ALLAH’IN İLMİ KAİNATI KUŞATMIŞTIR.!
“Allah ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.” (Talak, 65/12)
Bütün varlıklar bütün keyfiyetleriyle, Allah’ın ilmi ve kudretiyle ayaktadır. Var olmaları Allah’ın ilim kudret ve iradesine bağlı olduğu gibi, var olduktan sonra da, varlıkta devam etmeleri için yine de bu sıfatlara ihtiyaçları vardır. Bir tek insanın trilyonlarla ifade edilen hücreleri vardır.
Bütün bu hücrelerin her birisinin varlığı ve varlıkta kalması, Allah’ın sonsuz ilmi ve kudreti sayesinde mümkün olmuştur. Bütün insanların toplam hücreleri, bütün kainatın toplam elementleri, atomları sonsuzlukla ifade edilebilir. Bu sonsuz varlıkların varlıkta kalması için -her an- sonsuz bir ilim ve kudret gerekir.
Buna Kayyumiyet sırrı olarak ifade edilir. Bir tek anda bu sırr-ı kayyumiyet varlıktan yüz çevirse her şey yokluğa mahkum olur. Demek ki, varlığımız, Allah’ın sonsuz ilminin göstergesidir.
Mesela yerin eşyayı nasıl çektiğini anlayabiliyor musun?
Güneşin, gezegenlerini nasıl çekip çevirdiğini kavrayabiliyor musun?
Ruhunun, aklının, hayalinin, hafızanın mahiyetlerini bilebiliyor musun?
Elma ağacının içindeki o çamuru elma yapan faaliyeti, izah edebilmiş misin?
Yumurta nasıl oluyor da, uçan bir kuş oluyor?
Nufte dokuz ay sonra nasıl ağlıyor, görüyor, işitiyor? Liste uzar gider…!
“Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi olabilir, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Bunların gerçeğini Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Bakara, 216)
Mevlânâ şöyle der:
“Nice dualar vardır ki, dua edenin aleyhinedir. Onun ziyanına ve helâkine sebep olacak bu duaları pâk ve mukaddes olan Allah, kereminden, merhametinden dolayı kabul etmez.”
“Niyet ettiklerim olmuyorsa ya hakkım değildir, ya da hakkımda hayırlı değildir.”(Muhyedin-i Arabi ra)
Bu ayet ve Mevlana’nın izahında Hikmet’i en güzel şekilde okumak mümkündür.
Hikmet eşyanın ve olayların içinde arkasında, saklanan sırlardır, Bu sırlara vukufiyet mutlak olmasa da kimi insanlar için kısmen mümkündür. Bu konu bilimsel olarak da mümkündür. İşte bunun için Hz Ali(a.s)’sordular; Allah’ı gördün mü ? Hz. Ali(as) “Görmediğim Allah’a ibadet etmem, Her neye baktımsa önünde arkasında ve ortasında Allah’ı gördüm” demesi Allah’ın zatı değil, Yüce Allah’ın eşyadaki sınırsız sonsuz ilminin hikmet ve esrarlarıdır.
İşte Mevlana bunun için “Bazı insanlar sizi kitap gibi okurlar “ifadesi irfani basirete işarettir.
Peygamber(s.a.v) “MÜ ‘minin basiretinden sakının çünkü o Allah’ın bakış açısına sahiptir”
Bir Hadis’i kutside yüce Allah “Kulum bana hakkıyla itaat ederse gören gözü, İşiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı, olurum” Beyanındaki kasıt işte o irfani feraset ve basirettir.
Mevlana’yı dinleyelim.;
Dinlemeyi bilirsen, SÖZDEKİ manâ başka,
Görmesini bilirsen GÖZDEKİ manâ başka,
Durupta düşünürsen ÖZDEKİ manâ başka,
Eritip varlığını SEVGİYLE yoğurursan,
O zaman görürsün ki..! Bizdeki Manâ başka..
Evliya ve arifler ile Allah’ın sevgisine mazhar olanlar görürken, işitirken eşyaların içindeki sırların özünü ve cevherini görüp okudukları için yüce Allah’tan bir an bile gafil değildirler, anlık gaflet bile onlar için musibet sebebidir.
Onlar, Eşyanın içindeki sanatın harikaları gerçeğini müşahede ve temaşa ettikleri ve taaccüplerini zorunlu olmadıkça sadece kendilerine saklamasını bilirler.
Ariflerin yanında bir de Bilimin ustalarını dinleyelim.
Sosyolojinin ustası İbn-i Haldun’u dinleyelim;
“Düşüncenin sana bütün varlıkları ve onların oluşum sebeplerini kuşatıp bildirdiğini bütün varlıklara ayrıntısıyla vakıf olduğunu iddia etmesine sakın güvenme.
Bu husustaki görüş saçmadır ve asilsizdir her düşünce ancak kendi kapasitesine göre idrak eder ve ötesine geçemez.!!”
Evet Bütün varlıkların oluşum sebeplerine ayrıntısına vukufiyet tümel ve mutlak bir irade ile doğru orantılıdır, Beşer böyle bir kapasiteden mahrumur,Böyle bir iddianın sahipleri acziyetini bile idrakten yoksundur.
Yüce Allah sanki tüm İnsan ve cinler yetmezmiş gibi bir davetle “Tüm ağaçların kalem, Denizlerin Mürekkep ve İnsan ve cinlerin yazıcı, hatta bir o kadar da yardımcıları olsa; Allah’ın nimetlerini saymakla ve yazmakla bitiremezler “Kaldı ki bu nimetlerin oluşum sebep ve hikmetleri ile hayat için takdir ve kader yürüyüşünü idrak etmesi de mutlak bir kudret ve ilimle tüm üniteler için gerçekleşen bir hakikattir.
Beşer için Böyle bir iddiaya evet denmemesi tamamen saçmalık, Mantıktan uzak gayet bariz bir cehaletin izharıdır.
Reel bilimin ustaları Beşeriyetin varlığın bilinenler ve bilinmeyenleri analizlerinden çıkan pozitif sonuçlara bakarsak, Nobel ödüllü bilim adamı Prof. Allex Carrel bakın ne diyor.
“Tekniklerimizle sezemediğimiz ve tutamadığımız şeyler vukuf sahiplerine yine de görünür.!”
“İnsanın Hayatını idame ettirmesi oksijen ne kadar gerekli ve zaruri ise İnsan İman’a oksijen kadar muhtaçtır.”
Modern Fiziğin babası olarak bilinen ve fizikte Termodinamik yasasını keşfeden ve Planck yasasının sahibi Nobel ödüllü; Prof.Max Planck şöyle diyor “Fiziğin şehrine girmek isteyen vahiy ‘in kapısından girsin yoksa fizikten bir şey anlayamaz” “İnsanlığın modern fiziki yutması halinde henüz yaratılış Alfabesinin (a) sını bilir, Bilinmeyenler alfabenin kalan harfleri gibidir ki, Alfabeyi bitirecek, Cümle kuracak ve mana çıkaracak kadar bu alemde meçhuller ortada duruyor.” ”demiştir.
İşte bu yüzden Allah’ın ilmi sonsuzluk gerçeğine sahiptir, ve tüm mevcudatı kuşatmıştır.
-Bir gün Resul-i Ekrem(s.a.v) yolda yürüyordu. Yolu üzerinde oturmuş yün eğirmekte olan yaşlı ve okuma yazma bilmediği her halinden belli olan bir kadınla karşılaştı. Kadına yaklaşıp “Hangi delile dayanarak Allah’ın var olduğunu söylüyorsun.” Diye sordu.
Yaşlı kadın çevirmekte olduğu çıkrıktan elini çekti. Bunun üzerine çıkrık durdu. Sonra Peygambere dönüp, Ey Allah’ın Elçisi dedi, “Gördüğün gibi bu küçücük çıkrık bile dönmek için benim gücüme ihtiyaç duyuyor. Benim elim olmazsa bu çıkrık dönmez. Öyleyse bir çıkrık bile dönmek için güce ihtiyaç duyarken bu koskoca alem kendisini bir düzen üzere hareket ettirecek bir güce ihtiyaç duymaz mı ?.”
Yaşlı kadının verdiği bu cevap karşısında Hz.Muhammed (S.a.v) “İMANI BU YAŞLI KADINDAN ÖĞRENİN” Diye buyurdu.
Bahsi geçen kadın modern fiziği okumamıştı.
Bu örnekler gösteriyor ki Sağlıklı bir imanın Eğitim öğretimle hem alakası var hem de olmayabiliyor.
Dünyanın ağırlığı 6Triliyon 600 Milyar ton, Bu kütleyi kendi etrafında ..1670 km..hızla döndürmek için ne kadar güç ve enerjiye ihtiyaç varsa bu enerjinin kaynağını 1400 yıl önce yaşlı bir kadına idrak eden ve ettiren, yorumlatan şüphesiz Kadir’i Mutlak Allah’tır.
“Ne Güneş Ay’ya kavuşabilir,Ne de gece gündüzü geçebilir gök cisimlerinin her biri birer yörüngede hareket ederler “Yasin/40
“Şüphesiz Allah yerlerinden kaymasınlar diye gökleri ve yeri(Farklı yasalarla) tutuyor.” Fatır/35
Görüldüğü gibi tüm cisimleri hiçbir dayanak olmaksızın Sünnetullah’ın Fizik’ini itme ve çekme kuvvetiyle izah edilebilecek yasaları ile uzay boşluğunda çeşitli Felekler(Yörüngeler) ile belli matematiksel hesaplar dahilindeki mesafe ve geometride Alet kullanmadan yapan, Fikir yürütmeden irade eden Alim’i Mutlak, ve Kadir’i Mutlak bir kudretin eseri oldukları bir hakikat olarak ortada duruyor.
Hikmet aklın en üst tabakasıdır ve hayretler diyarıdır.
Bu makama ulaşmak da özgür bir akıl ile güçlü bir iman ve ihlası gerektirir.
Özgür akıl ise; Aklı nefsin esaretinden kurtarmakla mümkündür.
Şüphesiz İslam literatüründe İhlas’ın geniş bir izahı vardır.(İhlas ve İhlas Makalemize bakılabilir)
İHLAS; İnsan olgunluğunun en yüce derecesini ifade eden en derin sözcüktür. (Dr.Ali Şeriati r.a)
Kısaca Gizlide ve açıkta Allah’ı her an görürcesine o’na itaat etmektır.İhlas öyle bir fazilettir ki, ihlas ‘sız Amel ’in Adl-i ilahi”de reddi bile söz konusudur.
Yarınki makalede ; Ateist ve Deistlere 51 sorumuz olacak,
Ya rabbi bize muhlis ve Muhsinlerin ihlasını, Ariflerin feraset, basireti ve Ehl-i betin muhabbeti ile beraber “Razi” isminle rızanı nasip eyle. Hakikatin ilmini bize ver ki, bununla sana hakkıyla itaat edelim. Vesselam.
ALLAH’IN İLMİ KAİNATI KULATMIŞTIR
Tarih:Genel
İlk Yorumu Siz Yapın