İçeriğe geç

FERT VVE TOPLUM HAYATINDA PSİKO SOSYAL GERÇEKLER..

FERT VE TOPLUM HAYATINDA PSİKO SOSYAL GERÇEKLER.!
Fert ve toplum birbirlerini tamamlarlar, Toplum fertlerin büyük aynası ise fertler de toplumun küçük bir aynalarıdır.
Çağdaş dünyada bütün Sosyologlar İnsanın kendinden uzaklaşmasının ve kendine yabancılaşmasının etkenlerden birinin uzmanlaşma olduğunu kabul ederler.
İhtisas çok boyutlu insanı, Tek boyutlu yapar. Filozoflar “Medeniyetin temeli insanın kendine yabancılaştığı saatlerde atılmıştır.” Daha fazla iş yapan organ daha güçlü olur.
Ben’ler, Biz olmadıkça, İnsan kendi benliğinde olduğu sürece toplumsal ıstıraplar katlanarak devam edecektir.
Bazen bir sosyal çalkantı tüm o coğrafyanın tebaasını gönüllü birlik yapar, Sular durulunca tekrar yabancılaşma olgusu hâkim olur, Grup, Hizip, Kutup, kısım, İdari memur, Asker, siyasetçi, Hâkim, Hekim, İşçi, işveren vs. beden tekrar parça parça olur. Yakın zamanda bu coğrafyada meydana gelen depremler gibi… Bu sınıflaşmanın tek faydası her sınıf sahip olduğu kudret nispetinde kendini ayrıcalıklı görür, Kısaca bu sınıfların tümü toplumun tevhidi bütünlük kültürü ile yoğurulmadan hepsi tek bir ağızdan Hakimiyet Allah’ındır slogan ve kodlarına sahip olmadığı sürece fesat kaçınılmaz bir kader olacaktır.
Yani topum tekrar alinasyona uğrar, vahdetin ve tevhidin kişiliği dağılır ve benlik yeniden hortlar.
Endüstri toplumundaki şu küçük örnek gibi;
Binlerce ünitesinin tek çatıda aynı ritmikte çalışan bir fabrika işçisi iş başvurusu yapar ve kimlik fotokopisi birkaç fotoğraf ve ikamet belgesi ile buyrun şu kapıdan çıkın ve önünüzdeki boş olan üretim bandında durun, göreviniz basit banttan gelen birinci cıvatayı iki tur sağa dönderin, İkincisini bir tur, üçüncüsünü yarım tur dönderin on saat boyunca monoton sıkma, bir ay sonra annesi ve nişanlısı ziyarete gelir, Üretim bandını bırakır kafeye geçer ve üç çay alalım lütfen dedikten sonra;
Sirenler çalmaya başlar güvenlik ve ünite amiri sizin işinizi ihmal etmeniz tüm fabrikayı durdurdu, buyrun ifadeye buyrun kapı dışarıya dediği bir dünyanın uslu çalışan garip emekçisi ile hayatı robotlaştı Öyleki bir pazar günü çarşıda gördüğü polisin ceketindeki 8 düğmeyi de Sıkılacak cıvata sanarak cebindeki anahtara sarılan garibimin ruhu da beyni de robotlaşmış ruhu aline olmuş ve hal hatır sorsan kendini cıvata ile tarif eden ve artık ne batının Kilise papazlarının ayinleri ,Ne Hint kahinlerinin kehaneti, ne de doğunun hocalarının muskası, fayda etmeyecektir.
Artık cansız bir cıvatada hayat devam eder. Bazen yorulup otururken kalkmayı düşünemeyen birilerinin gelip gevşeyen cıvatalarını sıkmasını bekler. Aynen tımarhanede 30 yıl şoförlük yapan hasta gibi, Yemek zili çalınca herkes yemek haneye koşarken salonda bekleyen şoföre doktor sorar ne bekliyorsun? yemeğe gitsene “Benzinim bitti” diyen şoföre ancak bir bisküvi biraz su verince tamam bu beni istasyona götürür, deyip hareket eden biri için Akıl tutulması ve Tek düzelik, kendine yabancılaşma ve “ALİNASYON’un”(Kendine yabancılaşma) ifadesi budur.!
Şimdi de doğunun Aline (Kendine yabancılaşma) olmuş, Klasik anlamda kendini kaybetmiş ve eşekleştirilmiş sadece tımarhanede yer olmadığı için sokakta serbest gezen bir yaratığın kısaca hayat hikayesine bakalım;
Ortamlarında çok sınırlı da olsa Peygamber ismi geçince içinden cimri bir salavat okuyan Softa, Gavsın ismi geçince bütün sinir uçlarına rahmet ve bereketin üst versiyonu ile cuşu huruşa(Trans) konumuna geçen ve Gavs benim için çileye katlanmış ve ikibin santigrat derece ateşe sadece bizim için tahammül ediyorsa, ve geceyi bir saatlik uyku ile idare eden ve softaların yatağında ışık hızını aşarak zamanın Fizikte ‘n’ Simgeli dönüş sistematiğinde tüm softaların fiziklerine yataklarında üretilecek Salih evlatları için eşiyle birleşme hakimiyeti sağlamışsa işin en kolayı yanmayan kefen, Rahmet takkesi, Kabul ve irtibat için Vird şalı, İneğinin okunmuş yoğurdu, Azrail’in haksızca Ruhunu kabz etip arşa yetişmeden torbasından alıp Softaya iade eden gavslar vs.vs.saçmalık olabilir, ama kabir azabını yanmayan kefenle atlatabileceğine inandırılan aynı eşek, Ahirette meleklere emir veren Gavsın adını vermeleri cennetin vizesi otomatikman pasaportuna işlenecektir. Tüm bunların izahında Sokrates’i dinleyelim “Beni dinsizlikle suçluyorsunuz oysa bilgisizlik daha büyük bir günah değil mi?”
Peygamberlik ve Risalet’le müşerref olan Muhammed(sav) “Kızına ahiretin için çalış benim sana faydam olmayacak” beyanını tersyüz ederek softalara dünya karşılığında ahiretin sefahatini pazarlayan Ğavs etiketli Bel’amlar bunu hangi delil ve burhanla yaptıklarını sormak gerekir.?
Mürşit aline olmuşsa mürit ‘in haline ne demeli.
İnsanı kâmil Ali(as)’mı dinleyelim;
“Eğer birbirinizin iç aleminden haberdar olsaydınız, Birbirinizin cenazelerini defnetmezdiniz.!”
Aline olmuş bir dünyada; İyi ki insanoğlu bu iç aleme vakıf değildir demek gerekir.!
Aline edilmiş bir Ümmetin itikadında tabii ki, Peygamber Risaleti, mesajları ve inşa ettiği tevhit toplumunun sosyolojisi yerine tespih, takke, cübbe, Sakal, Rida, ayak izi, ile kafa yormak daha masrafsız ve kolaydır.
Şeyh Said-i Şiraziyi(ra) dinleyelim.
“Ey saki, Görünüşe şekillere, tesbihe sakala, takkeye aldanma! Diğer günahlar içki gibi sarhoş etseydi görürdünüz kimin ayık olduğunu…!”
Doğunun ve batının Alinasyon versiyonları araçlar farklı olsa da sonuçlar aynı etkilere sahiptir,
Vatandaşın biri komşusunun evinde hasta olan anne babası ve hasta olan komşunun evinden yükselen Ferhatları duyunca hanımına; Hazırlan komşunun hastalarından biri öldü diye bi gidelim, hazırlanıp gittiler baktılar avluda herkes nalları diken eşeğin başında ağlıyor ne oldu diye sorunca komşusu eşeğim öldü eşeğim öldü diye feryat ederken, gelen komşuyu çareyi eğilerek kulağına Eşek mi senindi?, yoksa sen mi eşeğindin? diye fısıldar, ve İnan eğer sen ölseydin bu eşek senin yerine “Bit’ine” bile ağlamazdı. diye teselli ediyor.
Bu Eşek eşittir, Ahırdaki en geri zekalı Himar. Başka izahı olmaz. Varlığı fuzuli varlık buna derler.!
Nitekim meslekleri bütünleşen insanların çoğu bir şekilde görevlerine ve mesleklerine son verilince çareyi intiharda arıyorlar, Şahsen tanıdığım bir maliyeci emekli olduktan sonra 6 ay boyunca her sabahtan akşama kadar maliyenin önünde oturarak yakasına yapışan mesleğinden zor bela sıyrılabildi.
Kapitalist Batı makine ve Meslekte uzmanlık himmetiyle, Doğu ise Gavs ile uçan uçuran Pirlerle ve Canlı makinelerle İnsan kişiliğinde şahsiyet ve ahlak hırsızlığı yapıyorlar.
Kendine yabancılaşma iki şekilde gerçekleşir, Biri Fenafillah Bekabillah”bu tür bir benliğin yok oluşu olumlu ve pozitiftir, hiçbir şey kendine ait olmadığını idrak eder ve her şey “O” nun ise ve ben yokum ‘O’ var olduğu için her şey vardır, olumlu bir tevekkül ile kendini mülkün esiri olmaktan kurtarır. Âmâ mülk ile ilişkisini bu temelde bina ve tasarruf eder, Hz. Ali(as)’mın şu sözünün muhatabı olarak yaşar; “İnsanlara faydası olmayanı ölülerden sayın gitsin”. Yaratılış gayesi kendisine ait olmayacaktır, Yaratılanı sever yaratandan ötürü;
Diğer bir kendine yabancılaşma ve alinasyon ise cıvata işçisi ve benzini biten şoförü temsil eder ki; Bunlar negatif ve olumsuz bir yok oluştur.
Daha önce Hintli Budistler ile Pakistanlı Müslümanlar aynı coğrafyayı paylaşırlardı yani tek devlettiler.
Hint coğrafyasında İngiliz İŞGALİNE karşı vahdet ve birlik öyle bir aşamaya geldi ki, Hindular en içten iyi niyetlerini göstermek amacıyla ve Müslümanların hatırı için bu istilada Müslümanlara ineklerini keserlerdi. Yani daha yüce bir vahdet adına fırkalarının mukaddesatından fedakarlığın ve feragatin zirvesini ortaya koyarlardı.!
Tevhit toplumu ancak Yüce Allah’ın rızasını merkezine alarak;
Enaniyet, Menfaat, Meslek ve etiketinden yakasını kurtarıp toplum için yaşamayı hedef edinen yüce ruhlu insanların idealidir.
Hayatla savaşmayı göze alamayanlar, Sıvışmanın yolunu ararlar. Sıvışmayı ilke edinenler küçük ruhlu, tek boyutlu ve kişiliği aline olmuş cücelerdir.
İhtisas insanı bir meslekte sivriltir ve o mesleğin olması gereken üst sırasına yerleştirir, işte modern medeniyetin bu avantajı beraberinde insan hayatına çok yüksek imkanlar sunmakla beraber monotonluk, Meslek tanrılığı ve tekdüzelik hediye etti, Halk arasında söylenen bazı sözler hikmet yüklüdür, Kız istemeye gidenlere “on parmağında on maharet var” denilen uzmanlar artık yumurtayı bile haşlamayacak kadar parmaklarının hepsini çoktan kaybettik,
Hatırlıyorum vatandaşın biri resmi daireye geldi, Makamındaki adamın ismini vererek hitap etti, Bey efendi parladı ve zırladı, Ben bu makama tırmanarak geldim, Bu unvanı neden bana çok görüyorsun deyip vatandaşı azarladı, Manzarayı gören bu aciz ise içinden Müdürün Kendi ismine nasıl yabancılaştığını ah çekerek seyrettim.
Makamın uzmanlığı kişiliğe sirayet etmişse alışkanlıklar insanı böyle monoton yapar ve kendisi olmaktan koparır ve bin bir zahmete elde ettiği etiketle eşleştirir, Kendisine reva görülen etiket zindanına gönüllü mahkûm olur. Nasıl derseniz?
Bir Berberle karşılaştığın zaman ilkin saçınıza bakar, Bir ayakkabıcı ayağınıza bakar, Bir göz doktorun ilk baktığı yer gözünüz, Manavın ilk baktığı elinizdeki poşet, Camcı ise gözlüğünüze bakar, Terzi elbisenize bakar,
Doktor, Mühendis, Genel Müdür, Bakan, Fabrika patronu, Din adamı, Sanayi işçisi, Gümrük bekçisi, Emekli olunca kulaklarını kaybeden toplu taşıma şöforü,vs.
Kısaca Sanayinin gürültüsü ile sağır olan kentli, tarlayı ziraatı bilmez yediği sebze meyvenin tadını dili ile hiseder, bağırsağını nasıl çalıştırıp, nasıl boşaldığından habersiz, Kimi de haydan gelenle şişen yağlarını Huyda nasıl eritebileceğini Kara, Kara düşünen bir endişe ve panikle yaşıyor, yani tüketimi bile monoton, Âmâ tarlada bu ürünün üretim zekasını, toprakla aşkını ve zahmetine vakıf olsa üreticinin emeği ve duyguları ile tüketirse tüm metabolizmasına coşu-huruş verecektir. Bu endişeleri ve heyecanı yağlanmasını önleyecektir.
Geçmiş medeniyetlere şahitlik eden Peygamberler çok yönlü ve çok boyutlu Renkli ve zengin yetenekli bir insan olmayı fiil ve meslekleri ile tebaaya örnek oldular. Maruf olan tüm farklılıklar iletişim için kullandığımız “Dil” bile aslında beşer için birer zenginliktir.
Davut, İdris, Zekeriya, İsa, Musa ve Hz. Muhammed(as) tümü; Halka Hem Öğretmenlik, hem çobanlık, Ticaret, Sanat, Zanaat, Siyasal önderlik, Savaş kahramanı ve Serdarı, Ziraatta iyi bir yetiştirici ve ,Barışın akil insanı, Güzel Ahlakın ustası olmaları zengin kişilikleri topluma yansımış ve medeniyetleri refahın üst sıralarına yerleşerek tevhit toplumunun önderleri olmuşlardır.
Sonuç; Bütün mesele hedeftedir, Yani Hayata ruh ve anlam katan İnsanın kendisi için belirlediği hedef ise tüm hayatı buna göre anlam kazanır ve derinlik ile genişlik buna göre ortaya çıkar.
Büyük usta Molla Cami(ra) ne güzel ifade etmiş bakalım;
“Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa Allah’ın rızasına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz.”
Belli bir dönemde mülkiyeti tümden red eden bazı sosyalist ülkelerde Asker ve memurları pancar tarlalarında çalıştırması sınırlı ve mahdut kalmıştır.
İslam tarihinin parlak siması Ali(as) peygambere iyi bir katip, savaş bitip atından inince,Bir gün İyi bir kazma işçisi, bir gün iyi bir hakim, Bir gün Yahudi ve Mecusilerin filozofları karşısında mükemmel bir bilge, Mal bölüşümünde iyi bir Ekonomist ve muhasebeci, Minberde iyi bir hatip, İrfanda tüm eşyada Allah’ın hikmet ve kudretini tarif eden mükemmel bir usta, İhtilafları adil çözen bir ombusman,acıyı ve sevinci aynı tonda karşılayan bir psikiyatrist, Sanık sandalyesinden Hakim’in “Ya ebal Hasan” iltifatına itiraz eden adil bir şahit,
Bazen Demirden oluşan kılıcın cesur ve mükemmel Ustası, Bazen Mizanın Mihengi, Bazen de hüküm veren kitabın katibi, Hakimi ve mahfuzu, Zulme alet olmaması için Sezarlar gibi KILICI yalnız bırakmazdı, MİZANLA ölçer, KİTAPLA hüküm verir ve İşi DEMİR’e Yani kılıca bırakırdı, kısaca Alinasyona uğramamış çok boyutlu kamil bir kişilik.!
İşte çağdaş modern medeniyetin insandan aldıkları ve orta çağ İslam medeniyetinin insana katkısının kısa bir hayat hikayesi arasındaki uçurum bize yaşamın soru işaretlerini hatırlatan kısa bir kıyas, İnsan ömrü tüm hataları yapacak kadar uzun değildir, Şimdi Kitabı kerimin üçte ikisinin geçmiş kavimlerin hayat serüvenine ayırmasının hikmetini anlayabildik mi?
“Hayatın genişliği, Uzunluğundan daha önemlidir.!” (İbn-i Sina ra) İbrahim(as)gibi bir Tevhidi genişlik yaşamadığın müddetçe sana İbrahim’in ve Nuh’un derin ve uzun ömrün faydası da olmayacaktır.
Genişlik ve derinlik tüm maruflarda çok boyutluluk ise; Mefkuresi geniş olanlara selam olsun. Vesselam

Tarih:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir