İçeriğe geç

YA RAHMAN GERÇEKTE AÇLIK VE TOKLUK..

YA RAHMAN…!.GERÇEKTE AÇLIK VE TOKLUK NEDİR..?

    (Açları Hatırlayanlara ithaf olunur)

     Dağıtım ve bölüşümü rahman ve rahim olan hiçbir kulundan rahmetini esirgemeyen O’na inanmayana bile rahmetini bir nebze eksik etmeyen mevcudatın ve mülkün gerçek sahibi yüce Allah’tan alıp insanlara verdiğimiz gün hem kendi cinslerine hem de diğer tüm varlıklara her günü bir zülüm olan hayat var ettik.

    Konunun Ekonomik, Siyasi, Psikolojik, Sosyolojik, Tarihi ve Kültürel boyutları olmasına rağmen biz sadece Ahlaki ve etik boyutuyla kısaca değindik.

   Tarihi ölüm, kan ve zulüm üzerine kurulu bir düzende açlıktan başka seçenek kalır mı.!?
    Hayatını başkalarının kurtuluşu üzerine bina eden bir peygamberin ümmeti, Maalesef kendi kurtuluşunu arayacak zemin ve zamana ve İradeye sahip değil!
    Büyük İnsan Hz. Ali(as) mı dinleyelim “Fakirlik bir kişilik olsaydı neye mal olursa olsun onu katl edecektim.”

   “Fakirlik ahlakı bozar, Borçla birlikte olan fakirlik kızıl ölümdür.”(Hz.Ali as)

    İslam sefaleti öngörmez, ama zenginin de şımarıklığına müsaade etmez.

    Hangi yaşam biçimi ve yönetim şekli olursa olsun Hayatın genel kurallarını Rahman’ın rıza ve Adalet  iradesine uygun olmayan her sistem zülüm barındırır. Yaşamımızın pratikleri de bunun şahitleridir.

   Hayvanlara bile reva görülmeyecek aşağıdaki resim maalesef kendi cinsimizden ismi beşer olan ve hayvanlardan da aşağılık varlıklar ürettik.

  Bizler Rahman’ın hakimiyetine göklerde değil yeryüzüne hakim kılmadığımız sürece bu resimler her zaman var olacaktır.

   İşte bu yüzden günümüz dünyası Peygamberlerin gerçek misyonuna bugün daha fazla muhtaçtır.

   İşte bu yüzde o yüce Resul(sav) ” Komşusu aç iken yatan bizden değildir” demiştir.

    İşte bu yüzden çağdaş insan ve insanlık “Ya rabbi yanı başımda aç insan varsa sen ben doyurma “diyen o yüce Ruhlu insan Ali (as ) ihtiyacımız var

   İşte bu yüzden Yüce Ruhlu Ali (as)” Bir köyde biri açlıktan ölmüşse haberi olan köylünün tümü bu ölümden sorumludur” demiştir.

   Büyük Arif Hallac-ı Mansur'(ra’)yi dinleyelim,

“Tevekkül; Bir şehirde yemek yemeye senden daha müstehak olan birisinin bulunduğunu bildiğin zaman yemek yememendir..!”

    Orta çağ karanlığında Siyah ile beyazı, Aç ile Tok’u, Zengin ile fakiri, İşçi ile patronu, Ayak takımı ile elitleri, Üst yapı ile alt yapıyı, Tüm ırk ve sınıfları aynı safta hizaya sokup Eşitliği ibadetten başlatan bir devrimci sistem tabiki Rahmet barındırır. Ebu cehillerin gururu tabiki siyahi Bilal ile aynı safta durmaya müsaade etmedi bugün de etmiyorlar.

   Sifin savaşında Su almaya gelen düşman askerlerine Su vermeyi engelleyen Hz. Ali(as) askerlerine Şu uyarıda bulunmuştur “Su Bir İnsanın En doğal hakkıdır Su’yu verin  bizim onlarla davamız budur zaten”

    Her İnsanın yaşamak için doğal olan hakkı Yeme, İçme Barınma hakkıdır, İlk ikisi insandan alınırsa düşünme ve tefekkür etme hakkı da bunlarla yok olacağı için iyi kötü doğru ve yanlış arasında tercih hakkını kaybeden bir insan her türlü davranışı normal hale gelir,

    İşte bunun için Ebu Zer (ra) “Evinde Yiyeceği olmayana şaşarım ki Silahını alıp yiyeceği ondan esirgeyenlere neden saldırmıyor. Ortaçağ karanlığında köleliğin, sefalet ve cehaletin hakim olduğu toplumun Aydın’ı budur işte.

   İsraf, Zülüm ve Hak yemeyi alışkanlık haline getiren Ortaçağdaki İslam adına  bu cürümlerini meşrulaştıran Muaviye’ nin karşısına dikilen büyük aydın ve Hz. Peygamberin seçkin İnsanlarından Ebu Zer (ra) Bakın Hakkı nasıl batılın tepesine vuruyor,” Ey Muaviye Görüyorum ki elbiselerinin sayısı artmış, Sofranda Kuş Sütü eksik, Etrafın Al yanaklılarla dolmuş, Muhammed’in getirdiği dinin neresinde yazıyor bunlar.”

     Mekke’nin firavun ve Karunlarının Peygamber Muhammedin(sav) İbadetleri ile bir sıkıntısı olmadı, Sadece dağıtım ve bölüşümün hakimi bizler olacağız dediler.

    İslam’ın ortaçağa vurduğu en büyük devrimci darbe dağıtım ve bölüşüm cihetinden olmuştur.

   “En kötü yemek sofrası zenginin davet edildiği, Fakirin davet edilmediği sofradır “Diyen bir devrimciye insanlık bugün daha muhtaçtır.!

     Şehit Dr. Ali Şeriati(ra) mı dinleyelim.” Hakkı Hukuku Adaleti kör eden, Kenzoyu İfşa etmeyen ve Mazlumu kıyama kaldırmayan Din Afyondur, Afyondur.”

    GERÇEKTE AÇLIK VE TOKLUK..!

    Hayatta Aç insanı kandırmak ve yönetmek kadar kolay bir iş yoktur.!

   Tokluk ve açlığın ortak noktası ikisi de uykuya sebep Olur, Âmâ birinin uykusu Ümitlerle doludur, Birinin garantisi olmayan umutsuzluklarla dolu bir uyku çeşididir.
   Mesele yerin veya coğrafyanın genişliği darlığı değil, Derinliği değil, Dünyanın tarım alanları şu anki nüfusun üç katını besleyecek ölçektedir, İnsanların geometrisi bozulmuş, Kanaat gitti mi yerini aç gözlülük doldurmak zorunda, Bunlar zıt kutuplardır, işte bunun için ömür boyu aç yaşamak veya tok yaşamak için kavramların içini doldurmak gerek.

    Şu an patlayana kadar yiyen, Çatlayana kadar seyreden bir milyar obezite, Üç milyar insan da aç ve sefil varsa ve Yılda Üç milyar ton gıda Çöpe gidiyorsa  bu gezegende İnsaf buharlaşmış, İsraf revaçtadır demektir.!

    Aç gözlülükte ise doymak bilmeyen tamah saklıdır, tamahta ise hukuksuzluk saklıdır, Hukuksuzlukta ise her türlü kötülük saklıdır, Kötülükte ise zulüm saklıdır, Zulümde ‘AH’ saklıdır Ah’ta da Allah’ın gazabı saklıdır. İşte peygamberlerin misyonu Kanaati, Şükrü, Vefayı, Paylaşmayı ,Sabrı, Saygıyı, Sevgiyi, Empatiyi kısaca büyük bir ailenin salah ve selametini tarif etmek ve icra etmek için geldiler, İlahi iradeyi hiçe sayan umursamaz tek yaratık beşerdir.

    Aslında hiçbir şey kendisine ait olmayan bu geçici bekçilere laf anlatmak ve terbiye etmek ne kadarda zormuş, İşte bunun için Öğretmenlik ve Hakimlik mesleğini küçümsememek gerek bu meslekler Peygamber mesleğidir.

    İşte bu nedenle bu peygamber meslekleriyle terbiye edilenlere  Hazreti İNSAN ve bu terbiyeyi red edenlere de BEŞER denilmektedir.!

    Çoğu insan aç olduğu için değil, aç göz olduğu için hırsızlık yapar !Çünkü sistem fakire şükretmeyi öğretiyor ki tokların düzeni bozulmasın, Sistem ayrıca tokların açlara hakaret için küfretmesini telkin ediyor, Sistem düşene bir tekme de sen vurmalısın diyor.

    Dünyanın en büyük hırsızları Altın mikrofonlarda İnsanlara açlığa sabretmelerini telkin eden toklardır.

    “Öyle alçak bir kapıdır ki açlık, geçilmesi zorunlu oldu mu, insan ne denli büyükse kadar çok eğilir. “Victor Hugo 
 “Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana aziz diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zamanda; bana komünist diyorlar.” (CHE  GUEWARA)
    Dünyada 48 ülkenin gayri safi milli hasılası en zengin 3 Kişinin servetine denk gelmişse; Koyunların ve yaban Köpeklerinin bir arada yaşadığı ahırdaş bir alemin canlıları olduğumuz şüphe götürmez bir gerçektir.

    BM Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Genel Direktörü Dünyada 1 milyar insanın kronik açlık sınırında olduğuna Göre İnsanlık bir milyar kez ölmüştür.

    Sonuçta Aç ve garibanların gazellerine bir mısra da biz katalım dedik, Daha önce Muhataplıkta öne çıkan birkaç kişiyi konuşturmaya çalıştık.

   Sen ey İmam eline tutuşturulan kağıdı bile okumakta zorlanan kafası cebindeki bankamatikle eşgüdümlü çalışan din bezirganı iyi bir pazarlamacıyı en iyi şekilde oynuyorsun Din’i bilmediğin halde ondan ekmek yiyorsun, senin için en iyi ticaret din tüccarlığıdır tabii k, Sermayesi yalan müşterisi de cahil olan bir sektörün elamanısın, Çıktığın minberin gerçek sahibi hatırlamayabilirsin, âmâ sadece ramazanda, Ramazan kardeşini hatırlarsın değil mi?

    Kuran, ‘Fe eyne tezhebûn’(yöneliminiz/istikametiniz nereye?’) diye sorarken son hızla kendi çıkarlarınızı öne alan yaklaşımı hayatınızın nirengi noktası yaparken halen Müslüman kalacağınızı mı düşünüyoruz?

    Sen Ey Bürokrat dosya föyünde sana hazır gelen Ekmek dolu  evrakı  getirenin kağıtlarının ne işe yaradığını bilmeyen mi var, Garibin emeğini imzalayıp aybaşını iple çekerken evrakı getiren Mehmet efendinin cebindeki aylık mesarif listesini katsayı ile çarpıp imzalasana.!

   Sen Ey Avukat, bir gün de iddia makamı olup açların ve tokların Savunma ve fezlekesini hazırlasana, Korkma aldığın hukuk eğitimi düşünce özgürlüğünden yanadır.

   Sen ey Fabrikatör Patron oturup çalışanların günlük üretim matematiğini hesaplıyorsun ama çalışanların tüketim matematiğinden de haberdar olman gerekmez mi, Hani tek vatan tek bayrak tek millet tek devletimiz var diye şükrediyoruz ya, âmâ ceplerimiz farklı enstrümanda müzikler çalıyor, senin müziğini duymamakta haklıyım ama sen benim müziğimi Matematiğimi neden nasıl, niçin duymuyorsun hesaplamıyorsun bu ilgisizliğin kardeşleri kalleş yapar istersen gidip Ebu zere soralım. İstersen Galata’da köprü altında sanki yedim rüyaları gören Ejder Yadigar’a  soralım.

    Sen Ey Aydın ve yorumcu kılıklı satılmış Demokrat adam Toklar adına  taraflı konuşmanı anladık biz açları da bi yorumlasan olmaz mı ?

   Sen Ey Hamurrabi’nin heybetli  Kadısı hırsızlık suçtur biliyoruz, Âmâ suçların da hırsızı var, âmâ onlar önünüzdeki kitapta suçlarını bulamadın değil mi? Sadece fırından veya vergi veren marketten nefesiyle nefsini doyurmaya çalışan garibin çilesinin cezaevinde bitebileceğine mi inandırıldın, Bu Oyunun burada bitmediğini ak ile karanın haklı ile haksızın Mutlak adaletine hep beraber şahitlik edeceğiz inşallah.

 Dostoyevski gibi bir ekmek çalıp, 6 ay  cezaevinde bedava ekmek yemeye mi adalet diyorsunuz.!

    Sen Ey sanatçı Tokluktan karnı şişen aşk şarkılarınla ruhlarını ve mideni okşamaya devam et de, Bir de bizim açlıktan acayip müzikler çalan midemize de bir şarkı uydurman sanatınıza daha güzel bir ritmik katmaz mı?, Sen ey Ressam  tokların duygularını hayallerin ile süslemeye devam et, ama biz garipleri de bir kez hatırlasan bizim için bir ekmeği de hayallerinin fırınında pişirip çizgilerine döksen olmaz mı?..!

    Sen Ey Eğitimci bana hikâye anlatma tarihte açların mümessili kimlerdi, Mesajları neydi? Muhatapları ile mücadele şekilleri ve şahitliklerini öğret, Bırak monoton olmayı aksi halde senin tontonların papağanı olman kaçınılmazdır. Sana Feleğin alnına mazlum ve mahrumların izzet damgası vurman yakışır. Çünkü Peygamber mesleğini icra ediyorsun, değil mi?

    Sen Ey Medya maymunu sizde galiba mide yok direk boğazdan bağırsağa giden bir tüketimin fizyolojistleri, İllüzyonlar midenizi devre dışı bırakmış unutmayın illüzyon yanıltma sanatı diye tanımlanır, Yanıltmanın kökü yalandan gelir, Bu yalancılığın sonunun da yanma olduğunu hatırlatırız, Hadi bir de bari açlığımızın karikatürünü yayınlayın.

   Sen Ey öğrenci Melemen Simit ve Zeytinin abonesi gariban üzülme bürokrasi okulu bitirince seni Kpss ile ödüllendirecek, Sınavdan çıktın mı bildiklerini unutsan da samanlığa çengeli atmışsın demektir, Bu çengelin ucunda Elbet sana da yetecek kadar Zeytinin yanında ekmek olacaktır. Yeter ki; usluca okulunu oku. Usluca okumayı beceremezsen elindeki üç kuruşluk bursun zeytinle beraber yere düşer, Nefsinin vebali de senin boynunda kalır. Aklın sınavla sınandığı ve zahmetli olduğu bu mekan istikbalinin nimetidir.

     Sen ey  Nazır, Ey Mebus seni sen yapan eşini de Nazan Hanım, Çocuğunu da Nezih bir evlat yapanı unuttun galiba, Unutursun tabi otuz bin Maaş, Onlarca danışman ve köle, Özel muamele, Üç tl ye üç çeşit yemek sana biz mazlum mahrum ve müstezatları unutturdu, Yoksa mesleğiniz hafıza kaybı yaşayanların kapısıdır. Siz seçimi bizim Loş kafa ve boş midemizle atlattınız ama biz geçimi henüz atlatamadık.!

    Sen Ey sorumluluk sahibi Eşraf-ı Mahlukat olmaya aday İnsan ..! Yere düşen ekmeği kaldırmaya devam et, Âmâ önce yere düşen İnsanı ve İnsanlığı kaldır.!

    Eğer yere düşen insanlığı kaldırırsan İnsan olanlar ekmeği düşürmeyecek kadar kâmil akıllı ve şükranı nimettirler.   Sadece Ülkemizde bir yılda 3.2 Milyar ekmek yere düşüren bu toplumdan bazıları umutsuz olsa da, Sana yakışan bu mücadelede ümit Var olmaktır. İstikbalin temelini sağlam bir midede arama sağlam kafalardadır.

    Bazı insanların mideleri kafalarıyla eşgüdümlü çalışsa da, Galibiyet midede kalacaktır. Fikren özgür olamayanları mideleri köle yapar. Bizim hastalığımız açlığın sebep olduğu ülser olsa da tedavisi mümkündür, âmâ Beyin damarları tıkananın ölüm riski maksimal düzeydedir. Ülser Sonucundan korkma mideyi beyinler yönetir. Müsterih olun Bilimin son tahlilde teşhisi fazla yiyenlerin kafası çok az çalışıyormuş. Yüce Allah’ın kadim vaadi de “Biz yeryüzünde müstezatları önderler kılacağız” beyanı teselli kaynağımız ve mücadele ilhamımız olacaktır.!  

    Evet, Eşreflerin Çağ’a Emeğin ve Özgürlüğün damgasını vurduğu an beşeriyet ekseriyetle Yoksulların Mutluluğuna şahitlik edecektir Biiznillah.

.    Sonuçta; Şükredenler aç ve yoksullar ise, Şükrü hatırlamayan tokların, gezegeni umut vadetmiyor…!

   Dünya aç olduğu için uyuyamayanlarla açlardan korktuğu için uyuyamayanlar arasında bölünmüş durumda..!

    Mevlana(ra) dinleyelim.

-Bu dünyadan umacağım mizandır

-Korktuğum kişi bu mizanı bozandır

-Tok herifin kudurması, yamandır

-Aç’dan çok, ben doyandan korkarım.!!

    Büyük Arif Mevlana(ra) dinlemeye devam edelim,,” Mal sizin değil niye bölüşemiyorsunuz, Can sizin değil niye vuruşuyorsunuz.?”

    Yaşamı içselleştirerek onu sosyalleştirme çabasında Empati yapamayanlar Kendilerini İnsan aleminin sakinleri olarak tanımlaması hiçbir anlam taşımayacaktır. Beşeriyet İnsanı İnsanın Kulluğundan kurtulup Allah’ın rahmet sıfatını hayatına hakim kılmadığı sürece ıstırapları katlanarak devam edeceği de bir hakikattir.

   Kendi Nefsine ve yaşadığı Toplumun tağutlarına değil, Tüm İnsanlığın ortak Müştereki olan Allah’a Kul olanlara selam olsun.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir