İRADEMİZİ KİM ? NASIL?NEDEN,NEREDE? KULLANIYOR..?!
(Bugünlerde en çok ihtiyacımız olan bir konu…)
Allah’ın Kitabi Kur’an-i Kerim’de en çok geçen kelime “Düşünmüyor musunuz,? Akıl etmiyor musunuz.?” kavramlarıdır.
Beşere Verdiği Akıl ile kâinatın tasarruf imkanlarını sunan Yüce Allah bu imkanları vermekle kalmadı onu Halifetullah payesi ile taçlandırdı tüm bunlarla beraber kendisini İtaat ve isyan cüz-i iradesi ile imtihan alanına bıraktı. Aklı doğru zaman ve zeminde kullanmayanları da pisliğe mahkûm edeceğini beyan etti.
Hz. Ali(as)ı dinleyelim.
“Akıl ;Din’dir ve din de akıldır, Eğer dini akıl idrak etmezse O akıl, akıl değildir, Eğer din akıl dairesinden uzak kalırsa o din de din değildir.”
Gazali(ra) “Akıl içten gelen vahiydir, Vahiy dıştan gelen akıldır,.”
İbn-i Rüsd (ra) dinleyelim, “Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan ama söyleyemeyen, Öteki yarısı da söyleyecek bir şeyi olmadan konuşan insanlardan oluşur”
İşte literatürde İslam akıl ve idrak dinidir söylemi tam da buna işaret ediyor. Tam da burada İmam Ali “Aklınızı korumaya çalışın ama akıl neyle korunur sorusuna İman ile korunması mümkündür, Akıl tek başına bırakılırsa nefis aklı yutar ve esir alır ve akıl nefsin isteklerine mantıklı bahaneler üretmeye başlar.
Ve mantıklı olabilecek yalanlar üretir. Bir süre sonra da herkesçe bariz kabul edilen doğruları inkar eder.ve zulme alet olur ve Kemal-Rüşt’ü ile aklı selim olmayı kaybeder..
Hristiyan bir rahip esirler kervanı ile beraber Yezid (l.a) ordusunun Şam’a gidişini görür. Mızraklara takılı başları göstererek sorar;
Rahip : Ne taşıyorsunuz siz?
Dediler :Hz. Alinin oğlu Hüseyin’in başını..
Rahip : Kendi peygamberinizin kızı Fatima’nın oğlu mu?
Dediler :Evet.
Rahip : Eğer Hz. İsa’nın bir oğlu olsaydı biz Hristiyanlar onu başımızın üstünde taşırdık.
Siz ise kendi Peygamberinizin kızının oğlunu nasıl öldürdünüz???…. Allah’ın laneti sizin üzerinize olsun…!
Aklı felç edilmiş olanlar iradelerini bu felç edenlere teslim olmak durumundadır, Hani halk arasında Bunun Ruhuna şeytan hulul etmiş deriz ya; Şeytanın Hulul ettiği ruhlarda ilk işi akl-ı selimi devre dışı bırakmaktır.
Yoksa vahiy evinde yetişen biri mi Liderliğe uygundur yoksa saraylarda köpek ve Maymunlarla dost olan ve gece gündüz ayyaş olan lanetli yezit mi?
Evet Çünkü Yezidin babası tebaasına Peygambere atfen “Başınızdakinin kafası hardal tanesi kadar küçük bir habeşi de olsa itaat edin. Mantığını kabul ettirerek itaati ibadet olarak Ehliyet ve liyakati felç ederek beşer’e bunu yuturmuştur. Yani,Yalanlarını da itabına uydurmuştur.
Oysa Hüseyin(as)mın babası Tebaasına “Hakkı insanların ölçüsüne vurmayın, böyle yaparsanız hakka Zulüm edersiniz, Önce hakkı tanıyın ve insanları hakkın ölçülerine vurun.” Aradaki Akıl İrade mantık ve Şuur farkına bakarsak Ali(as) özgürlüğün öğretmeni iken; Rakibi ise köle okulunun eşekleştirilmiş öğrencileri ve Midesinin bağırsaklarının kölesi önünde birkaç sıfır bulunan aktörler olduğu rahatça anlaşılır.
Tarih süresince Sömürgeciler sadece iki boyutlu insan yetiştirmişler, İki at kadar güçlü, Koyun kadar sakin vatandaş onlar için en iyi vatandaştır.
Muaviye yüz bin ahmağa Cuma namazını Çarşamba günü kıldırmış aynı oranda kişiye erkek deveyi dişi diye kabul ettirmişse iradesi felç edilmiş bir toplumu yönetmenin nasıl kolay olabileceğini siyaset bilimine öğretmiştir.
İşte bunun için Hz. Ali(as) Bu ümmet için en çok endişe duyduğu konu konuşmasını bilen akıllı münafıkların sahnenin aktörleri olmalarıdır.
Ebul Ala El Muarriyi dinleyelim, “İnsanlardan iki kişiden birinin aklı var dini yok, Diğerinin dini var aklı yok.” Temenni, takdir ve tasvip akıl din bütünlüğüdür.
Akıl ve düşünme yeteneğini kullanmayan insanlar ise eşekleştirilmeye en müsait insanlardır.
İbn-i Rüşd(ra) “İnsanların %3 ü düşündüğünü zanneder,%2 si düşünür ve %95’i düşünmeden ölürler.”tespiti hayvani ihtiyaçlar için düşünmeyi kast etmedi, Eşraf-ı Mahlukat olmanın düşüncesine vurgu yapmıştır.
Günümüz modern toplumlarında eşekleştirme araçlarını kullanan nice insan bu araçların Nasıl ? Niye ? Niçin,? Neden,? ? Kimler tarafından alet edildiğinin farkında bile değildir. İşte bunlar sürü psikolojisinin en mutlu Sakinleridir. Çünkü düşünmek en yorucu bir aktivitedir. Bu grup için yorulmak söz konusu değil çünkü O’nun yerine Lideri, Piri, Şefi, Mürşidi, Başkanı, Koç’u, Kahraman’ı düşünüyordur. Bundan dolayı Ruh’i rehavetin zevklerini yaşamak işine geliyordur.
İnsanda eşekleştirme sureci başladı mi Şiir ,hikaye, Sanat, Şans oyunları, Kumar, Uyuşturucu, Toto, Spor, müzik, Sinema, Siyaset, Bilim ve teknoloji vs. Bunlarda o amaca hizmet için mükemmel birer araç oluverirler.
Aklımızın, Düşüncemizin hayatımıza hakimiyet Oran’ını hiç düşündük mu?.
Cemil Meriç’i dinleyelim; ”Her yüzyılda birkaç kişi düşünür diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür.”
Her insanın muhakkak nihai ve mutlak amaçları vardır, kimisinin özgürlük, Kimisinin hâkimiyet, Kiminin de Aş, Kiminin iş, araba, kimisinin Yat, Kimisinin Kat ve saltanat uzar gider.
Bu arzular mevcut imkânları dikkatte almadan zihnimizi en üst düzeyde meşgul edip kuşlar gibi daldan dala uçmaya devam eder.
Bu arzuları irade, Tevekkül ve kanaatimizle frenlemezsek insanın Erdemlerini yok eder ve imanı pasifize eder, ve sonuçta İnsanı eşekleştirir.
İnsan yaratılış amacından uzaklaştıkça ve arzuların kölesi oldukça bu eşekleşme en üst seviyeye çıkar, hatta bazen eşek gibi anırmaya başlar.
Şuur; Mekânların ilham kaynağıdır, Hastaneleri, Üniversiteleri, Mabetleri, Kısaca Medeniyetleri O kurar insanı şerefe ve ölüme, Kahramanlığa ve cinayete o sevk Eder, Fakat asla saadete götürmez.
Bilim Sanayi ve Teknoloji medeniyetinin insanlara getirdiği en büyük felaket avareliktir.
Şuuru doğru kullanmazsan başkaları bu avare Şuur’a her zaman taliptir.
Şuurunu kendisi kullanmayanlar başkalarının eline verilen bir şuur; zevklerimiz dahil her tarafımızla oynamayı denerler. İşte bu avarelik erdemlerin ve doğuştan sahip olduğun vicdanı da bakır gibi eritir. Ve özel tasmalar olarak boynuna geçirirler.
Bu durumda Sünni ve yapay zevklere sahip oluruz bu yapay araçların bir gün yok oluşu ile beraber saadet olarak bilinen zevki de yok eder.
Bu yapay saadet de yok oldu mu bazı şahıslara öyle ağır gelir ki dünyayı gerçek zindan idrak eder ve çıkış yolunu bünyelerine fena ve intihar yükleyerek bu ıstırabı çözmeye çalışırlar.
Bugün Amerika ve Avrupa’da intiharların Trafik kazalarının önüne geçtiğini daha iyi anlıyoruz.
Şuuru asimile olup hayatın gerçekleri ile yaşamayı beceremeyenler kahraman olmayı yanlış ünitelerde ararlar;
Kimisi macera filminin kahramanı olmayı denerken kimileri tedavüldeki manken olmayı, Kimi zengini oynar, Kimi kumarı dener, Kimi hip hop eşliğinde popoyu oynar, Hepsini deneyenler de mesut olmayı becerememişse kafayı oynatmaya başlar, ve şizofren psikopatı oynar, ama ne çare yanlış verilerle, Yanlış adreste oynadığı için tüm çabası ve emeğinin kendisini tatmin etmediğini anladığı gün geçici ve felç olan idraki zatına ya cinayetin ya da cinnetin yokuşunu gösterir, Sonuç şuursuzca toplumun başına bela olmayı dener.
Ya cezaevi, ya tımarhane ya da tabuttu mesken tutar.
Tabii ki nasihat tutmayanı musibet tutar.
Esas tehlikeli olanlar toplumda yönetim mesleğine sahip olanlardır. Bir siyasetçi mutlak hedeflerinin arasına Adalet ve erdemleri değil de hâkimiyet dürtülerini bıraktı mı beraberinde yüzbinler ve milyonlarca insan için potansiyel eşekleştirme tehlikesi taşır.
Yaşadığımız coğrafyada bir zamanlar Başbakanlık payesi alan bir hanımefendinin itirafları kayda değerdir.
Aynen şöyle demişti “İktidara geldiğimde Ülkeyi ben yöneteceğimi zannettim meğer öyle değilmiş” Bu ülkede siyasi irade hep sopa iradesi tarafından terbiye edilmiştir.
Bugünkü Medeniyette Prof. Ünvanlı olanların iradesi bile siyaset pazarında satılabiliyorsa; Gariplerin ve mustezafların iradesi bit pazarında zor bulunur.
Halk arasında Eşeğin yedi çeşit yüzme bildiği söylenir ama suyun önüne gelince hepsini unuturmuş.( Makamına oturup tüm erdemlerini unutan insan gibi.)
İrade ve algılar çok önemlidir belki insanı insan yapar, Belki de karikatür gibi Amerika-İngiliz eşeği yapar. Âmâ bu eşekler kendilerini saf kan Arap atı görerek avunma ve avutma sendromu yaşarlar. Böylece eşek ve at cefası ile övünürken sırtındaki de sefasıyla övünür,
Garip olan bazı hayvanların hala kendini insan sanması büyük çoğunluğun da buna inanmasıdır. İşte bunların kâbusu da kendilerini gösteren aynalardır, Bu yüzden aynalardan nefret ederler ve gördükleri yerde hemen kırarlar.
Bugün tüm dünyada 52 Noktada devam eden savaşların baş oyuncusu ve Siyonist Yahudilerin maskarası Büyük şeytan Amerika ve sırtına binip eşekleştirdiği yerli ırk has Arap atları ve eşekleri ile dünyayı hassaten Ortadoğu’yu yaşanmaz mekan kılan hayvanlarla yaşadığımızın şuurunda mıyız acaba ?
Evet Demokrasi ve barış adına Akıl ve Şuur kavramlarının da içini boşaltarak Kimisi fabrika çarkları arasına kimisi de Kilise ve Sinagog mahzeninde sıkıştırıp itlaf etti kimisi de Padişah Saraylarında, Kimisi vali Konaklarında Dergâh ve Parti Hizip Kutup, Mezhep, Meşrep, dehlizlerinde katletti lanet ve nefretin Numunesi yaptılar.!.
Dönemin Ankara Emniyet Müdürü, Ankara valisi Nevzat Tandoğan’a gelip efendim birkaç solcuyuz diyen aykırı düşünen öğrenci yakaladık ne yapalım, Vali bana getirin demiş ve getirilen öğrencilere ne istiyorsunuz ?, Öğrenciler Sosyalizm istiyoruz deyince, Vali bey öğrencilere “ Oğlum siz zahmet etmeyin biz araştırırız güzel bir şey ise biz getiririz. Diye nazik Aptalca ve bilgece rezilce absürt bir nasihatle bırakın gitsinler demiş. Akıl tutulması basiret bağlanması buna derler.
İbn-i Sina “Düşünmeden öğrenmek faydasız, Öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.” Koyun gibi yönetilmenin altındaki gerçekler Okuma oranı ile doğru orantılıdır,
Okuma oranları; Fransa%21,İngiltere%21,Japonya%14,İran%13,Abd%12,Rusya%13,
Almanya%11,İspanya%9,Mısır%7,Türkiye %0,01 bu rakamlar pazarda 300Tl ye koyun satan ve 400 Tl ye hindi satan adamı hatırlatıyor, Sahibine sormuşlar hindi neden koyundan pahallı,Cevap O’nun özelliği var ,Neymiş özelliği? O sürekli düşünür demiş.Düşünmek her zaman pahallı bir iştir. Geri kalmış ülkelerde neden fikir üretilemez ve medeniyet neden beşeriyetin imkanlarına katkı sunamıyor derseniz, Çünkü onların tüm düşünceleri bu ay bu gün karnımı nasıl doyururum belasına müptela olmuş.
Dr.Ali Şeriati’nin ifadesiyle “Camide dua edip ayakkabımı düşüneceğime yolda yürüyüp Allah’ı düşünmeyi isterim.”
Batılılar bize, Bu ümmeti parçalamadan yutamayacaklarını öğrettiler. Ulus, ırk Kabile, Aşiret, Mezhep, Meşrep ,vs diye yeni ve orijinal sahte kutsallar ürettiler ve bizde ümmet olarak hepsini yuttuk,
Evet biz ümmet kavramını unuttuk. Bu kazıkları hayvanlar bile yutmazken nasıl yutturdular! Anlamak için fikir ve irademizi çok çok ucuza sattık. Daha yeni yeni anlamaya çalıştık ama bitince, âmâ yok olunca, âmâ ölünce, Kısaca iş işten geçince anladık, Bakınca bazen ağlayıp, bazen gülmemek elde değil.
Hz. Ali as “ Akılsız ve dinsiz olanları bağışlamam çünkü dinsizlik emniyetten ayrılmaktır ve Korku ile yaşamak faydasızdır, Akıl olmazsa hayat da olmaz ve ölülerle dostluk olmaz.”
Allah bize Hayatın tüm ünitelerini idrak edecek Şuur ve aklı selim Nasip etsin. Vesselam
İlk Yorumu Siz Yapın