İçeriğe geç

CANLI KUR’ANDAN CANSIZ ÜMMET..!

CANLI KUR’AN’DAN; CANSIZ ÜMMET..!
“Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır. “(SECDE suresi 2. ayet)
“Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz. “(İNSAN Suresi 23. ayet)
“Şüphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir. “(NEML suresi 6. ayet)
“Bu (Kur’an) insanlar için bir beyan, sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.”(ALİ İMRAN suresi 138. ayet)
Kur’an bize yeter, sünnet ve elçinin beyan ve açıklamasına gerek yok diyen Cehalet ve gaflet ehli Gafiller Kur’an Kerim okumadıklarına delil yine Kur’an da mevcuttur.
“ Nitekim kendi içinizden, size ayetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitabı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçi gönderdik.”( Bakara-151)
Her mesleğin nasıl mütehassısı varsa, Nasıl ki Edebiyatın öğretmenleri, Sanatın ustaları, Tıp’ın doktorları, İnşaatın mimarları, İcatların mucitleri, Adaletin Hakimleri, uzayın bilimleri, Siyasetin ustaları, şiirin şairleri, İrfanın Arifleri, psikolojinin terapistleri, Pedagojinin pedagogları vs.vs. varsa ve her ilimle ilgili her insanın bilgi ve kavrayışları nasıl ki sınırlı ise işte Yüce Allah’ın kitabının ve iradesinin de izahı muhakkak bir kusursuz ustaya muhtaç olup bu ustalara kitabın sahibi Yüce Allah peygamber ve Resul unvanı ve yetkisi vermiştir.
Kur’an Bir Astronomi, Tıp, Tabiat, Bilim sanat ,Edebiyat ve belagat kitabı değil ama hayatın tüm alanlarının izlerini bu kitapta okumak mümkündür.
Kitabın her türlü derinliği ve genişliğini idrak ettiğini iddia eden hormonlu Allame’ler türedi. Kimi için hidayet kaynağı iken, kimi için sapıklık sebebidir.
Bir şeyi tam görenle hiç görmeyen arasında çelişki yoktur, Çelişki yarım görendedir. İşte bu hormonlu ve bir gözü kör olan çağın kahraman romantik mealcileri sosyal medyada mide bulandıran gözlerinin kör tarafından o yüce ve hikmet dolu Kitap’ın ruhuna aykırı tasvir ve tefsirleri ile hormonlu içtihatları Ortadoğu’da zalim ve mazlum olduğu bir dünya ürettiler.
Oysa bu kitabın derinliği ve genişliğini peygamber şehrinin kapısı Ali (as) “imkan ve fırsatım olsaydı sadece Fatiha Suresi’nden yetmiş deve yükü izahat ve hikmetini yazardım” sözünü daha iyi anlıyoruz.
Yukarıda izah ettiğimiz mantığın dışında, Bir roman kitabı gibi okumaya başlayan bu şizofren seri üretim uzmanlar bakın Ortadoğu’da İslam devleti kuracağız diye romantik, dramatik ve bir o kadar da zalim ve mazlumlar için elim bir dünya ürettiler. Kur’an’a abdestsiz dokunmayanlar, abdestli olarak hükümlerini çiğnediği müddetçe hiç kimse için şifa ve rahmet kaynağı olmayacaktır.
Hem ilimlerine o kadar güvenen bu zevat bir gece ansızın kendilerini Büyük şeytan Amerika ve uşaklarının şefaatinin himmeti; muhtacı, aracı ve oyuncağı buldular ve Özgürlük kaynağı olan bu kitabın üzerinden Ehl-i Beyt Düşmanı Sözde Müçtehid İbn-i Teymiye’nin düşünce platformu üzerinden inşa edilen Sapık Suudi Vehabi zihniyetinin himmetiyle klasik köle pazarı kurdular.
Kur’an’ın bu bütünlük ve derinliğine beşer ilelebet ulaşamayacak ama bir muamma kitabı da değildir.
Peygamber bunun için kendisi de bir insanüstü idrake ve akla sahip olması gerekmez mi.? Oysa kitapta İlahi hitap “Size kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdik” ikazını kimse dikkate almıyor.
İşte okuma yazma bilmediği halde bu kitabı ve hikmetlerini ilahi iradeye uygun izah eden bir şahsiyet ‘in Allah’ın özel memuru ve elçisi olduğunu anlamak gerekmez mi.?
Peygamber vefat edince kendi kavmi o yüce resule hurafe uydurmaya başladı, işte bu hurafelerin dezavantajı geçmişte olduğu gibi günümüzde de Hampher ve Lawrancelerin himmeti ile harici selefi ve Vehabi bir zihniyet üretmiştir.
Nihayet tüm dünyanın başına bela olan fanatikler Kur’an adına Ortadoğu’da Kur’an’a iman edenleri katledip malına ganimet kadın ve kızlarını da cariye unvanı ile ödüllendirdi. Yani imanlarına zülüm bulaştırdılar.
Peygamber zulüm devam etmez demiş.ve sonuç ortada her türlü oyunu kazanma şansın olabilir ama Allah’ın din’i ile oynayanların akibeti kesinlikle ister burada ister ötede rezalet ve hezimettir.
Tüm dünya sanki bunlar için söz birliği içinde halkı için gelecekte sorun olan bu solucanları bağırsaklarından temizleme mekanının adı Ortadoğu’dur.
Geldiğimiz noktada Ortadoğu’da Oyuncular ise mücahit markalı ABD. Kovboyları. Çünkü efendileri kendilerini dünyanın akıllı efendileri, uşaklarını da uşaklığa razı etmekle kalmadılar günü birlik bir Müslümanlıklarının da cennete kafi geleceğine inandırmışlar.
Sonuç planları tuttu 10 milyon ölüm,2 Milyon sakat ve evinden yurdundan olan 7 milyon muhacir köle. Dünya zalımları bunların verdiği görevin bittiğini ilan etmeye az kaldı ama parsayı ve arsayı paylaşmada sıkıntı var çünkü halklar oyuna geldiklerini fark ettiler.
İyi ki Muhammed(sav) ‘in de Musa gibi bir kardeşi Harun vardı ve bu kitabı en iyi bilen ve Resulü herkesten iyi tanıyan bir Ali’yi Mürteza da olmasaydı bu hurafeler gerçeği görmemize müsaade etmeyecekti ve idrakimizden nefret edecek olacaktık.
Resul’ün Canlı Kur’an olduğuna inanmayanlara samimi iseniz alın O yüce kitabı okuyun. Resulün misyonu ve rolü orda açık açık ifade ediliyor. Resul o kitabın canlı özeti idi.
Yaşanan zülüm kan ve yıkımın senaryosu Amerika’da Yıllar önce Yahudi senaristlerce yazıldı(Bop) Amerika’nın silah tüccarlar onayladı siyasetin soytarıları imzaladı, Avrupa’dan patenti alındı Ortadoğu’daki uşaklara faks edildi,
Siyonist İsrail’e kalan senaryoyu alkışlamak..! Ve geleceğin ahdi atiğinin hayallerini canlandırmanın zevkini yaşamak.!
Bilge Kral Aliya(ra) dediği gibi “İslam güzel de Müslümanlar bunun neresinde.” Gibi haklı bir sorusuna muhatap olmuşuz.
İslam dünyasının diğer bir devrimci ve Aydın İnsanı Muhammed İkbal’i dinleyelim “Sofi ve mollanın eserisin Kur’an’daki hikmetten hayat almıyorsun, Kur’an ayetleri ile senin alakan, Yasin okutup rahat ölmekten ibarettir.”
Doğunun hızlı çıkan ve hemen kaybolan Yıldızı Sayın Dr.Ali Şeriati(ra) dinleyelim.
“Evet, sen Kur’an diyorsun, ama hangi Kur’an? Cehaletin elinde teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur’an mı? Cinayetin mızraklarının ucundaki Kur’an mı? Yoksa çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede, çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleştirerek, dünyanın egemen güçlerini -Bizans, Sasani- çökerten, insanlığın kaderini ele geçiren, devrimci yapısıyla insanlık tarihinde yepyeni bir medeniyet ve kültür meydana getiren bir kitap olarak mı Kur’an?
Daha çok hayata, bilgiye, izzet, kemal ve cihada yönelik! Yaklaşık yetmiş suresinin adını insanı ilgilendiren konulardan alan bu kitap; yaklaşık otuz süresinin adını maddi fenomenlerden alırken, yalnızca iki süresinin adını ibadetlerden alan bir kitap!.
Bu kitap, “dostunun cehaleti” ve “düşmanının hilesiyle” yapraklan açıldığı günden beri, yaprakları masraflı olmaya başladı. “Metni” terk edilip “cildi” revaç bulduğundan beri adı “okumak” anlamına gelen bu kitap, okunmaz oldu. Kutsama, teberrük ve mal kazanma işleri gördü. Toplumsal, ruhsal ve düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terkedilip, yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.
Kur’an ve Sapma
Okumanın, düşünmenin, aydınlanmanın, kavramanın, bilinçlenmenin, yol bulmanın [hidayet], ayağa kalkmanın [kıyam], amel etmenin kitabı olan Kur’an; izleyicilerinin, yükümlülük, seçebilirlik [furkan] ve insani sorumluluğu adına önerdiği tek çözüm; “İstihare” olan, teberrük edilen bir kitap biçimine dönüştürüldü. İzleyicilerinin ona” karşı görevi: Kupkuru bir yüceltme, takdis, tazim, teberrük ve öpmek.. Abdestsiz el sürmemek, bir kılıfa geçirerek aynanın kenarına veya duvarın yüksek yerine asmak… Kundağın yanına, yeni evin kapısına, misafirin başucuna… Bazı sureleri / ayetleri de cadıca işlevler, özel törenler, tılsım ve büyüler, cin ve romatizma kovup-gidermeler, büyük büyülerin düğümlerini atmalar… için kullanılır oldu.
Bundan önce dindarlar, sömürgecilik ve emperyalizmin boyunduruğunda olmalarına rağmen; gündeme gelen dini amel; dini tavır onlar için şu anlama geliyordu: Bireysel günahlardan arınmak, ibadetle ahiret için sevap devşirmek, Resul ve imamlar ile Salihlerin şefaatini kazanmak… Peki ya emperyalizm ve sömürgecilik?!!
…Fakat Kur’an, kutsal rafından eğitim, öğreti ve düşünme saikiyle inince, onlara; Ahiret ‘teki kurtuluşun, bu dünyadaki kurtuluşa bağlı olduğunu, Cennetin yolunun, özgürlük, izzet, uyanıklık, bilgi ve bilinçten geçtiğini, bu dünyada zillet üzere ölenin orada zillet üzere kalkacağını, burada kör olanın orada kör olacağını öğretti.
… Bildiler ki; “zulme rıza gösteren zalimin ortağıdır”. Müslümanın yaşamı “akide ve cihad ile sağlamdır”.
Peygamber ve izleyicilerinin sünneti; bireysel riyazetler, kulluk, telkin ve uyuşturucu ibadetler değildir, “Cihat ve şehadettir.” Kur’an’ın getirdiği ruhbanlık değildir. “Peygamber silahlıdır”, Risalet’in hedefi bilgi-bilinç ve adalettir.
…Kur’an halkı uyandırdı. İslam’ın en büyük görevi, her şeyden önce toplum ve düşüncedeki çöküş etkenlerini kökünden kazımaktır. Taharet ve necasette yeni bir bölüm keşfetme, ziyaret yoluyla şehit sevabını kazanma[!], kelam-fıkıh çekişmeleriyle uğraşma yerine, silahını kapıp İsrail, NATO, Amerika, Almanya, Fransız sömürgeciliğini yok etmektir.
…Eğer Kur’an, kitap olsa, okunup anlaşılsa, gündemi İşgal etse; eğer MÜ’m inlere, “O konuşuyor, hitabı sanadır, kulak vermeli, ne dediğini dinleyip kavramalısın” dense, kurtuluş bağışlar, izzete ulaştırır, uyandırıcı ve yapıcı olur. Kur’an bu gücü yalnızca geçmişte göstermiş değildir, bugün de böyledir. Salt geçmiş, Roma-Sasani emperyalizmine karşı değil, çağdaş/modern sömürgecilik ve emperyalizme karşı da bu gücü verir.
… Kur’an’ın tarihteki izleri araştırılmalı. Son yüz elli yıldır sömürgeciliğin Asya ve Afrika toplumlarındaki düşünsel, kültürel ve politik saldırılarına karşı koyuş yöntemlerini incelemeli. İşte bundan sonra tanır ve görürsün ki, bu kitap, düşünce, özgürlük ve adaletin kitabıdır.”
Hz Ali(as) kısaca kitabı dinleyelim; “O, bir nurdur, ışığı sönmez; bir ışıktır, yalımı tükenmez; bir denizdir, dibine inilmez; bir yoldur, tutan sapmaz, yol yitirmez; bir yalımdır, alevi kararmaz. Hakkı, batılı ayırır; delili reddedilemez. Bir yapıdır, direkleri yıkılamaz. Bir şifadır, hastalananların, onunla iyileşmeyeceklerinden korkulmaz. Bir üstünlüktür, yardımcıları bozguna uğramaz. Bir gerçektir, ona uyanlar, horluğa düşmez, O, imanın madenidir, orta yoludur. İlmin kaynaklarıdır, denizleridir. Adaletin bağları, bahçeleridir”
İran’da İmam Humeyni(ra) nın yanında ,ilim tahsilini tamamlayan Nijerya’nın değerli insanı Şeyh Zakzaki ülkesine dönüşte imam(ra) sorar gidip nerden başlamalıyım? deyince, İmam elindeki Kur’an’ı işaret ederek” buradan başla.” tavsiyesi bihakkın isabetliydi
SONUÇ: Siyonizm’in akıllı çocukları, Büyük Şeytan ABD’nin sopası ile vehabi evlatları Suud uşakları ve diğer sıpaları Ortadoğu’da alt yapısı tamamen harap ve viran edilmiş dört devlet( Filistin,Irak, Suriye, Libya, Yemen) Milyonlarca ölü ve milyonlarca yaralı ile milyonlarca göçmenden oluşan ucuz kölelere sahip olmayı beceren şeytan ruhlu efendileri gibi bir zalim dünya ürettiler. Bu madrabazlıklarını bu Din’ın ahmak ve aptal dostlar ile akıllarını üst perdeden kullanan düşmanlara borçludurlar. Kimi Ahmakları Viegra ile aptalları da, Astroloji,Kimini cinlerle tehdit edip ceplerini grantiye aldılar,Kimi Gavsları keramet ve himmeti ile cenneti vaat ederek kandırdılar.
Düşünmeyi zındıklık olarak kazıkladılar, Mezheplerini din diye yutturdular, Putlaştırılan Irklarını, Vatan ve bayraklarını da Mukaddes İlahi ikram diye servis ettiler.
Üstü Mücahit altı Hollywood kovboylarına tekâmül eden cennetin acilcileri olanlar utansın, Çünkü ABD tercümesi mealler ellerinde patladı.
En büyük zulüm İlahi iradeden gafil olanların Allah’ı kendilerine uydurma gayreti ile kendi iradelerini Allah’a dayatmaya çalışıyorlar.
“Allah onlara zulüm etmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulüm ettiler” (A.imran /117) İlahı hitap aklını kullamayanlara yapılan en açık ve net hitaptır.
Bu Kitap dünya hayatını düzenleyen evrensel hidayet rehberi ahirette ise Kevser’in sebebi iken kitaba tabi olmaktan ziyade imanlarına zulüm karıştıranlar kitabı kendilerine uydurarak hem burada hem ötede zarar edenlerdir.
Bize düşen; Bu zulmün ve harabiyetin müsebbipleri için Nefret ve teberri dalgaları oluşturmak olacaktır. Ehl-i Beytin de tevella iradesindeki Bu dalgalar belki bizim gibi seyircilerin sahillerini temizler.
Üstadım Dr. Ali Şeriatı(ra) tekrar dinleyelim.
“Kuran’ın takipçileri onunla konuşmayı, ruhunu, fikrini ve sözünü bırakıp şekline kulluk etmeye başladıkları günden itibaren Müslümanlar hurafelere tapmaya başladı ve toplumsal gerileme, fikri donukluk, dini taassup, ilmi, iktisadi ve siyasi gerileme ile karşı karşıya kaldı. Kuran’ı Kerim’i Abdussamet gibi okursan meşhur olup para kazanırsın, Seyyid Kutup gibi okursan canından olursun.”
Bugün Filistin ve Yemende Kur’an’a tabi olanlara bigane kalmak cansızlığın en bariz örneğidir.
Nihayet, Şems-i Tebrizi'(ra)’i Dinleyelim “Olsun be yaradan yardır, Sanmayın ki zalimin yaptığı kardır, Her şeyin bir vakti vardır.” Teselli kaynağımız olsun..! VESSELAM.

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir