SİYASETİN İNCELİĞİ..
“Kendi yükünü halkın üzerine atan Mel’undur.” (Hz. Muhammed sav)
“Yöneticiler dürüst olursa halklar yalancılığa cesaret edemezler.” (Hz. Ali as)
Akli ve nakli bilimlere uğraşan Alim, Bilge ve filozofların yöneticiler için konuştukları ve ittifak ettikleri liyakat ölçüleri, İlim, Adalet, ehliyet, Dürüstlük, CESARET, Belağet,Fesahat, Takva Evrensel düşünebilme vasıflarıdır.
Sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-i Haldun “Bir siyaset için en büyük felaket yöneticilerin ilahlaşmasıdır. Böyle bir durum halkı ifsat eder.”
Bu ifsadınn en tehlikeli algoritması yöneticinin lügatında “Ben yaptım, ben ettim, Ben söyledim oldu.” ifade ve icraatlarıdır. Bu durum sahibine makam sarhoşluğu bahşeder, sarhoşların en büyük icraatları da, nereye nasıl, hangi tonda sıçacakları belli olmaz ve oturdukları yerden kolay kolay kalkamazlar.
Çağdaş dünyada mesleklerine yalanla başlayıp dolanla son bulan en gözde meslek siyaset mesleğidir.
Siyaset mesleğine talip olanlar bu işin okulunu okumasanız da olur, Sadece annenizin dizinin dibinde öğrendiğiniz YALAN söyleme sözü sizin için bir ömür boyu ilke olmuşsa gerisi teferruat.(Yalan ve Yalan makalemize bakın.)
Bu tür eylem ve söylemlerin temel nedeni Sahip olunan güçten alınacak kibirdir,ve kirliliğin ilk basamağıdır.
Her mesleğin kendine göre bir Hakikat, ehliyet ve liyakati vardır, demirci bile demiri döverken aşk ve belli vuruşlarla ritmik katar, Çiftçi bile toprağı kazarken bir çiftçi aşkıyla toprağa sinerji katar,
Siyaset de aşkın sorumluluğu, Liyakatin ehliyeti ile yapılmazsa adi bir mesleğe dönüşerek sadece meşke hizmet eder.
Maalesef 3.dünyanın siyaseti hep küçük kafalarla yapıldı,yapılıyor,
Siyaset kavramı Arapça bir kavram olup At bakıcısı (Seyis) kökünden türemiştir. Seyis ata binmez, Etinden ve sütünden nemalanmayı düşünmez, günü gelince atın misyon ve rolünü en iyi ifa edecek Şekilde şefkatle ve merhametle bakımını yapar ve korur. Gerektiğinde kendi rahatını ve istirahatini At’a feda eder. AT’ın yiyecek ve içeceğinden çalmaz, Çok iyi bilir ki at katalizör için yaratılmış, 21.yy da teknolojik olarak üretilen araçların bile güç birimi At’a atfedilerek “Beygir” ile tanımlanmıştır. At zayıf ve çelimsiz ise Seyis’in beceriksizliği ile tanımlanır.
Mevlanayı dinleyelim,
“Yöneticilik elbiseye benzer, Ya dar gelir öldürür, Ya da bol gelir güldürür.”
Bugün dünyada açlıktan ve hastalıktan ölen, susuzluk çeken, sömürge savaşlarına kurban edilen, Tehcir ve zülme maruz kalan, haksız ve luzumsuz Vergilerle beli kırılan halklar öncelikle, beceriksiz siyasetçiler olup, toplum halka rağmen halka musallat olan yöneticilerin kurbanıdır.
Hz. Ali(as) “Bir beldede fakirlik varsa oranın yöneticilerini hırsız bilin.” Bu söz tarihin tüm zamanlarına vurulan dağıtım ve bölüşümdeki adaletin devrimci mührüdür. Çağdaş siyasetçiler cesaret edip bunu siyaset akademilerinin kapısına yazacak cesaretleri varsa buyurun yazsınlar, buyrun konuşsunlar.
Bu büyük İnsan Kuffe’ye girerken bir hutbe irad eder ve “Ben bu şehire gelirken bir atım, Kılıcım ve bir zırhım vardı, çıkarken bende başka bir şey görürseniz bilin ki hırsızlık yapmışım.” çağdaş dünyada bu mesleğe zugürt girip lord çıkanların burnu yansın.
İran İslam cumhuriyetinin Rehberi Seyyid Ali Hameney bir istisna olarak, Tüm ortadoğunun Liderlerinden yüklü meblağlarda para ve taşınmazları Avrupa, Dubai, İsveş, İngiltere devletinde yatırımı olmayan var mı?
Aç girip matematiğin Açı’larını aciz bırakanlar, muvahhit girip müteahhit çıkanlar, Doğru girip eğri çıkanlar, dik girip yamuk çıkanlar dedik ya siyaset ince iştir, incelemeyi başaramadınız, Bu kalınlık ve kabalık size bir ömür boyu ıstırap olarak yeter artar bile.
Vezir hikayesi meşhurdur, Dinleyelim,
VERZİR(Başbakan) bir gün Hamama gitme için emir verir, Onlarca tellak, Onlarca peşkirci, Havlucu, ve büyük bir kalabalık ile hamam’a giderler, Yılların kiri ile tabaka tabaka oluşan pisliklerini güzel bir yıkar ve keselerler yıkama işi bitince bakıyorlar vezir hareketsiz ve sessiz meğer vezir ölmüş, Danışmanlar tellaklara ulan yaptınız vezir’e büyük bir sessizlik ve akıllı cesur bir tellak konuşur, “Biz hiçbir şey yapmadık sadece vezirin kirlerini temizledik ve öldü.” demiş.
Ruhlardaki kirliliğin önüne gecikmezse bu kirlilik bedene Sirayet eder ve mikroplara bağışıklık kazanan vucuda sterilizasyon uygulanırsa mikroplara yaşamaya alışan bir kalp ve ruh fonksiyonyonlarını kaybeder.
İslam da yöneticilik ateşten gömlek kabul edilmiştir. Giymesini bilmezsen üstünde taşımasını bilmezsen yalnız halkı yakmaz yıkmaz önce kendini yakmış, yıkmış olur.
İmam Humeyni(ra) Tahran cezaevinde bulunduğu sırada dönemin Güvenlik Teşkilatı Başkanı,
”Devlet ve siyaset pis bir iştir; sizin makamınız ise, kendinizi insanı öldüren bu aşağılık işlerle kirletmenizden daha yücedir.” şeklindeki sözüne şu cevabı verir:
“Sizin söylediğiniz anlamdaki siyaset, dediğiniz gibi sizin işinizdir.”
” Ama İslam’ın söylediği siyaset mukaddes bir görevdir ve bizim işimizdir.”
İmam Ali(as) ma, göre ümmete önderlik edecek ve edemeyecek kişinin vasıfları.
1-Şüphesiz bilirsiniz, namuslar, kanlar, ganimetler ve hükümler hususunda velayet sahibi olanların ve Müslümanlara önderlik edenlerin cimri olması doğru değildir. Çünkü lider cimri olursa halkın malına göz diker
2-Aynı zamanda cahilde olmamalıdır; aksi taktirde bilgisizliği ile onları yoldan çıkarır.
3-Zalimde olmamalıdır ;zira zalim olursa zulmüyle onları birbirinden ayırır.
4-Adaletsizlik edende olmamalı;aksi taktirde halkın mal ve servetine yazık eder, bir gurubu diğerinden öne geçirir.
5-Hüküm makamında rüşvet almamalıdır; çünkü rüşvete kapılan olursa hakları yok eder hadleri görmezlikten gelir.
6-Sünneti terk edende olmamalıdır;aksi taktirde ümmeti helake sürükler.(bunlardan hiç biri Müslümanların önderi ve lideri olmaya layık değildir)
Kültür seviyesi düşük ülkelerdeki insanlar Muhakkik olmaktan öte mukalliddirler,
Hz. Ali(as) “İnsanları bilgilendirin bırakın onlar yolunu bulur.” Bilinçten yoksun insan sosyal sorumluluktan da yoksundur. Tüm Peygamberler, Evliya ve ulemalar, Filozoflar ve ahlak bilimciler ile Aydınların çabası tebaa’yı eşekleştirme denen cehalet belasından kurtarmak olmuştur.
Hz. Ali(as) ma Şianın biri, Ya imam ne emredersen emret, emrine amadeyim dedi, İmam(as) “Öyle deme hak bildiğin şeyde bana tabi ol.” İmam robotik bir topluma, sürü bilinci ve psikolojisine şiddetle karşı çıkmıştır.
“Eleştirinin olmadığı yerde putçuluk başlar” (Ali Şeriati ra)
Köle bilinci oluşan toplumlarda Hürriyet ve özgürlük kavramlarına yer yoktur. Ağam, Paşam, pirim, padişahım, gurbanım, şefim, şeyim liderim, komutanım bilir diyen bir toplumun kaderi kara kaderdir.
Bu tür toplumlarda meslekte atanmak ve yükselmek ehliyet ve liyaketten ziyade Lidere itaat olmazsa olmaz bir kuraldır.
Bu tür toplumlarda liderin tartışmasız diktası farklı ilkelerle hayat bulmuştur, Kimisi liderliğini ilahi bir lutuf olarak tebaaya sunarken, Kimi Zer, Kimi Zor, Kimi de halkı aç ve cahil bırakarak itaatye sevk eder. Aynen Firavunun kavmi gibi “Ey Musa sen doğru söylüyorsun Ama Firavun karnımızı doyuruyor.” gibi söylemler bir zulüm ve mağduriyetin itiraflarıdır.
Sonuç, “Bir kavim kendinde olanı değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” ilahi hitap çabamızın kaderimize bağlı olduğunun hakikatidir. Vesselam.
İlk Yorumu Siz Yapın