İçeriğe geç

İMAM SEYYİD RUHULLAH XUMEYNİ

İMAM SEYYİD RUHULLAH HUMEYNİ
Bir Yıldızın kayması 3 Haziran 1989
“Bizim için en büyük noksanlık tezkiye olmamamız, terbiye edilmememizdir. Âmâ buna karşılık alim olduk ve birçokları da tezkiye olmadan ilim adamı oldular. “ Bu izah kitap yüklü eşekleri tüm dünyada ifşaa ederek rezilliklerine kapı araladı.
Ama terbiye olmadılar ve terbiye olmamış tezkiye olmamış alim, bilgin ve mütefekkirden insanlığa gelen zarar, inanın ki Moğol tehlikesi ve zararından daha fazladır. Bi’setin Gaye’si bu tezkiyedir.
Peygamberlerin geliş nedeni bu tezkiyedir. Tezkiye olmadan terbiye olmadan sahneye çıkanlar, tevhit sahnesinde marifetullah sahnesinde tezkiye olmadan gövde gösterisi yapanlar. İnsanlık için en büyük tehlikedirler.
Günümüzde dünyanın en büyük sıkıntısı ahlaksız kalitesiz ve yalanlarda maharet sahibi embesil insanların yönetimlere kene gibi yapışmasından kaynaklanmıyor mu? Mesela halen Amerika’da yalancı olmayan siyasetçiye aptal diyorlar.
Bir insanı Ahlaken eğitmeden zekaen eğitirseniz toplumun başına bela edersiniz, Bu yüzden Psikopatların çok az bir kısmı cezaevindedir, kalan büyük çoğunluk serseri bombalar gibi aramızda dolaşmaktadır.
Zira bunlar batınlardaki şeytanlardan kurtulmamışlardır. Bu alemi terbiye etmek isteyenler, başkalarını terbiye etmeye kalkışmadan önce kendilerini terbiye etsinler.
Halka idareci olmak isteyenler, İdare etmek istediği Halka zulmetmek, istemiyorlar ise, Tuğyan etmek istemiyorlar ise, kendilerini hemen tezkiye etmelidirler.
Yukarıdaki İrfan, Bilinç ve buna uyumlu pratikleri Kitlelerin kalbinde taht kurmasını sağladı ve bu irfandır ki sahibine ve etbaı’na izzet ve şeref bahşetti.!
Bu çağda tüm İslam dünyasına öz güven bahşeden İslam devrimi ile tüm dünyada Müslümanların hayallerini Pratize ederek, Kaleme aldığı velayeti fakih tezi siyasal arenada demokrasi havarileri, Küresel muhafazakârlar, Kapitalizmin iç gıdıklayıcı hülyalarından, Sosyalist çöplüklerden medet uman tarihsel determinist materyalistler, Monarşizmden beslenen kral ve Tiranlar, için acı bir gerçeğe dönüştü.
Gelen soru şuydu, Siz devrimden sonra Safevi, Emevi, Abasi veya 600 yıllık osmanlı İslam’ını mı öngörüyorsunuz, Cevaben, Dünyadaki tüm beşeri sistemlere meydan okurcasına “1400 yıl geriye gidin, Biz Hz. Muhammed(sav) ve Hz. Ali(as) dönemindeki İslam’ı icra edeceğiz.” Beyanıyla sadece beşeri sistemleri değil dinden beslenen tüm muhafazakârlar için tehdit unsuru oldu.
Çağdaş dönemin önemli ve tanınmış gazetecilerinden, Mısır’ın el-Ahram Gazetesinin Baş editörü Muhammed Hasaneyn Heykel, İmam Humeyni (r.a) hakkında şunları söylüyor: “Humeyni’yi, Resulullah’ın (s.a.a) vizyonunu ve karakterini bu yüzyıla getiren özel sahabelerinden biri olarak görüyorum. O sanki, Ali’nin (a.s) şehadetinden sonra şaşkın ve komutansız kalan Ali’nin (a.s) birliklerini komuta etmek için gelmiş gibi.”
1970’lerde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın danışmanı olan Henry Kissinger şöyle diyor: “Ayetullah Humeyni, Batı’yı ciddi bir planlama kriziyle karşı karşıya bıraktı. Onun kararları o kadar şiddetliydi ki, politikacılardan ve teorisyenlerden her türlü düşünme ve planlama fırsatını alıyordu gibiydi. Ayetullah Humeyni’nin Batı düşmanlığı, onun ilahi öğretilerinden kaynaklanıyordu. O, düşmanlığında da ihlaslıydı.”
İran coğrafyası ABD ve İsrail’in tartışmasız Müttefiki iken, İmam Humeyni ile tehdit unsuru olmaya başladı.
“35 Milyonluk halk olarak düşmanın karşısına çıkacağız, Silahımız yoksa tırnaklarımızı silah olarak kullanıp Amerika ve İsrail’e karşı savaşacağız.” Beyanı medyada yankılanınca ABD’ye Büyük şeytan nitelemesi de Şeytanlar için Fazla olacak işin tuzu biberi oldu.
Bu beyanı İran İslam ınkılabını çökertmekten ümit kesen Abd Batı ve İsrailin ortak girişşm ve çabaları ile bu coğrafya 45 yıldır ekonomik abluka altına alınarak cezalandırılıyor. Öte taraftan İnkılabın efsanevi Lideri halka Allah’ın şu ayetini hatırlatıyordu, “İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır. (Nisa/76)
Korkmuyordu ve halka olabildiğince cesaret aşılayarak ümitvar olmaları için sinerji üretiyordu, ”Toprağa düşen her şehidin kanıyla dünyada daha kararlı ve mücadeleci İnsanlar ortaya çıkar.” Beyanı istikbal vaat ediyordu.
Devrimden önce Şia ve Şiilik çok az kişi arasında bilinirken, devrimden sonra kalesini kaybeden ABD ve küresel istikbar olabildiğince mezhebi ihtilaf ve farklı görüşleri sokağa ve pazara taşıyarak bu farklı tarihi içtihatları kavga konusu yaparak devrimden İntikam almaya başladı.
Küresel Zorbaların tüm dünyada Kullandığı mezhep ve Şii Hilali yalanlarına ve tezviratlarına karşı Bosna’da, Filistin’de, Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye’de devrimci tevhidi ve mezhepsiz Hz. İnsan darbeleri vurarak “Şiilik ve Sünnilik yapanları saflarınızdan çıkarın” beyanını realize etti.
Felsefe, Kelam, Fıkıh, Hadis usul ve Siyaset bilimine vukufuyeti ile irfanı kişilik bu piri faniye yaşadığı coğrafyada Küresel istikbara devrimci bir darbe vurmasını sağladı.
Basiret ve feraseti de Küresel istikbarın hilelerine aldırmadan beş adet karşı devrim çabalarını boşa çıkardı.
2500 Yıllık kronikleşmiş bir gelenekçi Safevi din anlayışı ve yakın çağımızın dünyasının oksitlenmiş Ulusal Irk enkazı ile beraber ekonomik sefalet ve küresel muhasaranın her türlü şeytani oyunlarını boşa çıkaran Allah’ a dayanan kişiliği ve sağlam karakterli kadroları ile beraber def etti.
Küresel İstikbar tarihi enkazlardan sudur eden Mezhep, Ulus Irk meşrep ve tarikatların her türlü tefrika unsurlarını işletmesine rağmen İmam(ra) referansları ile Mücadeleye yetmedi. Her türlü entrikaya rağmen CIA ve MOSSAD’ın ajanları İmam Humeyni(ra) nin köstebeklerini yenmeye yetmedi.
İran İslam İnkılabının Karşısına dikilen Fars, Azeri, Beluc ve Kürt Milliyetçi ve ırkçılarının Muhalefeti ve karalama kampanyaları İmamın evrensel mesajlarını gölgeleyemedi.
“Bir devlet başkanı halkının en düşük hayat standardını yaşamıyorsa Liyakatten yoksundur.” Sözüne sadık ve haklıydı, sade olan bireysel hayatı ve yaşam standardıyla Milyonlarca insan için samimi ve inandırıcı bir kurtuluş reçetesinin kodlarından ibaretti.
İmam(ra) Kuveyt’te sürgünde iken uyuyan gece nöbetçisine gidip battaniye çekince nöbetçi uyanır ve büyük bir mahcubiyetle özür dilerken imam “Önemli değil birimizin uyanık olması yeterlidir üzülmene gerek yok.”dedi.
Evet yüz binlerin arasında da kural budur “BİR UYANIK YETER. ” Peygamberlerin misyonu da bu değil miydi? “(Uyuyanları uyandırmak” başlıklı makalemize bakın.)
İmamın bu İrfanını okuma ferasetine sahip Kanadalı Yazar Carlsen ” Bu adamı sahnede seyrederken sanki İsa(as) ve 12 İmamı taklit ediyordu, ve sanki bunu dışarıdan bir güç kontrol ediyordu, Yüzlerce Papaz, Rahip ve Haham’la muhatap olmama rağmen toplantı bitince ben kendimi kontrol etmeme rağmen 5 dakika boyunca oturduğu sandalyeye bakıyordum, Gidip elini sıkınca o beş saniye boyunca öyle bir manevi havaya kapıldım ki kendi kontrolümü kaybettim.
Ben İslam’ı kabul etmedim ama bunlar birer gerçekti.” İfadeleri İmam(ra) yukarıdaki irfani ağırlığını ifade etmeye yeterlidir.
İnsanların ekseriyetini etkilemek salt iyi bir hatip olmak yetmiyor, Derin akademik bir kariyer de kafi değildir, Yaşam tarzınız ve standarttınız da yetmez, Tüm bunlar bir yana Allah ile Münacaat ve irtibatınız bunlar üzerinde en etkili ve temel amildir.
Bu büyük arif İslam’ı İrfan, Ekonomik, Sosyal, Siyasal, Sosyolojik bütün boyutları ile gündeme taşırken öncelikle karşısına kendi geleneğinden gelen cübbeli sarıklılar muhalefet ettiler, Kimi bizim görevimiz Tezkiye-i Nefstir, Kimi görevimiz külliyelerde ilme hizmet etmektir, Kimi İmam-ı zamanı bekleyerek intizar uykusuna dalmıştı, Kimi hayatı Cinlerle mücadele ile izah ederken HİN’leri unuttular.
Oysa İmam Humeyni’nin ajandasında tüm bunların hepsinin mesleklerini icra edecek yeteri kadar malzeme vardı. Aydın Alim Ulemanın Hepsinde eksik olan Feraset bu insanda fazlasıyla vardı.
Alman Bir aktivistten İmamı Dinleyelim, “İmam Humeyni dünyayı iyi hale getirdi, Velayeti Fakih(Yüksek Fıkıh Yönetimi)ni kurdu ve bu yüzden İran dünyadaki tek İslam devletidir dedi, Bin yıldan bir süredir vehabilik ve diğer dogmatik yollarla İslam’ın çarpıtılmasına rağmen İmam Humeyni İslam’ı doğru bir çizgiye getirdi.”(Jorgen Grassmann)
Belli bir branştaki ilmi kariyer ve derinlik toplumun ve evrensel anlamda insanlığın bütün üniteleri için eksik kalacaktır, İlim, İrfan, Siyaset, Ekonomi psikoloji, Tarih okumaları toplumun örf adet gelenek ve kültürünü bir bütün olarak analiz ederek çürükleri ayıklamak, düşünce ve fikir deryasına dalarak sağlıklı reçeteler üretmek feraset ve cesaret işidir.
Tepkilere aldırmadan Yıllarca kronikleşmiş mezhep, meşrep ve gelenek haline gelen hurafelere İlmi ölçülerle olması gereken cesurca sorgular çekerek muvahhitlere umut bahş etti. Hasseten küresel zorbaların dünyada ve Ortadoğu’da yıllarca büyük emek ve çabalarla inşaa ettikleri sömürge kültürüne “Ey Dünyanın yalın ayaklıları birleşin Amerika ve Rusya’nın ağzında diş bırakmayın “ ifadesi dünyayı parselleyen Nato ve Varşova paktının sopalarını kıracak cesareti ezilen halklara umut oluyordu.
Şüphesiz büyük ruhlu insanlar için söylenecek çok şey vardır. Çünkü Rahmetin deryasına muhatap olanlar Rahman’ın rızasına müstahak olanlardır, Kelimeler de Allah’ın rızasını tamamen izah etmeye kafi değildir.
Bugün dünyada hassaten siyaset ünitelerinin mahrum olduğu bu terbiye ve Liyakat sistematiğinden mahrum olan idarecilik azınlığın refahı ve çoğunluğun cefasında en etkili amildir.! İrfani liyakatten yoksun olanlar hem kendilerine hem de topluma zulüm etmekten ve tebaanın hayatını da berbat etmekten yakalarını kurtaramazlar.
Çağımızda tüm dünyanın ulus devlet siyasetine ve sahte mukaddesatına şu cümlelerle devrimci bir darbe vurdu, “Biz İran’a değil Allah’a kulluk ediyoruz, Çünkü vatan perestlik putperestliğin diğer adıdır, Diyorum ki bu ülke yansın, diyorum ki İslam dünyanın geri kalanında muzaffer olacaksa bu topraklar duman içinde kalsın.”
“Siz İslam’ı İran için istiyorsunuz oysa ben İran’ı İslam için istiyorum.” Sözü evrensel tevhidi kodlar dahilinde mazlum ve mahrumların feryadının kokusunu verdi.
Bugün Küresel istikbara karşı direnen Filistin,Yemen,Irak,Lübnan ve Nijerya’da vs.gelişen Direniş cephesi bu mesajların gölgesinde yeşerdi.
Dünya bu inkılapta şu gerçeği görmedi “Devrimler sancılı doğarlar.” Siyaset sosyolojisindeki bu önermeyi dikkate almayan Batılı İnkılap karşıtları kendi tarihlerini de unutarak İnkılaptan sonra Hümanizmanın idam sehpalarını dillendirdiler.
Birleşmiş Milletlerin bir oturumunda İran’da İşkenceyi dile getirdiler Bu İnkılabın çocuğu ve zamanın Başbakanı Ali Recai(ra) çorabını çıkararak ayaklarına yaptıkları işkenceyi gözlerine soktu ve “Rıza Pehlevi bana bunu yaparken siz neredeydiniz.” Dedi.
“Arınmış insanlar idareyi uhdelerine almadıkları sürece halklar güven ve asayiş içinde olmayacaktır.”(Seyyid Ruhullah Humeyni ra)
İmamın tarif ettiği İrfan ehli Siyasi ayak oyunlarının dışında hem itme hem de çekme gibi fizik kanunları ile uyumlu olanlardır…
Cenaze törenine gelen bir papazın ağladığını görenler Papaza sordular neden ağlıyorsunuz?, Cevap “Güneşin batışına ağlıyorum.” Diye cevapladı.
VEFATININ YILDÖNÜMÜNDE ALLAH RAHMET ETSİN ALLAH KENDİSİNE ŞEFAAT YETKİSİ VERİRSE BİZİ DE BU ŞEFAAT HALKASINA DAHİL ETMESİ TEMENNİ VE DUAMIZDIR.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir