KARINCA DUASININ SIRRI..!
Dua;
Alçak gönüllülüğün doruğundaki bir Ruh ’un dışa vuran görüntüsüdür, Zekânın karanlık gecesine aşkın yaptığı bir hamle, Uzattığı bir Işıktır. Her şeyi yoktan var eden Nuru ile sıfatlarında tecelli ettiren yüce Allah şüphesiz Eşyaya istese de istemese de zorunlu bir itaati zerk etmiştir, İşte bu ilahi ilhamdır ki mahşerde zerreden küreye tüm eşyaya hitabet bahş edecektir, ve bütün dengeler bu ilhama uygun bir matematikle ve geometride şekil bulup Rahman’a boyun eğmişler ve gelecekte de eğeceklerdir.
Mutlak olan Allah’a içten yönelişler olmazları oldurur.
Bilimin çözümünde aciz kaldığı birçok konuda tecrübi ilimlerde sabittir ki Kadir’i Mutlak Yüce Allah kitabında “Namaz sizi kötülükten korur. “diyor. Bunda şüphe yok, Bu Allah’ın vaadidir. Namaz kılıp kötülükleriyle yaşamaya devam edenlerin namazlarında sıkıntı var. O tarafı elden geçirsinler.
İbrahim Ethem’e(ra) sormuşlar.
Ettiğimiz dualar neden kabul olmuyor.?
Oysa Yüce Allah Kur’an’da “Bana dua edin, Duanızı kabul edeyim” buyurmuş;
Cevaben; Duanızın kabul edilmemesi şu sekiz şeydendir..!
1-Hakkı bilirsiniz buyruğunu tutmazsınız,
2-Peygamberi bilirsiniz sünnetini yerine getirmezsiniz,
3-Kur’an okursunuz fakat Onunla amel etmezsiniz
4-Hak Teala’nın nimetlerini yersiniz Şükrü’nü eda etmezsiniz,
5-Cenneti bilirsiniz O’nu kazanmak için gayret etmezsiniz,
6-Cehennem’i bilirsiniz endişe duymazsınız,
7-Ölüm vardır dersiniz, hazırlanmazsınız,
8-Ölüleri’nizi kendi elinizle kabre koyarsınız lakin ibret almazsınız,
Böyle olunca bu kadar gaflette olan bir kimsenin duası nasıl müstecap ola.!!!
Dua mazlumun en güçlü silahıdır, Zulmün yok oluşunun başlangıcıdır.
Yüce Allah dua edin duanızı kabul edeyim diyor.
Ama dua ediyorum bakıyorum kabulünü göremedim diyenlere. İlahi hikmetler bazen anında bazen de Hz. Musa’nın duası gibi 40 yıl sonra kabulü gerçekleşir.
Hayvanlarla konuşma özelliğine sahip olan Hz. Süleyman bir kıtlık döneminde bir toplulukla şehrin dışına yağmur duasına doğru çıkmaktadır. Yolda bir karınca dikkatini çeker. Zavallı hayvan sırtüstü yatmış, ayaklarını göğe doğru uzatmış, çırpınırken dua etmektedir. Hz. Süleyman Karıncanın duasına kulak kabartır. Karınca şöyle dua etmektedir;
“Allah’ım bizi Sen var ettin… Ve Senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız Ya bize su verirsin ya da bizi helak edersin. Emir, ferman senindir.”
Hz. Süleyman (as) ‘ın gözleri yaşarır. Ve az sonra Hz Cebrail’in getirdiği bir haberle de coşar, taşar, ağlamaya başlar. Cebrail, o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir.”
Peygamber yanındaki topluluğa döner:
“Dönün” der “Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız.
Bu olaydan ibret ve ders almamız gerekmez mi.?
Yüce Allah’ın karıncanın dilini bilmemesi, Duasını işitmemesi, mümkün mü.? Duasına icabet etmemesi Rahman sıfatına aykırı düşecekti,
Rezzak sıfatına ters düşecekti, Gafur, Kerim ve Kadir sıfatına ters düşecekti ve kısaca Esma’ ül Hüsna’ya yakışmayacaktı ve nihayet Tüm sıfatlarını bu olayda hepsini tahakkuk ettirmiştir.
Sonuçta ; Bu olayın beşer idrakine sunulan ve karıncanın duasına icabet eden Rab’ül alemin Eşraf’ı mahlukat olan İnsan’ın duasına duyarsız kalması muhaldir.
Mazlumun Duasının Meleklere gerek kalmaksızın şimşek gibi doğrudan yaratanın huzuruna yükselmesi, ruhsal içtenliktendir.!
Peygamber(sav) “Mazlumun bedduasından sakının mazlum kafir de olsa O’nunla Allah arasında perde yoktur.” Beyanı İmam Ali(as) mın “Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma” beyanı ile Kadir-i Mutlakın mazlumla beraber olduğu şüphe götürmez bir gerçektir.
Duasına müsaade eden kabulünü de muhakkak murat etmiştir. Mazlum kapınıza çalmışsa Allah versin demeyin, olur ki Allah o garibe önce sizin adresinizi vermiştir.
“Gücünüz yettiğince belaya düşmüş insanların sorunlarını çözmeye çalışın ki Allah da çaresizliğinizde sizin elinizden tutsun.”Ayetullah Tehrani ra)
Sıkıntı belki de şurada; Biz kendimiz gibi insan neslinin açlığı ve susuzluğuna duyarsız kalmamız dualarımızın icabetine engel teşkil edeceğinin hesabından gafil olmamızdadır.
Bir coğrafyada Ekonomik krizler, Trafik kazaları, Cinayetler, Tecavüzler, Doğal afetler ardı, ardınca geliyorsa, Orda Erdemler ve Dua’nın yok oluşuna şahit olabiliriz.!
Yeterki insan da o karınca gibi içten sesini Yüce Allah’a duyurabilsin. O’nun kapısı her zaman açıktır, Kapalı olan bizim kalbimiz, İdrakimiz ve istemeyi bilmeyen dilimizdir, ağzımızdır.
İstemenin de bir edebi ve adabı muhakkak vardır. İstemesini bilenlere şüphesiz verir.
Mevlana (r.a).dinleyelim.
“Aklınıza gelen her güzel şeyi Dua ‘ya dökün, Niyet olur, Nasip olur, Yol olur, Hal olur..!!”
SONUÇ;
ÜÇ TAVSİYE..!
1-Her şeyin düzeleceğine inanarak dua etmelisin,
2-Her şeyin Düzeltilebileceğine inanarak Mücadele etmelisin,
3-Ve bir gün her şeyin biteceğine İnanarak sabretmelisin…!
Bu üç şey her zaman seni en iyi sonuca ulaştıracaktır…! Rabin seni görmüştür, Dua etmene fırsat vermişse, Şüphen olmasın ki kabulünü de murat etmiştir…!
Nihayet Alemlerin Rabbi Kadir-i Mutlak yüce Allah “Bana dua edin kabul edeyim” ilahi hitap tüm canlılara şamil bir hitaptır.
Literatürde “Dua MÜ ‘minin silahıdır” hitabının tek şartı içten İnanmaktır.
Yeterki ilahi hitapta belirtilen “İyileriniz bile dua etse bu dua kabul edilmeyecek” rol ve pozisyonlarından uzak durmak da icabetsin.!
DUANIN KABULÜ..!
Neden Dualarımız Kabul Olmuyor
Emir’ul-Müminin Hz. Ali (a.s) bir Cuma günü Kufe’de çok güzel bir konuşma yaptı. Konuşmasının sonunda şöyle buyurdular:
“Ey millet! Şu yedi büyük musibetten Allah’a sığınmamız gerekir:
Alimin sürçmesinden.
Abidin ibadetten usanmasından.
Müminin muhtaç olmasından.
Eminin hıyanet etmesinden.
Zenginin fakir olmasından.
Azizin zelil bir duruma düşmesinden.
Fakirin hasta olmasından.”
Bu esnada bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi: “Doğru buyurdunuz ey Emir’ul-Muminin! Biz saptığımızda sen kıblemizsin, karanlıkta kaldığımızda sen nursun. Allah Teala’nın: “Ud’unî estecib lekum” (Bana dua edin size icabet edeyim)[1] diye buyurmuş olduğu sözü hakkında senden soru sormak istiyorum. Allah-u Teala’nın böyle buyurmasına rağmen neden duamız kabul olmuyor?”
Hz. Ali (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
“Dualarınızın kabul olmamasının sebebi, kalplerinizin sekiz şey hususunda hıyanet etmesinden dolayıdır:
Birincisi: Siz Allah’ı tanıdınız fakat size farz kıldığı şekilde hakkını eda etmediniz. Bu yüzden bu tanıyış size bir şeyi kazandırmadı.
İkincisi: Siz Allah’ın Peygamberine iman ettiniz ama onun sünnetine karşı çıktınız ve ŞERİAT’ini öldürdünüz. O halde imanınızın neticesi nerede kaldı! (Yok olup gitti.)
Üçüncüsü: Allah’ın size nazil etmiş olduğu kitabı (Kur’an’ı) okudunuz fakat onunla amel etmediniz; Kur’an’ı canı gönülden kabul ettik ve ona uyacağız dediniz ama ona muhalefet ettiniz.
Dördüncüsü: Biz cehennem ateşinden korkuyoruz dediniz, o halde korkunuz nerede kaldı?!
Beşincisi: Cennete rağbet etmekteyiz, dediniz. Ama her an sizi ondan uzaklaştırmakta olan şeyleri yapıyorsunuz; o halde cennete olan rağbet ve iştiyakınız nerede kaldı?!
Altıncısı: Siz Allah’ın nimetini yediniz. Ama o nimete karşı Allah’a şükür etmediniz.
Yedincisi: Allah-u Teala sizi şeytanla düşman olmaya emretti ve buyurdu ki: “Şüphesiz şeytan sizin düşmanınızdır; o halde ona düşman kesilin.” Ama siz dilde onunla düşmanlık ettiniz, amelde ise muhalefet etmeksizin onu dost edindiniz (ona uydunuz).
Sekizincisi: Siz halkın kusurlarını gözlerinizin önüne diktiniz. Ama kendi ayıplarınızı attınız (onları görmezlikten geldiniz) ve kınanmaya kendisinden daha layık olduğunuz kimseyi kınamaya kalkıştınız. Bununla birlikte hangi dua sizin için kabul olabilir! Oysa siz duanın kapı ve yollarını kapadınız. O halde Allah’tan korkun, amellerinizi düzeltin, biatinizi halis edin, iyiliğe emredin, kötülükten sakındırın. Bunları yaptığınız takdirde Allah-u Teala duanızı kabul eder.”!
Yeter ki yanı başınızda devam eden bir yangın varsa birileri sizi duaya davet ederse siz O’nu hain bilin ve o dua seansından da imtina edin; İdrak ve enerjinizi itfaiyeden yana kullanın.!
Dua’nın kendisi dua eden ağızlar, Duanın zamanı ve zemini ve şümulü kadar önemlidir. Bunu da idrak etmek gerek.
Dua İnsanın kaderine yön verir, Yürüdüğün yolu değiştirmez, Sadece sapaklara dikkat, Korkma gideceğin yeri daha da güzelleştirir.
Dua toplumun sosyal karantinası ise, Neyin, Kimin, Nasıl, Niçin, Nedenlerini hedef ve sonuçlarını takip etmek de bu yakarışın önemli bileşenleridir azizim.
Prof Allex Carrel’i dinleyelim;
“Eğer Allah’a ibadet ve duayı toplumdan alırsak o toplumun ölüm tezkeresini imzalamış oluruz.”
Hz. Ali (as)yi dinleyelim;
“Kendisine dua okuma isteği bağışlanan kimse, Kabulden mahrum olmaz.!”
Yine İmam Ali(as) “Yolunu günahlarla kapattığın halde Duanın icabetini geç sayma.”
Mevlana(ra) der ki; “Dua edecek güzel bir gönlün yoksa Güzel yürekli insanlardan dua iste”
Şems-i Tebrizi(ra) dinleyelim “Benim için dua et diyorsun etmesine ederim de; kendisi nerede? diye sorarlarsa ne diyeyim.”
Sonuç; Şemsi Tebrizi(ra) yi dinleyelim; “Hayatta olabileceğiniz en güzel yer bir duanın içinde yer almaktır.”
Hz. Muhammed(sav) “Bir hasta ziyaret ettiğinizde ondan senin için dua etmesini iste zira O’nun duası meleklerin duası gibidir.”
“Mazlumun bedduasından sakının zira O’nunla Allah arasında perde yoktur.”(Hz. Muhammed sav)
Yüce Allah bütün azamet ve kudretiyle beni ararsanız “”Ben kırık kalplerdeyim. ”diyor, Başka sığınağı kalmayan gariplerin keder elem ve hüzünle dolu ama Allah’a olan ümitlerin yeşerdiği bahçelerdir,
“Niye üzülüp ağlarsın can bırak sevmeyen gitsin Dua et rabbin seni terk etmesin o seni terk ederse gerçekten bitersin.”(Melana ra),
Nihayet İlahi irade tahakkuk ederse, hareket yasalarının da devre dışı kalması aklin ve idrakin Sınırları dahilindedir.
İyilerin duasında yer almamız ümidiyle. Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın