ÖRTÜLÜ ÖCÜ..!
Yıllarca bu ülkede başörtüsü üzerinden korku psikolojisi üreterek zımnen İnanç özgürlüğü ve Dini gailelerle başını örtenler üzerinden ülke bölünür, yıkılır, yakılır, dağılır, yok olur gibi, gibi asparagas haberlerle demagoji yapanlar, aslında başörtüsünün kamusal alanda kullanmasının sıkıntı olmayacağını çok iyi biliyorlardı, Laiklik ilkesine suni düşmanlar üretmeleri gerekiyordu.
Nitekim geçmişte konu ile ilgili mahkemeler bile aylarca meşgul edildi medya günlüğünü baş örtüsü ile açıp baş ağrısı ile kapatıyordu. Çünkü geri zekalılar kıyafet devrimine inandırılarak, kültür İnanç ve geleneklerinden vaz geçilerek ilerleme ve batılı muasır medeniyet dedikleri medeniyet seviyesine yükselmenin mümkün olduğuna inandırılmış ve eşekleştirilmiş bir zihniyeti dayattılar.
Geçmişin hatırasına baktılar çünkü bu ülkede geçmişte şapka fötr, Kravat, Papyon, smokin gibi batı kültürü ile eşleşen kıyafetleri giymemekte ısrar edenler darağaçlarında sallandırıldı.
Bu kıyafet kültüründe ısrar edenleri Arabistan’a bile sürmeyi önerdiler, Nüfus cüzdanlarındaki fotoğrafları bile Laikliğe aykırılık ile eşleştirmeye çalıştılar. Ordu evindeki çocuğunun düğününe alınmayan anneleri kapıda ağlattıkları gibi binlerce dram yaşattılar.
Kısaca kimse aklın yolu birdir Kıyafetin şekli boyutları geometrisi veya başörtüsü ne üretkenliğe engeldir ne de hafızaya yan etkisi vardır, Bu örtülü öcü üzerinden Yıllarca mütedeyyin insanların çocukları itildi, kakıldı, meslekten men edildi, hayatın dışına itilmek için her yolu denediler, hatta Sincan’da savaşa gidercesine Tankların egzozuna sığındılar.
Oysa bir insanın kıyafet ile ilgili bireysel tercihi belki daha üretken daha mutlu, daha bir bahtiyarlığına sebep olacağını bile çok gördüler.
Geldiğimiz noktada konu bireysel özgürlükler kapsamında hala yasal bir statüye kavuşturulmadı, sadece İdari tedbirlerle konu geçiştiriliyor. Bugünlerde konu yine kamu oyuna taşınması kimilerini yeniden kaşındırmaya yetti ve konu yasal zeminlere taşınsa da herkes için önemli olan örtünün altındaki başla kimse ilgilenmiyor.
Başörtüsünde laf salatası ile laga, luga yapılıyor, Oysa hakikat kıyafet bir kültürdür, bir tercihtir Halkı Müslüman ülkelerde ise sorumluluk kodlarına sahiptir, 21.yy.da, Dünya Teknoloji, Ulaşım imkanları Açlık, Ekonomi, insanların vicdan ve cüzdanına meydan okuyan Adalet İnsanının karakteristik kodları vs gibi baş ağrılarına kafa yorarken, Biz hala bireysel tercihler üzerinden suni baş ağrıları üzerinden politika turşusunu yemeye devam ediyoruz.
Sınırsız özgürlük yoktur, Devlet felsefesi ile örtüşen uygulamalar vardır, ve her devlet yaşam biçimi ilke ve ilhamını Anayasalardan alır, Anayasasında Hakkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır ilkesi hayatın genel ve özeline sirayet etmiş ve kamusal alanlarda Din, kültür, Ahlak ve geleneklerle örtüşmüş bir uygulamadır.
Böyle bir uygulama Ülke genelindeki bu anlayış faşizan olarak tanımlanamaz, elbette bireysel hayatta insanın sınırsız özgür olacağı alanlar vardır, ama kamusal alanlar kollektif alanlardır, Bu alanların kurallarına kim faşist kurallar ile tanımlarsa bu anayasa ve ilkelerin ve çoğunluğun teyit ettiği bir tercihe saygısızlık olur.
Seküler bir devlet Anayasasında bile bireye sınırsız özgürlük tanınmaz, Bu tipten kendini sınırsız özgür sanan laiklerden bir kadın dün Ankara’da eşinin kolunda edep sınırlarını aşarak sütyen ve külotla cazibesini kamusal alan olan caddede sergileyerek laikliğin gururuna yaşarken Tarihi olarak Müslüman bir coğrafyada yaşadığının farkında bile değil. Bu kadına edepsiz diyene faşist deme şansımız yok. Toplumun Geneline tekabül eden sosyo kültürel aykırı uygulamalar özgürlük olarak tanımlanamaz.
Özgürlük Özgürlük derken bireyi bireysel köleliğe mahkum etmek faşizminin ta kendisir. Devlet Müslüman ise kamusal alanların genel ahlak sınırlarını da felsefesine uygun tarif eder. Bu uygunluğu beğenmeyenler ise anayasayı değiştirmeye talip olsunlar yol bu, yordam bu..
İran İslam İnkılabının 28 yaşındaki Beyin Cerrahı Süheyla Sami, binlerce İranlı başarılı ve dahi gençlerden biri olarak küçük yaşına rağmen dünyanın en başarılı beyin ve sinir cerrahlarından biri ve şimdiye kadar 500 üzerinde beyin cerrahisi yapmıştır.
28 yaşındaki Süheyla beyin ve sinir cerrahi bölümünün ihtisasını tamamlamak üzere gittiği Almanya’da Gold Medical Üniversitesi’nden mezun olmuştur. Yüksek bilim derecelerini elde eden binlerce İranlı genç dâhilerden biri olan Süheyla, bu genç yaşında dünya genelinde en uzman beyin ve sinir cerrahlarından sayılmaktadır.
Genç kadın cerrah bir mülakatında şu ifadeyi kullandı: ‘Yalnız başına yaptığım cerrahi ameliyat sayısı 500’ü geçiyor. Cerrah asistanı olarak ortak yaptığım cerrahisi sayısı ise 3 bin olmuştur bile’.
Yabancıların İranlı doktorlara ilişkin bakış açısı ile ilgili konuşan Süheyla, ‘İranlı doktor ve tıp öğrencilerine çok güzel güveniyorlar. Onlar İranlı doktorların akıllı olduklarını ve iyi performans sergilediklerini söylüyorlar ve hiçbir zaman İranlı doktorların iyi cerrah olmadığını söyleyen birisini görmedim’ diyor.
Yıllardır Almanya’da yaşamasına rağmen başörtüsünü çıkarmayan genç kadın cerrah Süheyla, ‘Başörtüsü benim işim için her hangi bir sınırlama oluşturmuyor. Başörtüsüne inanıyorum ve dünyanın neresinde olursam olayım, inançlarıma bağlıyım’ diyor.
Bu genç ve üretken kardeşimiz başörtüsüyle Almanya’yı bölüp yıkmadığı gibi binlerce insanı yaşatma gayretleri hayretin gayretle mümkün olduğunu göstererek,3.dünya’nın Siyaset mekanizmalarının suni öcüler üretmesinin koca bir yalan olduğuna iyi bir şahididir.
İlk Yorumu Siz Yapın