İçeriğe geç

VASİYET VE VAZİYET

     VASİYET VE VAZİYET..!

    “Ey imân edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvâya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (5/Maide, 8.)

    Vasiyet; Emretmek, bir işi birisine ısmarlamak, bir malı ölümden sonra bağışlama anlamında bir fıkıh terimi. Terim olarak, dinî ilimlerden fıkıhta ve hadis usûlünde ayrı ayrı manalara gelmektedir.

   Usuluddin ilmine hakim olanlar tarih süresi boyunca bu ilmi yanlış zeminlerde yanlışlara yorumlayarak istedikleri amaçlar uğruna kullanmaktan geri durmamışlar.

   Sonuçta hukuk uygulamaları ilim akıl ve vicdan üçlüsü ile yorumlanacaksa ve bunlar arasındaki ritmikten adalet tebarüz edecekse insanın sahip olduğu nefs imana teslim olmamış bir vicdan olmadan adil bir karar vermesi genelde hastalıklı olur, Çünkü akıl imanla korunmazsa nefs aklı yutar. Aklı imanın karantinasına almak da aklın gereklerindendir.

   “Bir insanın kalbinde ne kadar kibir varsa  aklında da o kadar noksanlık var demektir. ”(Hz.Ali as)

  Çünkü İman, kibrin zıddı olan alçak gönüllü olmayı gerektir.

   Çünkü her yanlış bünyesinde doğrular ve her doğrular da bünyesinde yanlışları barındırması mümkündür, Nitekim İmam Ali döneminde olduğu gibi söz ve fiiller doğru ama amacın batıl olması ihtimali de Mümkündür; Ancak sahih bir iman ve ferasetle hakikatin görülmesi mümkündür.

   Sonuçta; Yolu yordamı bilen bir hırsız daha faza çalar diye bir söz literatürde yerini aldı


   İşte bu yüzden Hz. Muhammed (sav)  Risalet’te  en büyük mucizesi olan Kitapta üç kavram çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. KİTAP,MİZAN,DEMİR

    Kitap’ı yalnız, Bırakırsan Hakkı İcra edemez, Mizan’ı yalnız bırakırsan kitap olmazsa neyi.? nasıl ? ölçecek,Kitap mizanı kalibre edecek, Demir’i yalnız bırakırsan kılıcından kan damlayan Sezarların mahkumu olarak Kral  Sezarl’ar lehine konuşurlar Mizan ve kitap yoksa zulüm aracı olur. Bu yüzden Üç kavramın birlikteliği esastır.

     Hz. Ali( as )”Ateşten daha sıcak zalim idarecidir” beyanı tüm siyaset felsefesinde hala Mükemmel bir önerme olarak duruyor. İşte insanlık böyle bir mantığa acilen muhtaçtır.

     Dr.Ali Şeriati’yi dinleyelim;
    “Toplum, Adalet esasına dayanmıyorsa; hasta, Sapmış ve geçici bir toplumdur, Yok olmaya mahkumdur.”

    Hz. Ali(as) atfedilen şu söz de okunmaya değerdir ki “Mal Cimride, Silah Korkakta, Karar Zayıfta olursa işler bozulur.”

     Adamın biri köpeğini Müslüman mezarlığına defneder. Bunu duyan halk ayaklanır ve adamın üzerine yürür. Olaylar dönemin Kadı’sına kadar ulaşır ve mahkeme görevini yapmaya başlar;
KADI: Köpeğini neden Müslüman mezarlığına defnettin?
ADAM: Efendim bu köpeğin vasiyetiydi. Ben Vasiyeti yerine getirdim.
KADI: Hem köpeğini Müslüman mezarlığına defnediyorsun hem de benimle alay mı ediyorsun.
ADAM: Kızmayın efendim. Köpek aynı zamanda Kadı efendiye 1000 lira verilmesini de vasiyet etmiştir.
KADI: Allah merhuma rahmet etsin.
   Halk Kadı’nın köpeğe rahmet okuduğunu duyunca salonda büyük bir gürültü kopar. 
Kadı, güçlükle salonu sakinleştirdikten sonra; “Sakin olun ey halk. Bu köpek Ashab-ı Kehf’in köpeğinin soyundan gelmektedir. Mübarek bir zattır.” der.
Halk bunu duyunca öfkesi geçer ve kalabalık dağılır.
Adaletin ve Siyasetin ehli olmak sadece uygulamaları bilmekle sınırlamak saflık olur.

    Peygamber(sav) ve Ali'(as) sonra günümüze kadar Adaletin ve siyasetin binaları hep hasarlı ve ayıplı yapılar olmaya devam etmiş.

   Tüm dünyada adaletin kestiği parmaktan kan akmaz diyenler keşke hukukun üstünlüğünü tüm benlikleriyle kabul etseler, Heyhat ki, hukuk tarih grafiğinde bazen sultan ve padişahların iki dudağı arasına sıkıştırıldı ve günümüz dünyasında da siyasetin gölgesinde icra ediliyor,

   Nitekim hitler Almanya’da iktidarı eline aldığı zaman hukukçular toplandı ve hitlere efendim nasıl bir anayasa istersiniz diye siyasete teslimiyetlerini ikrar ettiler, aynı şekilde 12 eylülde ülkemizde de General Kenan Evren tüm hukukçuları bir salona toplayarak hizaya geeel.. komutları hala kulağımızda çınlıyorsa köpeğin vasiyetini kabul eden Kadı’yı da yadırgamamak gerekir.

   28 Şubatın Gücünün vesayet dönemlerinde ve Siyasetin güç karşısında aciz kaldığı 30 Ağustos balolarında Generallerin İmanlı Bir siyasi itikada sahip olan ve Başbakan Sıfatıyla kerhen katıldığı baloda Erbakan Hoca’nın inadına gözüne baka baka halkın parasıyla alınmış içki bardaklarını tokuştururken Hocanın gözlerini kapattığı manzara hala kötü hatıralarımızda duruyor. (Daha ayrıntılı izah için “Adalet ve Hidayet” başlıklı makalemize bakın.)

    Kabul edin veya etmeyin 3.dünya ülkelerinde hala Siyaset 3.sınıf ve Adalet de 3.sınıf bir hukuk felsefesine sahip olup, kendilerine ait bir hukuk mantalitesi ile yaşamayı beceremediler. Bu dünyada Köpeklerin vasiyetini bile aratmayacak uygulamalar bu haliyle hep var olmuştur ve bu haliyle var olaya devam edecektir.

    Beşeriyet uluslararası ilişkilerde herkesçe kabul edilen standart bir hukuk mantalitesi gerçekleştiremedi BM. Denen beş ülke siyaset aranasında istediği ülkenin kaderi ile istediği alan ve şekilde oynar ve bu b..ktan kararlar hiçbir zaman güçlünün aleyhine işlemiyor.

   Uluslararası hukuk kavramı tek başına bile mide bulandırıyor, ABD’nin onlarca ülkeyi işgal edip, on milyonlarca insanı katlettiği bir dünyada hukuk büyük bir yalan ve gülünç bir tiyatrodan öte nedir ki?
    Özellikle adaletin insanlarını İrfanı Erdem ve terbiye ünitelerinden, kalıplarından geçirilmezlerse hep balistike açık dış etkenlerin çekim alanlarında olacakları bir hakikattir. Sonuçta dünyanın en iyi hukuk uygulamaları da olsalar icra beşer inisiyatifi ile gerçekleşiyor.

   Büyük hatip Çiçero “Diktiğiniz çarmıhlarla belki adaleti ayakta tutarsınız, âmâ Ahlak çökerse ülkeyi yönetemezsiniz.” tespiti Hukuk ahlakının ve toplumun genel ahlak kurallarının eşgüdümlü ritmiği esastır. Adaletli olmayan toplumlarda en iyi parayı yargıçlar kazanır, Gardiyanlar kazanır, Cezaevi Müttehitleri kazanır. Bu yüzden 3.düna ülkelerinde cezaevi yatırımları üniversite yatırımlarının on katıdır.

   Günümüzde Adalet saraylarında şişen suç dosyalarının sonuçlandırılması hak sahiplerinin ömrüne kafi gelmeden mezarlıklarda yatanlara tebligatlar ulaşıyor.. Hukuk ahlakından önce  ekonomik ve siyaset ahlakı çökmüş demektir. Bireysel ahlak belki bunların son deliğidir,

   “Vasiyet yazmak istediğinde anlayacaksın ki geride bıraktığın maldan nasibi olmayan bir kişi varsa o da sendin. öyleyse hayatta olduğun sürece kendine çalış. Kendine karşı cömert ol.”(Hz.Ali as)

   İslam’ın hakim olduğu toplum atmosferinde sosyal dayanışma için her fert büyük yarışın katılımcısıdır. Bu irade de rahmet sıfatının toplum sosyolojisindeki önemli bir bileşenidir.

   Sonuç; Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir, Adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır.

   Adaleti olamayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki Kitap, adalet(Terazi) ile gücü bir araya getirmek gerek, bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır.

   Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç adalete karşı çıkıp, kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.Vesselam
     

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir