İçeriğe geç

GÖRSELLİK VE İÇERİK..!

     GÖRSELLİK VE İÇERİK..!

      Bir canlının diğer bir canlı üzerinde bıraktığı intiba, Mantık ve duyguların bir sentezi. Hisler, duyular, tecrübeler, yaşanmışlıklar, yargı ve önyargıların tümü bu oluşumda etkin rol oynuyor.

       Algının gelişimi uzun zaman almakla beraber bir o kadar da zahmetli ve hassas bir süreç. Ancak, algı, olumsuz etkileşim karşısında saniyeler içerisinde de yıpranabilmekte. Bilimsel verilere göre insan beyni bilgiyi %90 oranında görsel olarak kaydeder.

    Meşhur bir Çin atasözünde “ Bir şeyi yüz kez okuyacağına, on kez yap, On kez okuyacağına bir kez yap” denmiştir.

     Yazıya oranla görsel içeriğin insan beynine 60.000 kat daha hızlı işlenmektedir. 

    İnsan ömrü tüm hataları yaşayabilecek kadar uzun olmadığı için, Geçmiş kavimler ve bu kavimlere gönderilen Peygamberler ve yaşadıkları olaylar son kitabımız Kur’an’ın dörtte üç kapsamını geçmiş kavim ve medeniyetlerin hayat hikâyelerini anlamak fazla zor olmasa gerek.

    “Akıllı kişi, tecrübelerden ibret alan kimsedir.”

      “Akıllının dili kalbindedir, ahmağın dili ise ağzındadır. Akıllının tahmini, cahilin kesin bilmesinden daha doğrudur.” Hz. Ali(as)

    Tarih tekerrürden ibaretse Araçların evrim geçirmesi, Amaçlar için değişmezlik unsurunu etkilemez. İşte bunun için Kitap-ı kerimde geçmiş kavimlerin eylem ve söylemlerine ve sonuçta akıbetlerinden sık sık bahseder.

   Yüce Allah hikmetleri bazen bir Arı, bazen bir karınca, bazen bir sinek, bir İnek, Köpek, bazen bir maymun, Bazen de Deve üzerinden, bazen karga ve kuşlar üzerinden tebarüz etmiştir. Tüm bu yaşananları salt birer hikâye olarak değil, bu hikâyelerde tebarüz eden ilahi iradeyi ve rahmetin tecellilerini idrak etmek doğru olan idrak ve tefekkür olacaktır.

    İşte bu Kuş’un hikâyesini de bu minvalde anlamak gerekir.

    Siz, bir “Kuş” ile “Derviş ”in hikâyesini bilir misiniz?

   Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

    Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar;

“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini savunur;

“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”

     Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;

“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”

Kuş kendini savunur.;

    “Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı kıyafetinde olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

     Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.

“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Kuş o anda;

“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.

“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş sebebini şöyle açıklar;

“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar… Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”

   Ekseriyetle şekiller ve konumlar aldatıcı birer unsurlardır. Bazen saygın konumda olan birilerinden konumuna aykırı bir söz ve davranış hayal kırıklarının sürprizleridir.

     Her Cübbeli ve takkeli hoca değildir, Her sakallı ve tespihli de hacı değildir, Her kravatlı da beyefendi değildir, Giyim Kuşam ve şekiller İnsanları ifade edecekse yapılacak şey Hz. Ali(as) dediği gibi “ Kişi Dilinin altında saklıdır konuşturun anlarsınız”, Sadece konuşma da karakter tespiti için yeterli değildir konuşma bir kriterdir, Empati bir kriterdir, Fakir, Yoksul yolda kalmış gariplerin derdine duyarlı olmak bir kriterdir. Toplumsal sorumluluk taşımamak ve çevresindeki olaylara bigane kalmak gaflet ve delalettir.

    İşte bunun için Hz. Ali(as) “Dinar ve dirhemle ilişkisine de bakınız” tavsiyesi çok önemli olmakla beraber Davranış ve edasını da izlemek lazım gelir.

   “Makam ve mevkiler elbise gibidir, Kimine dar gelir güldürür, Kimine bol gelir güldürür.”(Mevlana ra)

    Bunun tam olarak ölçüsü ise liyakattir, Liyakattin zıddı ise zulümdür. Bir güreşçiyi götürüp bankaların bankında ekonomi ve Sermaye piyasasında al sana makam/Mevki derseniz bu hem o mesleğin erbaplarına hem onun, hem de milletin aklı ile alay etmektir.

    Yine Mevlana(ra) dinleyelim “Nice İnsan gördüm üstünde elbise yoktu, Nice Elbise gördüm içinde İnsan yoktu” 

    İnsani şahsiyeti görünür olan ve ışıldayan kimse için bedensel kristalleşme bir eksiklik ve utançtır nedenler bunu red eder ve gizler.

   Yine Hz. Ali (as)mı dinleyelim.

      “Cezalandırmada acele etmeyin. Emriniz altında bulunanların hataları karsısında hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin.”

   Kur’an buyuruyor ki, Biz bunları size boş yere anlatmıyoruz düşünüp öğüt almaz mısınız.? Hitabı artık idrakleri meşgul etmiyor.
   “Dünyanın en değerli hazinesi güzel öğüttür, Ama Ondan ucuzu da yoktur.!”(Hz. Ali as)
   Güzel öğüt  toplum için gelecekte yaşanacak acılar ve yanlışlar için kalkandır.
   Halk arasında söylenen bazı sözler çok derin anlamlar içerir,
       Sê tiştan ji bîr Nekin;
     “1. Şîrê diyan 2. Westa bavan 3.Şîretê Mezinan.(Üç şeyi unutmayın, Annelerin sütünü, Babaların Çabasını, Büyüklerin Nasihatini”(Kürt Atasözü)

    İbn-İ Sina(ra)yı dileyelim;
    “Hayatın genişliği derinliğinden daha önemlidir” Üstadın burada ifade ettiği  genişlik düşüncenin, Ufkun genişliğidir, derinlik ise uzun ömrü ifade eder. Uzun ve tefekkürden yoksun bir ömrü Şems-i Tebrizi(ra) ne güzel tarif etmiş “Geçti ömrüm bir ah ile, içi dolu eyvah ile” Böyle bir nedametin kimseye faydası yoktur.
  ‘Ahlar vahlar ‘ Tefekkür, düşünce ve tecrübelere duyarsız kalmanın sonuçlarıdır.
  “(Bu) Diri olanları uyarmak, ve kafirlere de azap sözünün hak olması içindir. “Yasin/70
    Geçmiş kavimlerle öğretmenleri olan Resuller arasında geçen olaylar Cami avlusundaki banklarda zaman öldürmek için değil, Toplum için bir değişim dönüşüm ve şuur manyetiği oluşturmuyorsa ve toplumun geleceğini planlamasına katkı sağlamayacaksa, kimi çağdaşlar için saçmalıktan öteye bir anlam ifade etmezler.
    Büyük ustamız sayın Dr. Ali Şeriati(ra) dinleyelim..
    ” İslam toplumu devrimci bir DÜŞÜNCE ateşine, “öğreti “ye muhtaçtır.
   İslam toplumu sömürü karşısında “Vahdet’e” muhtaçtır.
   Müslüman halklar ayrımcı düzende “Adalet’e muhtaçtır.
   İşte bu nedenle Ali’ye ihtiyaç vardır.!”

   Menfaatperestlik kötü bir alışkanlıktır diyenleri takip edin, Sadakanın faziletlerinden bahsedenin sadaka ile ilişkisine bakın, Fakiri, yoksulu, yetimi gözetlemek güzel ve hayırlı bir ameldir diyenin hayrını takip edin, her halükârda sözlerin ifadesini davranışları ile teyit edenlerde ihlasın kokusunu bulmak mümkündür.

   Aksi halde tamamen nifakın sakinleri olmaları kaçınılmazdır. Esas olan söz ve davranışların bütünlüğüdür.(İhlas ve halas makalemize bakın)

   Bu sürprizlerle karşılamamak için ön yargılılardan uzak durmak gerekir. Doğru olan ön yargıları geciktirip doğru sonuçlara ulaşmak gerekir.

   Akl-ı Selim sahipleri sebepleri dikkate alarak sonuçları yorumlarlar.

   Aksi halde sonuçlardan sebeplere ulaşmak çok güç olmakla beraber esas müsebbibi bulamama veya görememe veya asıl müsebbip yerine masum sebepleri suçlu görüp zulüm adalet diye algılanabilir.

    Yüce Allah bize Akl-ı selim ile beraber MÜ ‘minin basiret, ferasetini ve  İhlasını hepimize nasip etsin. Vesselam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir