İçeriğe geç

İSTİLA VE İŞGAL NASIL OLUR..!

İSTİLA VE İŞGAL NASIL OLUR.!?

    “Herkesin önünde, ardında, birbiri ardınca gelip giden melekler var, onu, Allah’ın emriyle koruyup gözetirler. Şüphe yok ki bir topluluk, ahlakını değiştirmedikçe Allah o topluluğu değiştirmez. Allah, bir topluluğun kötülüğünü dilerse o kötülüğü geriye atmaya imkan yoktur ve onlara, ondan başka bir yardımcı da bulunamaz.”(Ra’d/11)

“Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık…”(İsra/14)

  “Allah aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder”(Yunus/100)

    Beşeriyet sahip olduğu imkanlarla modern çağda lokal demoğratif zincirlerini kırarak Küresel dünyanın vatandaşı olmanın şerefine sahip olduğunu egoları ile yönettiği sürece bu imkanlar ona sadece rezalet ve hezimet vesilesi olacağı da bir gerçektir.

    İşte bu egoizm O’nu “Ben yiyeyim sen yeme,,Ben iyiyim, sen kötü” olacak bir hayat mantalitesi ile pisliğe mahkum olmuş bir lanetli gezegenin haysiyetten yoksun sakinleri yaptı.

   Orta çağda imkanların sınırlı olması beşer için eziyet ve zahmetin sınırlarını da daraltmıştı; ama küresel dünyada imkanların genişliği sadece zulmün genişliği ile aynı paralelde devam ediyor.

 “Üstün insan; Adamlık O’nu basit acılardan kurtarır, Bilgelik O’nu anlamsız kuşkulardan kurtarır, Kararlılık O’nu gereksiz korkulardan kurtarır.(Konfiçyüs)
    Yaşadığımız ıstırabın tek sebebi; Ekseni İnsandan, Beşer’e kayan canlıların ıstırabıdır. Hammaddesi toprak olanın gafleti, toprağı negatif ve niteliksiz işlemesi ile sonuçlanan verimsizliğin kıtlığıdır. Aksi halde gezegenimiz mevcudun üç katını besleyecek niteliktedir.
    “Önemli olan en çok şeye sahip olmak değil, En az şeye ihtiyaç duymaktır.!”(Platon)
    Mevcut ıstıraplar bu yanlış, azgın ve doymak bilmeyen ebedi yaşama dürtüsüdür.
.   “Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz; Asıl trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.”.(Platon)
    “Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe, her türlü servet çalıntıdır.”(Nakamura Fuminori)
   “Tevekkül; Bir şehirde yemek yemeye senden daha müstahak olan birisinin bulunduğunu bildiğin zaman yemek yememendir..!”
(Hallac-ı Mansur r.a)
     Büyük insan Hz. Ali(as) mı dinleyelim;
  “Nerde bir israf görürseniz hemen yanı başında bir hak yeme vardır.”
     Bütün istila ve işgaller doymak bilmeyen açlık korkusu yaşayan çakalların  siyasete hakim olmalarıdır.

   Çağımızda İstila, yağma ve Talan için, Sömürgeciler Genelde üç yöntem kullanılır.

     A-Askeri işgal ve istilalar, Bugün Ortadoğu ülkelerinden tutun da, Afganistan, Panama, Peru, Guetamala, Ruanda, Mali, Libya, Irak, Yemen, Ve Suriye vs. bu aç gözlü sömürgeci doymak bilmeyen garip ve ucube yaratıkların fiili istila ve işgali açıkça ve aleni olarak yakıp, yıkıp, yetmezmiş gibi oralara demokrasi ve insan haklarını tesis etmeye geldik deyip koca yalanlar üreten, Zalim bir dünyanın, zalim Kapitalist, Faşist, Amerika ve Avrupa medeniyeti hüküm sürüyor.

     B-Ekonomik işgal ve istilalar, Endüstri toplumuna sahip olan sömürgeciler sömürgesi olan ülkelerin ham madde kaynaklarını talan edip, bunları işleterek on ve yüz kat fiyatlara bu pazarlara satarak yerli sanayinin gelişmesine asla müsaade etmezler.

    Sömürge ülkelerin Milli gelirin aslan payı onların doğal kaynakları oluverir.(Suudi Arabistan-Kuveyt-BAE-Umman/Amerika örneği gibi)

     C-Kültürel işgal ve istilalar. Önce sömürge ülkelerin satılık ileri gelenlerini aydın ve hocalarını götürüp kendi refahlarını gösterirler, Ülkesine dönen bu zevat kendi tarih, Kültür ve geleneklerini lanetler ve gelişmenin en iyi yolu bu efendilerden alacağı öğüt tavsiye ve değerler sisteminde olduğuna inanmış ve inandırılmış birinin halkını ve Kültürünü aşağılayarak horlayarak efendilerle yarışabileceğini ve oradaki cenneti kendi ülkesine taşıyabileceğine inandırılan soytarılara rol verilir. Kültür emperyalizmini mutlaka okuyun, Okutun.

    Bu yöntemler siyaset sosyolojisi ve toplumbilimciler uzun, uzun örneklerle izah etmişler ve Felsefi detaylarını izah etmişler, Emperyalist ve sömürge felsefesi ve Reel siyaseti bilinmeden olaylar hakkında yapılacak yorum ve tespitler tamamen afaki ve yanlış teşhislerle beraber haklıyı, haksız; Haksızı da haklı görme vaziyeti sunar.

    Tüm bu işgal ve istilaların senaryoları yıllar önce hazırlanır, Kısa orta ve uzun vadeli sömürge planları Düşünce merkezlerinde  belli bir sistematikte hazırlanır, Yani bir ülkenin gelecek yirmi yılda başkanı kim hangi yöntemle olacağının TV. Filmlerinden başlayarak gazete sayfalarına kadar  alt yapısı da bu şeytanlar tarafından hazırlandı, hazırlanıyor.

   Üçüncü dünyada çok az istisnalar hariç genelde siyasete hükmedenler bu madrabazlar tarafından ya sömürgesi olan ülkelerde kendi müfredatları ile eğitilir ya da kendi mekanlarında beyinlerini aline ederek tam sömürge ve işbirlikçilik ile motive ederek, Sömürge debdebelerinin aşığı olarak ve ait olduğu coğrafyanın tarih ve kültüründen nefret ettirilerek kullanıma hazır hale getirilir,  şartlarını kendi ülkesinde hazırlayarak günü geldiğinde Halktan uzun yıllar uzak kalmış asimile edilmişliği de sorgulanmadan da bu medeni dünyanın çarkından geçmiştir çok şey bilir diye halkına kazıklanır.

    “Bana satılmış bir medya ver sana cahil ve aldatılmış bir toplum sunayım.”(Joseph Goebels)

    “Savaşın en çok dehşete düşüren özelliklerinden biri tüm bu savaş propagandasının tüm bu bağrış çağırış yalan ve nefretin mütemadiyen bizzat savaşın içinde bulunmayanlardan gelmesidir.”(George Orwel)

    Hz. Ali(as) sanki bunlara hitap edercesine;

   “İnsanların her türlü kusurunu af edebilirim ama şerefsizliğini affetmem”

     Keşke üçüncü dünyanın siyasetçilerine Şerefiniz kadar konuşun dediğimizde bir ömür boyu susmasını becerseler,

    30 yıl önce Bağlantısızlar hareketinin 85 ülkenin başkanlarının katıldığı bir toplantıda İran’ın mevcut rehberi Seyyid Ali Hameney Cumhurbaşkanıydı ve Bu hareketin temsilcilerine Amerika’nın cürümlerini siz de dile getirin halklar sizin ağzınızdan bu sömürgecileri tanısın dediğinde aldığı cevap; Biz ifade edemeyiz Yanlış anlaşılır dediler. Çünkü siyasi kariyer ve hayatını bu madrabazlara borçluydular.

   Aynen Musa’nın kavmini; Musa’ya dediği gibi;

   “Ey Musa sen doğru söylüyorsun ancak Firavun karnımızı doyuruyor”

   Çünkü bu yanlış anlaşılma senaryoları da bu mücrimlerin Medya baronları tarafından önceden hazırlanmıştır.

    Dünyanın şu anda en büyük sıkıntısı siyasi ahlaksızlık olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Tüm bu şerefsizliğin yegane amacı mideye farklı ton ve tatta bir şeyler indirmektir.

     Siyasete garabetler hakim olmuş, Uyuz olup kaşınanlar kaşınmayanları hemen ötekileştirip al aşağı ederler Trompet gibi.

       “Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.”(Mevlana ra)

     Cnn’in araştırmasına göre Trompet iktidara geldiği günden beri 800 günlük iktidarında 9.463 ispatlı yalan söylemiş, Ortalama günlük 15 yalan rekoru kırmış. Meğer Amerika siyaset felsefesinde yalan söylemeyen siyasetçiye aptal diyorlarmış.

   Asrımızda siyaset felsefesinin en büyük ahlaksızlığı Yalan utanmazlık, aymazlık tükürük yutma kısaca yanar dönerli ve haysiyet yoksunluğudur.

    Uzay mekiğini düşürmeye kadir olan bizim Gavslar bir türlü Amerika’yı dergahlarının damından düşüremediler biz de ona yanarız.

   Siyaset ince iştir incelmeyi bilmeyenler kalın yalanlarla anatomisini şişirirler, Halkın halka siyaset sahnesinden yalan üretenler modern dünyanın en vahşi sanatını ürettiler.

Biz de kısa bir örnekle, açıklamaya çalışalım.

     Akıllı işgalcilerin ve sömürgecilerin ise sık kullandığı yöntem kültürel ve Ekonomik savaş yöntemidir.

   Çünkü askeri istilalarda istilacıya en cahil insan bile tepki verebilir.

   Bu yönteme göre Sizin eviniz de istila edilmiş mi ?

   Kadim Çinliler barış içinde yaşamaya karar verdiklerinde büyük Çin seddini inşa ettiler. Çin seddi yükseldiğinde yüksekliğinden dolayı kimsenin tırmanamayacağını düşündüler.

    Oysa, yüz yılda üç misli daha fazla istila ve işgale uğradılar. Düşman piyade sürülerinin hiçbir zaman duvara tırmanma ihtiyacı olmadı.

     Çünkü Düşmanları her zaman muhafızlara rüşvet verdiler ve kapılardan içeri girdiler.

   Çinliler duvar inşa ettiler fakat duvarı koruyanların ahlakını inşa edememişlerdi.

    İnsan karakterini inşa etmek, başka her şeyden önce gelir.

   Memleketlerin bugünkü esas ihtiyacı işte budur.

    Bir oryantalistin dediği gibi “Eğer bir milletin medeniyetini tahrip etmek istiyorsanız üç yol var.

  1-Aile yapısını tahrip edin.

  2-Eğitim sistemini tahrip edin.

  3-Rol Model’lerini küçümseyin ve referanslarını alçaltın.

   Aileyi tahrip etmek için Anne ‘nin rolünü küçümseyin ki, Anneler ev hanımı olmaktan utansın.

     Eğitimi tahrip etmek için hocaların önemini ve cemiyetteki itibarlarını düşürün ki, talebeler onları hakir görsün ve küçümsesin.

    Rol modellerin haysiyetini küçültün, Aydın ve Alimlerin sinsice mahf’ına çalışın ta ki, Onlardan şüphe duyulsun. Kimse onları dinlemesin ve takip etmesin.”

   Şuurlu, Bilgi ve marifet ile donatılmış Anne kaybedildiğinde; aşağılanmış ve aldanmış bir şekilde Rol modeli hakketmiş hocalar kaybolduğunda ve rol modeller itibarsızlaştığında; Kim, ? Gençlere ve gelecek nesillere değerlerimizi öğretecek.

  Sorumuz şu, Sizin de eviniz istila edilmiş midir.?

   Yeme alışkanlıklarımızı sorgularsak işin vehameti ortaya çıkar. Fatımetüzzehra(a.s) mın yerine Aldatan Polyana’yı koydular, Hayber’in Aslanı Ali’nin yerine Rambo’yu koydular, İbn-i Sinan’nın, Cabir’in,  Harezminin, İbn-İ Batuta’nın yerine bize Örümcek adam olmayı öğrettiler,vs.biz de sorgulamadan kabul ettik.ve hayallerimiz için rol modeller yaptık. Tarih ve Kültürümüzden nefret edecek neferler üretip kabul ettirdiler.

     Kültür Emperyalizminden bahs edeni,İtiraz edenleri de Terörist ilan ettik. Savaşların çoğu askeri müdahaleden önce Kültür üzerinden devam eder. Bu savaşın öyle korkunç boyutları var ki; Kenzolar Eskimoları bile kazıklayıp buzdolabı satarlar.

    Peygamberler İnsanlığın Rol modelleri olup, Adil-i Mutlak Allah tarafından takdir edilmiştir ki, Allah “Ey Resulüm Şüphesiz sen yüce bir Ahlak üzeresin.”(Kalem/4)

    Hz. Ali(a.s) “İnsanları Bilinçlendirin ve bırakın onlar yolunu bulur”İfadesi. Şuur, Bilinç ve idrakten yoksun olan insan potansiyel olarak her an satılmaya müsait insandır. Ve eşekleştirilmiş insandır. Hayatı bir bütün olarak  sağlam ve ölümsüz bir Vahiy kültürü ve bu Kültür’ün ilk öğretmenleri İlim ve marifet ile donatılmış Anneler-Babalar ve Rol model olabilecek Alim ve Aydınlara selam olsun.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir