İçeriğe geç

SÖZ VE FİİLERDE SAMİMİYET ESASTIR.

    SÖZ VE FİİLLERDE SAMİMİYET ESASTIR.!
    Söz ve fiiller örtüşüyorsa sadakata hüküm etmek icap eder, Allah’ın yanında en makul ve gerçekçi olan tövbe bir dahası olmayan tövbedir, Allah Gafurdur(İnsan ve meleklere karşı kusurları örtendir) kimsenin görmesine müsaade etmez.
   İşte bunun için peygamber “Günahı anlatmak da günahtır “demişse Bırak senle O’nun arasında kalsın.
    Hz. Ali(as)”Geçmişin kederine, dertlerine ve Hatalarına takılma, yoksa geleceğini düşünmeye zaman bulamazsın” diye ne güzel tarif etmiş.!
Mevlana ra dinleyelim.
“Allah kuluna üç şekilde cevap verir, Evet der istediğini verir, Hayır der daha iyisini verir, Bekle der, en iyisini verir.!!”
    Oysa beşer zafiyeti duaların hemen icabetini destekler. Çünkü hikmetten yoksunluk söz konusudur.
    Bayezid-i Bistami (k.s) bir gün yolda giderken yanından geçen bir köpeği gördü. Köpeğe değip necaset bulaşmasın diye eteklerini topladı. O anda köpek dile gelip, Lisanı-ı hal ile  şöyle dedi: -“Benden sana bulaşacak kir, üç defâ yıkamakla temiz olur. Ama senin nefsindeki kibir kiri yedi deryada yıkansa temiz olmaz.” Bunun üzerine Bayezid-i Bistami, köpeğe; -“Senin dışın pis, benim ise içim. Gel beraber olalım da belki birbirimize faydamız olur.” dedi. 
    Köpek de; -“Sen benimle yoldaş ve arkadaş olamazsın. Zîrâ halk beni horlar, sana tâzim eder. Beni gören taşlar, seni gören ise iltifâta başlar ve “Ârifler sultanına selâm olsun!” der. Benim yarına yiyecek bir kemiğim bile yok, ama senin bir ambar buğdayın var.” cevabını verdi. Bayezid-i Bistami bu cevaptan kederlendi, bir köpeğin yol arkadaşı olmaya bile lâyık değilim, diye üzüldü.!
    Harici kirlilik temizliği en kolay hijyen olduğu için literatürde bu amel için Küçük cihad denmiştir, Oysa en zor; temizliği zahmetli ve meşakkatli olan iç temizliğidir bu da Ruh’u fıtrata uygunluk kalıpları ile terbiye etmektir, İşte bunun için, bunun adı büyük cihat olarak tanımlanmıştır. Her ikisinde de çabaların amaçları rızayı  İlahi olmak zorunluluğu vardır.
   Küçük cihatta nifak yoktur, Düşmanlar karşı karşıyadır, bu arenada savaş araçları ve düşman sayısı gayet açık ve barizdir, Ama büyük cihatta ise bol nifak ve düşmanla iç içesin, kendi çabanla korunman minimal düzeydedir, Hile ve aldanmıştık maksimal düzeydedir.
İhlas en güçlü silahın olacaktır.(İhlas ve İhlas Makalemize bakın)
    işte bunun için İneellahta İhlastan yoksun fiiller ret edilmeye mahkûmdur. Çünkü ihlastan yoksun amel sahte para gibidir.

    Şu ayet çok derin bir tefekkür ve arınmaya işaret eder.

    “Onu (nefsinin kötü arzu ve alışkanlıklarını) temizleyip terbiye eden felaha erişmiştir.”(Şems/9)
    İbrahim Ethem (ra) Bir gün berbere gider ve Allah için beni traş et der, Berber o an zengin ve itibarlı biri ile meşgul iken, hemen o’nu kaldırır ve İbrahim’i traş eder gönderir.
   İbrahim Ethem (ra) şöyle niyet eder, elime ilk geçecek parayı bu berbere vereceğim der. Ve İbrahim’e ilk fırsatta bir kese altın geçer Bu altınları hemen berbere götürür verir. Âmâ berber ret eder, almaz, Sebebi sorulunca, İlk ihlasıma zarar verebilir demiş.!
    İhlasın hakim olduğu toplumun sosyolojisine oksijen gibi olan rahmetten herkes nasiplenir.(İhlas ve İhlas makalemize bakılabilir)

   Bizler şekillerle oyalanmaya devam ediyoruz, Oysa Allah’ın kadim vaadi suretlerimize değil takvamıza bakacağı yönündedir.

    Şems-i Tebizi(ra) dinleyelim;

   “Berrak bir gönülden kirli su akmaz, Güzel bir ruhtan kötü söz çıkmaz, Hayatta her şey ters gidiyorsa bil ki sen ters yöne girmişsin.”

   Büyük arif ve Müceddit  İmam Humeyni(ra) yı dinleyelim.

   “Tezkiye olmadan terbiye olmayan sahneye çıkanlar tevhit ve marifetullah sahnesinde;  Felsefe, Fıkıh ve Siyaset sahnesinde tezkiye olmadan gövde gösterisi yapanlar İnsanlık için en büyük tehlikedirler, Zira bunlar batınındaki şeytandan kurtulamamışlardır.”

   Sonuçta bu tehlikeyi görmeyen toplumlar halkın ahmaklığı ve cehaleti üzerinden cennet ve cehennem borsaları oluşturdular, İyi de para ve itibar kazandılar.

   Büyük Arif Şeyh Muhyedin-i Arabi(ra dinleyelim “Aslından uzaklaşan her canlı uzaklaşması ölçüsünde aslına dair bilgisini kaybeder”

   Nitekim Hz. Ali(as) “Allah indinde en üstün olanınız takvaca üstün olanınızdır.” Ayetindeki takvayı Hürriyet olarak tanımlar, Neyin Hürriyeti derseniz?  fıtratın, Hanifiyetin, Sıbğatın Hürriyeti, Nefsinin ve dış etkenlerin herhangi birin etkisinde kalan biri hürriyetinde ve takvasında hastalıklı ve problemli olur.
   Sonuçta toplum bir gövdenin azaları gibi birbirini görür ve bu destekle daha güçlü ve sıhhatli bir Sosyal dayanışmanın varlığı hakim olur.!

    “Ey canımın Sahibi Yar, Sen benimle olduktan sonra kaybettiklerimin ne önemi var.”(Mevlana ra) söz kolay sorun fiillerde….
Selam ve dua ile,..!

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir