ONLAR-BİZ VE GERÇEKLER.!
( Dikkatli okumakta fayda var..)
“Benim ayetlerimi az bir fiyata satmayın.”Maide/44
Bütün din ve ideolojilerde çürüme içten başlamış, Tevhit önderlerinin Risaletleri kendilerinden sonra mümessilleri tarafından kötü temsiliyet ile dejenere olmuş ve aslından soyutlanarak nifak ve şirkle yoğurulmuş ilahi maksattan uzaklaştırılmış ve sözde mümesillerin geçim kapısı haline getirilerek rahmet boyutu zulmetle takas edilmiştir .Bu bel’amlar maksatlarını halkın cehaleti ve sefaleti üzerine bina ettiler.
“Bu zamanda en karlı ticaret Din ticaretidir, Çünkü sermayesi yalan, müşterisi cahildir.”(Dr.Ali Şeriati ra)
Büyük İslam Filozofu El Kindi’yi dinleyerek konuyu açalım;
“Bir şey ’in Ticaretini yapan O’nu satar, Sattığı ise kendisinin değildir, Dolayısıyla din ticareti yapanların Din’i yoktur.”
Yıllarca bu halkın şefkat ve merhamet duygularını yoran, boşuna akıtılan gözyaşları, Hortumlanan vatandaşın cepleri, Protestoluk alınan senetler, Şantajla köle yapılanlar, Üniversite kapılarını açan ve kapatan bilgi hırsızlığı, Ekmek kapısı olan sınavlardaki ekmek hırsızlığı, Zeki, Gariban çocukların yeteneklerini istismar eden Zeka hırsızları olan zihniyet peşinde büyük bir enkazla Pennsylvania’da akvaryum keyfi yaşarken kalan manevi boşluğu da aşağıdaki muhterem beyefendiler hurafe ve saçma vaaz ve hikayelerle istismara devam ediyorlar.
Çözüm tüm insanların Allah’ın gönderdiği kitabın ve Resul’ün söylem ve eylemlerinden direk sorumlu olduklarının idraki ve bu öğretileri de hayatın zaruri ihtiyacı görüp hızlı akan hayat içerisinde bu değerleri davranışlarının ekseni kabul edip hayatına bilinçli bir şekilde yön vermesiyle çözülür.
Hz. Ali(as) “İnsanları bilinçlendirin ve bırakın onlar yolunu bulur” ifadesi bilenler ve gafil olanlar için mükemmel bir tavsiye mahiyetindedir.
Her insanı kötü alışkanlıklar ve fasit işlerden korumanın yolu ona sağlam bir bilinç ve idrake hitap eden bir kültür manzumesi ile mümkündür.
Dünyanın Alim, Aydın, Şeyh,Şef, Pir, Dede, Ahund, Hoca, Anne Baba, Mam ve Mamosteleri birleşip bu bilinç dalgalarını oluşturdukları gün dünya zalimler ve mazlumların tiyatrosunun arenasına vakıf olacaktır.
Yine Hz. Ali(as) “Benim belimi iki tip insan kırmıştır, Biri ibadetlere dalan cahiller diğeri ilmiyle amel etmeyen Alimler” İşte bu iki gurup bu dinin sürekli kamburları olmuştur.
Aşağıdaki efendiler de işin zamburları olmaya devam ediyorlar.?
Bir toplumu kazanmanın ve kaybetmenin mekânı bilinç ve idraktedir. Onun için Allah dinde(imanda) Zorlama olmaz ifadesi çok derin psikolojik bir tanımlamadır.
İnsanoğlunun yön ve istikametini bilinç ve idrakte oluşan algılar belirler. İşte ortaya konan her davranışın merkezi ve mihengi bu algı ve takdirin sonucu oluşur.
1-Hatipoğlu, yıllardır Rasulullah (as)’ın nasıl vefat ettiğini anlatıyor, genç hatunların teveccühüne sahip oldu maşallah.! Mi’rac borsasında Peygamberle Allah arasında İlahi borsada pazarlık el sıkması sonucu namazı 50 vakitten nasıl beş vakte indirdiğini ne güzel anlatıyor.
2-Mehmet Okuyan “Hadise gerek yok, Kur’an’da geçmeyen hiçbir şeyi kabul etmem.” diyor
3-Karataş, orucu bozan-bozmayan halleri bıkmadan anlatıyor, Dairesel tahareti ileri geometrik tekniklerle ve aritmetiğin himmeti ile güzel bir mimari sunmaya devam ediyor.
4-Mustafa Öztürk “Kur’an’da Cihatla ilgili ayetleri anlatırken “Bu ifadeler Allah’ın olamaz, Allah böyle politik bir dil kullanmaz, ”deyip devam ediyor, ”Kur’an’ın kıssalarını tarihi bir hakikat olarak kabul etmek, En büyük yanlıştır. Diyor.
5-Cüppeli Ahmet Ünlü, Ebubekir Sifil, İhsan Şenocak, Muhammed Emin Yıldırım, Nurettin Yıldız ve Nevzat Çiçek olmak üzere Kur’an’a aykırı profil sergileyen din adamları(!); Allah’a ve Resulüne iftirada bulunuyorlar.
. Cübbeli Ahmet Ünlü; “Nebinin arkadaşlarının sidiğini içtiklerini, Nebinin de bu işe onları nasıl teşvik ettiğini, bunu yapanlara cehennem ateşinin haram olduğunu” güya Nebi söyledi diye iftira atıyor.
Yine; şu iftiralarda bulunuyor;
– Arkadaşlarının Nebinin sümüğünü sanki elbiselerine sürmüşler gibi,
Cübbelam, çok satan kitabından, bizi bir çırpıda cehennemden kurtaracak zikirlerden bahsediyor, üfürülmüş terlik 130 tl ye alın cehennemde ayaklara ateş dokunmaz, Kabirde zebani alttan yaklaşamaz, Hurilerin mayaladığı Yoğurt, Sağ ve sol için okunmuş hırka imalatını yakında bekleyin, Azap meleklerinden koruyan Kefen, Kafayı koruyacak takke, Marketlerdeki okunmuş yoğurtlar, hem dünyada kötü niyetlerden hem cehennem azabından koruyan farklı Ürün versiyonları var ikisini alana özel indirim olacak. Kargo bizden.vs.vs.
Bu madrabaz Rüyamda Darbe planı gördüm diyerek siyasal veriler üreterek statükoya hayat suyu üretiyor. Ne güzel yoğun bir eşekleştirme sendromu yaşayan toplumlara ilham kaynağı ise gerisi teferruat.
“72 Fırkanın En Bozuğu Şia’dır ! Sahabeyi Sevmeyenin Dini İmânı Olmaz ama sahabe olarak bilinenlerin birbirlerini katletmesine izah getiremiyor, ”Yani cübbeli din taksimatında bayağı mahir biriymiş, Şia olmasaydı Osmanlı bütün dünyayı Müslüman yapardı gibi zırvalarına bakın hele, eksiksiz tam versiyon Bel’am görmek isteyen bu züppeye baksın.
Peygamber(sav) Şu hadisi belki de bunları tarif etmişir i;“ Ümmetim için korktuğum şeylerden en korkuncu Konuşmasını bilen münafıklardır.”
Tüm bu anlatılanların özetini peygamber(sav) den dinleyelim;
“Halk İlmin değerini bilmezse İlim halktan alınmaz, Alimler alınır, Alim kalmadığından Halk cahilleri kendine önder seçer ve Din’i hükümleri onlardan sorar, onlar da bilmeden fetva verirler, Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını saptırırlar.”
İkinci dünya savaşında 20 milyon erkek ölünce tüm dünyada erkek kıtlığı baş göstermiş ve kadınlar çöplükte oynayan horozların ismini Abdurrahman efendi koymuşlar.
5-Menzildeki şeyh müridinin yatağında kaç kez döndüğünü hesap ediyor. Müritlerini kibrit kutusunda cennete götüren şeyhleri anlatıyor, çorbaya kanaat etmenin zühttün gereği olduğunu söylüyor ama sofinin yediğini yemiyor, İçki ve kumar sarhoşluğunda boğulan, Islah olmaz alışkanlıkların rehabilitasyon merkezi ve umutsuzların Rüyalardaki umudu olmayı deniyor.
Günümüzde Türkiye’de otuz tarikat silsilesinin ve bunlara bağlı dört yüz civarında kolun, sekiz yüz civarında medresenin faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Çoğu holdinge dönüşen tarikatlar büyük bir ekonomik sektör oluşturuyor.
Hızla gelişen her sektörde olduğu gibi, bu alanda da kayıt dışı ve merdiven altı ekonomi gelişiyor. Bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Toplumsal olayları statüko üzerinden rüyalarla siyasete istikamet verip, karşılığında rehavetin dip kuyularında, Cehaletin üst Mekanlarında, Sakal ve cübbenin himmetini kullanarak Gilmanların tadını çıkarıyorlar.
Kurumsallaşmış ve resmi dernek ve vakıfla resmi meşruiyet zırhına bürünmüş, Merdiven altı tarikat ve cemaatler, geleneksel tarikatların yöntem ve söylemlerini taklit ederken, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak Astroloji, hurafe, rivayet, keramet ve hikayelere başvuruyorlar. Fahişelerin ekonomik krizlerini bile muskalarla ve taze Yasinlerle tedavi ederler. Ahbariler İlimden yoksun bir irfanı zorlarken, zer’den pırlanta gibi parlayan enflasyona meydan okuyan bir ekonomik doktrin üretiyorlar.
Müritler, çeşitli yöntemlerle ikna edilerek, ağırlıklı olarak ekonomik ve cinsel istismara maruz kalıyorlar. İlkokul mezunu, Arapça ve Kur’an bilmeyen, hatta namaz ve oruç gibi ibadetleri yerine getirmeyen, bazılarının yüzlerce müridi olan, haklarında dava açılmış altı sahte şeyh vakasını inceliyor.
Bir kısmının Kur’an kursu da işlettiği, tekke sahibi olduğu bu şeyhler, şehvet ile servet edinme arzusunun iç içe geçtiği bir dünyada, yüzlerce kadın ve erkeğin iradesini teslim alıyorlar. faaliyetlerini yıllarca sürdürebiliyorlar.
Bu ülkede 28 şubat döneminde omuzları kalabalık Müslüman çocukları kahramanlar İslam’ı öcü göstermek için Ali kalkancı gibi içkicilere Çin’den özel siparişlerle Müslümanların bütçesi ile getirttikleri yürüyen seccadelerle iflah olmaz Sünni düşmanlıklar üretmeleri kendilerini parlatmaya yetmedi.
Şehvetiye Tarikatı, kısa yoldan servet edinme hırsının ve bastırılmış cinsel arzuların dini inançlar temelinde kışkırtılıp, kullanıldığı bir dünyaya rüyalarla ilham vererek nefsi kokuşanlara ışık oluyorlar
6-Kimisi de, Bizi mehdiye beklemeye mecbur eden Hocalar, Ahundlar, Uçan-uçuran şeyhler, dünyayı elinde tutan Gavs’lar, Peygamber (sav) soyundan gelenler, tarikatına girince size cenneti vadedenler, Hepsi bize yerimizde oturarak cenneti kazanmanın yollarını anlatıyor, Hiçbiri Siyonistlerin Filistin, Suriye, Libya, Yemen, Irak ve Lübnan üzerinde uçan Siyonist droneleri ile baş etmeyi ve defetmeyi göze almıyor. Hiç biri Ortadoğu’daki 52 adet Amerika Askeri üssünü görmek istemiyor. Belki de bu Üsleri görmemenin de bedeli vardır.!
Fakat hiçbiri bize tevhidi, cihadı, zalimin karşısında-mazlumun yanında olmayı anlatmıyor. Hiçbiri İsrail’e, Amerika ya, haçlı batıya karşı sesini yükseltemiyor.
Onların anlattığı hiçbir hikâye, zalimlerin dünyayı parmağında oynatmasına engel olamıyor, Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç(ra)’in analizini dinleyelim; “Müslümanların hızla artan büyük Nüfusuyla övünmemiz bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı kilolardan haz duyan adamı hatırlatıyor” Rahmetli doğru söylemiş, Çünkü hakikatte esas olan kemiyet değil, keyfiyettir.
7-Süpervizör İslamoğlu: Bir taraftan ademin topraktan yaratıldığını inkar ediyor ve Kafayı cinlere takmış Süleyman’ın etrafındakiler olağanüstü insanlardı diyor. Peygamber postacıydı postayı açmadan bakmadan sahiplerine teslim edip gitti gibi bir yakıştırma tam bir zırvayı çağrıştırıyor.
Peygambere salavat getirmek, Allah’a Celle celaluhu demek ikisine yağcılıktır. diyor. A’lakasız alakadar olmanın şifrelerini çözmeye çalışıyor. Bu da ayrı bir çağdaş müşkülat.
Halk arasında söylenen sözler derin anlamlar içerir; örnek: “Ölümü gelen köpek cami duvarına işermiş” temennimiz bu sözün mezkur zatları kuşatmaması.!? Kısaca Bir düşünceye düşmanlık etmenin en iyi yolu O’nu kötü temsil ediniz felsefi önermesinin aktörü olmayı deniyor.
Kimi mealden, kimi Mead’den,kimi harften kimi Huruften, kimi hurafeden, kimi israiliyattan, İshalden, Sidikten hamaset yapmayı deniyor..! Ortak yönleri Herkes Adaleti konuşmayı 2.Halifeye havale ve emanet etmiş bu şekilde kazasız kaderle ve kederle yol almayı deniyor.?
Hiçbiri Ortadoğu’yu, Yemen’i yakan yıkan ABD. İngiltere, Fransa, İsrail, Almanya ve haçlıları ve Milyonlarla ifade edilen Müslüman katliamından bahs etmiyor, Denizlerde ölen çocuklardan bahs etmiyor, Hiçbiri Suudi ve körfezdeki emperyalist uşakların uşaklığını anlatmıyor. Bu vurdumduymazlık, Şuursuz gaflet de bilinçli veya bilinçsiz hainlikleri için yeterli sebep değil mi? Çünkü onlar dünyaları karşılığında sattıkları Din’in bedeli olan $ ları saymakla meşgul.
Suudilerin Bel’am Müftüsü geçen gün yayımladığı fetvada “Devletin resmi kurumlarından 3 $ karşılığında şeytan taşlamak için alınmayan taşlarla yapılan şeytan taşlama görevi makbul değildir.” Diye rezilce bir fetvaya imza atmıştır.
Daha fazla teselli üretmek için “Din’i siyasete karıştırmamak lazım” gibi bir zırvayla kusursuz yol almanın bir yolunu bulmuşlar.
Onlar anlattıkça, onlar oturdukça daha fazla çocuk, daha çok mazlum katlediliyor. Şu an yemende 4950 Çocuk koleradan ölmüş ve 850 bin kolera vakasını tedavi eden bu mazlumlara üfürülmüş bir mamul üretemedi. Hiçbiri kafaların, yaşantıların Yahudileşmesine engel olamıyor,?
Binlerce tarikat ,Şeyhi, Seyyid,Hatip, İmam, Hinci,Cinci, Muskacı, Pir, Ahund, Hüccetül islam, Üfürükçü, İlahiyatçı yalan dünya için söyledikleri vaaz ve telkinler onları yalan dünyadan koparamıyorsa bu işte terslik olduğunu da idrak etmiyorlar. Tersliğin kabahatini idrak edenler de ucuz fetvalarla suçu enflasyona yüklüyorlar.
İşte bu nedenle en güvensiz meslek gurupları için yapılan kamuoyu araştırmalarında Başta Din adamları ve Medya grupları güvensizliğin İlk sıralarına yerleşmenin zevkini yaşıyorlar.
“Tanrı İnsanların duasını dinleseydi İnsanlık Çok hızlı bir şekilde ortadan kaybolurdu, Zira herkes birbirine beddua etmekten başka bir şey yapmıyor.”(Rıchard Swınburne)
Sapık ve sabık Vehabi Suudi Müftü ve Bel’amları ile Vatikan’daki Papa de Kimisi altın Mikrofonlarla, Kimisi altın tahtlara oturarak Afrika’daki fakirlere Dua ediyorlarmış, Bir türlü duayı bir tarafa bırakıp Bu garipler için Altın semerlerini satmaları akıllarına gelmiyor,?
Zulmü beddualarla telafi etmek ancak aciz bırakılan müstezaflar için çok istisnai durumlarda söz konusu iken esas olan Zulme karşı Musa Gibi devrimci bir direniş Sünettullah’a en uygun bir davranış biçimidir.
8-Ne hazindir ki; Onların anlattığı hiçbir şey zalimleri Kâfileri rahatsız etmiyor.ve daha nice gayesiz ilahiyatçı, Sırttan geçinen Tarikat sülükleri ve dinsiz din tüccarları….Sonuçta hepsi dini kendilerine uyarlayarak işi kitabına uydurdular, Uyduruyorlar.
Ne hazindir ki alnını koyduğu secdenin altından borulardan şeytanın rafinerine akan çalınan petrolü ve zenginliğimizin hırsızlarını idrak edip dualarıyla hissedemiyor.
Ne yazık ki; Kafileler halinde Mekke’ye götürdükleri ve ömrünün son demlerinde vaftiz olmaya aday olan hacı babaların şeytan taşlamak için taşlara ödedikleri ($) endeksli taşlar Yemen gariplerinin kafasına değiyor.
Çektikleri tekbirler onları müşriklerden beri olduğunu hissettirmiyor, Hiçbiri şeytanı taşlarken taşları onlara Amerika ve Suudi firavunlarını hatırlatmıyor.
Çünkü onlara Arafat’ta kıldığın iki rekat namaz her türlü madrabazlığını temizlemeye kafi gelecektir, İbadet namaz, Oruç ve hac’dan(Toplamda 27 Ayet) başka nedir ki? Diye bir sapık ve sabık bir mantık hacı babayı kuşatmıştır. Cihat ile ilgili Kur’an’da geçen 72 adet cihat Ayeti hacı baba için sadece nefsiyle Mücadele olsa gerek.!
Ne yazık ki sadece duyguları okşayan hamasetle toplumun reel sorunlarına çözüm üretilemiyor. İslam’ın Adalet, Ekonomi, Sosyal ve Siyasal çözümler önerileri Müslümanları bağlamıyor, ve bunun esas sebebi de Kimse İmanın hakikatlerinden bahsetmiyor çünkü İmanın en büyük hakikati Sadece Allah’a kulluktur hitabı bunlar için sadece bireysel bir muhattabiyettir.
Tüm Aydın, Dindar ve İhlaslı Alimlerin Bu ülkenin en büyük musibeti ve müşkülatı haline gelip kronikleşen eşekleştirme belasına büyük bir azimle Realist İlmi ve devrimci darbeler indirerek halkı bu Zindan ve ahırlardan kurtarmak olmalıdır.
HZ. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Fıkıh ile birlikte olmayan ibadette hayır yoktur.
Düşünmekle birlikte olmayan ilimde hayır yoktur.
Tedebbür ve tefekkürle birlikte olmayan Kur’an okumada hayır yoktur.”
Düşünmek ibadete, Duaya, hayata Ruh katar, İçerik katar, İdrak katar, hayata İdealite katar. Ama çağdaş dünyanın firavunları Halka, Tebaaya tefekkür yasaktır, Çünkü Alim kılıklı Bel’amlar Padişahın himmeti olmadan düşünmek Zındıklıktır demişlerse gerisi teferruattır.
Düşünme itaat et diyenlere değil, Düşün, Sor, Sorgula, İtiraz et diyenlere kulak vermek lazım.!
Bize Uyandıran, Yürüyenler Lazım; Uyutanlar Değil.!?
SONUÇ: Sosyolojik bir vakıa olarak kitleleri toplu etkisiz hale getirmek için Kutsallarını fark ettirmeden değiştirerek zihinlere büyük bir ustalıkla Tevhidin bilincin enjeksiyonu tekrar sağlanabilirse toplu sürü psikolojisinin en etkili yöntemi olacaktır.!?
Dr.Ali Şeriati(ra) dinleyelim; “Eğer bir yerde yangın varsa ve birileri sizi dua’ya davet ediyorsa siz O’nu hain bilin.”
Bu işi en iyi yapanlar da hep din adamları ve Alim kılıklı sahtekarlar tarihte Bel’am diye bilinen simalar bu manipülasyonun ve mutasyonun en iyi tabipleridir. Esas Afyon’un Narkoz etkisini bu ortamlarda daha bariz görmek mümkündür.!
Zihni felç edilmiş bir toplum mantıksızlıkların ve saçmalıkların atmosferine girmiş demektir. Aksi halde kendi kutsallarına ihanet etmesi düşünülemez zaten. İşte basit bir örnek verelim ” Hocam Kurban kestik Yan komşum Alevidir-Sunidir ama Fakir’dir o’na bu etten versem kurbanım geçerli olur mu?” İşte Size zihni felç edilmiş bir dindar nasıl da dinsizleştirilmiş…!?
Hz. Ali'(as)a Bunların durumu soruldu, Cevaben;
“Onlar İslam hırkasını ters giymişlerdir.”
O yüce İnsan, Yani tersliğin palyaçolarını ta 1400 yıl önce tarif etmiştir.
Ölümsüz bir şeref ve izzet sahibi olmanın yolu Mevcudatın mutlak ilmine sahip Allah’a bilinçli ve şuurlu ve ihlasla iç içe bir Salih amel ve Sadece Allah’a Kul olmaktan geçer. İslam ortaçağ karanlığına vurduğu ilk devrimci darbe kulluk cihetinden olmuştur.
Ortaçağ firavunları “La İlahe İlallah”’ın anlam ve kapsamını modern çağda yaşayan bizlerden daha iyi idrak ediyorlardı ki Peygambere “Namaz oruç hac ibadet zikirlerini istediğin gibi yap, ama Siyaset sosyolojimize karışma diye en pahalı tekliflerine karşı; ayı sol elime güneşi sağ elime verseniz bile bu davadan vaz geçmeyeceğim demesi İlahi bir iradenin izharıydı.
Bugün Ortadoğu’da Amerika denen şeytanın 52 adet Askeri üssü Allah’a kulluktan ziyade onlara Tağutla müttefik olduklarına, İlahi hitaplarda karşılığı olan “İnananlar İman edenleri bırakıp kafirlerle dost olmasınlar.” Beyanı madrabazları bağlamadığı gibi, Bu muhabbet de yereldeki uşakların tağutluklarına yeterli sebep değil mi?
Ancak; İslam’da İrfan vardır, İşte bu yüce İrfandır ki İmam Ali(as) ayağına batan büyük bir dikeni çıkarmaları için fıkıhtaki namazın ritüelleri ile beraber Bu ritüeller üzerinden gerçekleşen Ruhi sulük Anatomisinde anestezik etkiler oluşturmuş ve sinirleri pasifize ederek ayağından alınan dikenin acılarını his etmemiştir.
İmam Ali(as) mın İrfanı Halk ile beraber iken Allah’ı unutmamış, Allah ile beraber iken halkı unutmamış bir İrfanın siyasetine sahip olmak Yüce ruhların yolu herkese nasip olmaz.
İşin Özetini Üstadım Dr.Ali Şeriati’den dinleyelim;
“Tevhit dininin ilkeleri o kadar bilinçli anlatılmalı ki, Bu din’in Tağut’a kullukta hiçbir ilişkisinin olmadığı anlaşılsın”
Bunun dışındaki tüm çaba ve gayretler abesle iştigaldir. Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın