İçeriğe geç

SORUNLU SİSTEMİN SORUMSUZ YILDIZLARI

SORUNLU SİSTEMİN SORUMSUZ YILDIZLARI.

  “Konuşmak bir ihtiyaç ise susmak bir sanattır” (Geothe)

  Eskiden Şehirlerarası otobüslerin muavinleri üç saatte bir “Yarım saat ihtiyaç molasıııı!” Susma hakkımızın saklı kalması kaydıyla, ne olur ne olmaz dedik biz de bir ihtiyaç giderelim dedik.

  Sistem çökmüş ve kokuşmuş, hak katl edilmiş  biz hala bu sistemin içinden faziletlileri arıyoruz,

   Denizin kokuşmuşluğunu bırakıp denize düşenin burası ıslak, burası kuru diye sanal hikayeler üretiyoruz.

   Sistem hatasıyla günahıyla Ataların yolunu mutlak doğrular kabul etmişse sistemi sorgulamak terör ile tanımlanıp haddi aşmaktır.

  Tıkanan sistemde modeller hamd ve Sena nakaratlarıyla yellenmeyle rahatlamış olarak suçu azınlıkta kalan yelenmeyene atar.

   Sistemi konuşan yok,Kirlenen bir suda balık hafızalar bile dengeyi kaybederler, siyaset sosyolojisinde değişmeyen kural Kısaca “Her sistem kendine uygun lider üretir.”

  Gelinen noktada Oturan altını pislettiği için kalkmak istemiyor, yanında bekleyen ayaktakiler ise seleflerinin nutuklarını görmezden gelerek, xalef olmanın cuşu xuruşu ile bir an önce  oturup bağırsak zevkini tadıp, altına etmek için sabırsızlanıyor.

   Bu işin lamı cimi yok, Kaderi belirleyen  İlahi hitap “Layık olduklarınızla yönetilirsiniz.”

   Kokuşan sistemde bireylerin, sistem ve sistemin çarkını döndürenlerin Ehliyet, liyakat ve faziletlerini konuşmak kadar büyük bir şaka olamaz.

   Kokuşan sistemde siyaset basit ve hurdacıda satılan ikinci hatta üçüncü el varlıklar üzerinden tiyatronun senaryosuna dokunmamak kaydıyla her şeye değer biçer. Çünkü Akıl ukala olunca fikirler hep fakir kalır.

   Kokuşan sistemlere sahip ülkelerde sömürülenler ile iktidar arasında çok sayıda Ahlak hocası danışman ve kafa karıştırıcı da olacaktır elbet.

  Bu çok sayıdaki kafa karıştırıcı ve manipülasyon maşalarının tek gayesi bul karayı al parayı tiyatrosuyla nakit yaşamaktır.

  Bu tiyatroda şans  tombalacılara hep çinko ile güler.

  Hele bir de yaşadığın coğrafyada Bir ton akıl bir gram edebe muhtaç ise Yol uzun, Düşman hileli, dostlar da cahil olunca gel çık işin içinden.

   Sistemin kültürel ve teolojik mekanizmasının bize öğrettiği boktan seçenek “kötünün iyisi.” tercih sebebimiz için tek seçeneği yırtıp atmayı ise vatan hainliği ile tanımlamışsa gerisi teferruat.

    Düşünsel ve fiili anlamda Kalkmaya cesaretin ve takatın yoksa, İyisi mi, eskilerin sözü, Otur oturduğun yere, yoksa olursun oturduğun yerden.

   Bu durumda gülmekle ağlamak arasında sıkışınca ve iş duaya kalmışsa işimiz daha zor, Çünkü “İyilerin duasının bile buharlaştığı” bahtsız bir asrın vefasız sakinlerine Allah bile rahmet sıfatını irade etmeyeceği de ihtimaller arasındadır.

   Ülkenin kaderi Hakikatte sistemin ana yapısı ile belirlenir, kimse Ananın Merhametine tevessül etmiyor, herkesin aklı  akşam gelecek babanın poşetinde ne var? Bu Ana adaleti ile yüzleşmeyenler günü birlik ayak oyunları ile horoz dövüşü şahısların söz ve davranışları üzerinden ukalalık yapılıyorsa o coğrafyada fikirler ve düşünceler alt orta zekaların konusu ve gündemi sorunlu olur.

   Nitekim Sosyolojinin literatüründe şu söz toplumun sorgulanacak bir gerçeği olur,

  – Yüksek zekalı insanlar fikirleri konuşur,

  – Orta zekalı insanlar olayları konuşur,

  – Geri zekalı insanlar şahısları konuşur.

   Buna göre Coğrafyamızın gerçeği alt orta ise bu atmosferden üretkenlik yok, fikir sahibi olmak ateşten gömlektir, Bu yüzden sadece daha önce üretilenler ve üretilecek yalanlar konuşulur.

    Konuşulanlar üzerinden ise toplum karşılıklı futbuldaki maçın seyircisi olduğunu his ettirilerek, küfür ve sloganlarla deşarj ediliyor.

   Ukala olduğumuzun gerçeği bu fotoğrafta başka yoruma yer yok. Çünkü kültür ve ideolojiler yeteri kadar tehditle linç edilip kitle fikir fukaralığına razı edilmiş, Kendi halini değiştirmeye ne hal ne de mecal kalmış.

  Çünkü mevcut medya manipülasyonu fikirlerden çok uzak şahısların eylem ve söylemleri üzerinden şiddetli dedikodu akıntıları oluşturarak %3’ü düşündüğünü, %95’ni düşünmeden, ölmeye mahkum etmiş kalan %2 lik kesim ise ötekileştirilerek Ebu Zer misali rebze çölüne sürülmüş bir rehavetin huzuru hakîmdir.

   Elinde  Çağdaş hiçbir üniversitelerinin diploması yoktu, ama Ebuzer tüm çağların devrimci bir aydını olarak anılacak, Çünkü yaşadığı çağda sisteme devrimci sorgular çekti.

   Düşündüğünü söylemekten korkan bir insan, düşünmekten de vaz geçer. Düşünmekten mahrum edilen toplumda üretkenlik buharlaşır, Cesaret iki kişide müşterektir, Biri bildiğinin mutlak hak olduğunu özümseyen Aktivist, Aydın ve Alim , diğeri de Zır cahil.

   Bügünlerde Seccade gündeme oturdu dedik Şeytan mı? melek mi? olduğuna tam emin Olmadığım bir ilhamla bizde bir ironi yapalım dedik,..

   Seccadenin namus ve şerefini bir tarafa koyarak söylersek Seccadenin necaseti basit bir deterjanla yıkamakla geçer, BOP ortaklarına sormak lazım, Ya 2 Milyon Irak’lının, bir milyon Suriye’linin kanındaki necaseti Seccadenizden temizleyecek dezenfektan ürebildiniz mi?

  Şunu da sisteme ve yıldızlarına anlatamadık. “Allah yarına bırakır, ama yanınıza bırakmaz”

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir