken,
5-Mazlum İnsan Dua ederken. Zira arş ile mazlumun duası arasında hiçbir perde yoktur.!(Hz. Ali as)
Eğer insan sonuca ulaşacağından şüpheleniyorsa, Ya işini isteksizce yapar, Ya da vazgeçer, Duamızın isabetsizliği burada olabilir.!
İbrahim Ethem’e(r.a) sormuşlar. Ettiğimiz dualar neden kabul olmuyor.?
Oysa Yüce Allah Kur’an’da “Bana dua edin, Duanızı kabul edeyim” buyurmuş;
Cevaben; Duanızın kabul edilmemesi şu on şeydendir..!
1-Hakkı bilirsiniz ama buyruğunu tutmazsınız,
2-Peygamberi sevdiğinizi iddia ediyorsunuz ama O’nun ehl-i Beytine İhtiram etmiyorsunuz.
3-Kur’an okursunuz fakat On ‘unla amel etmezsiniz
4-Hak Teala’nın nimetlerini yersiniz Şükrü’nü eda etmezsiniz,
5-Cenneti bilirsiniz O’nu kazanmak için gayret etmezsiniz,
6-Cehennem’i bilirsiniz endişe duymazsınız,
7-Ölüm vardır dersiniz, ama hiçbir hazırlığınız yok.
8-Ölüleri’nizi kendi elinizle kabre koyarsınız lakin ibret almazsınız,
9-Başkalarının ayıpları ile uğraşıyorsunuz ama kendi ayıplarınızı unutuyorsunuz.
10-Dünyayı sevmediğinizi ve O’na buğz ettiğinizi iddia ediyorsunuz ama büyük bir hırsla ve tamahla dünya malı toplamaya çalışıyorsunuz.
Böyle olunca bu kadar gaflette olan bir kimsenin duası nasıl müstecap ola.!!
Sebepler vesiledir, Sonuçta sebepler de mutlak bir müsebbibe Muhtaçtır. Sebepler zincirini henüz anlayamayan bizlerin asıl müsebbibin iradesini anlamamız da mümkün değildir.
“Ey can niye üzülüp ağlarsın, Bırak sevmeyen gitsin, Dua et rabbin seni terk etmesin, O terk ettiyse gerçekten bitersin.!”(Mevlana r.a)
Allah’ı Yeryüzünde Hayat doğa yasalarına bağlanmış, Ancak; Dualar kabul edildiğinde, Bazen doğa yasalarının işleyişi durdurulur.
İmam Muhammed Bin İdris Şafii(ra) Dört yüz Ruhban Papaz İle Tek Başına münazaraya girmiş ve Delillerle ikna ederek iki rekat namaz ve dua ile meşgulken bazı papazların mırıldanışını görmüş kafadaki şüpheleri de yok etmek için,
Dicle Nehrinin Kıyısında Seccadesini Nehrin Üstüne Atıp Batmadan Üstüne Çıkıp Namaz kılan ve ;’ Benimle Münazara Yapacak Varsa Buraya Gelsin’ Deyip 400 Papazın Bir Anda Müslüman Olmasına Vesile Olanın Adıdır; Muhammed bin İdris Eş-Şafii.
Emir’ul-Müminin Hz. Ali (as) bir Cuma günü Kufe’de çok güzel bir konuşma yaptı. Konuşmasının sonunda şöyle buyurdular:
“Ey millet! Şu yedi büyük musibetten Allah’a sığınmamız gerekir:
Alimin sürçmesinden.
Abidin ibadetten usanmasından.
Müminin muhtaç olmasından.
Eminin hıyanet etmesinden.
Zenginin fakir olmasından.
Azizin zelil bir duruma düşmesinden.
Fakirin hasta olmasından.”
Bu esnada bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi: “Doğru buyurdunuz ey Emir’ul-Muminin! Biz saptığımızda sen kıblemizsin, karanlıkta kaldığımızda sen nursun. Allah Teala’nın: “Ud’unî estecib lekum” (Bana dua edin size icabet edeyim)[1] diye buyurmuş olduğu sözü hakkında senden soru sormak istiyorum. Allah-u Teala’nın böyle buyurmasına rağmen neden duamız kabul olmuyor?”
Hz. Ali (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
“Dualarınızın kabul olmamasının sebebi, kalplerinizin sekiz şey hususunda hıyanet etmesinden dolayıdır:
Birincisi: Siz Allah’ı tanıdınız fakat size farz kıldığı şekilde hakkını eda etmediniz. Bu yüzden bu tanıyış size bir şeyi kazandırmadı.
İkincisi: Siz Allah’ın Peygamberine iman ettiniz ama onun sünnetine karşı çıktınız ve şeriatını öldürdünüz. O halde imanınızın neticesi nerede kaldı! (Yok olup gitti.)
Üçüncüsü: Allah’ın size nazil etmiş olduğu kitabı (Kur’an’ı) okudunuz fakat onunla amel etmediniz; Kur’an’ı canı gönülden kabul ettik ve ona uyacağız dediniz ama ona muhalefet ettiniz.
Dördüncüsü: Biz cehennem ateşinden korkuyoruz dediniz, o halde korkunuz nerede kaldı?!
Beşincisi: Cennete rağbet etmekteyiz, dediniz. Ama her an sizi ondan uzaklaştırmakta olan şeyleri yapıyorsunuz; o halde cennete olan rağbet ve iştiyakınız nerede kaldı?!
Altıncısı: Siz Allah’ın nimetini yediniz. Ama o nimete karşı Allah’a şükür etmediniz.
Yedincisi: Allah-u Teala sizi şeytanla düşman olmaya emretti ve buyurdu ki: “Şüphesiz şeytan sizin düşmanınızdır; o halde ona düşman kesilin.” Ama siz dilde onunla düşmanlık ettiniz, amelde ise muhalefet etmeksizin onu dost edindiniz (ona uydunuz).
Sekizincisi: Siz halkın kusurlarını gözlerinizin önüne diktiniz. Ama kendi ayıplarınızı attınız (onları görmezlikten geldiniz) ve kınanmaya kendisinden daha layık olduğunuz kimseyi kınamaya kalkıştınız. Bununla birlikte hangi dua sizin için kabul olabilir!
Oysa siz duanın kapı ve yollarını kapadınız. O halde Allah’tan korkun, amellerinizi düzeltin, biatinizi halis edin, iyiliğe emredin, kötülükten sakındırın. Bunları yaptığınız takdirde Allah-u Teala duanızı kabul eder.”!
Kabul edilmeyen ve Rahmetten yoksun duadan Allah’a sığınırız.
“Dua kapı çalmaktadır, Sonrası belki haddi aşmaktır” diyor büyük usta (Mevlana ra)
DSONUÇ;
ÜÇ TAVSİYE..!
1-Her şeyin düzeleceğine inanarak dua etmelisin,
2-Her şeyin Düzeltilebileceğine inanarak Mücadele etmelisin,
3-Ve bir gün her şeyin biteceğine İnanarak sabretmelisin..!
Bu üç şey her zaman seni en iyi sonuca ulaştıracaktır…!
Rabin seni görmüştür, Dua etmene fırsat vermişse, Şüphen olmasın ki kabulünü de murat etmiştir..!
“Üç kişinin duası cevapsız kalmaz;
İftar edene kadar Oruçlunun duası, Adil İdareci ve haksızlığa maruz kalmış şahsın duası.”(Hz. Muhammed(sav)
Hayatımız boyunca içten gelecek duamızdan daha güçlü elimiz, olmayacaktır..!
En İnsani davranış, Bir insanı utanılacak duruma düşmesini önlemektir.!!
Duamız Ya Rabbi; Utananı utandırma olsun.!
Zenginliğimizin kötülüklerimizi perdelememesi, fakirliğimizin ise faziletlerimizin perdelememesi dua ve niyazımızda olsun.
Aklınıza gelen her güzel şeyi Dua ‘ya dökün, Niyet olur, Nasip olur, Yol olur, Hal olur..!!(Mevlana r.a)
Son sözümüz, Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme, Senden uzak olanları, bizden de uzak tut.vesselam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir