İçeriğe geç

OYUN AYNI SADECE FİGÜRLER DEĞİŞİYOR..

OYUN AYNI; SADECE FİGÜRLER DEĞİŞİYOR.

(Emek bayramına bir atıf)

   “Ey insanlar, yeryüzünde helal ve temiz olan şeyleri yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Şüphesiz ki o, sizin için apaçık bir düşmandır. “(Bakara suresi)

    “Allah’ın laneti o insanın üzerine olsun ki ağırlığını başkasına yüklemiştir.”(Hz. Muhammed sav.)

    Ağalar, beyler, Kapitalist Karunlar, Sırttan geçinen Gavslar, Sömürgeciler, Firavunlar, tüm ahlaksızlar bu hadisin çekim alanındadır.

    Kapitalizm ’de işçi; hakkını dövüşe dövüşe, bileğinin hakkıyla alır patrondan. Kapitalist proletarya ilişkisinde insani bir köprü, bir bağ yoktur. İlişkiler; sadece mide ve cep veya işkembe ve yem ilişkisidir.

  Büyük Usta Dr.Ali Şeriati’yi dinleyelim

   “İslâm, sadece kul ve Allah arasında bir münacat, sadece gönülde saklı bir inanç ve camilerde namaz olarak kaldığı sürece hiçbir iş göremez. Ne serveti toplum ihtiyaçlarına göre dağıtabilir, ne emek-ücret dengesini ne fırsat eşitliğini sağlayabilir ne uyuşuk güçleri çalışmaya sevk edebilir. Ne devlete milletlerarası camiada bir mevki temin edebilir ne ordu teçhiz edebilir ne de kuvvet biriktirebilir.”

   Beşeriyetin Canlı olan türleri canlılara öyle bir medeniyet hediye ettiler ki; cansızlara özenilen bir hayatı tesis ettiler.

    Şüphe yok ki, bu memlekette aç olanlar en çok çalışanlardır. Bununla şerefiyle çalışan, hırsızlık, yan kesicilik, aldatma, dalkavukluk, rüşvet, nüfuz sömürücülüğü, kadın ticareti, insanı kısa yoldan seçkin kılacak herhangi her şeyi yapmayan namusluları kastediyorum.

  Bu cansız ve ruhsuz dünya sakinlerine özenmenin tüm şartları da hakikatte ruhunu madde ile eşitleyen taşlaşmış plastik bir anatomi ve tüketim hastası kapitalist bir bilincin çocukları Reklam denen manipülasyonlarla marka olarak beşeriyetin baş belası olmayı becerdiler.

    Ruhları Kemal’in yüceliğinden, Rezaletin dip kuyularına çekerek, beyinsiz taş ile plastik arasında doğal seleksiyonun dışında, zoraki mutasyona Ruhsuz figürler üreterek en kıymetli ve renkli mallarını da giydirerek mağazaların vazgeçilmez kahramanları yaptılar.!

   Beşer medeniyetinin gelişim sürecinde taş devrinin sakinleri de taştan daha cansız insan figürler ürettiler ama modern çağ denen hakikatte taş devrinin ikizi olan insanlar gibi giydirmeyi akıl edemediler işte bu iki çağ arasındaki fark cansız figürde net olarak görülebilir.

   Hayatına renk, koku, Sevgi, Saygı, katan canlı türleri, kendi türleri için problem olacağını da hesap eden madrabazlar, sorunsuz kuklası olabilecek biyonik cinslere her türlü rezaletini yükleyerek daha rahat ve sorunsuz, Zahmetsiz bir dünya hayal eden medeniyet taş devrine bile taş çıkartacak bir vahşete imza atıyorlar.

   Toplumsal güveni temelden yıkan sadece kazanmak için her türlü ahlaksızlığı ilke edinenler kısaca yeryüzü lanetlileri gezegenimizi yaşanmaz hale getirdiler.

   İşte bu haysiyetsiz medeniyetin sakinleri önce canlıların beyinlerini tüketim kültürü ile felç ettiler, sırada kendi vahşiliklerini yapay ve biyonik beyinlere yüklemeye çalışıyorlar.

      Manchester’da yetimleri 18 saat köle gibi çalıştıran İngilizler, madene inmek istemeyen işçileri kurşuna dizen Amerikalılardır.

    Afrika Kıtası’nda günlük 1 dolara çalıştırılan ve çikolatanın tadını dahi bilmeyen Afrikalı mazlum Çikolata İşçileridir.

   Siereo leone de, Günde 30 cent’e tüm gün çalıştırılan işçiler Avrupa’ya, sadece 1937’den 1996’ya kadar, değeri 15 milyar doları geçen değerde elmas kazandırmıştır. Sonuçta bu madrabazlar konuşmasa bile sonra gelen nesilleri atalarının haysiyetsizliğini itiraf etmeye mecbur oldular ki; Almanya başbakanı Merkel hanfendi biz batılılar 1900 yıllarında Afrika’da çok günah işledik” demesi günah çıkarmaya dönük bir açıklamadır.

    Çıkarılan bu Elmaslar işlenmek üzere New York ve Tel Aviv’e taşınır.

Yeryüzündeki petrolün çıkarıldığı topraklarda yani Ortadoğu’da da durum aynıdır.

    Emeğe saygı kavramına gülüp geçenler ahlaksızlığın en kötü örnekleridir, bireysel hayatları incelendiğinde aile hayatları tam bir lanet, ölümleri de tam bir rezalet hikayesidir.

     Osmanlı yıkılırken bölgeye giren sömürücü baronlar, o günden beri petrol yataklarının hâkimiyetini elinde tutar. Ortadoğu halkları yoksulluk ve çaresizlik içerisinde yaşam sürerken, petrole el koyan ve ülkelerine taşıyanlar refah ve bolluk içerisinde yaşar.

    Sistemi kuran ve Halkları sömüren bu Para İmparatorlukları aslında tüm Halkların düşmanıdır.

   Bugün dört ülkeyi Irak, Yemen, Afganistan, Suriye, Libya’yı yakan, yıkan  ve en son Venezüella’ya ahlaksızca müdahale edenler aynı figürlerdir.

     Kavgaları, Sistemleri, Kaosları ve İdeolojileri de bunlar piyasaya sürerler. Kendi varlıklarını korumak için Halkları birbirine düşürmekten asla çekinmezler.

    Halklar birbirini boğazlarken ve meseleleri tartışırken bu Para İmparatorlukları güle oynaya servetlerini şişirdiler..

    Madrabazların Sağ-Sol, Alevi-Sunni, Kürt-Türk..Arap, Frenk, Katolik, Protestan ,Siyah-Beyaz tüm Oyunları hep aynı tiyatro!

    Birbirimizi boğazlamaya biraz ara vererek kafamızı birazcık kaldırırsak, bizleri kimlerin kavgaya tutuşturduğunu göreceğiz!

     Fakat bir türlü kafamızı kaldırmamıza fırsat vermiyorlar.

    Ne zaman kafamızı kaldıracak olsak yeni bir kavga yaratıyorlar..

    Bütün bunlardan sonra millet egemenliğin kaynağıdır, seçme ve dileme hakkı onundur palavrası buyur senin olsun… Bu öylesine bir yutturmacadır ki, üstünde konuşmak bile yersiz. Egemenliğin kaynağı şu sözünü ettiğimiz millet öyle mi? Bu milyonlarca aç, bu zavallı, bu cahil kalmış, bu iğfal edilmiş milyonlar…

    Alın teri ile kazandım diyene sormak lazım, Kimin alın teri…!

   “ Her geçen gün daha iyi anlıyoruz ki; İjyen ve hekimlik modern pedagojinin yardımı ile dahi halkın ahlaki vasfını ıslaha Muaffak olamamıştır.”(Prof.Allex Carrel)

    “Birilerinin çalışmadığı halde yediği birilerinin ise çalıştığı halde yiyemediği bu evde sisteme itiraz ederiz.”(Dr.Ali Şeriati ra)

      Sonuç: 

   Hz. Ali (as)buyuruyor ki;

“Eğer Müslümanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar.”

   Emeğin ucuz ekmeğin pahalı olduğu bir DÜNYA çoğunluğun kara kaderine sebeptir. Böyle bir dünyada Sonuç ise hakikatte yaşayan üç kişinin yaşamı konuşmaya değerdir, AĞA,İMAM,JANDARMA gerisi mi? HİÇ ve HİÇ..

  İmamı araya almalarının sebebi çift  taraflı zevk yaşamak içindir.

   Bir ülkede insanları tanımak isterseniz orada insanların nasıl öldüğüne bakın.

    Gelir dağılımı arasındaki eşitsizlik, İnsan ahlakını bozmadı, Mantıkla özdeşleşen, Matematik ilminin ruhiyetini de alt üst etti. Utanmadan ihtişamlı Adalet sarayları inşa ettiler, sıkılmadan kapılarına Adalet herkese lazım diye Akıllı olanları güldüren, Soytarıları sevindiren, zulüm görenleri sövdüren komik yazılar yazdılar.

   Dünya tarım alanları mevcut nüfusun üç katını besleyecek nitelikte olmasına rağmen gezegenimizde  bir milyar insan açlık sınırının altında ve 3 milyar insanda yoksulluk sınırının altında yaşıyor, 3 milyar insan da patlayana kadar şişiyorsa ve bu tablonun sakinleri her coğrafyada 5’er bin Siyasetçi, Yalan makinaları medyanın başındaki dalkavuklar ve sömürü musluklarını tutan tüm bu madrabazlar yaşamı göğüslemiş ise  vahşi bir gezegenin sakinleri için Kadir-i mutlak tarafından Adl-i ilahi terazisini beşeriyetin EMEK borsasının tam ortasına kuracak bir HAYDAR’ın zuhuru zaruri ve elzemdir.(Ey Mazlumların rabbi; Zuhuru çabuklaştır duamız olsun..) Vesselam

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir