İçeriğe geç

HALEPÇE MEDENİ DÜNYANIN YÜZ KARASIDIR..

HALEPÇE MEDENİ DÜNYANIN YÜZ KARASIDIR.!
(Katliamın Yıldönümündeyiz 16 Mart 1988)
Cennet ashabı (halkı) cehennem ashabına “Biz Rabbimizin vadettiğini hak (gerçek) olarak bulduk, siz de Rabbinizin vadettiğini hak (gerçek) olarak buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar da “Evet (bulduk)” derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun” diye bağırır.(7-A’râf 44)
Medeniyet ve Dinler tarihi konusu uzmanlık alanı olan Sayın Dr. Ali Şeriati(ra)tespiti ” Kürtler Dünyanın en kadim halkı ve Dicle ile Fırat arasında Mezopotamya medeniyetinin ve Antik Yunan medeniyetinin sahipleridir” Ey Ustat Mezopotamya dışındakiler sonradan gelip bu kadim halka bela oldular
Bağrından; Nuh, İbrahim, Zelkifli, Elyasa, Eyüp gibi büyük peygamberlerin çıktığı Hanif dinlerinin sakinleri ve ilk yerleşik hayatın Ergani’deki MÖ:10200 yıllarındaki sakinleri bu kadim Ulus, İlk parayı kullanan Lidyalılar, Sümerlerden önce ilk yazıyı kullanan İslamiyet’i ilk ve savaşsız kabul eden bir halk şerefine nail olan, Selahaddin-i Eyyubi gibi bir komutanla haçlılara kan kusturan, büyük komutanın sahipleri yine bu kadim Ulus Kürt halkının bağrından çıkmıştır.
Tarihte Med ve Zend imparatorluklarının sahipleri; Hz Hüseyin(as) Gibi yüce bir İnsanın kayın babaları;
Sühreverdi maktul, İbn-i Sina gibi filozof ve felsefe ustaları, Şerefhan-i Bitlisi ve Ali İbn-i Esir gibi tarihçiler, Zehebi gibi tarihçi ve Muhaddisler, Fahreddin-i Razi,Ebul Fida, İbnül hacip Gibi Hekim ve Müfessirler, Mevlana Halid, Fekıyi Teyran,Celaleddein-i Rumi, Mevlana halit, Hallac-ı Mansur, Aynülkudat, Xamedani, Ebul Vefa,Nurbahşi gibi Arifler, Cezeri gibi Bilim ve İlim adamları, İz bin Abdulselam gibi Filologlar, Cigerxun,baba tahir,Fuzuli,Nizami,Nali ,Ömer Hayyam gibi Edebiyat dehaları ve Şairler, Ahmed-i Hani, Abdurrahman Şerefkendi, Mele-i Cezeri gibi Divan sahibi yazar ve Alimler, Rüstem-i Zal, Ebu Müslimi Horasani, Behram Çupin, Kerimhan Zend, Kavalalı Mehmet Ali Paşa gibi Kahraman komutanlar, gibi ve daha nice ustalar çıkarmıştır. Varlığını Kürt yokluğu üzerine bina edenler utansın.
Evet insanlık tarihine düşen kara bir sayfadır Halepçe, İnsanla beraber merhametin öldüğü gündür,
Tüm dünyanın gözü önünde işlenen devasa bir cinayete seyirci kalanlar utansın, Bu zehiri o zalime verenler sözde Hümanist medeni AB(Avrupa birliği) ülkeleri Fransa, Almanya, İngiltere vs) O zalim kadar bu cinayete ortaktırlar.
Muhakkak ki, Allah Müntakimdir amma bu intikamı burada alır, amma ötede mutlaka adalet tahakkuk edecektir, Bu katliamın Birinci derecedeki Sorumlusu Zalim Saddam’ın Rezil akıbeti bu İlahi intikamın küçük bir örneği değil mi?
İnsanlık tarihi var oldukça Halepçe’deki ELMA kokusu dünyanın en pis kokusu olmaya devam edecektir.
Bu pis kokunun müsebbipleri de ilanihaye lanetle anılacaktır…!
Kürtlerin Hiroşima’sı olan HALEPÇE’ye sesiz kalan sözde hümanist dünya!
Çünkü! Ağıtlar, Feryatlar Kürtçeydi.
Çünkü ! Kürtler sahipsiz bir halktı.
Çünkü dünyanın sakinleri insan olma vasfını yitirmişti.
Çünkü ırkçılık ve ulusçuluk dünyayı sağırlaştırmıştı.
Çünkü babasız yetim birini konuşmak beyhudelik ve saçmalıktı.
Çünkü Vicdanlara karanlık çökmüş ve çürümüşlerdi,
Çünkü sözde Medeni hümanistlerin ve demokratların verdiği Kimyasal gazla zehirlendiler.
Kürtler için Çünküler uzar…gider…, sebebi ise,Kumarda çinko(İsabet) yüklüdür, Ama kardeş bildikleri uluslar içinse, keşkeler uzar gider, Keşkeler de,,, Nedamet yüklüdür.
Oysa; Peygamberin orta çağ Aristokrasisine vurduğu ilk devrimci darbe Hakimiyet ve üstünlük cihetinden oldu.
Beşeriyet Gezegenimizde doğal özellikleri kendisiyle örtüşen ve tüm peygamberlerin mesajında yer alan Hz. İnsan damgasını hemcinslerine vurmazsak ıstıraplarımız katlanarak devam edecektir.
Hakimiyet yüce Allah’ındır, ve beşer için üstün olmak Arap veya Acem(Arap ırkından olmayan tüm uluslar) olmakta değil, ‘TAKVA’ ilkesini ilan etti.(İnne ekremeküm indellahi etkakum” Takvayı da takvanın zirvesi Hz.Ali(as) “Özgürlük” ile tanımlamıştır.Bunu sadece kendi ırkından olanlara sayanlar, Heyhat ki, İlahi beyanlar artık ümmeti bağlamıyor. Çünkü tağutlar ilahi beyanları kendilerine uydurdular.
“Ya eyyuhel insanu” hitabına ilk Faşist darbeyi vuran Tarihin firavunları çağdaş varis ve baronları “Kürt’ten olursa evliya koma gelsin avluya” sloganıyla lanetle karışık söylemler geliştirdiler.
Vaiz Camide vaazlarında “Türkçe bilmeyen cennet giremez” sözüne ağlayan vatandaşa soruldu sen neden ağlıyorsun Türkçe bilmiyormusun ? Adam, Ben kendime değil Türkçe bilmeyen Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ağlıyorum demiş.
Ziya paşa veya Yavuz Sultan Selim’e ait olduğuna inanılan dua ve niyaza bakalım.!
Kürde fırsat verme yarab,
Dehre sultan olmasın,
Sıksın ayağındaki çarık,
Rahati can bulmasın,
Günde yüz sopa yesin,
Birisi eksik olmasın.
Vur sopayı al haracı
Karnı bile doymasın..!
Ol çeşmeden gavur içsin
Kürd’e nasip olmasın.!
Vasiyetim o’dur ki,
Kürt bin kere yalvarsın
İnanma kanma,
Yakana bit kapına da kürt dadandırma.
Lanet dolu söylemleri ile ırklarına asalet kazandıran “Türk’ün, Türk’ten başka dostu, Arabın Arap’tan başka dostu yoktur.”Şeytanizme ne demeli..?!
Bu ülkede *Kürtler şeytanın çocuklarıdır” tezi ile Akademilerde Prof. Unvanı alan hatta kabinede Bakanlık yapan Abdukhaluk çay gibi embesil kişiliklere bu Akademik unvanı veren komedyaya ne demeli.?
Eksiksiz tam sürüm münafıklık buna derler.
“Vay fırkasına Din’inden çok önem veren Ümmetin, milletin ve Din ‘in haline”(Ali Şeriati ra).Vay ki ne vay;
21.yy da gerçekten ırkçılık bir hastalıkmış, işin kötü tarafı hastaların hastalığını kabul etmemesi Müslümanım diyenlerin ise ırklarına asalet bahş ederek imanlarına zulüm bulaştırması.
Çağdaş Medeniyet evinde 16 Mart 1988 günü Saat 11,35 te Müslümanlar için Ümmet kavramı, Sosyalistler İçin Enternasyonalizm, Kapitalistler için Demokrasi ve Hümanizma o gün öldüler.
“Bir Şahsın, Bir Ailenin, Bir Sınıfın, Bir ırkın egemenliğini kabul etmek demek, TEK Allah’ın Mutlak egemenliğine karşı çıkmak demektir.”(Dr.Ali Şeriati ra)
Katliamdan üç gün sonra, Katar’da 53 Sözde İslam Ülkelerinin temsilcileri toplanmış ve içlerinde Kardeş dedikleri Kürtleri temsilen kimse yoktu. Ve
Türkiye’den temsilci olarak Cehennemi boylayan General Kenan Evren katılmıştı. Toplantıda Halepçe katliamı gündeme gelmemiş,
Lanet olsun o Sonuç bildirgesinde Irak Baas yönetimi kınanmamıştı bile!
Dedik ya, Kürtler sahipsiz, statüsüz Devletsiz bir halktı tek suçları ümmetin yetimleri oluşlarıydı.50 Milyon Nüfusu ile Ortadoğu’nun en kalabalık Kadim Bir Halkıdır, üç ulusunun sözde devleti olan 21 devlet kadar bir nüfus yoğunluğuna sahip bir kadim bir ulus.
İşte O gün sözde ABD’nin Kuklası İslam iş birliği teşkilatı toplantısı Moderatörlüğünü Eklemedin İhsanoğlu yapmıştı.
Sonuç bildirgesinde Bulgar devleti, oradaki Türkler üzerindeki baskı sebebiyle Bulgar hükümeti kınanmış,
Halepçe katliamı gündeme bile gelmemişti. Madrabazlık ancak bu kadar olur.
Çünkü Kürtler Ümmetin yetimiydi ve hiçbir ulus bu yetimleri kabul etmedi. Çünkü; İslam’ın eşeklikten kardeşliğe yolculuk olduğunu bilmiyorlardı. Veya biliyorlardı da işi kitabına uydurdular.
Evet o dönemde Saddam’ın sofrasındaki kırıntıları yiyen sözde mazlum bir halkın temsilcisi konumundaki ve sözde Filistin direnişinin efsane lideri bu katliamı Saddam nezdinde kutlayan İlk İnsan Müslüman kardeş bilinen Yasar Arafat oldu. Suudi ve Amerika’nın sofrasından beslenen sözde mücahit, Müfessir Sait Havva da Saddam sofrasının değerli misafirlerindendi.
Halepçe katliamından sonraki küstah sessizlik, Ne ümmet kardeşliği nede halkların kardeşliği ütopyasının gerçek hayata bir karşılığının olmadığının acı bir gerçeğiydi aynı zamanda.!
İşin Amma’sı da var;
Aydın Mustafa Hamit (Aydın Teyyar) Kimdir?
16 Mart 1988’de Halepçe’nin bombalanması için Saddam tarafından Irak’taki tüm pilotlara talimatlar verildi, bu Pilotlar arasında Kerkük Türkmenlerinden olan Aydın Mustafa Hamit’te vardı…
O dönemin yetkili isimlerinden ve Saddam’ın akrabası olan Ali Hasan Mecit (Kimyasal Ali) Aydın Hamid’i çağırarak ona böyle bir görev verildiğini ve Halepçe’yi bombalamasını ister…
Fakat Aydın Tayyar hiç düşünmeden bu emri reddeder ve Saddam ile görüşmek istediğini söyler…
Saddam ile görüşen Aydın Tayyar ona kimyasal silahlar ile masum kişileri öldüremeyeceğini bu görevinden muaf tutulmasını söyler, görüşmeden sonra Saddam Aydın Tayyarı tutuklar ve Halepçe’ye saldırdıklarından 6 ay sonra Aydın Tayyarı da idam eder…
İdam edilmeden önce şu sözleri söyledi:
“Acaba Kürtler benim idamımın sebebinin onlar olduğunu bilecekler mi? Bir gün beni hatırlayacaklar mı”
Saygı ve rahmetle anıyoruz
Mekanın Cennet olsun… Güzel İnsan. 😪
Allah Resulü (sav) buyurdu ki:
“Kim bir mü ‘minin öldürülmesine yarım kelimeyle de olsa yardım ederse, Allah Azze ve Celle’nin huzuruna iki gözünün üzerinde ‘Allah’ın rahmetinden mahrumdur’ yazılı olarak çıkar.”(İbn Mâce, Diyât, 1)
Hani peygamber Muhammed(sav) “Zulme rıza zulümdür” demişti.”;
Arakan, Filistin, Lübnan, Bosna, Karabağ, Myanmar, Hocalı, Çin Uygur Türklerine vs yapılan zulümlerini görenler Halepçe’yi görmediler, Çünkü ABD. İsrail, Suudi, Avrupa, tüm Araplar, Türkiye dahil Hepsi Zalim Saddam’ın Maddi ve manevi Kardeş ve müttefikiydiler ortağı idiler.
Felaketin Haberini ilk İran basını dünyaya duyurdu.
Saddam’ın Kurmayı Ali Hasan El Mecid komutasında ‘’Enfal Harekâtı” İran’a askeri gözdağı vermek için sahipsiz, Devletsiz Halepçe Kürt halkına soykırımla “mesaj” vermek için Halepçe ve çevre kasabalar üzerinde helikopterle boş kağıtlar atıp rüzgarın yönü belirlendi. Ardından 50 ye yakın uçak ile şehre yakın boş alanlara ve şehir etrafındaki köyler, kasabalar aralıksız hardal gazı, sinir gazları sarin, tabun, VX, kan zehiri, hidrojen, siyanür gibi kimyasal gazlarla Elma kokulu kimyasal bombalar attılar.
İnsan hakları savunucuları Hümanistler 6,357 ölü, Iran Meri Van, Pawe şehirlerine doğru kaçmaya çalıştılar.
İran hastanelerinde 1 ayda 4.874 kişi yaşamını yitirdi. 14.765 yaralı Kürt,
İsviçre, Kanada ya sığınanların ilk 1 yılda 3.648 kişi kanser ve akciğer yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Ömür boyu kör, Lal ve felçli doğanlar…
İnsanını insanlardan saymadı anladık, Ya sokaklarda ölen eşekleri, inekleri, Koyun ve kuzuları, havada ölüp inen kuşları görmeyen hayvan hakları savunucularına ne demeli?
Feleğin çarkında meğer dünyanın kör ve sağır olduğu dönemde bu olay olmuş.!
Hani akidemizde “Bir gövdenin azaları idik”, Hani bir binanın tuğlaları idik” “Hani birbirimizin aynasıydık”, ve hani kardeştik, meğer kardeşliğimizin Gövdesi de tuğlalarının da, Aynanın da, bir anlamı kalmamış da; biz mi anlamadık.?!
Yine de, dönüp baktığımız zaman “O zalimler yakında nasıl bir inkılapla devrilip yok olacaklarını göreceksiniz “ilahi vaadi Saddam zalimi hakkında bihakkın tahakkuk etmiştir. Bu zalim gitti ama O’na para babalığı yapan Suudiler için Avrupa’nın 16 düşünce kuruluşları 2030’a kadar ömür biçmekle beraber, Bu Saddam Zalimini zırlatan ABD’ye ise gelecek 25 yıl için ömür hesaplanıyor.
Nihayet kardeşleri gördükleri Ortadoğu Müslümanlarının gözü önünde bu gariplerin ciğerleri parçalanırken, Kimileri televizyonlarda dizilerin keyfini çıkarırken, Amerika Şurubu cola ve fantalar ile ciğerlerine bayramlar yaşatıyordu.
Hani “Peygamber (sav) Kendi nefsin için istediğini Müslüman kardeşin için de istemediğiniz müddetçe hakkıyla iman etmiş sayılmazsınız”
Şeytanların görevi beşeriyetin doğal sayılan farklılıkları Irk, Ulus, Mezhep, meşrep ve coğrafya üzerinden tefrika üretmektir.! Sözde hangi İslam iş birliği teşkilatının fikir, faaliyet olgusu ve yöneticisi bu kavramın muhatabı olduğunu kabul ederek, barış ve kardeşlik hukukunun mümessili veya müntesibi olduğunu iddia edebildi, Külliyen boğazına kadar iki yüzlülüğe Nifak ve onursuzluğa bulaşmış münafıklar bu Aziz İslam kavramını da, bozdular.
Hindistanlı büyük filozof ve Şair Muhammed İkbal(ra) boşuna mı “Kaçın Müslümandan sığının İslam’a” dedi.
Şimdi ateizmin Avrupa’dan çok bu coğrafyada hortlama sebebini anladık mı,?
Şeyh Said-i Şiraziyi dinleyelim;
“Gülistan şehrine geldik, Ne renk kalmış ne koku, Ahmak dostlar ve akıllı düşmanlar ikisini de alıp gitmişler”
Muhammed İkbal ne güzel ifade etmiş “Bu çağın Müslümanının bu Din’e en büyük iyiliği, Bu dine mensup olmadığını söylemesidir.”
İşte BEN yerine BİZ diyebilmenin çok güzel bir örneği. Üzerinde düşünmeye, biraz kafa yormaya, denemeye değmez mi sizce de?”
Hz.Musa şeytanda gördü ve O’nu şeytan yapan bir özellik okudu ve özellik de “BEN” Kavramıydı. Çünkü benler bizleri görmeyen kör,sağır ve dilsizler taifesidir, oysa ben sen yokuz sadace “O” vardır o da Allah’tır.
Mülkün ve eşyanın gerçek sahibi “Hep birlikte benim ipime sarılın ayrılmayın ” diyor ama bizler sadece muhalefet olsun diye farklı renklerdeki iplerle it olma gayretindeyiz. Hristiyan Avrupa evrensel değerlerle bir arada yaşamayı becerdi, amma Ortadoğu’da bırakın ahlakı, kardeşlik hukukunu tesis edip bu Ademi merkeziyetçi evrensel değerlerle yaşamayı bir türlü beceremedik. Sıkıntı yanlışlarda ısrar ettik. Zayıfın dilinin dolanmasına göz yumduk.
”Bize hep yalan söylediler ve inandıkça daha fazlasını söylediler”(Malcolm X)
“Kendini bulan insanın bu dünyada kaybedecek bir şeyi kalmamıştır, İçindeki insanı anlayan tüm insanlığı anlamaya başlar”(Stefan Zweig)
Meğer bizim kardeşlikten gelen BEN VE BİZLER pratiklerimiz ise hep Tilki ile deve misali devam etmiş.
Tilki ve Deve kardeş olup BENLİĞİ kaldırmayı denemişler. Bir gün deve mağaradan rızık için ayrılmış ve Tembel tilki devenin uzun süren yokluğunu fırsat bilip devenin yavrusuna göz dikmiş ve yavruyu afiyet ve şükürle son bulan bir ziyafetten sonra, Akşam deve dönmüş bakmış yavru ortalıkta yok. Ah yavrum, vah yavrum, deyip kardeş Tilkiye sormuş yavrumu görmedin mi ? Tilki dönüp deveye sen hala akıllanmadın YAVRUM deme ; YAVRUMUZ nerde desene.?
Basit, güzel örnek kardeşliği birliği ve komün yaşamayı asrı saadetten hicret olayında peygamber tarafından tesis edilen muhacir ve Ensar’ın kardeşliğini yıllarca okuduk bir şey anlamadık bari Tilki ve deveden okuyalım
Maalesef İnsanlar Yanındakileri kör ve sağır zannederek kötülüklerini iyi şeylerle yamalarlar.
Ve biz, İslam düşmanlarının bu oyununu sadece seyrediyoruz.! Çünkü vahdet ve kardeşlik çağrılarımız karşılık bulmuyor…
Pozitivist çağda “Tanrı öldü” yargısı doğrultusunda hareket edilmesi, Modern çağı ırkçılığın cenneti yapmıştır.
Lord Lothian’ın 1938 yıllarında söylediği doğruydu. “Dinin gerilemesi ahlâk ve dinî esasların değerini yitirmesi sonucunda milliyetçilik ve ırkçılık kefesi ağır basmaya başladı.”
Maalesef bu hastalık İslam alemini Aşırı derecede İfrata götürdü ve Bu Irkçılık tarihte öyle bir zıkıma dönüştü ki; Araplar kendi saraylarındaki köpeklerin ismini Türk bıraktı, Türkler de kendi saraylarındaki köpeklere Arap İsmi bıraktı.
Buna rağmen Kürtler ise kardeşlik hukukundan vazgeçmeden manzarayı üzülerek seyrettiler. Tarihteki Irkçılıktan arı duru bir tevhidi bilinç arayanlar Kürt bir Müslümanla konuşsun, Çünkü Ortadoğu’da devlet ırkçılığını tatmayan tek halktır.!
Oysa Hepimizin Allah’ı “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılıp dağılmayın” hitabını da her gün Kutsal kitaptan teberrük diye okuyup, bir elimizi yüzümüze bir elimizi de kardeşimizi yok edecek silahın tetiğine sürecek bir tiyatronun gafilleri ve maskarası olan komedyayı oynuyoruz.!
Bir zamanlar Bizans ve Sasani’yi çökerten bu kardeşlik ruhu 53 parçaya bölünerek hiçbir parçası artık olması gereken yerde değildir. Müslümanlar Bu parçaların da kokuşmaması için bol tuzlayıp Sünni ve yapay ulusal tekniklerle bu kardeşliğin ömrünü uzatmaya çalışıyorlar.
Hz. Peygamber (sav)”Öyle bir zaman gelecek ki öldüren niçin öldürdüğünü, Ölen de niçin öldüğünü bilmeyecek.”
Kendini konuşma cesareti göstermeyenler için başkaları gelip istedikleri tarzda ve üslupta ve çıkarına geldiği oranda ve renklerde seni konuşturur ve ayıkla pirincin beyaz taşını misali ahlar ve vah’lar artık sizin için fayda vermeyecektir.
Sonuç: Fars, Arap, Türk ve Kürt coğrafyalarında yaşayan İnsanlar farklı ırk ve Ulusların İnsanı olsalar da demografik ve biyolojik süreç bunların bir arada adalet temeline dayalı Kardeşçe ve İnsanca yaşamaktan başka bir alternatif bırakmamıştır.
İslam coğrafyasında ise Bel’amların gasp ettikleri peygamber Minberinden her Cuma “Allah adaleti emrediyor” diyerek tebaayı manipüle ettiler.
Çağdaş dünya kuru milliyetçilik Laik, İğdiş edilmiş çağdaş ve mukaddes söylemler ile tarih kültür ve geleneklerimizle beraber binlerce yıldır beraber yaşadığımız insanları ana dilinden dolayı yok saymayı ırkımız için fazilet kabul ederek, Milli bayram sahtelikleriyle realitemizin hakikatini örterek iyi bir siyaset cambazlığı yaptık.
Ortadoğu coğrafyasında Müslümanların bu mantalitede çatışmasız ve özgür Halklar olarak yaşamaları bu haliyle mümkün olmasa da; Peygamber Muhammed(sav) gibi O’nun yetki ve salahiyeti ile ahir zamanda zuhur edecek ve nenelerden masal olarak dinlediğimiz, Modern çağdaşlar tarafından kutsanan ve ıstırapların asıl kaynağı olan Irk, Sınıf, Mezhep, Meşrep, Hizip, Kutupların tümüne dedesi gibi DEVRİMCİ Darbeyi Atası Ali(as) Zülfikar’ı ile vuracak Hz. Muhammed Mehdi gibi bir kurtarıcı Mutlak adaletin İcracısı herkes için Umut ve Ümit pınarı olacaktır. Biiznillah.
Oysa; Hak-Batıl, İyi-Kötü, Doğru-yanlışın kesin ve net olan çizgileri vardır. Dünya sadece İYİ ve Kötülerden ibaretse iyileri dört gözle bekliyoruz demek gerekmez mi?
İlahi hitap şudur; Hakka Hak deyip Hak’la yaşayan ve batıla da, batıl deyip, Batıldan içtinap edenlere selam olsun. Vesselam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir