KUR’AN VE BİZ.!
“Şüphesiz Rabbin hakkıyla Yaratan, Pek iyi bilendir”.(Hicr 86)
Kur’an diyalektik bir kavram olarak İnsanı şöyle tanımlar;
“Kişiye ve O’nu şekillendirene, Sonra da O’na iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki, Kendini arıtan saadete ermiştir, Kendini fenalıklara gömen kimse ise ziyana uğramıştır.(Şems/7-10)
Şüphesiz Kur’an Lehv-i Mahfuz’dan yeryüzüne inen Allah’ın kopmaz İpidir, Bu kitap tüm geçmiş ve gelecek insanlığa Allah’ın rahmet rehberidir.
İnsanlık bu kılavuzun derinliğine ilelebet ulaşamayacaktır, sebebi ise İnsanı kamil-i yakalamanın yolculuğunun ilanihaye devam etmesidir.
Siyasi ve sosyolojik bir vakıa olarak şüphesiz Devletlerin, Medeniyetlerin hatta sloganların da dahil tüm Hadis(Sonradan yaratılan)eşya ve araçların son kullanma tarihleri vardır.
Ama bu kitap Allah’ın mutlak ilminden kaynaklanan bir kitap olması O’nu ölümsüz kılmaktadır.
Bu güne kadar Psikoloji, Tarih, Ekonomi, Ahlak ve Bilim, Çevrelerinde kadar hep yorumlanmış ve bu akıl yürütme yolculuğunun ila nihaiye devam edeceği şüphesizdir.
Ancak; İnsanlık bu kitapta ifade edilen ilmi bazen tersinden, bazen isabetli bazen yanlış yorumlayıp medeniyetine cevap aramıştır.
Kimi kavimler ve insanlar bu kitabın içinde Tarih, Coğrafya, Astroloji,Matematik, Tıp, Fizik,, Sosyoloji, Felsefe ve Bilim’in mucizelerini aradığı kitap olarak en çok da ontoloji biliminin meraklıları karıştırıp ikna edici sonuçları aramışlar.
Geçen gün vatandaşın biri sosyal medyada Kur’an ve bilimin kesinkes birbirinden farklı olduğunu iddia etmişti yazdığım kısa bir notta O’na “Bilimi Kur’an adına, Kur’an’ı da bilim adına konuşturursanız bu alanda iki adet hurafe üretmiş oluşunuz, ancak bunlar arasında kesinkes çizgisi yoktur örtüşen kodlar vardır. Bu güne kadar bilimin tüm gelişmişliğinin adına Kur’an’a ters bir veri yoktur, Kur’an da bilime ters bir ayet bulamazsınız. Dedim.
1958’de dünyanın bir katman tarafında korunduğunu tespit eden ve bu katmana kendi ismi verilen Van Allen kuşağı olarak tarihe geçen. Ve Bu tarihten önce bilinmemekte olan, Ama Kur’an bunu 1400 yıl önce söylemişken.. enbiya süresi 32. Ayet ( Ve gök yüzünü korunmuş bir tavan yaptık onlar ise bunun delilllerinden yüz çeviriyorlar. ) Kur’an’ı Hz. Muhammed(sav) yazdı diyenlere bir sorumuz olacak Hz. Muhammed bunu nasıl bildi o zamanki teknoloji buna el vermekte miydi ? Bazıları diye bilir ki; Başka yerden almıştır bilgiyi peki o başka biri kim Hz. Muhammed’den önce yaşamış olan o bilgiye ve teknolojiye sahip olan kişi kim ? diye haklı bir sorumuz var.
Kimileri gelir kaynağı olarak muska okumaları yaparken, Kimi kavimler ırkını, ekseriyet kavimlerin büyükleri de mal toplama makinası ve Kimileri de cin çıkarma bilimi olarak okuyorken kimileri de Adalet kitabı olarak, Kimileri Astrolog kimliğiyle okumayı, Kimileri Daha rahat ölmek için Sekerat ambulansı, Kimi de Romatizmanın muzdaripliğinden kurtulmanın çaresi olarak kullanmayı sürdürüyor.
“Kur’an’a abdestsiz dokunmayanlar, abdestli iken Kuranın hükümlerini çiğnediler.”8Dr.Ali Şeriati ra)
Sonuçta bu kitabın ilk muhatabı ve Müfessiri olan, Hz. Muhammed (sav) gibi bir Resul’e canlı Kur’an Rol’ü verildi ki tüm insanlığın bu Kitap’ın muhatabı olduğunu izah etsin.
Yaşadığımız zaman diliminde bu kitabı modern bilimin gücüyle türeyen Googlee, Feyzbook, Twiter, Scorp, Melon Baylock vs. Müfessirleri O Masum Resul’ü de devre dışı bırakarak kitapla direk muhatap olmayı o yüce müfessirin izahını da hurafe ilan edip Yorumlarının sonuna Allah’ü A’lem eklemeden büyük bir eminlik ve güvenle direk muhatap olmanın zevki ve heyecanı ile maceraperest örümcek adam olmayı deniyorlar. Oysa kitabı anlamak için kitabın önsözünü anlamalıyız.
Meselâ astronomi, matematik, biyoloji gibi ilimler Kur ‘ani oldukları halde genel kabule göre Kur’an ilimlerinden değildir. Kur’an ilimleri Kur’an’ın vahyi, nüzulü, yazımı, okunması, tertibi, toplanması, çoğaltılması, hattı, kıraati, tefsiri, i‘câzı, nâsih ve mensuhu, i‘râbı, dil, üslûp ve belagati, âyet ve sürelerinin birbiriyle ilgisi, muhkem ve müteşâbihi, Siyak ve sibakı, hakkındaki disiplinleri kapsar.
İşte bu sosyal medyanın meal ve müfessirleri belki de bu dine hizmet ederim mantığıyla bu dini ve bu kitabı bilerek veya bilmeyerek katlediyorlar. En büyük zulüm insanın kendi iradesini, Rey ve tercihini Allah’ın iradesi diye izah etmesidir.
Filozof Ebul A’la Muarri’yi Dinleyelim.!
İnsanlar güzel şeyleri mahvetmek için her yolu denerler.”
Kadim Googlee müfessirleri Büyük şeytan Amerika’nın mealleri, Pentagon’un duayla bezenmiş silahları ile bakın tüm dünya ve bahusus Ortadoğu’da köle pazarı kurup zalim ve mazlumun olduğu milyonlarca ölü yaralı ve muhacir ile 4 ülkeyi yakıp yıktılar, Viran ettiler.ve İslam düşmanlarının hala İngiltere’den dünyaya yayın yapan 7 adet televizyon kanalı onlarca radyo gazete ve medya ve dezenformasyonun tüm imkanları ile olabildiğince tahrifatla şeytanlar iman ettiğimiz kitabı peygamberini bize öğretme sebiline ve sevabına gayret etmektedirler.
Tüm İslam alemi ve Avrupa’yı bir kuş gibi uçan Doğu’nun yaramaz ve aykırı Çocuğu, Dünyalıların cebindeki Kalem’ine tahammül etmediği, Tüm mezhep mensuplarına göre mezhepsiz, Meşrepsiz, Hatta içkici sarhoş zındık, Facir, mürtet ve müflis iftiralarının kurbanı olan yüce insan ve bendenizin de Fikir babası 21.yy.ın İslam sosyolojisinin Sühreverdi’si, Gazali’si, Molla Sadra’sı,İbn-i Sina’sı değerli Aydın’ı; İngiltere’ye Kaçak göçen Muhacir, ve Mazlum bir şekilde şehit edilen ve peşinden ikiyüz eseri dolduracak konuşmaları ve yorumları bırakan 21.YY.yılın İbn-i Haldun’u sayın Şehit Dr.Ali Şeriati’nin aşağıdaki yorumu ile baş başa bırakalım.
“Evet, sen Kur’an diyorsun, ama hangi Kur’an? Cehaletin elinde teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur’an mı? Cinayetin mızraklarının ucundaki Kur’an mı?
Bu kitap, “dostunun cehaleti” ve “düşmanının hilesiyle” kapağı açıldığı günden beri, yaprakları masraflı olmaya başladı. “Metni” terk edilip “cildi” revaç bulduğundan beri adı “okumak” anlamına gelen bu kitap, okunmaz oldu. Kutsama, teberrük ve mal kazanma işleri gördü. Toplumsal, ruhsal ve düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken Terk edip, yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.”
İslam dünyasının diğer bir devrimci ve Aydın İnsanı Muhammed İkbal’i dinleyelim “Sofi ve mollanın eserisin, Kur’an’daki hikmetten hayat almıyorsun, Kur’an ayetleri ile senin alakan, Yasin okutup rahat ölmekten ibarettir.” Evet üstadın yorumu bu, Kitabı Allah hepimize O yüce ve ölümsüz Kitabı anlayacak Akıl Şuur ve razı olacağı bir idrak ve kitabında bahsettiği gibi ihlaslı amel nasip etsin. Resul’ünün şefaatine nail eylesin.
Bu Kitabı O Yüce Resul’ün Ruhuna uygun ve hurafelerden arındırılmış söz ve davranışlarına yakışır ve doğru okuyup, doğru yaşamasını becerenler için şifa ve rahmet vesilesi iken; İnanmayanlar için de azap ve cezayı hak etmeleri için bir Uyarı, ikaz ve ültimatomdur.
“Yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.”(Nahl-105)
İnsanlık bu Mübarek İlahi kelamı Hayatının her alanına ahlak ilkeleri ve Ruh dünyalarına da Huzur ve Şifa kaynağı olarak uyguladıkları an hayatlarına rahmet ve bereket Katar.
Kur’an beşerin acizliğini ve Allah’ın Kadir-i mutlak olduğunu müteaddit ayetlerde vurgulayarak yaratılanlar üzerindeki hakimiyet ve iktidarını vurgulamış ve Modern bilimin geldiği noktada bu hakimiyeti ve irade inceliğini teyit etmesi Alim-i Mutlak’ın ilminin geçmiş ve geleceği nasıl kuşattığını sadece bir örnekte okuyalım;
Sineklerin tam 9 kalbi vardır ve gözlerinde ise 8000 mercek bulunur ve saniyede 100 görüntü algılayabiliyor; “Allah’tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz şeyler toplansalar bir sineği halk edemezler.”(Hac Suresi/73)
Düşünün, diyen bir Kitap, Okuyun diyen bir Kitap, Eşyanın tabanında Hikmet var diyen bir Kitap, Ortaçağ karanlığında Zulüm eden düşmanımdır diyen bir hitap, Öyle bir kitap ki Hayatı yalnız tarif etmiyor memadı da tarif ediyor, Öyle bir kitap ki varlığın derinliklerinden bahs ediyor,38 milyar ışık yılı genişliğindeki bir kainatın ötesinden bahs ediyor, Yani zaman tünelinin dışından bahs ediyor.
İnsanlığın bilinmeyen tarihini açıklıyor, Kalem ve mürekkepten bahs ediyor, Kısaca araçların dışında Mükemmel olan amacı ortaya koyuyor. Kendini Hidayet rehberi olarak tanıtan başka bir kitap var mı,? Hediye kökünden gelen bir anlam veren ve hediyenin de adı kıymet bilmekse ve hediyenin karşılık ve bedel beklemeden karşı tarafa değer vermenin işaretidir.
Tabi olanlar için İyi İle kötünün, Hak ile batılın, Doğru ile yanlışın, Güzel ile Çirkinin, Hak ile Batılın Mutlak mizanıdır, Tuzak Kuran, Kurulan tuzakları dağıtan bir kitaptır. Destur Kitabıdır, İbretler Diyarıdır ,Ayıran ve Yaran bir kitaptır ,Hastalara Şifa Aşıklar için Cuşu Huruş Kitabıdır, Görmeyenin Gözüdür, İştahsızların İştahıdır, İdrakin İdrakidir, Kerim’in Keremidir, O’na İnananlar için şifa kaynağıdır, Rahman’ın bizler için Rıza ve adaletidir, Dostuna dost, Düşmanına Ok’tur, Yol gösterici ve rehberdir, Nurların hazinesidir, Umut ve ümitsizlik arasındaki ince çizgidir, Zalimler için Nar,Mazlumlar için Nur’dur,Fakirler için ekonomidir, Zenginler için yarının hazinesidir, Belalara sabır taşı, afiyete Şükür, Fi Sebilillah için savaşan ve yaşayanlar için kurtuluş gemisidir, İşte bunun için kitabın elçisine âlemlere rahmet Unvanı verilmiştir.
“Allah dostları için ne korku, ne de, hüzün vardır.” (Yunus 62)
Bu kitabı getiren Resul’ün İfadesi ile “ Ali Kur’an dan, Kur’an Ali’den ayrılmaz Kevser havuzuna kadar” ifadesini Peygamber(s.a.v) vefat ettiği gün unuttular.
Bu kitaba Sözde inananlar sonuçta bu kitabın Canlı ve yürüyen kısmı olan Ali (a.s) kendi elleriyle katlettiler ve Minberlerde kırk yıl lanet okuttular. Yetmezmiş gibi evlatlarının da kafasını kestiler.
Sonuç: Dr.Ali Şeriati(ra) dinleyelim; “batının tek korkusu ölülere okunan Kur’an-ı dirilerin anlamaya başlamasıdır.”
O’na tabi olanlar için korku söz konusu değildir, Karşı çıkanlar veya İstismar edenler için de Burada rezalet ve nedamet ötede de, Cehennem Lüzumsuz değildir.
Hz.Ali(as) “İmkanım olursa sadece Fatiha suresinden yetmiş deve yükü kitap yazarım” ifadesi bu İlahi kitabı izah etmeye kelimeler de kifayet etmeyecektir. Peygamber(sav)”İlmin şehri” dediği bu insana peygamberden sonra Ümmet bu büyük insana Kur’an-ı öğretme densizliğinden geri durmamıştır.
Doğunun yıldızını dinlemeye devam edelim.” Kuran’ın takipçileri onunla konuşmayı, ruhunu, fikrini ve sözünü bırakıp şekline kulluk etmeye başladıkları günden itibaren Müslümanlar hurafelere tapmaya başladı ve toplumsal gerileme, fikri donukluk, dini taassup, ilmi, iktisadi ve siyasi gerileme ile karşı karşıya kaldı. Kuran’ı Kerim’i Abdussamet gibi okursan meşhur olup para kazanırsın, Seyyid Kutup gibi okursan canından olursun.”(Ali Şeriati ra)
Alman edebiyatının efsane ismi Geothe’yi dinleyelim,“Kur’an Yaratılmışımdır Bilmiyorum, O’nun kitapların kitabı olduğuna ise tıpkı bir Müslüman gibi inanıyorum.”
“Kur’anı ezbere okuyup yorumluyorlar, ardından tekrar ezbere okuyup değerlendiriyorlar, binlerce kez tekrarlıyorlar ki bir kez bile uygulamaya vakitleri olmasın, Nihayetinde Kur’an’ı anlam ve içerikten yoksun boş bir sese dönüştürdüler. Kur’an bir edebiyat kitabı değil hayattır, dolayısıyla O’na bir düşünce tarzı değil bir yaşam tarzı olarak bakılmalıdır.”(Aliya İzzetbegoviç ra)
“Kur’an’ın asıl hedefi Allah ve Kainatla olan sayısız ilişkiler içerisinde İnsana en üstün bilinci, ve duyarlılığı oluşturmaktır.”(Muhammed İkbal ra)
Şüphesiz Akli ve nakli kaynaklarımızda geçen Peygamber çocuğu olarak bildiğimiz İmam-ı Zaman bu kitabı İlahi iradeye uygun izah edebilecek Kitab-ı Mestur, Rakkı menşur olacaktır biiznillah.
Allah Bu ilahi ikazı anlayacak, İdrak edecek derin bir tefekkür, Tevekkül ve ihlas bizlere İhsan etsin.Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın