İçeriğe geç

LİTERATÜR TİPLER..

LİTERATÜRE GEÇEBİLECEK HARİKA PROFİLLER;
Keşke İnsanlar Mevlana’nın dediği gibi “Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” tavsiyesini Pratize edebilseler, işte o zaman İnsan/ İnsan Hakkındaki yanlış kanaatleri minimize edilebilir. İşte o gün İkiyüzlülük ve Nifakı hayatlarından çıkarmaları mümkündür.
Tolstoy haklı olarak şunu ifade etmiştir,” Bozuk para cebinizi, bozuk insan kalbinizi deler, o yüzden ikisini de harcayın gitsin.”
Bu tiplerden biri ya da birkaçı bizlerde olabilir ya da olmadığını düşünüp kendimizi de kandırabiliriz ama gerçek ile yüzleşmek için aynaya bakmalı ve kendimizi hesaba çekmeliyiz. Böyle Müslüman olmaz diyerek Kur’an’ın inşa ettiği Müslüman kimliği oluşturmaya çalışmalıyız.
Aşağıda kategorize ettiğimiz karakterler Niteliksel olup, iç içe geçen tümel bir şahsiyet arz ederler.
Bu tür şahsiyetin tümeli de İslam mantalitesinde Negatiftir; Neden negatiftir? çünkü Niceliklerin deryasında heva ve heveslerin mekanlarında kendilerini hesaba çekme endişeleri kalmamıştır.
Ayrıca; Aşağıdaki tipler kendini bir şekilde ifade edenlerdir, bunların dışında tanımlamakta zorluk çektiğimiz inkârcılar var,
Örnek, Hırsız, arsız, yüzsüz, şerefsiz, haysiyetsiz, Tefeci, Müfteri, Zorba, Zalim listeye sığmayan binlerce Müslüman.
Bunlar da adsız, Meçhul yalancı kahramanlardır.
Çin’lilerin dediği gibi Sizinkiler buraya gelince beraber yemeğe çıkıyoruz, Domuz eti haramdır diye yemiyorlar, âmâ yaptığımız mamullere sahte marka vurmamızı bizden istiyorlar.!
Arkadaşın biri anlatmıştı, Vatandaşın bir bir hacıdan faizli para almış, her ay götürüp faizini veriyor ama ana para yerinde sayıyor, bir gün gittim hacı bey camii de namaz kılıyordu namazını bitirmesini bekledim, Selam verdikten sonra yaklaştım heci abi aylık Faiz paranı getirdim dedim, bana dönerek ne faizi aylık ‘kar’ımı getirmişsin, Ben abdestliyim bırak yere bırak, ben yerden alırım demiş.(Paranın İğdiş edilmiş tipleri.)
Yani ahlak ustaları ve Pedagojinin sınırlarını zorlayan, aciz bırakan, pes ettiren karakterlerdir.
İşte bu türden tanımlanamayan binlerce inkarcı yüzsüz Müslümanla her yerde karşılaşmak mümkündür.
Muhammed İkbal’in dediği gibi; “Müslümanlardan Kaçın, İslam’a sığının, Bu çağda bu dinin mensuplarının bu dine en büyük iyiliği, Müslüman olmadıklarını deklare etsinler”
Bir düşünce, itikat, fikir ve akım için düşmanlık yapmanıza gerek yok sadece en büyük felaket kötü temsiliyetir.
İşte bunun için Hz. Ali(as) “Benim belimi iki sınıf kırmıştır, Biri ibadetlere dalan cahiller, diğeri ilmiyle amel etmeyen alimler”
Muhammed İkbal’e gelip diyorlar ki biz gidip Hindulara İslam’ı tebliğ edeceğiz nereden başlayalım İkbal(ra) şu harikulade cevabı veriyor. “Gidin onlara Müslüman olmadığınızı söyleyin.”
Literatürümüzde geçen “Ölmeden ölünüz” düsturu Allah’a yakınlık bahşeder.
İşte bunun için Peygambere soruldu? Allah’a en yakın kişi kimdir sorusuna Peygamber(sav) ” Geçiciyi ebediye değişmeyen ki, Dünya geçici ahiret ebedidir, Kendini ölülerden sayan, Sonuçta hepimiz yaşayan ölüleriz,” İfadeleri hayatımızın pratiklerini kuşatmadıkça, tevekkül havada kalacak ve İhlas tebarüz etmeyecek; ihlas sız amel de ret edilmeye mahkumdur,
Sonuçta nedamet fayda etmeyecektir. Ve Şems’in dediği gibi “Geçti ömrüm bir ah ile içi dolu eyvah ile” Ahlarla yaşayanlar temennilerin esiri ve eyvahların da kurbanlarıdır.
Bu makalede anlatılanların ışığında şunu söylemek mümkündür, Nifak öldürücü bir ikilemdir, Yaşadığımız sürede sadece bize kazandırdığı güvensizlik, bahş etmekle beraber ötede de en fena ve en rezil mekanların sakinleri olacaktır.
Tüketim toplumunda sisteme gark olmuş İnsan için Özgürlük, Seçme gücü, Şahsiyete Şekil verme kudreti yoktur..!
“Diğer günahlar içki gibi sarhoş etseydi, Görürdünüz Kimin sarhoş, Kimin ayık olduğunu.!!”(Şeyh Said- Şirazi r.a)
Gezegenimizdeki en büyük sıkıntı ahlaksızlığın, kişiliksizin, Karaktersizliğin, niteliksizliğin, ve Renksizliğin renk körlüğüne yakalanmış bir neslin sıkıntısıdır.!
EVCİ MÜSLÜMAN; Evini çok seven, evine bağlı, evinden uzak olduğunda sıkıntılı, iş biter bitmez evine gitme heyecanı taşıyan, eşi ve çocukları ile evde zaman geçirmeyi tercih eden, pijamalarını giyip, koltuğuna oturup, ayaklarını uzatıp televizyon başına kurulan, haberlere bakıyorum deyip dizileri, filmleri, maçları, yarışmaları izleyen, önüne gelen meyveleri, kuruyemişleri, kahveleri öğüten, arada bir İslami bir sohbet açıp kendini rahatlatan veya altyazı ile geçen Müslümanlara yardım sms’lerini görüp sms çekerek rahatlayan, sohbete gitmek yerine evine gitmeyi tercih eden, davet etmek yerine gerçeklere kapısını kapatıp evine kapanan, kardeşlerinin dizi yerine eşinin dizini tercih eden ve bunu her gün düzenli olarak yapan tiptir.
BOŞ KOUŞAN MÜSLÜMAN; Herkesten daha Müslüman daha gayretli gözükmek için içi boş sözler/sloganlar söyleyen, söyledikleri ile amel etmeyen, mücadele etmek yerine boş laflarla/mazeretlerle mücadeleden kaçan, kendini yeterli bir Müslüman olarak görerek kendini kandıran, herkesi eleştiren ama kendini eleştirmeyip, beğenen, eleştiriye kapalı olan, sadece konuşan ama işin ucundan tutmayan, taşın altına elini koymayan tiptir. Yani Lafla Pilav pişiren tiplerdir.
ACINASI MÜSLÜMAN; Kendini beceriksiz, zavallı, aciz, yapamayan biri gibi gören, olmuyor/yapamıyorum kelimeleri ile dolu cümleler kuran, kendine güveni olmayan ve başkalarına da güven aşılamayan, şeytanın vesveselerinden çabuk etkilenen, kuruntulu tiptir. Bir anlamda ucuz Müslüman tiplerdir.
SOSYETE MÜSLÜMAN; Hiç kimseyi beğenmeyen, her şeyde bir kusur bulan ama beğenmediği ya da kusurlu gördüğü şeyler için çözüm üretmeyen sadece uzaktan bakıp konuşan, eleştiren, güzel/iyi yönleri görmeyip çirkin/kötü yönlere gözlerini yöneltip parlayan, kendini diğerlerinden farklı gören, ayrıcalıklı olduğunu düşünen ve bekleyen tiptir. Kibrin esir aldığı kuşbakışı tiplerdir.
CASUS MÜSÜMAN; Müslümanların hatalarını yakalamaya çalışan, araştıran ve bunun için dedikodu ve gıybet faaliyetlerinde bulunan çok tehlikeli bir tiptir. Hataları biriktirip, günü geldiğinde sinsice kullanan, ayrılık ve fitne tohumları elinde bekleyen tiptir. Gerektiğinde ölülerin bile dedikodusundan çekinmeyendir.
BIKALEMUN MÜSLÜMAN; Herkes ile iyi geçindiği gözüken, herkese farklı bir yüz ile veya muhatabının yüzü ile yönelen, herkesin söylediklerine kafasını sallayan, kimse ile arası bozulmasın, çıkarları kaybolmasın, düşmanım olmasın diye çekinen korkak tiptir. Münafıklık Virüsü bulaşmıştır.
PROFESÖR MÜSLÜMAN; Çokbilmiş gibi gözüken, her konuda bilmese de fikir beyan eden, bildiği şeylerle ilgili soru soran veya gündem açmaya çalışan, kendi gibi bir tiple karşılaştığında çok rahatsız olup casus tipe geçiş yapabilen cahil tiptir. Transit tiplerdir.
ÇEVRECİ MÜSLÜMAN; Çevresine göre hayatını şekillendiren, onlar nereye gidiyorsa oraya giden, onlar ne konuşuyorsa onu konuşan, kimi zaman sofi kimi zaman holigan kimi zaman milliyetçi kimi zaman partici çevreye gören şekillenen, çevresini kaybetmek istemeyen, dışlanmaktan korkan bukalemun hastalığına yakalanan tiptir.
ODUN MÜSLÜMAN; Sen ne anlatırsan anlat anlamayan yine bildiğini yapan, esnek olmayan, kaba, kırıcı, yanlış anlamaya ve olmayan kurgular kurmaya her an hazır, anlamamakta ısrarcı olan tiptir. Yaptıkları hiçbir şey yoktur ama Yakan ve yıkan tiplerdir,
CAM MÜSLÜMAN; Hemen kırılan, yanlış anlamaya/alınmaya yatkın, tek bir mesele ile ipleri koparıp atan, dağılan, sertliğe, zorluğa, sıcaklığa, sarsıntıya gelmeyen tiptir. Affetmeyi ve sabrı unutan dayanıksız zarif tiplerdir.
LOBİCİ MÜSLÜMAN; Kendisi gibi düşünülmediğinde ya da fikri kabul görmediğinde ya da kendisine rakip biri varsa ortaya çıkan sinsice casus ve bukalemun tip kılığına da girerek faaliyete geçen, kendisine ya da fikrine yakın kişilerden bir topluluk/grup oluşturmaya çalışan tiptir. Ömrü kendine göre bir leblebi kesesi yapmakla geçer.
MUHALİF MÜSLÜMAN; Her şeye muhalif/karşı olmak için çaba harcayan, eksik kalan, anlatılmayan şeyleri yakalayarak ya da bilerek ters açıdan bakmaya çalışan, hep eleştiren ama ortaya bir şey koymayan, sunmayan yapılanlara burun kıvıran, beğenmeyen, eksik görmeye devam eden tiptir. Övünmeyi kendine, yerilmeyi başkasına ayıran tiplerdir.
CEBİNDE AKREP OLAN MÜSLÜMAN; Sadakayı bozuk para, zekâtı kötü mallarından vermek sanan, cebinden hep en küçük parayı çıkaran, aylık kazancının yüzde birini vermek ile kendini en cömert Müslüman gören, kardeşlerinin maddi sıkıntılarına karşın üç maymunu oynayan, eli kapalı, cebini ısıtması için koyduğu paraları ile yiyip/içen ama yedirip/içermeyen tiptir. Rabbena hep bana tiplerdir.
KAZMA MÜSLÜMAN; Değişim ve dönüşüme ve yeni olan her şeye karşı çıkan, Atalardan dedelerden işittiğini ve gördüğünü hakikat kabul eden gerçeklere kapalı sadece bildikleri ile yetinen hayatı sapından ibaret bilen, Sadece deşmeyi, Kaşımayı bilen, ömür boyu aynı işi yapıp bununla övünen hayatın kazma ile tanımlanabileceğini düşünen ve o şekilde metal ve odundan müteşekkil garip yaratıklardır. Kendi kendisini oluşturmada hiçbir katkısı yoktur, Hep kazma ustalarını över durur.
ŞARJ MÜSLÜMANI: Bataryası bozuk olan tiplerdir, Niteliksel konuları bırakıp, Nicelleşmiştir, Dinini bireysel ritüellere indirgemiştir,
Dua ve zikirlerle veya Şeyhin, Pir’in, Gavs’ın yaratıcının elektriğine sağlam bağlarla bağlandığına inandığı tiplere sürekli muhtaçtır.
Zihninde sağlam bildiği oysa esas Sıkıntı şarj aleti bozukmuş, Onun için sürekli şarja ihtiyaç duyar.
Sıkıntının Kafasındaki bataryadan kaynaklandığını tahmin edemiyor.
Virtlerle iktifa eder, Pir’i gece boyunca Günümüz modern Bilişim sektörünün ötesinde sadece özel insanlara tahsis edilen mahiyeti meçhul rabbani dalgalarla yatakta kaç kez döndüğünün aritmetiğine hakimse, Geometri Sofi için teferruattır.
Kazaen Azrail ruhunu kabz etse Gavs’ı Ruh’unu göğe yükselmeden Azrail’in elinden alacak, veya Pir, Bapir yetişemese de zaten Şıh daha önce cennette yıldızlı rezervasyon yaptırmış vs. vs. saçmalıkların kurbanlarıdır. Bu kadar ahmak birine ahmak olmayanın dahi duası fayda vermeyecek.(Tarikat ve Hakikat makalemizi bekleyin)
İslam’ın Niteliksel konularını bırakıp niceliksel ve bireysel ritüelleri ile meşgul olanlar ve kafa yoranlar gafil, Bu gafletin esas aktörleri ise haindir.
“Kimsenin kirli ayaklarıyla beyninizde gezme fırsatı vermeyin.(Mahatma Gandhi)
“Halka Nazari ve mücerret meselelerden değil,Ameli ve Müşahhas meselelerden bahs edilmelidir.”(İbn-i Rüşd ra)
Aslında İslam’ın başka versiyonları yoktur, Amma; Yukarıda kategorize edilen kişilik profilleri Farklı versiyonlarda artırılabilir, Hakikatte haddi aşan veya haddin çok gerisinde kalan(Kimi İfratın, Kimi de tefritin) gönüllü kurbanları olan bu karakterlere lafla bir şeyler anlatılsa bile anlamaları idrak etmeleri çok zayıf olmakla beraber bu profilleri hiçbiri kendine yakıştırmayacaklardır, Çünkü İslam’ı kendileri için kuyruk sayarlar, Çünkü Baş kuyruğun gerisinde kalmıştır, Oysa İslam bunların hiçbirinin kuyruğuna ve kafasına uymaz.
Ancak; Cam olanlar kırılır ve Cam olmaktan da çıkar ve kazma olanlar hiçbir anlam veremeden kazmalıktan çıkmayı denemezler.
Aynen Hz. Ali(as) mın ifade ettiği gibi “Akla hata payı vermemek başlı başına bir hatadır”
Esas sıkıntı bilgiçlik taslayan ukala Prof’lardadır. Bunlar malzemesiz pilav pişirmeyi çok iyi bilirler. Bunlar Kara cahillerden aha tehlikelidirler.
Ustat Fethi Yeken’in yıllar önce söylediği gibi Davet yolunda dökülmeyi de hakikatte bilincin arka planında gafletlerini kendileri için maharet sayarak kendilerini sahte temenni ve umutlarla teselli ederler.
Mevlana(ra) dinleyelim,
“Değerini ve mertebeni artırmak için, Sana senden daha iyi bir arkadaş gerektirir.!!”
Büyük usta Allame Tabatabai(ra) dinleyelim,
“İslam’ın geride kalmış Kanunu yoktur, Âmâ kanunlardan geride kalmış Müslüman ise çoktur.”
Akıbetlerini berbat etmek istemeyenler; İş’i kitabına uydurmaktan vazgeçip, Kendilerini kitaba uydurmayı denemelerinde fayda var.
Bilge Kral İzzetbegoviç(ra) dinleyelim “En kötü kombinasyon boş bir Kafa ve dolu bir midedir.”
Platon’un dediği gibi “Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır.”
“Beni bir ben bilirim, Bir de, Yaradan, Bana bir ben lazımım, bir de anlayan…!!” (Mevlana ra) Misali; kendini ihlas terazisinde tartabilenlere selam olsun.
Aslında burada ifade edilen karakterler neyi savunduklarını iyi bilirler, âmâ nereye savurulduklarından gafildirler.
Şems(ra) ne diyordu, “Kimi gelir seni den eder, Kimi gelir seni senden eder.” Küresel dünyada hırsızlık üst perdeden kurumsallaşmıştır.(alinsayon makalemize bakın),Alinasyona direnen, İman, Bilinç, idrak, Tevekkül, ve İhlasını Çatlatmayan, çaldırmayanlara, Çarpıtmayanlara selam olsun.
Vesselam

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir