İçeriğe geç

KUR’AN NEFS İLİŞKİSİ

KUR’AN VE NEFS İLİŞKİSİ.!
“Onu (nefsinin kötü arzu ve alışkanlıklarını) temizleyip terbiye eden felaha erişmiştir.”(Şems/9)
“Nefsine yenik düşenden hayır beklemeyin.”(Hz.Ali as)
“Nefse ve onu şekillendirene; ona fücûrunu (bozukluğunu/isyânını) ve takvâsını (korunmasını/itaatini) ilham edene yemin olsun. ” (91/Şems, 7-8).
“Gerçekten Kur’an’ın dışı güzel mi güzel, içi oldukça derin mi derindir,İlginç şeyleri asla bitmez, Esrarı ve nükteleri sona ermez, Karanlıklar ancak O’nunla aydınlanır.”(Hz.Ali as)
‘Nefs’, öncelikli olarak bir kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir. Açık ve gizli, dünyaya ve ahirete bakan duyuları, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçları, canı, ruhu, hayatı ve istekleriyle kişinin bizzat kendisi demektir.
‘Nefs’, ruh ve kalp manasında da kullanılmıştır. Şeriat ilminde ise, insanın içindeki manevi güce nefs denilmektedir. Nefs kelimesi zaman içerisinde birçok anlam kazanmıştır ki, bunların bazıları şunlardır: Can, kalp, benlik, kan, iç, kimse, beden, izzet, görüş, kötü göz, arzu, yücelik, bir şeyin özü gibi.
1-Emmâre: Yabancılarla dolu karanlıklar mekânı,
2-Levvâme: Nurlar makamı,
3-Mülhime: Sırlara mazhariyet makamı,
4-Mutmainne: Kemal,olgunluk makamı,
5-Râdıye: Visal,Mevlâ’ya ulaşma makamı,
6-Mardıyye: Mevlâ’nın fiillerinin tecelli makamı,
7-Kâmile: Mevlâ’nın makam, isim ve sıfatlarının tecellî makamı
Tasavvufçuların iddiâ ettikleri gibi de nefis, bütünüyle mücâdele edilmesi gereken bir şey değildir. Nefsin fücur boyutuna karşı fıtrî ve vahyî âyetlerle mücâdele etmeli, benliğimizi arındırarak takvâ eylemlerinin ortaya çıkmasını sağlamalıyız
“İnsanların en güçlüsü nefsine güç yettirendir.”(Hz.Ali as)
Kur’an’ı Kerimde Dört binden fazla Ayet nefsin kötü huy ve sıfatlardan arındırılıp, sevilen ve beğenilen huy ve sıfatlarla süslenmesinden söz etmektedir.
Bu nedenle Kur’an’ın adını insan üretme ve nefsin kötü huy ve sıfatlarından arındırılıp, iyi huy ve sıfatlarla donatılması akademisi koysak yanılmış olmayız..!
İnsanlık bugüne kadar kendi Tecrübesi, Aklı ve tüm çabasına rağmen insana sağlıklı bir tarif getirememiştir.
Bilimin Bütün derinliğine rağmen henüz İnsanın bedenine bile mutlak bilgiyi üretememiştir.
Her insan aynı zamanda bir halifettullahtır,her insan aynı zamanda bir Ruhullah’tır,Kur’an bu unvanlara ve yüce makama ulaşmak için bir hidayet kaynağıdır, Kur’an’ın istediği ilahi rızanın İnsanı Salih ve salim,tüm mevcudat için sıhhat ve afiyetin insanı, bu modeli ancak ilahi yasalarda bulması mümkündür,
Aksi halde akıl vasıtasıyla ürettiği çözümler mutlak çözüm olmaktan uzaktır, Çünkü nefsin mimarı Ancak iyilik ve kötülüğün mutlak ilmine sahip olduğunu akıl ile idrak eder,ve nefsini akıl ile baş başa bırakmaz çünkü nefsin aklı yutması ve akıl için en büyük tehdit Nefstir, Nefsini İman ile korumak zorundadır. İman ise ilahi rızanın kitaptaki beyanıdır.(İnsan ve İnsan makalemize bakılabilir)
Kaldı ki Ruhi yapısı hakkında çok sınırlı bir bilgiyle; Ruh yapısını çözmesi ancak Yüce Allah’ı yaratıcı olarak kabul edip Ruh ‘unu bu minvalde takip edip, ilahi şekle ve rızaya uygun eğitmesi ve şekillendirmesi fıtrata uygun olacağı için en doğru yöntem olacaktır.
İşte tüm insanlığın bugün yaşadığı pratik.! Kaos, Buhran, bunalım ve zulmün ana kaynağı Bizlerin Ruh’u ve nefsi yaratanın mühendislik bilgisinden mahrum oluşu, İlmi olanların da amelden yoksun oluşları, beraberinde bu zalim ve mazlumun olduğu dünyayı üretmiştir.
Psikoloji 19.yy.da kurumsallaşmasına rağmen yüz yıldır insan ruhuna ve Nefsine tek bir çözüm bulabilmiştir o da Antidepresan ilaçlarla Ruh’unu ve nefsini ona unutturmak. Oysa nefsi yaratan ant olsun ki nefsini unutanlar değil, nefsini ıslah edenler kurtulmuştur hitabıdır.
“Tamahkar Nefis, Korkunç akıbetten Kör hale gelmiştir.”(Hz.Ali as)
“Nefsini temizlemeyen kimse aklından istifade edemez”(Hz.Ali as)
Çözümü ilahi buyruktaki bu dört bin ayette aramak en akıllıca yol olacaktır.
Bunun dışındaki çabalar beyhude kalacaktır..!!

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir