İçeriğe geç

YETİŞME TARZI ÖNEMLİDİR..

    YETİŞME TARZI ÖNEMLİDİR.!

   “Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”(Hz. Muhammed sav)

    İbn–i Sina soyle diyor:” Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki, ilerde koyun gibi güdülmesinler; Kurt gibi büyütmeyelim ki büyüdüklerinde kendi cinslerinin de canına kıyacak kadar vahşi yetişmesinler.”
    Dünyadaki savaşların Kurt ,ve koyunlarla yürütüldüğünü hiç düşündük mü ?.
    Eğitim; Evde başlar, Okul ‘da pekişir, sokakta gelişir ve şekillenir.
    Yüce Allah peygamberleri insanoğlunu eğitmekle görevlendirdiği mükemmel öğretmenlerdir.ve bu öğretmenler de yüce Allah’ın keremiyle hatasız ve mükemmel bir idrakle donatıldı. “O ne söylerse kendi havasından konuşmaz. “ayeti bu öğretmenlerin yüce Allah tarafından programlandığı ve bu programdan çıkma şansları ve imkanları olmamıştır.
    Şu ayet de bu tezi teyit eder niteliktedir, ” Ey resulüm sen bizim indirdiğimize kendiliğinden bir şey katmış olsaydın seni şiddet ve kuvvetle yakalardık hiç bir şey yapamazdın” ilahi beyanı bu öğretmenlerin ilahi irade ve rızanın dışına çıkma yetenek ve kabiliyetleri elinden alınmıştır. İşte ismet sıfatı bu noktada tahakkuk ediyor. Xayr ve şer’i tanımanın mihengi bu masumların söz ve davranışlarındadır.
    Resuller ilahi adalet ve mutlak doğru eylem ve söylemlerin Xayr’ın mümesili şer’e karşı da mücadele eden numune kişilikleridir. Ayeti kerimeye bakalım “Şüphesiz sen yüce bir Ahlak üzeresin”(Kalem/ 4) Ne demek yüce Ahlak; Adaletin, Vefanın, Doğruluğun, Sevginin, ve tüm erdemlerin mümessilisin.
    Şüphesiz Yüce Ahlak çok uzun yorumlar ve izahı da gerektirir.
    Tüm Eğitim bilimciler, pedagog, Ahlak bilimci ve sosyal bilimciler bu ideal insan ve şahsiyetleri inceler; tez ve yorumlarını bu minvalde okur ve yazarlarsa isabetli sonuçlar ve kısa sürede sağlıklı bir kişilik ve  toplum prototipi inşa etmeleri mümkün olacaktır.

    Aksi halde 19.yüzyılda yeni kurumsallaşan psikoloji bilimi uzun deney ve testlerle yorucu ve yıpratıcı köklü değil kısmi çözümler üretmesi olasıdır. Kurumsal Psikolojinin ruh bilimi hakkındaki bilgisi sınırlı olup bugüne kadar insanlığa sunduğu tek çözüm anti deprensen  ilaçlardır. Anlaşılan tek çözüm uyutmak.
    Empati yapacak, Hukuka saygılı emeğin felsefesini idrak eden, Erdemlerin aşığı nesiller üretmek gerekmez mi?

     Kurumsallaşmış çağdaş Sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-İ Haldun (ra).dinleyelim

    “Biyolojik olarak sizin çocuklarınız olsalar bile; Onlar yaşadığı çevrenin ve alışkanlıklarının çocuklarıdır.”
    İşte pedagogları hayret ve hayranlıkta bırakan Peygamber(s a.v) yetiştirdiği örnek insan imam     Ali'(a.s)nin çözümlemesine bakalım.
     Tüm okul ve Dergahların kapısına altın harflerle yazılması gereken Hz. Ali (a.s) nın bu söylemini kazımak gerekir.

(“Düşüncelerine dikkat et, sözlerin olur, Sözlerine dikkat et, davranışın olur, Davranışına dikkat et, alışkanlığın olur, Alışkanlıklarına dikkat et, şahsiyetin (karakterin) olur,
Şahsiyetine (karakterine) dikkat et, alın yazın olur.”)
    Düşüncede oto kontrol olmadan yapılan eylemler zamanla imam Ali'(a.s)nin dediği gibi bizim için sistematiği takiben ; Davranışlara dönüşür, bu davranışlar bir süre sonra alışkanlık olur, Karaktere bürünür, kalıplaşır ve Ahlak buna göre şekillenir. Buna göre şekillenen Ahlak da bizim için Alın yazısı halini alır ve Allah da bu Ahlakı, Ayette belirttiği üzere kaderimize bağlar(.İsra 13)
    İşte 21 yy da Tüm Filozof, Sosyal bilimci, Alim, Arif, Ahlak bilimcilerin Pedagog ve psiko analistler ‘in Ali(a.s) gibi birine hasret duymalarını daha iyi anlıyoruz.
    Ruhların hem bu dünyada, hem ötede şekil ve kalıpları vardır. Bu kalıpların fiile dönüşmesiyle müspet ve menfi diğer ifadeyle hayır ve şer olarak dışa yansır. Hani bazen şunun ruhu bozuk deriz ya,
    Bunun için her anne ve baba bir Ahlak bilimci, ve pedagog olmasa da bu idrakten yoksun olanlar deneme ve yanılma yöntemi ile nesilleri defolu ve şizofren tiplerin sahipleri olmaya adaydırlar.
    Peygamber(s.a.v) “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” ifadesi kalem suresinin 4 ayetine vurgu yapılmıştır.
    Bu meyanda peygamber yaşayan Kur’an’dı, işte Peygamber’in bizlere güzel tavsiyesi “Anne babaların çocuklarına bırakacakları en mükemmel miras güzel ahlaktır.” Bu yüce öğretmen ötedeki bir nedameti de şöyle izah etmiştir. “Mahşerde evlat mal ve mülkü anne babasına atar ve der ki siz bana neden Allah’ın dinini öğretmediniz.?” Bu sitem ve suçlamanın kurbanı olmamak şu an elimizde.!

    Anne ve Baba’lar çocuğunun anatomisini nasıl ki mikroplardan koruyorsa, Aynı şekilde ruh sağlıkları için neden aynı hassasiyeti göstermiyorlar.
    Fizik ve beslenme noktasında güçlü nesiler yetiştirebiliriz; ama fiziki kısmen zayıf fakat Ruh’en güçlü nesiller yetiştiren toplumlar başarılı toplumlar oldukları da bir hakikattir. 
    Ruhen güçlü nesiller Ruh’u hakkıyla bilen, yaratana iman ve bu mimarın direktifleri ile nevş-u Nema bulurlar.
    Evlatlarının ahlaki ve ruh’i tarafını ihmal eden toplumlar, müşkül perest bir nesil ile hem burada, hem ötede bu müşkülatın gafil ve nadim(pişman)lıklarının kurbanlarıdır.
     Güç, İlim, Bilim; Ahlakı düzgün toplum ve fertlerde rahmet aracı iken; Ahlaksız fert ve toplumlarda zulüm ve şer denilen rezalet, vahşet ve kepazeliğin getirdiği nadim(pişmanlık) sonuçlarının aletleridir.

    Hz. Ali(as.) dinleyelim; “ Evlatlarınızı kendi zamanınıza göre değil, Yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz.” Burada ifade edilen Amaca yönelik değil, alet edevat ve imkânların ve tarzın kastı söz konusudur,    

   Ben toprak evde yetiştim sen de buna mecbursun dersen, ben telefon kullanmadım, ben lastik ayakkabı ile yetiştim, Ben bilişimi kullanmadım sen de kullanmayacaksın derseniz, bu çocuk sizi dinlemeyeceği gibi yaşadığı veya yaşayacağı endüstri toplumunun imkanları ile sizi ters köşe edecektir ve ahlaki telkinleriniz ile sizi tarihe gömecektir.

   Bu konuda Dr.Ali Şeriati (ra) nin “Anne Baba biz suçluyuz” makale ve konuşmasına bakmakta fayda var.

    Her yaşın ve her çağın bir dili ve davranış biçimi vardır Anne ve babalar bu dili bilmezlerse kendilerine karşı duyarsız nesiller üretirler. Aslında Üniversitelerde çocuk eğitiminin ders olarak okutulması gerekir ki aslında her anne ve baba adayı yetişme tarzında bir pedagog olabilmelidir. Nitekim Hz.Ali(as) “İnsanlara akılları miktarınca hitap ediniz.” Hayatın gerçeği her yaşın bir dili vardır.

    Kendine güvenen, mutlu ve sosyal ilişkilerinde başarılı çocuklar yetiştirmek istiyorsak onlara davranışlarımızla örnek olmalı, onlara güvendiğimizi hissettirmeli, olumlu davranışlarını takdir etmeli, onlarla ilişkilerimizde hoşgörülü, tutarlı, net ve kararlı davranmaya dikkat etmeliyiz. Aşırı gevşek ve aşırı katı bir disiplin çocuklarda davranış sorunları oluşmasına neden olacağından dengeli bir eğitim çok önemlidir.

    Çocukların Travmatik olmasının altında yatan temel sebepler, ebeveynlerin empati seviyelerindeki düşüklük ve yoğun olarak var olan çocuk ihmal ve istismarıdır. Çocuk ihmal ve istismarının bu kadar yoğun olarak görülmesini, ebeveynlerin kendi çocukluklarında maruz kaldıkları travmaları ve duygusal yükü kendi çocuklarını yetiştirirken aynı pratikleri devam ettirerek kendi travmalarını çocukları üzerinden işlemeye çalışmasından kaynaklanmaktadır.

    BM’nin 2015’te yayımladığı çocuk askerler hakkındaki rapora değinilerek, dünyada çocukları kullanan 57 silahlı grubun 29’unun Afrika’daki 7 ülkede olduğu belirtildi.

    Örgütün “Red Hand Day” olarak anılan ve “çocukların asker olarak kullanılmasına karşı mücadele günü” vesilesiyle açıkladığı raporda, yaklaşık 20 ülkede çocukların asker olarak kullanılmasının yanı sıra, öldürüldükleri, sakatlandıkları ve bulundukları okullara ve hastanelere saldırılar düzenlendiği belirtildi. Bunların arasında Güney Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Somali,  Mali, Afganistan gibi ülkeler var. 

    Çocuk askerlerin savaştırıldığı, çocukların aynı zamanda keşfe gönderildikleri ve yemek yapmak, odun toplamak gibi işlerde kullanıldıklarına dikkat çekildi. Ayrıca bazı kız çocuklarının savaşçılarla evlenmeye zorlandığı, hem kız hem erkek çocukların cinsel istismara uğradığı vurgulandı. Çocukların ayrıca canlı kalkan ya da canlı bomba olmaya da zorlandığı belirtildi.

    BM’nin oluşturduğu listeye göre çocukları asker olarak kullanan 50 ordu ve silahlı grup bulunuyor. Genellikle birden fazla ülkede konuşlanan Eş Şebab, Taliban, Boko Haram ve IŞİD gibi örgütlerin başı çektikleri bildirildi.

    UNICEF’e göre güvenlik birimlerinin örgütlerin amaçlarına alet edilen çocuklara yaklaşımı da en büyük sorunlardan biri. Bu çocukların silahlı örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandıkları; hatta istismar edildikleri belirtiliyor.

    Bunlar arasında Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), Güney Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren Tanrının Direniş Ordusu (LRA), Nijerya’daki Boko Haram, Somali’deki Eş-Şebab, OAC’deki anti-Balaka ile Mali ve Sudan gibi ülkelerdeki bazı terör örgütleri yer alıyor.

    UNICEF, Çocukların Savaşlarda Kullanılmasına Karşı Dünya Günü münasebetiyle, geçen yıl dünyada yaşanan çatışmalarda 250 bin çocuk askerin kullanıldığını açıkladı.

    Dünyada her 10 çocuktan biri işçi

    Çocuk işçilik; çocukların, çocukluklarını yaşayamamasına, eğitim ve temel haklarından mahrum kalmasına ve dolayısıyla sağlıklı fiziksel ve zihinsel gelişimlerini engelleyen zararlı işler olarak tanımlanıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2017 tahminlerine1 göre dünyada 5-17 yaş arasında olan yaklaşık 218 milyon çocuk, ekonomik bir faaliyette çalıştı. Bunun 152 milyonu, çocuk gelişimine uygun olmayan işlerde çalıştı ve 73 milyonu tehlikeli işlerde yer aldı.  

Yaş grubuna göre çocuk işçilik oranlarına bakıldığında çoğunlukla yaşça küçük olan grubun gelişimlerine uygun olmayan işlerde yer aldığı söylenebilir.

5-11 yaş grubu %48

12-14 yaş grubu %28

15-18  yaş grubu %24 

     Ancak bu rakamlar sadece tahmin. Kayıt altına alınmamış durumlar olduğu dikkate alındığında, çocuk işçiliğin önünü kesmek için küresel ve yerel ölçekte çok daha fazla denetime ve işbirliğine ihtiyaç olduğu ortada.

    Dünyada çocuk işçilerin %70.9’u tarım, % 11.92’i sanayi ve % 17.2 hizmet sektöründe çalışıyor1. Sanayide çalışan oran düşük olmasına rağmen, çocuklar en fazla riske sanayi işlerinde maruz kalıyor; bu alanda çalışan çocukların üçte biri tehlikeli işlerde çalışıyor.

   Son birkaç yılda Amerika’nın ve batının BOP projesi dahilinde Ortadoğu’da yaşanan savaş ve yıkımda Afganistan, Yemen, Suriye, Lübnan, Filistin, Libya ve Irak’ta Savaşlarda kolunu bacağını gözünü kaybeden, Anne ve babasını kaybeden çocukların istatistiklerini verirsek yürekler dayanmaz.

   Küçüklerin sevilmediği bir dünyada büyüklere de saygısı yoksa tek sorun Beşeriyet merhamette sırt dönmüş ve zulmetin oyuncağı olmuş, ahlak bir bütün olarak ahlaksızlıkla yer değişmiştir.

    Fransız Nobel ödüllü Prof.Alex carrel “Toplumları yıkan maddiyat değil Ahlaksızlıktır” diyor.ve Roma imparatorluğunu örnek veriyor.
    Amerika’da yapılan bir araştırmada gençlerin dörtte, üçü askerliğe elverişli değildir. Sebep gece geç saatlere kadar diskoteklerde anlamsız gürültüler eşliğinde hoplayan, zıplayan ve uyuşturucuya müptela bu gençler tabi ki gündüz de hayata katılmaları geç ve zahmetli olacaktır.
    Hayatın tüm alanlarında olmazsa olmazı Ahlak ise, Hangi ahlak,? demek de aklın gereğidir.
Sonuç;
    Peygamber(s.a.v) “Tüm mevcudatı bir kefeye, güzel ahlakı bir kefeye koysanız güzel ahlak ağır gelecektir.” İfadesi insanlık ve hayat için en elzem, zaruri ve gerekli olan bu öğretilerin misyonunu ifade etmeye kafidir.  Feyzbook’tak sayfamızda “İnsan ve Ahlak” makalemize bakılabilir.
    İnsan medeniyeti bir ateş çukurunun kenarında iken bu yüce Ruh’lu Resullerin örnek Rehberi yetiyle, İnsanı Kamil örneklemesi ile bu tehlikeden uzaklaştıran da Yüce Allah’ın sonsuz rahmetinin tecellisidir. 

    Güzel Ahlakın topluma hakim kılmak için Nimete Şükreden, Empati yapabilen, Kanaatkar, Eğitimde, Erdemleri ön planda  tutan örnek ve Allah’a karşı sorumlu çocuklar yetiştiren anne ve babalara  selam olsun. vesselam.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir