İçeriğe geç

ZİLAN VE ZİLAN

ZİLAN VE ZİLAN….!
Zilan katliamı Kemalist diktatörlüğün Kürtlere uyguladığı ikinci büyük katliamdır. Zilan Katliamının (Komkujiya Gelîyê Zîlan) başlangıcı. Katliam sonunda resmi rakamlarla 15.000 Kürt katledildi, 44 köy yeryüzünden silindi.13 Temmuz 1930 Günü halkıya barışık yaşamayı beceremeyenler, Firavun Ramses’i aratmayacak, Kılıcından kan damlayan sezar,General Pinoşet,Jozef Stalin, ve Hitler Faşizminin müdavimleri olmayı denediler.
İnsanlık var oldukça bu icraatları lanetlenecektir…!
Vahşetten küçük bir detay;!!!
Tehcire zorlanan İhsan Nuri ve Zilan bey Hesik aşireti Reisi İbrahim ağa bu zulmü kabul etmeyince isyana zorlandılar.
Ahmet Yıldız: “Askerler, genç kız ve kadınların cesetlerine tecavüz ediyorlardı.”
“Aşê Davuda ceset doluydu, Ağustos sıcağında cesetler şişmiş, kokuyordu. Askerler, genç kız ve kadınların cesetlerine tecavüz ediyorlardı. Aşê Davuda (Davutlar değirmeni), Erciş kız yatılı ilköğretim bölge okulunun bulunduğu yerdir, Van –Erciş yolu üzerinde bulunuyor;
En büyük toplu katliamlardan biri de orada yapıldı. Ben o zamanlarda. Askerlere erzak taşırdım. Birkaç defa Aşê Davuda’da kamp kurmuş olan askerlere erzak götürdüm; kendi gözlerimle gördüm. Cenazeleri üstü üste kule şeklinde yığmışlardı.
Hiç unutmam, askerler cenazelerin arasına girip güzel kadın ve kızların cesetlerine tecavüz ediyorlardı.”
Mirza Efendi; Zilan Katliamında ben Diyarbakır’da askerdim. Diyarbakır’dan bölgeye sevk edilen askeri birliklerin içinde ben de vardım. Bölgeye intikal ettiğimizde katliam yeni yapılmıştı. Bizler firar edenler ya da katliamdan kurtulup gizlenenlerin bulunması ile görevliydik. Yakılan Cakırbey köyünde bu amaçla arama tarama yapıyorduk, daha önce katledilen ve yakılan köyün yıkıntıları arasında sağ kalan insan arıyorduk.
Aramalar neticesinde iki kişi bulundu. Her ikisini de alıp komutanın yanına getirdiler. Bizler de arama faaliyetini tamamlayıp orada toplandık. Yakalananlardan biri 80’lik ihtiyar bir adamdı. Diğeri ise, halinden doğumunun çok yakın olduğu belli olan hamile bir kadındı.
Komutan, yaşlı adama bir iki tekme atıp;
-Bu adam zaten gebermiş, iki kişi kadının kollarından tutsun dedi.
İki asker, daha önce gördüğü dehşetinde etkisiyle tir tir titreyen zavallı kadının kollarından tuttu.
Komutan;
içinizde bu kadının karnını deşip piçini çıkaracak bir gönüllü çıksın diye bağırdı.
Bir kaç kez seslendi, askerlerden bir ses çıkmadı. Bunun üzerine bu işi gerçekleştirecek kişiye 40 gün mükafat izni var dedi. Bir asker gönüllü olarak çıktı. İki kolundan kıskıvrak tutulmuş zavallı kadının karnını süngüyle yardı. Kadıncağız hemen öldü. Çocuk yaşıyordu.
Komutan;
Bakın bakalım, erkek mi kız mı diye sordu. Asker erkek diye cevapladı, Komutan;
Piç in erkek olduğunu tahmin etmiştim dedi.
Asker çocuğu da süngüleyip öldürdü.
Bizim evimiz o tarihte Hevırzong köyündeydi. Hasanabdal köyündeki akrabalarımızın çoğu katl edilmişti.!
Amcalarım, dedem de dahil. Fakat bizim köye karışmadılar. Babam, akrabalarımızın imdadına koşmak, en azından ölüleri gömmek için, gece katliamın yapıldığı Cebeliye gider. Anlattığına göre; köpekler insan etine alıştıklarından kendilerine de saldırıyorlarmış. O sahaya zor bela girebilmişler.
Sahaya girdiklerinde köpeklerce yiyilmiş, büyük bîr kısmı tanınmaz halde olan yüzlerce cesetle karşılaşmışlar.
Katledilenler ancak gece kimse görmeden gizlice ve topluca toprağa verilmiş. O yörede aradan geçen yüz yıllık süreye rağmen hala insan kemiklerine rastlamak mümkündür. “
Kakil ERDEM: “İnsanların Kafa derisi Yüzüldü”
“Askerler, hamile kadınların karnını deşiyorlardı. Hamile kadınları öldürüp, çocuklarını karınlarından çıkarıyorlardı. İnsanları gözlerimin önünde kesiyorlardı. Benim gözümün önünde 3 akrabamın kafa derisini yüzdüler. İki kardeşi ağaçlarla döverek öldürdüklerini gördüm’ dedi. Katliamın başladığı sırada dağlara kaçtığını ve saklandığı yerden olup biteni izlediğini belirten Erdem, ‘Günlerce dağlarda aç kaldık. Askerler gittikten sonra köye geri döndük. 35 akrabamı öldürmüşlerdi. Birçok insanı gözümün önünde kestiler. Benim en büyük ağabeyim de sağ, o da bu olayları gördü’ diye konuştu. Katliam emrini İsmet İnönü’nün verdiğini anlatan Erdem, ‘O katliamı hiç unutamadım. Esir alınanları da öldürdüler. Bu katliamda ölenlerin çoğu Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış insanlardı.
Tayfunê Zilanî: “Cesetlerin altında kaldım ve kurtuldum”
‘Yüzbaşı Derviş Bey’e bağlı askerler, isyana kalkışacağız diye bir anda Zilan Deresi’ndeki 7 köye baskın yaparak, taramaya başladılar. Herkesi öldürmeye başladılar. Kısa bir süre içinde ortalık cesetlerle doldu. Ben de kaçarken yere düştüm. Cesetlerin altında kaldım. Benim öldüğümü zannettiler. Bütün cesetleri üst üste yığdılar, ben de cesetlerin altında kaldım. Askerler gittikten sonra ortaya çıktım. Ancak ailemden sadece ben sağ kalmıştım. Babam, annem ve bütün akrabalarım öldürülmüştü. Çok az kişi sağ kurtuldu. Kurtulanlar da benim gibi akli dengelerini yitirdiler.’
Madde 1: Erciş, Zilan, Ağrı dağ havalisinde vuku bulan isyanda, bunu müteakip Birinci Umumi Müfettişlik mıntıkası ve Erzincan Pülümür kazası dahilinde yapılan takip ve te’dip hareketleri münasebetiyle 20 Haziran 1930’dan 1 Kanun-ı Evvel 1930 tarihine kadar askeri kuvvetler ve devlet memurları ve bunlar ile birlikte hareket eden bekçi, korucu, milis ve ahali tarafından isyanın ve bu isyanla alakadar vak’aların tenkili emrinde gerek müstakilen ve gerekse müştereken işlenmiş ef’al ve hareket SUÇ sayılmaz.
Madde 2: Bu kanun neşri tarihinden itibaren muteberdir.
Madde 3: Bu kanunu icrasına Adliye ve Dahiliye vekilleri memurdur.
Boşaltılan Zian çevresine bilhassa Kafkaslardan getirilen Türkmenler yerleştirildi.
Tüm bu yapılanlar bize şu ilahi hitabı hatırlatması gerekmez mi?
“Zalime meyl etmeyin yoksa size ateş dokunur.” İmam Ali(as) “Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma” ifadesi zalimin uğrayacağı ilahi intikamın dehşetini ifade etmeye yeter.
Tarih okunurken farklı açılardan okunup yorumlanmazsa okuyan özgür iradesini kaybeder ve okuyanı zindanına hapseder.
Muhakkak ki Allah’ın Adl-i İlahide müntakim sıfatı Dünyada mazlumun zalimin yanında kalan intikamına da şamildir.
Son sözü Abdal Yunus’a bırakalım “Olsun be yaradan vardır,Sanmaki zalimin yaptığı kardır,Her şeyin bir vakti vardır.”
Selam müstezafların ve yetimlerin hamisi Ali(as) ve ehli beyti ile tüm zulme uğrayanların üzerine olsun.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir