SELAM’I ANLAMAK..!
Nasrettin Hocaya Sormuşlar
Hocam; “Günaydın” ile “SELAMUN ALEYKUM” arasında ne fark vardır?
Hoca Cevap Vermiş; “Günaydın” Sadece Hava Raporudur. Havanın Aydınlık Olduğunu Anlatır.
Selam’ün Aleykum’e Gelince
Selam Allah’ın ismidir..
Allah’ın selamı, Rahmeti, Bereketi, Mağfireti, Meleklerin Duaları, İstiğfarları, Peygamberlerin, ALLAH Dostlarının, Şefaatçilerin Şefaatleri, Müminlerin Duaları, İstiğfarları Üzerinize Olsun… ALLAH sizi Cennetine Alsın Demektir…
Biz de siz değerli kardeşlerime Allah’ın selamını gönderiyoruz..
Sizi üzenlere hala selam veriyorsanız; Bu vicdanınızın sadaka’sıdır.(Mevlana ra)
Rivayette Selam’ın yetmiş sevap içerdiğini altmış dokuzu verene, Biri de alanındır.
Nitekim Peygamber(sav) “Selamı yaygınlaştırın
“Selam olsun Allah’ın ayetlerine inananlara !”
(Enam suresi, 54)
*”Selam olsun iman edip salih amel işleyenlere!”*
(Tevbe Suresi, 9-10)
“Selam olsun sabredenlere!”
(Rad suresi, 24)
*”Selam olsun takva sahiplerine-Allah’ın sınırlarını koruyanlara!”*
(Hicr suresi, 45-46)
“Selam olsun ölümü güzel olanlara! “
(Nahl suresi, 32)
*”Selam olsun dünyada iken Allah’a asi olmayan kullara!”*
(Meryem suresi,14-15)
“Selam olsun anne ve babasına güzel davrananlara! “
(Meryem suresi, 32-33)
*”Selam olsun hidayete-Kur’an’a tabi olanlara!”*
(Taha suresi, 47)
“Selam olsun boş işlerden yüz çevirenlere!”
(Kasas suresi, 55)
*”Selam olsun cahillerden yüz çevirenlere!”*
(Kasas suresi, 55)
“Selam olsun Ahirette Rahmana kavuşacaklara!”
(Ahzap suresi, 44)
*”Selam olsun Ahirette Allah’ın selam verdiği müminlere!”*
(Yasin suresi, 58)
“Selam olsun imana gelmez kimselerden yüz çevirenlere!”
(Zuhruf suresi, 89)
*”Selam olsun amel defteri sağdan verilenlere!”*
(Vakıa suresi, 91) ..
*Selam olsun,
*Gönlü güzel insanlara,
*İçinde kin tutmayanlara,
*Her şeyi Allah için yapanlara,
*Allah için bir araya gelenlere,
*Halsizin Hal’ni soranlara,
*Yetimin başını okşayanlara,
*Fakire çare olanlara,
*Mazluma deva olanlara,
*Dumanlı gönüllere pencere olanlara,
*Birbirini Allah için sevenlere SELAM OLSUN ….
Selam’ın on tane anlamı var, Barıştır, Esenliktir, Vefadır, Saygıdır, Güvendir, Dostluktur,Sevgidir,vs.,ve bu telaffuzun Yetmiş sevabı vardır, Altmış dokuzu verene biri alanadır, Kaldı ki Peygamberler ve şehitler diridir, Verdiğimiz Selam’ın karşılığını duymasak da kesinkes cevaplamışlardır,
Herkesin birbirine selâm vermesini istediği için yolda karşılaştığı çocuklara da selâm vermeye özen gösteren Resûl-i Ekrem(SAV) (Müslim, “Selâm”, 14, 15)
Bazı Rivayetlerde üç günden fazla Selamı kesmek Mü’minler için haram kabul edilmiş ve Sizden selamı kesene gidin selam verin alırsa ne ala almazsa siz o vebalden kurtulursunuz. Sosyal dayanışmanın ve toplumda ünsiyetin oluşmasında selamın rolü vardır elbet.
Küçüklerin büyüklere, binekli, atlı veya arabalı olanların yayalara, yürüyenlerin oturanlara, arkadan gelenlerin önlerinde gidenlere, iki grup karşılaştığında az olanların çok olanlara selâm vermesini tavsiye eder (Buhârî, “İstiʾẕân”, 4, 5, 6, 7; Müslim, “Selâm”, 1)
Bİze uygun düşen telaffuz şekli olan, Her Namazda Allahüme Selli ala seyyidina Muhammed ve Ali Muhammed demezsen, Namazın sıhhati bile şüpheli ise, namazın dışında bile söylemek bizim için hayır ve berekettir, Rahmettir.
Hz. Muhammed(sav) ve Ehli Beytinin dünyada ve ahirette bahşettiği Allah’ın Nur’u ile dalgalar halinde gelen ümmetin hak yememiş günahları, bu selam telaffuzu ile fermantasyona uğradığını da; Ariflerin öğretilerinden okumak mümkündür.
Dervişin biri elinde tesbih çeke çek yolda giderken, bozkır sıcağında elindeki sepetiyle yürüyen ve yorgunluktan yanakları al al olmuş genç ve güzel bir kıza rastlamış. Derviş kıza;
“Nereye gidiyorsun? Ne doldurdun sepetine” diye sormuş.
Genç kız uzak bir tarlayı işaret ederek “Sevdiğim adam orda çalışıyor ona elma götürüyorum” demiş.
Derviş “Kaç tane?” diye sormuş.
Kız; Şaşkın bir ifadeyle “İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?” demiş
Bunun üzerine derviş usulca elindeki tesbihin ipini koparmış.
Hala Çin’den,Japonyadan ithal edilen parmaklara yüzük olmuş zikirmatiklerle matematiksel Sayılarla meşgul olanlara ne demeli.?
Bu din hiçbir zaman şekillerle iktifa etmemiştir, içerik ‘ten gafil olanlar şekillerde tesellinin bedbahtı ve oyuncağı olmaktan kurtulamazlar.
Tokalaşma ve kucaklaşma barışın ve dostluğun sembolü olan bir selâm biçimidir; Avustralya yerlileri (Aborjinler) arasında görüldüğü gibi Sâmî ve Ârî geleneklerde de yaygındır. Burunları birbirine değdirerek selâmlaşma Polinezya, Burma, Malaya ve Eskimolar tarafından uygulanır. Ayrıca Maoriler “kia ora” (sıhhatler olsun), “kia kaha” (güçlü olasın) tabirleriyle burunlarını birbirine değdirerek selâm verirler. Öperek selâm verme Sâmî ve Ârî kavimlerde olduğu gibi eski Yunanlılar ‘da da yaygın bir uygulamadır. Ağlayarak veya ağlama taklidi yaparak selâmlaşma çeşitli ilkel kabile dinlerinde rastlanan bir davranıştır. Yere çömelme veya yüzükoyun yere kapanma eski Mısır ve Asurlular ile Sâmî toplumlarında görülen bir selâm şeklidir. Öte yandan şapka çıkarma Batı kökenli, başı öne eğme Doğu kökenli birer selâmlama biçimidir (ERE, XI, 106-108).
Hindu geleneğinde iki avuç göğüs hizasında birleştirilerek baş hafifçe öne eğilir ve “namaskar” veya “namaste” denilerek selâm verilir (Encyclopedia of Religion, XII, 8060). Hinduizm’de Tanrı Brahman’ın insanların göğsünde ve başında bulunduğuna inanıldığından bu hareketle, “Ben senin içindeki Tanrı’ya boyun eğiyorum, seni seviyor ve saygı duyuyorum” demek istenir.
Bu selâm esnasında bazan tanrıların isimleri de anılarak “Jay Şiv şankar” (Tanrı Şiva adına), “Radhe Şyam” (Tanrı Krişna adına) denilir. Hint geleneğine göre alt kasttan olan üst kasttakine selâm vermelidir, ancak üst kasttakinin bu selâmı alma zorunluluğu yoktur. Kast dışı kabul edilen paryalara ise selâm verilmez ve selâmları alınmaz. Çünkü inanışa göre onlarla selâmlaşma hayat enerjisinin yok olmasıyla sonuçlanabilir.
Budist gelenekte selâm ve selâmlaşma mânevî gelişimin bir yansıması olarak görülmüştür. Budist ülkelerde Buda heykellerinin ve tapınakların (pagoda) önünde yere eğilerek selâm verme Budist âyininin önemli bir parçasıdır.
Taoist gelenekte sol elin parmakları sağ elin parmaklarının üstüne gelecek şekilde iki avucun birleştirilmesi, göbek hizasında tutulması ve başla birlikte vücudun hafifçe öne eğilmesiyle selâm verilir. Konfüçyanist selâmı da büyük ölçüde buna benzer. Sihler, yaygın kullanıma sahip olan “Sat Şri Akal” (Hakikat Tanrı’dır diyen mübarek olsun) veya daha dindar olanların yaptığı gibi “Vaheguru Khalsa’sri Vaheguru ji ki fateh” (Khalsa Tanrı’nındır, zafer Tanrı içindir) tabiriyle selâm verirken genellikle Şintoist ve Budist olan Japonlar eğilme veya yere kapanma selâmı verirler.
Yahudilikte “barış ve esenlik” anlamında bir selâmlaşma ifadesi olan “şalom” bütünlük, uyum, sükûnet, bolluk ve barış durumunu anlatır. Eski Ahid’de, “Sana selâm olsun” (Hâkimler, 19/20), “Ey Dâvûd!.. Selâm olsun sana, selâm, sana yardım edenlere de selâm olsun” (I. Târihler, 12/18) gibi ifadeler yer alır.
Şalom dostlar arasında iyi dilek temennisi (Ezra, 5/7), iki topluluk arasındaki barış durumu (I. Krallar, 5/12) ve Tanrı’dan bir hediye (İşaya, 54/10) mânasında kullanılmıştır. Tanrı’nın yetmiş iki isminden biri kabul edilen şalom kelimesi (Hâkimler, 6/24) yahudiler arasında ad ve soyadı olarak da kullanılır. Süleyman isminin İbrânîce’deki karşılığı Şılomo’dur.
Bu ise “onun selâmı” ve “barış sever” anlamlarına gelir. Dindar yahudiler “Şalom Alehem” ve karşılığında da “Alehem Şalom” diyerek selâmlaşırlar (Sherbok, s. 176). Talmud’a göre abdesthanede vb. kutsal olmayan mekânlarda selâm verilmez. Günümüzde eğitimli ve laik Yahudiler şalom tabirini tercih etmezler.
Hristiyanlıkta belli bir sözlü selâm şekli bulunmamakla birlikte İnciller’de, “Eve girdiğinizde ev halkını selâmlayın. Eğer bunu hak ediyorsa selâm ev halkının üzerine olsun, değilse selâmınız size dönsün” şeklinde pasajlar yer alır (Matta, 10/12-13). Ayrıca Îsâ’nın havarilerini selâmladığına dair ifadeler mevcuttur (Luka, 24/36; Yuhanna, 20/19-21, 26).
Pavlus’un Mektupları’nda, “Babamız Allah ve Rab Îsâ Mesîh’ten size inâyet ve selâmet olsun” ifadesi sıkça geçer (Romalılar’a Mektup, 1/7; I. Korintoslular’a Mektup, 1/3; Galatyalılar’a Mektup, 1/4). Katolik hıristiyan geleneğinde kiliseye girildiğinde, sunağın önünden geçerken, büyük din adamlarıyla karşılaşınca veya Îsâ’nın adı anılınca baş öne doğru eğilerek selâm verilir. “Kutsal öpüşle selâm” (Romalılar’a Mektup, 16/16; Korintoslular’a I. Mektup, 16/20) günümüzde sadece özel âyinlerde ve din adamları arasında uygulanır. Keldânîler “şlama”, Süryânîler “şlomo” diyerek tokalaşır ve birbirlerini öperler, Ermeniler ise sadece eğilerek selâm verirler.
Dirilerden esirgediğimiz ve Mezarlığa girerken bile tüm sakinlerine verdiğimiz bir hitabı da doğru anlamamız gerekir. Selam ve dualarımızla hoşça kalın.
İlk Yorumu Siz Yapın